TBMM'deki teklifle derneklerin alanı daraltılıyor, avukatlara müvekkilini bildirim zorunluluğu getiriliyor

AK Parti'nin verdiği teklifle "Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun Teklifi" ile STK'lar ve yardım toplamalarla ilgili düzenlemeler de var. Sivil toplum örgütleri ile muhalefet partileri teklife tepki gösteriyor

Kanun teklifi, OECD'ye bağlı FAFT'ın Türkiye'ye yönelik tavsiye listesine uygun olarak yapıldı. Teklif yasalaşırsa BMGK'nın terör faaliyetleriyle ilgili kararları Türkiye'de tarafından uygulanmak zorunda olacak / Fotoğraf: Reuters

AK Parti'li 45 milletvekilinin imzasıyla geçen hafta Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) verilen "Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun Teklifi" Anayasa Komisyonu'nda kabul edildi.

Teklif, Mali Eylem Görev Gücü'nün (FATF) 2019'da hazırladığı bir rapordaki önerilerinin ardından hazırlandı.

FATF, Türkiye'yi 'izlemeye' almıştı

FATF, Türkiye'nin coğrafi konumu nedeniyle terör saldırısına uğrama ihtimalinin yüksek olduğunu, terörün finansmanına karşı mücadelede ciddi eksiklikleri bulunduğunu ifade ederek Türkiye'yi bir yıllığına izleme sürecine almıştı.

Adalet Komisyonu'nun kabul ettiği teklif yasalaşırsa "Yardım Toplama Kanunu'nda" da değişiklik yapılacak.

Yardım toplamak isteyen bir dernek başvuru yaptığında İçişleri Bakanlığı ya da il valilikleri, bankalar ve kamu kurumlarından konuyla ilgili her türlü belgeyi isteyebilecek.

Dernekler faaliyetten men edilebilecek, yönetimlerine kayyum atanabilecek

Teklifle Dernekler Kanunu'nda da değişiklik öngörülüyor.

Terör ve uyuşturucu suçlarından sabıkalı olanlar dernek yöneticisi olamayacak.

İçişleri Bakanlığı benzer gerekçelerle dernek yönetimlerine kayyum atayabilecek ya da derneği kapatabilecek.

Kapatma durumlarında mahkemenin 48 saat içinde karar vermesi gerekecek.

Teklifle ayrıca Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) aldığı yaptırım kararları, Cumhurbaşkanı'nın Resmi Gazete'de yayınladığı kararla uygulanabilecek.

Cumhurbaşkanı, tavsiye üzerine BM tarafından yaptırım listesine alınan kişi ya da kuruluşlarla ve bunlarla ilişkili isimlerin hesaplarını dondurabilecek.

Kanun teklifine, muhalefet partileri ve sivil toplum örgütlerinden tepkiler gecikmedi. 

CHP: Avukatlar muhbir yapılmak isteniyor

TBMM Adalet Komisyonu'ndaki Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Sözcüsü Zeynel Emre, bu kanunla Türkiye'nin riske atıldığını savundu.

Kanun teklifiyle ilgili sosyal medya hesabından açıklama yapan Emre, yasanın amacıyla bağdaşmayacak şekilde 7 farklı kanunda değişiklik öngörüldüğünü ifade ederek, "Dernekler Kanunu'nda yapılmak istenen değişiklik Anayasanın birden fazla maddesine aykırılık taşımaktadır. Temel hak ve özgürlüklere müdahale sonucu doğuracaktır" dedi.

 

zeynel-emre-b55f6e.jpg
CHP'li Zeynel Emre, düzenlemeyle avukatların muhbir yapılmak istendiğini iddia etti / Fotoğraf: TBMM

 

Avukat-müvekkil arasındaki ilişkinin niteliği gereği avukatların "sır saklamak" zorunda olduklarının altını çizen Emre, düzenleme ile 'müvekkilleri adına yapılan taşınmaz alım - satım , şirket , vakıf ve dernek kurulması, idaresi ve devredilmesi gibi işlerle ilgili malvarlığının yasadışı yollardan elde edildiğine veya yasa dışı amaçlarla kullanıldığına dair herhangi bir bilgi, şüphe veya şüpheyi gerektirecek bir konunun bulunması halinde avukatlara bu işlemleri Mali Suçları Araştırma Kurulu'nda (MASAK) bildirmek zorunluluğu getirildiğini hatırlattı.

DEVA Partisi: 43 maddeden sadece 6'sı genel gerekçe ile doğrudan ilişkili

Demokrasi ve Atılım Partisi Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı Mustafa Yeneroğlu da bugün yaptığı basın toplantısını bu konuya ayırdı.

 

Mustafa Yeneroğlu
Mustafa Yeneroğlu, TBMM'nin Külliye'de kimin hazırladığı belli olmayan kanun tekliflerini onaylayan bir noterden farksız olduğunu belirtti / Fotoğraf: Twitter

 

Teklifin, başlığıyla ilgisi olmayan pek çok konuda düzenlemeler içerdiğine değinen Yeneroğlu, "Teklifin gerekçesinde terörizmin finansmanı ve uluslararası para aklama ile mücadelenin amaçlandığı belirtilmektedir. Ancak teklifteki 43 maddeden sadece 6 madde genel gerekçe ile doğrudan ilişkilidir. Diğer maddelerin içeriği ise belirtilen amaçtan öte terörle mücadele kılıfıyla sivil toplumun hükümet eliyle susturulması ve etkisiz hale getirilmesi isteğinin bir tezahürüdür" ifadelerini kullanan Yeneroğlu şunları söyledi:

TBMM bugün Külliye'de kimin hazırladığı belli olmayan kanun tekliflerini onaylayan bir noterden farksızdır. Böyle bir teklifin meclise sunulması ile Genel Kurula gelmesi arasında sadece 1 hafta vardır. Bu teklif, bırakın sözde insan hakları reformunu, Türkiye'yi anayasasızlaştırma girişiminin devamıdır.

Bu kanunun, Birleşmiş Milletler Mali Eylem Görev Gücü kararları doğrultusunda çıkarıldığı ileri sürülmektedir. Ancak teklifte Mali Eylem Görev Gücü'nün 12 nolu tavsiye kararına ilişkin hiçbir hüküm yoktur. 12 nolu tavsiye kararı, ‘Siyasi nüfuz sahibi kişiler kapsamında üst düzey kamu görevlileri ve üst düzey siyasiler gibi kişilerin yolsuzlukları bakımından' bir düzenleme içerir. Bu kişilerin yolsuzlukların önlenmesi adına mal varlıklarının yakından takip edilmesi ve kaynaklarının tespit edilmesi devletin yükümlülükleri arasındadır. Ancak teklifte bu konularda herhangi bir düzenleme yoktur. Dolayısıyla tekliften yolsuzluk olaylarının ortaya çıkarılması ile mücadele edilmek istenmediği net olarak anlaşılmaktadır.

STK'lar toplandı: Muhataplar dinlenmedi, toplumsal tartışmadan geçmedi, usulen de sakat

Bugün bazı sivil toplum örgütlerinin temsilcileri konuyla ilgili Mazlumder İstanbul Şubesi'nde bir araya gelerek toplantı yaptı.

Mazlumder, Özgür-Der, Hukukçular Derneği, AKDAV, Umran Kültür ve Medeniyet Hareketi, Medeniyet Vakfı ve İstikamet Vakfı ortak basın açıklamasında kanun teklifine karşı olduklarını belirtti.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)


"Irak'ın işgalinde de kullanışlı bir aparat olan 'kitle imha silahları' başlığı altında, kirliliği malum uluslararası organların tavsiyeleri bahane edilerek hazırlanan, Dernekler Kanunu ve Yardım Toplama Kanununda köklü değişiklikler yapan, muhatapları dinlenilmeden, hiçbir toplumsal tartışmadan geçirilmeden, nasıl ve hangi gerekçelere dayandığı belirsiz yasa teklifinin öncelikle usulen sakat olduğunu vurgulama ihtiyacı hissediyoruz" denildi. 

 Açıklamada şu ifadelere yer verildi:

İçerik açısından özellikle dikkat çekmek isteriz ki teklifin 15. Maddesiyle, basit bir soruşturma ile bile, masumiyet karinesine aykırı olarak, dernek organlarında yer alan kişinin hatta dernek organının geçici olarak görevden uzaklaştırılmasının ve derneğe kayyım atanması ile gerekli görülürse derneğin faaliyetlerinin geçici olarak durdurulmasının yolu açılmaktadır. Soruşturma ve kovuşturmaların uzunluğu ve niteliği, basit bir gizli tanık beyanı ile bile kişi ve kurumların rahatlıkla soruşturmalara dahil edilebildikleri dikkate alındığında sivil toplumun karşı karşıya bulunduğu risk anlaşılacaktır. 

Zaten ciddi bir denetim, yaptırım riski ve bürokrasi ile kuşatılmış bulunan sivil toplumun sesini daha da kısacak, şiddete bulaşmadığı mahkeme kararları ile sabit örgütlerin bile terör örgütü kapsamına alındığı bir vasatta, terör gibi muğlak ve kaygan bir kavram üzerinden sivil toplum faaliyetlerini ve itirazlarını kriminalize edecek, ifade özgürlüğünün ve örgütlenme hakkının özünü zedeleme riski taşıyan düzenlemeye açıkça itiraz ettiğimizi vurgularız.

Kaya: Ciddi bir tutarsızlık var


Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya, Independent Türkçe'ye böyle bir kanuna neden ihtiyaç duyulduğuna yönelik ciddi soru işaretleri olduğunu söyledi. 

Kanunla, Türkiye'nin BMGK kararlarını iç hukukuna uyarlamaya çalıştığına değinen Kaya, "BM'nin yapısı malum. Türkiye, ‘Dünya 5'ten Büyüktür' diyerek bu yapıya olan itirazını her fırsatta dile getiriyor. PYD ya da Doğu Akdeniz meselesinde uluslararası sistemin işleyişine yönelik itirazı var. Uluslararası sisteme güvenmediğini, teröre karşı tutarlı bir tavrı olmadığını söylüyor ama onların belirlediği terör tanımını hukukuna uyarlıyor. Burada ciddi bir tutarsızlık var" dedi.

 

Rıdvan Kaya.jpg
Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya / Fotoğraf: Twitter

 

Kitle imha silahlarının engellenmesine yönelik bir kanun teklifiyle dernekler kanununda da bazı düzenlemelerin yapılmasının yanlış olduğunu vurgulayan Kaya, ''Dernekler Kanunu'nda bir düzenlemeye ihtiyaç varsa bu ayrıca yapılabilir. Ancak bu teklifle bir düzenleme yaparsanız sivil toplum kuruluşlarını terör ithamıyla yüz yüze bırakırsınız. Bu düzenlemeyle can çekişen sivil toplum felç edilmek isteniyor. Yardım toplamak tabii ki bir istismarın konusu olmamalı ancak bugüne kadar ciddi bir sorun olmamışken, üstelik uluslararası planda Suriye, Filistin ve Libya'daki mazlumlara dönük yardımlar terör şüphesiyle algılanırken bu düzenleme yapıldığında yardım derneklerinin ensesine demokrasin kılıcı yerleştirilmiş oluyor. Bu, STK'ların alanını alakasız bir terör tanımıyla daraltan bir kanun teklifi. Terör kavramının iyice muğlaklaştırıldığı bir ortamda STK'lar kamu görevlilerinin, savcıların ya da emniyetin insafına terk edilmiş oluyor. Bu yasa tasarısı bir mayına benziyor ve bu mayının ne zaman kimin üzerinden geçerken patlayacağı belli değil'' şeklinde konuştu.

Sönmez: Beş, Dünyadan büyüktür

Avukat Gülden Sönmez de kanun teklifini "Bir cisim yaklaşıyor" sözleriyle değerlendirdi.

Kanun teklifinin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine egemenlik yetkisi paylaşarak, kanun teklifinin BMGK'nın geçmişten gelen kararlarına binaen uyum ve yaptırım zorunluluğu getirdiğini söyledi.

 

Gülden Sönmez.jpg
Avukat Gülden Sönmez / Fotoğraf: Twitter

 

Kanun teklifi ile yeni yasalar ve suçlar ihdas edildiğini belirten Sönmez, "ABD'ye göre, Rusya'ya göre ve belki Çin'e göre her an terörist olabilirsiniz. Bugüne kadar onlar karar aldı diye biz yaptırım uygulamıyorduk. Bu kanun çıkarsa uygulamak zorunda olunacak. Bir nevi BMGK KHK'sı denilebilir." İfadelerini kullandı.

Teklifin "Beş, Dünyadan Büyüktür" dedirttiğini belirten Sönmez, şunları söyledi:

11 Eylül'den bu yana terörle mücadele konsepti adı altında finans alanında da canlarının istediği gibi racon kesen, başta ABD olmak üzere 5'li yapının, kime, neye, hangi amaçla terör vb suçlama yaptığı malumken, BMGK kararına dayanan yasa çıkarmak hukuksuzluğa meydan açmaktır. Elbette ki, kitle imha silahı üretimi, yayma, kullanma ve terör/şiddet eylemleri önlenmeli ama bunun için önce Güvenlik Konseyi 5 daimi temsilcilerine yaptırım uygulamaktan başlanmalı. TBMM üyeleri de şunu untmamalı ki, Türkiye, 5 daimi üyenin bu alandaki suçlamalarıyla boğuşan bir ülkedir. Özellikle son 20 yılda bu zeminde batıdan doğudan kaç senaryo uygulandı bu ülkeye. Çıkaracağınız yasanın hedefi kitle imha silahı önleme değildir. Türkiye'nin geleceğidir. Bazı devletlerin terör örgütlerini her yönden nasıl destekledikleri, silah ve fon sağladıkları herkesin malumudur. Hatta bazıları terör örgütlerini kendisi kurmuşken, insanlık için en büyük tehdit Güvenlik Konseyi daimi üyeleridir.


 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU