İranlılar, ABD yaptırımları altında ezilen ekonomi başta olmak üzere yaşamları üzerindeki potansiyel etkisi nedeniyle ABD başkanlık yarışını baştan sona yakından takip ettiler.
Teokratik rejimin lideri Ali Hamaney ve Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'ye gelince, Donald Trump veya Joe Biden'ın kazanmasının önemli olmadığı konusunda ısrar ettiler hatta Hamaney'in ofisi bu noktayı vurgulamak için bir poster yayınladı.
İran'a yönelik politika açısından ikisinin de aynı olduklarına atıfta bulunacak şekilde posterde Trump ile Biden'ın fotoğrafları birleştirildi.
Ancak kamuoyu, gözlemciler ve diğerlerine göre, iki siyasetçi de bir dereceye kadar İran'a yönelik politikaya farklı bir yön verebilir.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Ülke içinde ve dışında İslam Cumhuriyeti'nin sonunu görmek isteyenler, dini kurumlar için sorunlara neden olan politikası nedeniyle Trump'ın ikinci dönem başkanlık olasılığını destekliyorlardı.
Ayrıca bazı aşırılık yanlısı İranlılar da, Trump'ın yeniden başkan olmasını destekliyorlardı. Çünkü yeniden seçilmesinin, ABD'nin sadece rejime sorun yaratma girişimlerinden rahatsız olanlara nazaran ABD karşıtı duruşlarını daha da güçlendireceğini umuyorlardı.
Buna karşın, dini kurumu desteklemeyenler, seçilmesinin Washington ile Tahran arasındaki gerilimi azaltacağı, son yıllarda hayatlarını daha da zorlaştıran bazı ekonomik yaptırımları hafifletebileceği umuduyla Biden'ın kazanmasına meyilliydiler.
Seçimlerden birkaç gün önce bir İranlı müzik grubu, alaycı ve ABD'li seçmenlere oylarının doğrudan İranlıları etkileyeceğini anlatan şarkısının videosunu yayınladı.
Grup üyeleri ABD seçmenlerine seslendikleri şarkılarının bir yerinde "Ellerimiz duaya kalktı, ABD'de ne olacak?" diyorlar.
Sosyal medyada oldukça yaygın olan şarkıda ayrıca şu ifade de geçiyor:
Merhaba Joseph, Thomas ve Laura, nedenini bilmiyoruz ama oyun senden çok bizi etkiliyor.
Biden seçilse bile Tahran ile Washington arasındaki ilişkilerin, İran'da yönetimde bulunanların ABD'ye yönelik düşmanlıkları sebebiyle büyük olasılıkla gergin olmaya devam edeceğini belirtenler de var.
Bir İranlı paylaştığı tweetinde "Sanki ABD Büyükelçiliği hemen yarın açılacakmış gibi Biden'ın kazanması konusunda çok hevesli olanlar var. Gerçekçi olun. Bu topraklar yanılmaz İbtikarlarla dolu" ifadelerini kullandı.
İran Cumhurbaşkanı'nın milletvekillerinden biri olan İbtikar, 1979 yılındaki rehine krizinde büyükelçiliğe saldırıp çalışanlarını rehin alanların sözcülerinden biriydi.
İran, bu olayın yıldönümünü geçen hafta, ülkeyi kasıp kavuran koronavirüs salgını nedeniyle devlet tarafından düzenlenen olağan kutlamalar yapılmadan kutladı.
Trump yönetimi, İran liderliği üzerindeki baskıyı artırmak ve Biden yönetiminin 2015'te imzalanan nükleer anlaşmasını canlandırmasını zorlaştırmak için bugünden 20 Ocak'a kadar İran'a yönelik daha fazla yaptırımı hayata geçirmeyi planlıyor.
Planlanan yaptırımlar İran'ın nükleer programının bir uzantısı ve balistik füze programını, İran'ın terör örgütlerine desteğini ve insan hakları ihlallerini içeriyor.
Seçilmiş başkan Biden, 13 Eylül'de CNN'in web sitesinde yayınlanan makalesinde, İran'ın da hazır olduğunu gösteren adımlar atması halinde diplomasi yolunda yürümeye hazır olduğunu ifade etmişti.
Ancak bu dönüşüme giden yol uzun ve çetin olacak, çünkü iç politika dahil her iki tarafın önünde engeller var. ABD'de kesin sonuç 5 Ocak'ta belli olacaksa da Senato büyük olasılıkla Cumhuriyetçilerin elinde kalacak.
İran'da ise gelecek yılın haziran ayında cumhurbaşkanlığı seçimleri var. Bu iki olay, anlaşmaya hızlı bir şekilde geri dönmeyi engelleyip olası müzakereleri karmaşık hale getirebilir.
Cumhurbaşkanı Ruhani, iki dönem başkanlık yaptıktan ve siyasi sermayesinin tamamını her iki tarafın (Amerikan ve İranlı) şahinleri tarafından kuşatılan nükleer anlaşmaya yatırdıktan sonra bir daha aday olamaz.
Bu nedenle, seçimler sonucunda cumhurbaşkanlığı makamına herhangi bir tavize veya uluslararası nükleer anlaşmaya karşı çıkan katı bir aday gelebilir. Ayrıca İran'da tüm konularda son sözü söyleyen Hamaney'dir.
Geçtiğimiz aylarda Tahran, Trump'ın 2018'de ABD'yi tek taraflı olarak anlaşmadan çekip petrol ihracatını sıfırlama dahil yeniden sert ekonomik yaptırımlar uygulama kararına karşılık olarak, nükleer anlaşma kapsamındaki taahhütlerine uymayı kademeli olarak bırakmıştı.
Ancak İran, son aylarda nükleer programını yoğunlaştırmak için attığı adımların geri döndürülebilir olduğunu açıkça belirtti. Ancak Trump yönetimi, nükleer anlaşmaya dönüşü zorlaştırmak için daha fazla yaptırımı uygulamaya sokabilir.
Her halükarda, Biden makalesinde İran ile müzakereleri sürdürmek için anlaşmayı başlangıç noktası olarak kullanacağını, daha sonra ABD'nin, nükleer anlaşmanın şartlarını uzatmak ve diğer meseleleri ve pozisyonları ele almak için müttefikleriyle birlikte çalışacağını kaydetti.
Biden için nükleer anlaşma, rejimin tutuklamış olduğu Amerikalıların serbest bırakılmasını sağlamaya ek olarak İran'ın bölgesel ve füze faaliyetlerini ele almak için bir başlangıç noktası oluşturuyor.
Yeni yönetimin 20 Ocak'ta ne tür bir İran dosyası miras alacağını göreceğiz. Şu andan o zaman çok şey değişebilir.
Trump yönetimi, nükleer anlaşmaya kolayca dönememesi için Biden'ın işini daha da zorlaştırmaya kararlı olduğunu gösteren adımlar atabilir. Aynı şekilde İran ve diğer ülkelerin olası eylemlerine karşı da.
İranlı liderler defalarca Tahran'ın nükleer anlaşmaya bağlı kaldığını ve ABD'nin de geri dönmesi gerektiğini söylediler. Ancak tartışmalı füze programıyla ilgili müzakerelerde bulunmayı reddettiler.
İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif, Amerikan "CBS" haber kanalına 2 Kasım'da verdiği röportajda şunları söylemişti:
Tahran, hiçbir koşulda anlaşmanın şartlarını yeniden müzakere etmeyi düşünmeyecek. Açıkça anlaşmaya geri dönmenin bir yolunu bulabiliriz. Ancak geri dönmek yeniden müzakere anlamına gelmiyor.
Ne var ki, yıkılmış bir ekonomi Tahran'ın Biden yönetimiyle yeniden müzakere etmekten başka seçeneği olmadığı anlamına gelebilir.
İran'ı sert bir şekilde vuran ve kendisini kontrol altına almak için çok uğraştığı koronavirüsünün etkisi ekonomik krizi daha da şiddetlendirdi. Halkın dini kurumlara yönelik öfkesi de giderek artıyor.
Üst düzey bir Amerikan kaynağına göre, Biden yönetimi, korona salgınıyla mücadele için gerekli tıbbi malzemelere erişimi kolaylaştırmak gibi Tahran'a karşı iyi niyetli bazı adımlar atabilir.
Ancak Cumhuriyetçilerin kendisini kontrol etmeye devam etmesi halinde Senato, İran ile diplomatik ilişkiyi zorlaştırabilir. Bu da temelde Biden'ın seçeneklerini sınırlayacaktır.
Koronavirüs salgını ve ABD ekonomisinin tökezlemesi gibi iç krizler dışında, Biden'ın masasında ABD'nin ulusal güvenliği söz konusu olduğunda İran'dan daha önemli olan Çin ve Rusya gibi dış problemler de olacak.
Bu iki ülke, bu makalenin yazıldığı pazartesi akşamına kadar Biden'ı zaferi için tebrik etmemişlerdi. Aynı şekilde İran da.
İran ile bir anlaşma için ortak zemin bulmaya gelince, bu zor olabilir. İranlı yetkililer, yaptırımların kaldırılmasını ve Trump'ın yaptırımlarının İran ekonomisine verdiği zararın tazmin edilmesini beklediklerini söylediler.
Biden'ın zaferinin açıklanmasından sonra 8 Kasım'da yaptığı açıklamada Ruhani, yeni ABD yönetiminin geçmişteki hataları telafi etmesi gerektiğini söyledi.
En komiği de Zarif'in ülkesinin çoğulculuğu ve iş birliğini kabul etmesi için ABD'nin eylemlerini yakından izleyeceğini belirtmesiydi.
Burada Körfez ülkelerine hitap ederek iş birliği yapma ve ABD'nin herhangi bir müdahalesini engelleme çağrısında bulundu.
Kendisine yanıt, eski Katar başbakanı Hamad bin Casim'den geldi. O da bölge meselelerinde Cumhuriyetçi ve Demokrat olsun her türlü ABD yönetiminden vazgeçmeyi önerdi.
Amerikalı kaynak, Demokrat Parti'nin İran'a yaptırımların önemi konusunda ikna olduğunu doğruladı. Bunun daha az maliyetli bir savaş olduğunu gördüklerini belirterek şunu sordu:
Öyleyse Demokratlar, diktatörlük, halka baskı, komşu ülkelerin iç işlerine müdahale, terörü destekleme, istikrarsızlığı yayma ve çok stratejik bir bölgenin kaderini kontrol etmeye çalışma gibi Biden'ın kökünü kazımak istediği her şeyi temsil eden bir rejim için neden yaptırımlardan vazgeçsinler ki?
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Independent Türkçe için çeviren: Beyan İshakoğlu
© The Independentturkish