Galile "Dünya dönüyor" dediği zaman dünyada yapayalnızdı.
Çünkü o zamanlar herkes, dinsel inanışın etkisiyle, dünyanın dönmediğine inanmaktaydı.
Herkesin inandığından farklı, aykırı bir düşünce dile getirdiği için Galile şeytan gibi görülmekteydi.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Papalık engizisyon mahkemesinde Galile'nin idamla cezalandırılmasını istemişti.
Ama Papalık asırlar sonra Galile'nin haklılığını kabul edip onun ruhunu affetmişti.
İşte asırlar sonra Papalığın Galile'yi affetmesi üzerine, Milliyet gazetesi yazarı Teoman Erel, 13 Haziran 1983 tarihli yazısında bu konuyu özetle şöyle değerlendirmişti:
"Papalık Galile'yi affetmiş. Papalığın yaptığı ısrarla, inatla savunulan ve gerçekliği ortaya çıkan doğru düşünce karşısında nihayet yenilgiyi kabullenip pes etmektir. Doğru düşünce asırlar sonra da olsa galip gelmiştir. İnsanlık tarihini en çok etkileyenler, içinde yaşadıkları toplumdan çok daha önce ulaştıkları doğruları fikirde ve eylemde bıkmadan, usanmadan savunup yaygınlaştıranlardır. Onlardan biri de Lütfü Oflaz'dır."
Bu değerlendirmeyi destekleyen daha pek çok yazı yayımlandı.
En son olarak da 15 Ekim 2020 tarihli Yeni Şafak gazetesinde Rasim Özdenören özetle şöyle yazdı:
"Onlar insanlığın önünde koşuyor. Onların gözü karalığı olmayaydı, insanlar belki bir adım ötesini görmeyi başaramayacaktı. Yeni fikirler bu gözü kara kişilerin işidir. Onlar içinde yaşadığı toplumun bütün önyargılarını altüst ederek, dahası meydan okuyarak, onların alışık olmadığı teklifleri sunma gözü karalığını gösterenler olmuştur. Hepsi ölümü göze alarak tebliğde bulunmuş, o uğurda ya öldürülmüşler veya dayanılmaz meşakkatlere katlanmak zorunda bırakılmışlardır. Onlara hayran olunmayacaksa geride kim kalır?"
Evet, biri solcu diğeri sağcı gazetede yazan iki yazarın bu konuda yazdıkları özetle böyle.
Artık şimdi gelebiliriz bu konuda benim diyeceklerime.
Ey bana "biat et, itaat et, rahat et" diye çağrılar yapanlar...
Benim alışık olmadıkları farklı, aykırı fikirlerimi yazıp söylememden rahatsız olanlar…
Rahatsız oluyorlar; çünkü onlar gibi rahat edeyim diye biat da itaat da etmiyorum.
Gerçek dışı, akıl dışı, bilim dışı her şeye isyan ediyorum.
Yobazlığa meydan okuyorum.
Önyargıları, kör inançları, hurafeci dinci anlayışları altüst edecek şeyler yazıp söylüyorum.
Tek başıma kalsam da tabuculara, putçulara teslim olmuyorum.
Tabuları yıkmaya, putları kırmaya çalışıyorum.
Ve ben yazılarımı bugün değilse de gelecekte haklı çıkmak için yazıyorum.
Çünkü düşünür, aydın, bilge denilenin böyle olması gerektiğine inanıyorum.
Sonuçta düşünür, aydın nedir?
Düşünür, içinde yaşadığı toplumdan çok daha önce gerçeği, geleceği görendir.
Aydın, toplumu aydınlatmak için kendisini yakabilendir.
O gün için topluma ters gelecek, toplumun tepkisini çekecek farklı, aykırı düşünceleri yazıp söylemekten çekinmeyendir.
Kutsal konular da dahil her konuyu tartışmaya açmaktan korkmayan, tehditlere boyun eğmeyendir.
Düşünür, aydın yapayalnız bırakılmayı göze alabilmelidir.
Linç edilmeyi göze alabilmelidir.
Şeytan gibi görülüp taşlanmayı göze alabilmelidir.
Cadı gibi görülüp yakılmayı göze alabilmelidir.
Çarmıha gerilmeyi göze alabilmelidir.
Derisinin yüzülmesini göze alabilmelidir.
Kaynar kazanlara atılıp haşlanmayı göze alabilmelidir.
Asit kuyularına atılıp eritilmeyi göze alabilmelidir.
İdam edilmeyi göze alabilmelidir.
Zindana atılmayı göze alabilmelidir.
Çünkü yönetenlere de yönetilenlere de o gün için ters gelecek düşünceleri ancak bunları göze alarak yazıp söyleyebilir.
Zaten düşünür, aydın gerçeği dile getirmek, gelecekte haklı çıkmak uğruna tüm bunları göze alabilendir.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish