Norveç Nobel Komitesi, 2020 Nobel Barış Ödülü'nü Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı'na (WFP) verdi.
Programı dünyanın çeşitli yerlerinde açlıkla mücadelede çalışmalarını sürdürürken, WFP İcra Direktörü David Beasley, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Farhan ile birlikte bu makalede, dünyada kötüleşen açlık seviyelerinin etkilerini değerlendirdi.
Bugün dünyada karşı karşıya olduğumuz en büyük sorunlardan biri, bir kez daha yükselen açlık seviyeleri.
Yaygın iç savaşların, yoksulluğun ve "Kovid-19" salgınının sonuçlarının ortaya çıkardığı tehlikeli bir bileşim, bizleri benzeri görülmemiş bir ölçekte kitlesel kıtlığa yol açmakla tehdit ediyor.
Uluslararası toplumun, son yıllarda BM'nin diğer Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerini gerçekleştirmekte kaydettiği ilerlemeye benzer bir ilerleme kaydedemediği tek hedefin akut açlığı ortadan kaldırma hedefi olması üzücü bir durum.
Dünya Gıda Programı, "Açlıkla mücadele çabaları ve çatışmalardan etkilenen bölgelerde barış koşullarının iyileştirilmesine katkılarının yanı sıra, savaş ve çatışmalarda açlığın bir silah olarak kullanılmasını önleme çabalarında itici bir güç olarak çalışmasından" dolayı 2020 yılı Nobel Barış Ödülü'nü kazandı.
Suudi Arabistan her zaman dünyaya gıda güvenliği konularına dikkat etme çağrısı yaptı. Nitekim ev sahipliği yaptığı son G20 toplantısında, üyeler tarımsal kalkınmaya yönelik yatırımlarını artırma taahhüdünde bulundular.
Dünya Gıda Programı'nın büyük bir finansman açığı ile karşı karşıya kaldığı dönemlerde Suudi Arabistan, hemen önemli katkılarda bulunarak yardıma en muhtaç insanları kurtardı.
1970'lerde ve 2008'de gıda fiyatlarında yaşanan keskin yükseliş sırasında, Dünya Gıda Programı'na tek bir bağışçının yaptığı en büyük nakit bağışı yaptı.
Bu, kendisinden yararlananlar üzerinde açlığın etkisini azaltmaya katkıda bulunan programlarını uygulamakta Dünya Gıda Programı'na yardımcı oldu.
Kral Selman Yardım ve İnsani Çalışmalar Merkezi'nin 2019 yılında sağladığı destekle Suudi Arabistan, o yıl Dünya Gıda Programı'nın beşinci en büyük bağışçısı oldu.
Suudi Arabistan, yalnızca geçen yıl dünya çapında 36 ülkede gıda yardımı ve tarımsal kalkınma programlarına 440 milyon dolarlık yatırım yaptı. Son beş yılda Yemen'deki Dünya Gıda Programı'nı desteklemeye odaklandı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Çatışmalardan etkilenen bölgelerdeki kıtlıklar medyanın ilgisini çok çekse de, akut açlık benzer bir ilgi görmüyor.
Yoksulluk, kadınlara ve azınlıklara karşı ayrımcılık, çevresel bozulma ve tarım alanındaki yetersiz yatırımlar dahil olmak üzere karşımızda birçok engel var.
Ayrıca iklim değişiklikleri de yüksek sıcaklıklar, seller ve sert kuraklıkların olumsuz etkileriyle baş etmeye çalışan çiftçilere yıllar geçtikçe daha çok zarar veriyor.
Hasat sonrası dönemlerde, yılda yaklaşık 1,3 milyar metrik tona varan büyük miktarlarda gıda israfı gerçekleşiyor.
Kovid-19'un dünya ve gıda güvenliği üzerindeki etkileri göz önüne alındığında, yakında bir başka salgına, yani virüsle aynı şiddette can alan ve kazanımları ortadan kaldıran açlık salgınına tanık olabiliriz.
Sağlık salgını şimdiye kadar 1,5 milyondan fazla cana mal olduysa, açlık ve yetersiz beslenmenin şiddetlenmesine izin verirsek, can kaybı daha da ağır olacaktır.
Açlık ve yetersiz beslenme, her yıl 5 yaşın altındaki 3 milyondan fazla çocuğun hayatına mal oluyor, Kovid-19 pandemisinin bu kayıpları büyütmesine izin veremeyiz.
Kovid-19 salgını ekinleri etkiledi, tedarik zincirlerini bozdu ve on milyonlarca ailenin gelirini yok etti. Gıda sıkıntısı yaşanmayan bölgelerde bile, gıda maddeleri satın alacak parası olmayanların sayısı her geçen gün artıyor.
Tüm bunlara dayanarak, açlık tehdidi altındaki yaklaşık 30 milyon insan dahil olmak üzere 2021 yılında, yaklaşık 270 milyon insanın ciddi bir açlık kriziyle karşı karşıya kalabileceği tahmin ediliyor.
Bundan nasıl kaçınabiliriz?
Öncelikle, BM Genel Sekreteri'nin küresel ateşkes çağrısına saygı göstermeleri için tüm taraflara baskı yapılmalıdır.
Bu çağrı, stratejik tercihi ve dış politikasının en önemli dayanaklarından biri olduğu için Suudi Arabistan'ın politikaları ile de uyumludur.
Bugün tanık olduğumuz gıda güvensizliği ve açlığın çoğu siyasi faktörlerin sonucuysa, çözümleri de siyasi olmalıdır.
Barış için çalışmak, savaş bölgelerinde açlığın yayılmasını azaltmakla kalmayıp, hem mülteci ve göçmen akınının durdurulmasına yardımcı olacak hem de bu akının ev sahibi ülkeler üzerindeki yükünü hafifletecektir.
İkincisi, yıl sonuna kadar en savunmasız bölgelerde önceden yiyecek depolamalıyız. Bu sadece hükümetlerin görevi değil, hepimiz katılmalıyız.
Tüm dünyanın milyonlarca insanı açlık tehdidinden kurtarma çalışmalarına katılması için bundan daha iyi bir zaman olamaz.
Üçüncüsü, insani yardım çalışmalarında stratejik bir yaklaşım takip etmeli ve gerçek bir iş birliği ruhu benimsemeliyiz.
Belirli bir dönem ve çeşitli sektörlere bağış taahhüdüne dayanan "akıllı finansman" yoluyla bağışçılar, acil durumları kontrol altına almanın ötesine geçerek geniş kapsamlı bir etki yaratabilirler.
Ayrıca, genellikle yetersiz beslenmenin kurbanı oldukları için yardımların kadınlara ve kız çocuklarına yönlendirilmesine daha fazla odaklanmalıyız.
Artık sadece hayat kurtarmak bizim için yeterli değil, buna insanların hayatlarında gerçekleşecek köklü bir değişiklik de eşlik etmeli.
Son olarak, gelecekte "Kovid-19" salgını gibi şoklarla daha iyi başa çıkabilmeleri için toplumların dayanıklılığını artırmalıyız.
Ayrıca, okulların kapanması dünya çapında 370 milyon okul çocuğunu ücretsiz okul yemeği alma fırsatından mahrum bıraktığından, çocuklara ve ergenlik çağında olanlara destek sağlamaya başlamalıyız.
Dünya Gıda Programı, Suudi Arabistan ve diğer bağışçılar, bu çocuklar arasında beslenmeyi teşvik etmek ve hastalıkları önlemek için gıda yardımı dağıtıyor.
Gelişmekte olan dünyadaki bir neslin bu salgın nedeniyle kaybolmasına veya üretken bir yaşam sürdürme şanslarının azalmasının ışığında mevcut sorunlarının yetersiz beslenme ve eğitimsizliğin eklenmesiyle daha da kötüleşmesine hiçbir şekilde izin vermeyeceğiz.
Kovid-19 salgınından öğrendiğimiz en büyük ders belki de başkaları ile dayanışmanın ve sempatinin önemidir.
Bugün zengin ülkelerde bile, iş sahibi olan aileler, gıda ihtiyaçlarını karşılamak için hükümet yardımına ihtiyaç duyabiliyor veya gıda bankalarına başvurabiliyor.
Gelişmiş dünyada bugün, on milyonlarca insan artık gıdanın tartışmasız hep var olacağını düşünmüyor. Aksine, daha önce hiç hayal etmediğimiz bir şekilde ve her zamankinden daha fazla dünyadaki yoksulların endişelerini hisseder oldu.
Kovid-19 salgınının neden olduğu acı, belki de sonunda bizi el ele vermeye ve açlığın olmadığı bir dünya inşa etmek için birlikte çalışmaya sevk edebilir.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Independent Türkçe için çeviren: Beyan İshakoğlu
© The Independentturkish