Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, 11 Aralık’ta yapılan Bilim Kurulu toplantısının ardından Kovid-19 aşısı hakkında bilgilendirmede bulundu.
“Önümüzdeki günlerde 20 milyon dozun ilk 3 milyon dozu gelmiş olacak" diyen Koca, Türkiye'nin şubat ayı sonuna kadar 50 milyona erişebildiğini ve bundan sonrası için miktarı artırma çabası ve gayreti içinde olduklarını söyledi.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Aşı tedariki konusunda daha önce verdiği bir röportaja “Aşı için tüm firmalarla görüştük ancak sadede Sinovac ile anlaşma sağlayabildik” diyen Bakan Koca, aşı tedariki konusunda Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) girişimi ile kurulan Koronavirüs Aşısı Küresel Erişim Girişimi’ne (COVAX) Türkiye’nin neden katılmadığı hakkında bugüne kadar hiç açıklama yapmadı.
Dünya Sağlık Örgütü ayrıca "2021 yılı sonuna dek 2 milyar doz aşının eşit bir şekilde üretilmesini ve dağıtılmasını sağlamak" amacıyla Kovid-19 Aşıları Küresel Erişim Programı (COVAX) kurdu.
Küresel Aşı İttifakı Gavi’nin liderliğini yürüttüğü Koronavirüs Aşısı Küresel Erişim Girişimi’nin (COVAX) küresel aşı planı kapsamında, koronavirüs aşısının alımına ve tedarikine yönelik çalışmaları dünyanın bugüne kadarki en büyük ve en hızlı aşı alımı ve tedariki olacak.
COVAX herkesin gelecekte geliştirilecek koronavirüs aşısına erişim sağlamasını temin etmek amacıyla tüm ülkelere açık.
Türkiye’nin neden COVAX programına katılmadığını sorgulayan eski Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Programı Direktörü Dr. Serdar Savaş, küresel aşı tedarik sistemi ve Türkiye’nin aşı girişimleri konusunda Independent Türkçe’nin sorularını yanıtladı.
Her ülkenin aşıya erişimini sağlayacak bir düzenleme var mı?
Evet var. Kovid-19’a karşı aşıların geliştirilmesi sürecinde aşıların üretilmesi kadar dünyada nasıl paylaşılacağı konusunun ciddi bir sorun yaratacağı görüldü.Özellikle üretimi öncelikle zengin ülkelerin alacağı, düşük ve orta gelir düzeyinde ülkelerin aşısız kalacağı endişesi doğdu. Ayrıca, hangi aşının ne kadar etkili olacağı da aşı geliştirme aşamasında bir bilinmezlik yaratıyor. Yani bir ülkenin geliştirilmekte olan tek bir aşı ile anlaşma yapması, ona bel bağlaması çok riskli bir durum. Şu anda geliştirilen aşıların önemli bir kısmı başarısız olacak. Aşı geliştirmeyi uzun vadeli bir maraton gibi düşünün, her aşamada elenenler oluyor. Hangilerinin Faz 3’ü tamamlayıp etkin ve güvenli olduğunu ispatlayacağını önceden ön görmek mümkün değil. Zengin ülkeler gerekirse birkaç firma ile anlaşma yapıp kendilerini garantiye alabilir, ancak düşük ve orta gelir düzeyinde ülkelerin aşıya erişimi bu bilinmezlik içinde nasıl sağlanabilir? Ayrıca, aşı geliştirme işini sadece birkaç büyük firmaya bırakmak çok riskli. Dünyanın farklı yerlerinde farklı aşıların uygun metodlarla geliştirilmesinin desteklenmesi gerekiyor.
Dünyadaki tüm ülkelerin en kısa zamanda en fazla aşı dozuna hakkaniyetli bir şekilde erişmesini sağlamak için GAVO COVAX adı verilen bir Uluslararası Kovid Aşı İttifakı oluşturuldu. Burada başta AB ülkelerinin girişimi etkili oldu. Bu ittifakı katılan tüm ülkeler için bir ‘aşı sigortası’ olarak düşünebilirsiniz. Bir tarafta ülkeler ittifakı, diğer tarafta ise geliştirilen aşılar portfolyosu var. Ülkeler ittifakında iki grup ülke var. Kendi kendini finanse edebilen ülkeler, ki bunlar başta AB ülkeleri, ne kadar para koyduklarına bağlı olarak nüfuslarının %20’sine kadar yetecek kadar aşıya erişim hakkını garantiliyor.
İttifakta hangi ülkeler var?
Burada 80 ülke var, adının açıklanmasını kabul edenler:
"Andora, Arjantin, Birleşik Arap Emirlikleri, Botsvana, Brezilya, Çek Cumhuriyeti, Dominik Cumhuriyeti, Ermenistan, Estonya, Finlandiya, Hırvatistan, Irak, İngiltere (Birleşik Krallık), İrlanda, İsrail, İsveç, İzlanda, Japonya, Kolombiya, Karabağ, Kanada, Katar, Kuveyt, Kuzey Kore, Kuzey Makedonya, Libya, Lüksemburg, Moritus, Meksika, Monako, Norveç, Palau, Portekiz, San Marino, Seyşeller, Singapur, Suudi Arabistan, Şili Güney Afrika, Ürdün, Venezuela, Yeni Zelanda, ve Yunanistan"
İkinci grupta ise düşük ve orta gelir grubundan 92 ülke var. Yatırım yapmasalar da bunların aşılar geliştirildiğinde hakkaniyetli bir şekilde alma hakkı var.
Bunu sadece fakir ülkelere yardım programı gibi düşünmeyin. Zengin ülkeler de aşı geliştirmesi ve aşı alımında birbiriyle rekabet etmek yerine iş birliği yaparak bir yandan aşı üretim kapasitesinin artmasını sağlıyor, diğer yandan da ortaklık kurarak satın alma güçlerini artırıyorlar. Ayrıca dünyanın en geniş aşı portfolyosuna erişim hakkı kazanıyorlar. Böylece tüm yumurtalarını aynı sepete koymamış oluyorlar. İttifakın aşı portfolyosunda ise 10 tane geliştirilmekte olan aşı var.
COVAX nasıl fonlanıyor?
Bunlar CEPI adı verilen bir ‘hızlandırıcı’ (accelerator) mekanizması ile fonlandılar. Buraya farklı kurumlardan hibe şeklinde fonlar geldi. Uygun kriterleri karşıladıklarını gösteren aşılar, araştırma ve geliştirme (Ar-Ge) süreci ve üretim kapasitesini artırmak için CEPI’den fon aldılar. Karşılığında da geliştirdikleri aşıyı ittifakın düşük ve orta gelir düzeyinden üyelerine belirli bir süre kar etmeden verme garantisinde bulundular. Bu aşılardan en ileri aşamada olan ve bilineni AstraZeneca ve Oxford Üniversitesi’nin birlikte geliştirdiği aşı. Portfolyoda Faz 3’ü devam eden iki aşı daha var.
Geliştirilen aşıların dozlarının ülkeler arasında hakkaniyetli bir şekilde paylaşılması için mekanizmalar var. İttifakın ilk hedefi 2021 sonuna kadar dünyaya 2 milyar doz üretilmesini ve dağıtılmasını sağlamak. Bu ilk etapta ittifaktaki tüm üyelerin sağlık çalışanları ve diğer yüksek riskli grupların aşılanması için yeterli. Bu ittifaktaki üye ülkelerin her birinin nüfusunun önce %5’ine aşı temin edilecek. Daha sonra %10’u, %15’i, %20’si şeklinde kademeli bir şekilde ilerlenecek. Örneğin, Uganda nüfusunun %15’ine aşı temin edilmediyse bu ittifaktan Almanya’ya %15’ten fazla dağıtım yapılmayacak.
Ama bu rakamlar bir ülkenin tüm nüfusunu aşılamak için yeterli değil
Doğru. Bu ittifak bir ülkeyi tek başına garanti altına almak için yeterli değil. Öncelikle en yüksek riskli gruplarını garantiye almak hedefleniyor. Kalanları için her ülke ikili anlaşmalar ile aşı geliştiricileri ve üreticilerle görüşmeye devam ediyor. Böylece yine tüm yumurtalarını tek sepete koymamış oluyor. Bir yandan farklı aşı üreticileri ile ikili anlaşmalar, bir yandan da bu ittifak ile risklerini dağıtarak bu süreci yönetiyor ülkeler.
Türkiye bu ittifaka girmedi mi?
Türkiye dünyada bu ittifaka girmeyen 5 ülkeden biri ne yazık ki. Girmeyen ülkeler şunlar: Rusya, ABD, Cezayir, Fas ve Türkiye.
Rusya çok sayıda aşıları Faz 3’te ilerlediği için bu ittifaka girmedi. Çin ise başta girmediği ittifaka ekim ayında katıldığını bildirdi. Ayrıca uluslararası politika açısından bakınca bu ülkeler aşılarını sadece ticari bir meta olarak değil, dünyada diğer ülkeler üzerinde nüfuz yaratma, hegomonya kurma aracı olarak kullanmayı planlıyorlar. Kendi planlarını sürdürebilmek için bu ittifaka girmediler. ABD’de Trump yönetimi ise bu tür uluslararası iş birliklerine çok şüphe ile yaklaştığı için girmedi. Onun yerine ABD ülkesinde milyarlarca dolar Ar-Ge hibesi vererek ve onlarca aşı üreticisi ile ikili anlaşmalar yaparak kendini garantiye aldı ve ittifaka ihtiyacı kalmadı.
Türkiye neden bu ittifaka girmedi?
Türkiye’nin neye güvenerek bu ittifaka girmediğini bilmiyoruz. GAVI COVAX ve Türkiye bir süre görüşmüş, ancak daha sonra girmemeye karar vermiş. Sebebi konusunda bir açıklama yok.
Bu şekilde kâr amacı gütmeyen ve tüm ülkelerin parçası olduğu şeffaf bir ittifak süreci ile aşı temini yapıldığında bundan kâr edecek yandaş firmalar olmayacak. Türkiye’nin ittifaka girmemesinin altında yatan önemli bir sebebin bu olduğunu düşünüyorum.
Bundan sonra ittifaka girilemez mi?
İttifak Eylül ayında kapandığı için teorik olarak girilemez. Ancak Türkiye’nin ek bir müzakere süreci ve ek şartlar ile ittifaka girmesi sağlanabilir.
Türkiye gelir düzeyi itibari ile alıcı değil, verici ülke olarak bu ittifaka girecekti; yani ilk gruptaki ‘kendi kendine yeten’ ülke kategorisindeydi. Ancak ittifaktaki aşılardan uygun fiyat ile faydalanacağı için yine de Türkiye için daha kârlı bir süreç olacaktı.
Türkiye aşı temini sürecini nasıl yürütüyor?
Türkiye şu ana kadar tek bir firma ile ikili anlaşma yapmış durumda, o da Çin’in Sinovac aşısı. Bu risk yönetimi açısından tam bir skandal. Tüm yumurtalar tek sepete konmuş durumda. Sinovac’ın Faz 3 çalışmalarında etkinliği ve güvenilirliği gösterilmez ise elimizde hiçbir seçenek kalmamış olacak. Ayrıca fiyat olarak diğer aşılardan çok daha pahalı bir aşıya yüzde yüz kendimizi bağlamış durumdayız.
Başka bir tuhaflık ise Türkiye’nin 2021’in Nisan ayından itibaren kendi aşısını üreteceğini iddia etmesi. Daha Faz 1 aşaması devam eden bir aşının Faz 2 ve Faz 3’ü geçip geçmeyeceğini bilmiyoruz. Geçse dahi, Faz 3 dahil bu sürecin nisanda tamamlanması madden mümkün değil. Aklı başında hiçbir bilim insanı ya da politikacı bu aşının yüzde yüz çalışacağını bilemez ve nisanda aşının hazır olacağını iddia edemez. ‘Nisandan sonra dışarıdan aşıya ihtiyacımız yok’ diyerek yine tüm yumurtalar tek sepete konmuş oluyor.
Bu tablo bize Türkiye’de aşı temini stratejilerinin gerçekçilikten uzak ve ciddiyetsiz bir şekilde geliştirildiğini gösteriyor.
Aşı firmaları ile yapılan sözleşmelerde ‘beğenilmediğinde iade’ gibi bir madde var mı? Şartları neler?
Her ülke aşı geliştiren ve üreten firmalar ile ikili anlaşmalar yapıyor. Burada ülkeler gelir düzeylerine göre farklı stratejiler izledi. Zengin ülkeler çok sayıda aşı geliştirme çalışmasına önden hibeler verdi, özellikle kendi ülkelerinde geliştirilen aşılara. Karşılığında da, aşı geliştirilir ve başarılı olursa, belirli sayılarda satın alma garantisi aldılar. Bu sadece Kovid-19 aşı ihtiyacı için yapılmadı; bu ülkelerin bilim, teknoloji ve ekonomi politikalarının parçası idi. Dediğim gibi, aşı geliştirme işi bir maraton. Yarışa ne kadar çok firma başlarsa, sonuçta başarılı olacak aşı sayısı da o kadar artar. Ülkenizden ne kadar çok başarılı aşı çıkarsa hem kendi ülkenizi garanti altına alırsınız, hem de bunları satarak ülkenize gelir getirirsiniz. Zengin ülkeler yarışa çok sayıda firmanın girmesini hibeler ve ön ödemeli anlaşmalar ile destekledi. Karşılığında da aşı geliştirildiğinde satın alma garantileri aldı. Örneğin ABD on milyar dolardan fazla para akıttı aşılar için Ar-Ge çalışmalarına.
Ar-Ge desteği, yani hibe olmayan, sadece satın alma amaçlı ikili aşı anlaşmalarına baktığımızda ise tüm ülkelerde aşıların bağımsız kurumlarının denetimlerinden geçmesi koşulu var. Denetimden geçmesi için ise iki şart var, birincisi etkinlik ve güvenliğinin gösterilmesi, ki bunu ancak Faz 3 tamamlandığında gösterebilirsiniz, ikincisi ise üretim standartları ve kalitesi. Bu koşullar sadece satın alma amaçlı anlaşmalarda değil, hibe/ ön ödeme türü olan anlaşmalarda da var. Yani hibe ile desteklediyse ya da ön ödeme yaptıysa dahi bu denetim koşullarından geçmemiş bir aşıyı hiçbir aklı başında ülke hizmete sunmaz.
Sadece Rusya ve Çin Faz 2 sonuçlarına dayanarak aşılarını hizmete soktu. İki sebebi var: bu ülkelerde insan hayatının kıymeti yok, ayrıca, aşılarını dünyada nüfuz oluşturma aracı olarak kullandıkları için geniş nüfuslarda test etmek işlerine geliyor.
COVAX nedir?
COVAX, Kovid-19la ilgili tanı, tedavi, ilaç ve aş seçeneklerinin tamamının tüm dünyada ulaşılabilir olmasını amaçlayan bir işbirliği programıdır. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) şemsiyesinde kurulan COVAX’ın yürütücülüğünü İsviçre merkezli Küresel Aşı İttifakı İnisiyatifi (Global Alliance for Vaccines and Immunization GAVI) ile CEPI (Coalition for Epidemic Preparedness Innovations) DSÖyle birlikte üstleniyor. Programın baş finansörlerinden biri de Avrupa Komisyonu.
COVAX’da şöyle bir saç ayağı söz konusu:
Aşı geliştiren firmalar: COVAX programı içinde 9 adet anlaşmalı aşı projesi yer alıyor. Bunlar; ABD’den Moderna ve Novavax, Almanya’dan Curevac, Birleşik Krallık’tan Astrazeneca-Oxford, Fransa’dan Pasteur-Merck-Themis, Hong Kong’tan Hong Kong Üniversitesi, Çin’den Clover ve Avustralya’dan CSL-Queensland. Pfizer henüz COVAX programının parçası değil ancak halen görüşülen başka firmalar da mevcut. Amaç en geniş yelpazede firmayla çalışmak. Bütün anlaşmaların COVAX üzerinden yapılması sağlanırsa, aşı temininde dünyadaki en geniş adaletin de sağlanacağı düşünülüyor.
Zengin ülkeler: Bu ülkeler programa iki şekilde katkıda bulunuyor. Birincisi; aşı alım garantisi vererek ve önden ödeme yaparak aşı firmalarına fon sağlıyorlar. Zira daha önce görülmemiş oranlarda aşı üretecek olan firmaların, üretim kapasitelerini büyütmek için ciddi kaynaklara ihtiyacı var. İkinci olarak da; yoksul ülkelerin aşıya erişimi için doğrudan bağışta bulunmak. Şimdiye kadar en büyük 500 milyon euro ile AB’den geldi. Suudi Arabistan, İsviçre, Kanada, Güney Kore ve Lüksemburg diğer bağışçı ülkeler arasında.
Yoksul ülkeler: COVAX programının üçüncü ayağını ise bu program sayesinde aşıya ulaşacak az gelişmiş ülkeler oluşturuyor. COVAX kapsamında düşük ve orta gelirli olmak üzere iki kategoriye ayrılmış 80 ülke bulunuyor.
© The Independentturkish