Türkiye, Merkez Bankası Başkanı'nın görevden alınması ve ABD'nin yeni başkanını seçmesiyle başladığı haftasonunu Hazine ve Maliye Bakanı'nın istifasıyla bitiriyor.
16 aydır görevde olan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Murat Uysal'ın görevden alınıp yerine eski Maliye Bakanı Naci Ağbal'ın atanmasının ardından, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın resmi Instagram hesabından paylaşılan istifa açıklaması pazar akşamının gündemine tabiri caizse "bomba gibi düştü".
19:20 sıralarında yapılan paylaşımın ardından altı saate yakın bir süre geçmesine rağmen henüz resmi bir açıklama yok. Hem bakanlık hem AK Parti kaynakları, Independent Türkçe başta olmak üzere farklı birçok medya kuruluşuna bunun bir siber saldırı olmadığı, Instagram'dan o paylaşımın yapıldığını duyurdu.
Albayrak'ın kararından vazgeçmesi için ikna çabalarının olduğu, Naci Ağbal'ın Albayrak'ın bilgisi olmadan atandığı ve muhtemel bir "resmi istifa" olması durumunda Berat Albayrak'ın yerine gelecek isimler, kulislerde konuşulan konular arasında.
Berat Albayrak'ın istifasına yönelik haberlerin basında yer almasından bu yana Türk Lirası, dolar karşısında, Asya piyasalarındaki işlemlerde yüzde 2'ye yakın değer kazandı. Cuma gününü 8 lira 52 kuruş seviyesinde kapatan Dolar/TL, 8,36'ya kadar geriledi.
Ekonomistler ise Albayrak'ın istifasının nedenleri hakkında çeşitli değerlendirmeler yapıyor.
Independent Türkçe'ye konuşan Ekonomist Uğur Gürses, Merkez Bankası Başkanı'nın görevden alınmasının, ekonomik krizin Ankara'da da politik olarak da sürdürülemez olduğunu gösterdiğini söyledi.
"Politik olarak bir kriz olduğunu gösteriyor" diyen Gürses, "Muhtemelen bu ekonomik krizin sürdürülemez olduğunu görüp bunun da kamuoyu yoklamalarında negatif etkisinin görüldüğünü düşünüyorum ben. Bu durumun sorumlusu tabii ki Cumhurbaşkanı'nın yönetimi. Anladığım kadarıyla gidişat, yeni bir raya oturtulmak istendi. O nedenle Ankara'da büyük bir çalkantı var. Bu gidişatla toparlanabilir mi? Çok zor" ifadelerini kullandı.
Uğur Gürses "Türkiye'de siyaset normalleşmeden ekonominin normalleşmeyeceğini düşünüyorum" ifadesini kullandığı açıklamasına şöyle devam etti:
Makinist değiştirmek trenin istikametini değiştirmeyecek. Belki bir süre yeni gelen "Merkez Bankası Başkanı ve Hazine ve Maliye Bakanı" ne yapacak diye merak edilebilir. Bir süre "Doğru yola mı giriliyor?" diye düşünülebilir ama bu ortamı yaratan ekonomi politikasından daha çok politik kararlar. İstikametin çok değişmeyeceğini düşünüyorum. Siyasetçilere zaman kazandırabilir, ekonomiye kısa süreli soluk aldırabilir ama istikametin değişmeyeceğini düşünüyorum.
Naci Ağbal'ın Berat Albayrak'ın bilgisi olmadan TCMB Başkanlığı'na getirildiği yönündeki değerlendirmelere ise Gürses şu yorumu yaptı:
Net bilgim yok. Ancak Naci Ağbal da Ankara'da bürokrasiyi iyi bilen, çekirdekten yetişme bir maliyeci. Bürokrasideki en basiretli yöneticilerden biri diyebilirim. Tabii ister istemez bu, ekonomik doğrularla politik yanlışları ayırt etme konusunda bir çatışma yaratabilir. Dolayısıyla böyle bir çatışma olmuş olabilir. İster görevde kalır ister gider. Genel fotoğrafı çok değiştirmeyecektir. Bu, iyi bürokratların da çözebileceği bir kriz değil. O noktayı geçtik artık.
Albayrak'ın istifası kesinleşmeden yerine geleceği konuşulan kişiler arasında AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Ekonomi İşleri Başkanı Nurettin Canikli, eski Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan, Türkiye Sınai Kalkınma Bankası A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Ersin Özince, Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş, İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali (Bali, daha sonradan bu iddiayı yalanladı) gibi isimler de var. Bu konuyu sorduğumuz Gürses, şu yanıtı verdi:
Bu listeler çok önceden de dolaştırılmış listeler. Bir tek Cumhurbaşkanı biliyor biz bilmiyoruz. Ortalıkta dolaşan isimlerin sahici olmadığını düşünüyorum. Ancak göreve, bu işin içinden birileri gelecektir. Yine bürokrasiden biri gelebilir ama isim olarak tahmin edemiyorum
"Teknik direktörü görevden almak yerine onun malzemecisini görevden alıyoruz"
Albayrak'ın istifasının hemen ardından Youtube kanalından bir açıklama yapan Prof. Dr. Burak Arzova, büyük çoğunluğun uygulanan mali politikalardan memnun olmadığını hatırlatarak "Üç yıl boyunca oldukça fakirleşen bir süreci yaşadık. Önce 2018 yılında yaşanan kur şoku, ardından yüksek enflasyon, daha sonra 2020 yılındaki Kovid-19, bütün dünyayı etkiledi. Ancak Türkiye'nin son dönemde yaşadığı kur atağı ve buna karşılık Türk Lirası'nın çok değersiz kalması birçok soruyu ve fakirleşmeyi de peşi sıra getirdi. Bu nedenle buradan çıkışın yollarından bir tanesi belki de süreç içinde bir değişiklik yapmakla mümkündü" dedi ve ekledi:
Düşün ki bir futbol takımı var. Bu futbol takımı çok kötü sonuçlar alıyor. Bu futbol takımında teknik direktörün futbolcularla iletişimi kopmuş, gidebilecek herhangi bir yön yok. Ama biz teknik direktörü görevden almak yerine onun malzemecisini görevden alıyoruz. Böyle bir başarı bekliyoruz. Bu tabii çok mümkün değildi.
Çünkü çok eleştiriler vardı. Kurun gelmiş olduğu seviye, buna karşılık kurun rekabetçi olduğu yönündeki savunma, birçok diğer faktör çok etkili olmuş olabilir bu sürecin içerisinde. Buradan çıkışın temel yollarından bir tanesi yeni bir teknik direktörle ki bu devlet tecrübesi olan, daha önce piyasanın kabul ettiği bildiği, iletişimi kuvvetli olan bir isimle devam edilecek olursa bunun piyasaya olumlu yansıyacağını düşünüyorum.
İstifanın "kuvvetli bir isim ile doldurulması" durumunda, piyasalara yansımasının beklentinin çok üzerinde olumlu etki yapabileceğini söyleyen Arzova, bu ismin yeni ve gerçekçi politikalar koyması durumunda kur üzerindeki baskının azalabileceğini aktardı.
Kur üzerindeki baskının hem içeriden hem dışarıdan kaynaklandığını hatırlatan Arzova, "Gelecek isim, tüm bu baskıları kaldıracak bir kişi olabilirse daha farklı bir ekonomik program ve kurla karşı karşıya kalabiliriz" dedi.
Yeni Ekonomi Programı'nın vadettiği 2023 kur hedefinin çoktan aşıldığını, enflasyon üzerindeki baskının arttığını hatılatan Burak Arzova, erken seçim ihtimali hakkında da değerlendirmelerde bulundu:
Bu değişiklikle beraber Türkiye'nin kısa bir sürede, bu bir senede olmayabilir, seçimle de karşı karşıya kalabileceğini düşünüyorum. Bu seçim için atılmış bir adım da olabilir. Ekonomik bozukluklar ve çöküntüler, büyük siyasi değişiklikleri de beraberinde getirir. Ekonomide kan değişikliği ile beraber seçime yönelik ekonomi politikalarının uygulanması da gündeme gelebilir.
Twitter'dan yaptığı ilk açıklamada "Bizimle dalga geçildiği gibi dalga geçesim var ama bir yandan da hükümetin ülkeyi getirdiği halin farkına varmaya başladığını düşünüyorum. Bunlar hep dış güçlerin, bilmem ne lobisinin işleri olsaydı günah keçisi bulmaya da, günah keçisi olmaktan kaçmaya da ihtiyaç olmazdı" diyen Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Refet Gürkaynak, Halk TV'ye de bir değerlendirmede bulundu.
Bizimle dalga geçildiği gibi dalga geçesim var ama bir yandan da hükümetin ülkeyi getirdiği halin farkına varmaya başladığını düşünüyorum. Bunlar hep dış güçlerin, bilmem ne lobisinin işleri olsaydı günah keçisi bulmaya da, günah keçisi olmaktan kaçmaya da ihtiyaç olmazdı.
— Refet Gürkaynak (@RefetGurkaynak) November 8, 2020
Albayrak'ın kararında ABD seçimlerinin etkisi olup olmadığı konusunda bir bilgisi olmadığını söyleyen Gürkaynak, "Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın ‘Bakan istifa etti ya da hayır etmedi' diyecek hâli kalmamış. Bu, o görkemli müessesenin geldiği durum bakımından acıklı bir durum. Hakkaten istifa ettiyse ve bu mektupla istifa ettiyse, o mektubu okuyacak ismin de kalmamış olması acıklı bir durum" dedi.
Gürkaynak, "Memleketimizde büyük bir iktisadi sorun var. Bu, şu anda Merkez Bankası Başkanı ya da Hazine ve Maliye Bakanı değiştirerek çözülecek bir sorun değil. Merkez Bankası Başkanı'nın değiştiğini biliyoruz. Burada bir sorun olduğunun farkında olunduğunu gösteren bir durum. İşimizi doğru yapmadığımızın farkına olunduğuna dair de bir gösterge" diye konuştu.
"Sorunları öyle bir seviyeye getirdik ki yaptığımızı geri çevirebilecek bir halimiz yok" diyen Gürkaynak, Merkez Bankası'nın satılmış olan rezervlerini bu kurdan satın almak gibi bir iktisat politikası söz konusu değil. Verilmiş olan Hazine garantilerinden vazgeçelim gibi bir durum yok. Bu nedenle bir Hazine personelinin değiştirilmesiyle çözülebilecek bir sorun değil" dedi.
Halk TV canlı yayınına katılan Ekonomist Dr. Murat Kubilay ise Albayrak'ın görevden alınma nedeniyle ilgili birkaç ihtimal olduğunu söyledi:
ABD'de Joe Biden'ın başkan seçilmesi, devam eden Halkbank davasını da gündeme getirdi. Murat Uysal, Albayrak'ın adamıydı. Daha önce Halkbank'ın Hazine'den sorumlu Genel Müdür Yardımcı'sıydı. Bu, para giriş çıkışlarını etkileyen bir departmandır. "Acaba bununla ilgili bir önlem mi alınıyor?" dedim.
Ancak Albayrak'ın istifası teamüllere uymuyor. Twitter hesabından bir açıklama yok. Albayrak'ın onore edilmediği bir ayrılma oldu. O nedenle planlı, Halkbank üzerinden gelebilecek bir şokla ilgili olduğunu düşünmüyorum.
Kubilay, "faiz kararı" ile ilgili gelinen çıkmazı ikinci bir ihtimal olarak gösterdi.
Bakan Albayrak'ın "daha piyasa yanlısı ve daha güvercin, Erdoğan'ın ise şahin olduğunu" söyleyen Kubilay, "Bakan Albayrak'ı savunacak duruma düşeceğimiz hiç tahmin etmezdim. Sanıyorum Erdoğan, daha çılgın kararlarla devam etmek istiyor. Albayrak faiz artırımında yana ama Erdoğan değil" ifadesini kullandı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Ekonomist Uğur Gürses ise bu konuyla ilgili Independent Türkçe'ye yaptığı açıklamda "Albayrak piyasa yanlısı değil, tam tersi "komut ekonomisi" düşüncesinde ve icraatinde olan biriydi başından beri. ‘Piyasa yanlısı bir yönetim sergiledi' diyemeyeceğim" değerlendirmesinde bulundu.
Maliye politikası ve para politikasının birbirinden çok farklı olduğunu hatırlatan Dr. Murat Kubilay, "Sayın Naci Ağbal'ın Merkez Bankası'nda bir geçmişi yok. Kendisi Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı'ndan geldi. Albayrak, daha uyumla çalışacağı birini isterdi ancak Ağbal sert bir kişi. Albayrak'a çok alan bırakacak gibi değil" dedi.
Mevcut ekonomi yönetiminden Berat Albayrak'ın sorumlu tutulduğunu söyleyen Kubilay, "Cumhurbaşkanı, Albayraksız piyasa ile barışma planındaysa, para piyasasını bilen, yurt dışında yaşamış, IMF'de Dünya Bankası'nda görev almış birini çağırması gerekirdi. İstifanın teamüllere uygun gelmemesi, ‘siyaseti bile bıraktım' demesi bana, bu kararın istemeyerek alındığını hatırlatıyor. Kimin atanacağı belli olana kadar piyasa bunu olumsuz görecektir. Ancak ‘Berat Albayrak gitti normale dönüyoruz' diyecek bir durum yok" değerlendirmesini yaptı.
Twitter hesabından bir açıklama yapan Merkez Bankası'nın eski yöneticilerinden Prof. Dr. Hakan Kara ise Albayrak'ın mektubunu "acemice" bulduğunu söyleyerek "Bu kadar acemice yazılmış bir mektup doğru olamaz diye düşündüm ama doğruymuş" dedi.
Bu kadar acemice yazılmış bir mektup doğru olamaz diye düşündüm ama doğruymuş. Ülkenin bu aşamada krizden dönmesi için yapılabilecek tek şey vardı, o da yapıldı. Vatana millete hayırlı olsun. İlk planda ne yapılması gerektiği belli: son iki yıldır yapılan her şeyi tersine sarmak.
— Hakan Kara (@ali_hakan_kara) November 8, 2020
Kara, "Ülkenin bu aşamada krizden dönmesi için yapılabilecek tek şey vardı, o da yapıldı. Vatana millete hayırlı olsun. İlk planda ne yapılması gerektiği belli: Son iki yıldır yapılan her şeyi tersine sarmak" diye konuştu.
Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Özgür Demirtaş da sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada Albayrak'ın istifasının bir çözüm olmadığını söyledi ve "Herkesin kendisine yüklenmesi de sorunu görmemekle alakalı" dedi.
Demirtaş, sorunun adalet reformu, para politikası reformu, eğitim reformu, toplumdaki ayrışmanın engellenmesi ve güçler ayrlığı konularındaki eksiklikten kaynaklandığını aktardı.
Albayrak'ın göreve geldiği günden bu yana TL'deki kayıp yüzde 81
Dolar/TL kuru, Albayrak'ın göreve geldiği 10 Temmuz 2018'de 4 lira 70 kuruş seviyesindeydi. O zamandan bugüne kadar TL'deki kayıp yüzde 81.
22 gelişmekte olan para birimi değerlendirildiğinde TL açık ara en çok değer kaybeden para birimi konumunda. TL'nin bu yılki kaybı ise yüzde 30.
Temmuz 2018'de yüzde 15,85'e çıkan enflasyon, Ekim 2018'de yüzde 25,24'e kadar yükselerek yaklaşık son 15 yılın rekorunu kırmıştı.
2019'un eylül ve ekim aylarında tek haneye düşen enflasyon, son olarak Ekim 2020'de yüzde 11,89 seviyesinde kaydedildi.
Yabancı yatırımcılar Türk hisse senetlerinde yıl başından beri 5,8 milyar dolar satış yaptı. Yıllarca TL cinsi iç borçlanma piyasasında yüzde 20-25 ağırlığa sahip yabancılar bugünlerde bu oranı yüzde 3'lere kadar düşürmüş durumda. Devlet tahvillerinde bu yıl yabancı çıkışı 7,6 milyar dolar.
Goldman Sachs'ın raporuna göre TCMB bu yıl, kuru belli bir seviyede tutmak için 101 milyar dolarlık döviz satışı yaptı.