HDP Sözcüsü Günay: TTB'yi tehdit eden zihniyet haddini bilmelidir

MHP lideri Devlet Bahçeli'nin TTB'yi hedef alan açıklamalarını eleştiren HDP'li Günay, "Buradan söylüyoruz, TTB ve bu ülkenin hekimlerinin yanındayız, bu sokak kabadayılığına da eyvallah etmeyiz" dedi

Ebru Günay / Fotoğraf: HDP Basın

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ebru Günay, partisinin İstanbul İl Örgütü'nde düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Son dönemlerde Kürt halkına, diline, kültürüne, değerlerine, varlığına karşı gittikçe azgınlaşan ve sistematik hale gelen bir ırkçılıkla karşı karşıya kaldıklarını belirten Günay, "Sakarya’da mevsimlik tarım işçilerine yapılan saldırının ardından Afyon'da Kürt inşaat işçisi ırkçı saldırı sonucu katledildi. Aynı anlayış Van'da Kürt dilini yasaklayarak Kürtçe tabelaları söktü. Kürd'ün diline tahammül edemeyen de varlığına saldıran da aynı zihniyetin ürünüdür" diye konuştu.

Türkiye'de ırkçılığın örgütlü bir yapı ve devlet tarafından korunduğunu savunan Günay, "İktidarlar değişir ama ırkçılık zehri değişmez. Yüz yıl boyunca dünyada rejimler değişti, iki dünya savaşı yaşandı, üçüncüsü yaşanıyor; AB, BM veya AİHM gibi yapılar kuruldu ama ırkçı zihniyeti hala değişmedi. Türkiye'de ırkçılık kendini gizleme derdi ve kaygısı taşımıyor" dedi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

"İktidar bütün diplomatik ve uluslararası ilişkileri askeri ilişkilere dönüştürdü"

AK Parti-MHP bloğunun özellikle 2015 sonrası milliyetçi politikalarla Kürt halkını düşman ilan ettiğini kaydeden Günay, bloğun ırkçı politikalarla kendisini var etmeye çalıştığını, herkesle savaş diliyle konuştuklarını ve bütün diplomatik ve uluslararası ilişkileri askeri ilişkilere dönüştürdüğünü söyledi.

Ülkenin AK Parti politikaları sonucu yalnızlaştığını ve AB ile ABD tarafından ciddi yaptırımlarla karşı karşıya kaldığını aktaran Günay, "İktidarın savaş ve düşmanlık politikalarının bu ülkeye ve bölge haklarına hiçbir faydası yok, aksine çözümsüzlüğü ve yıkımı derinleştiriyor" dedi.

"İktidar ihtiyaca göre düşman belirliyor"

İktidarın ihtiyaca ve konjenktüre göre düşman seçtiğini ifade eden Günay'ın basın açıklamasında öne çıkan başlıklar şöyle:

"Çünkü bu iktidarın gıdası, havası, suyu düşmanlık ve savaştır. İktidar ihtiyacına göre düşman belirliyor. Hekimler, vekiller, avukatlar, kadınlar, Fransa, Yunanistan, Avrupa Birliği… İhtiyaca, konjonktüre, sıkışıklığın seviyesine, içeriğine göre ‘yedi düvel düşman albümü’nden seçim yapıyor. 

Koltuklarına yapışmış, ülkenin bütün kaynaklarını peşkeş çekmiş iktidar ve ortaklarının, iktidarda kalmak için bu palavraların arkasına sığınmasını, herkesi düşman ilan etmesini bir yere kadar anlayabiliyoruz. Ama bu palavralar her ortaya atıldığında 'milli menfaat' gazına gelip bu kötülüğün yanına dizilen muhalifleri anlamamız mümkün değil. Muhalefete çağrımız 'milli menfaat' lafını her duyduğunuzda gaza gelmeyin. Aynı hatayı milyon kez yapmayın, aynı oyuna milyon kez gelmeyin. Sanmayın ki toplum bu palavralara inanıyor.  

"Mesleklerini icra eden avukatların gözaltına alınmasını kabul etmiyoruz"

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 11 Eylül'de cemaat soruşması nedeniyle Ankara merkezli 7 ilde, 48 avukat, 7 stajyer avukat, 3 ihraç edilmiş hakimin de aralarında bulunduğu 60 kişi hakkında gözaltı kararı çıkardı. 60 kişiden 47'sinin gözaltına alındığı açıklandı. Avukatların mesleklerini icra ettikleri, yargının esası olan savunma hakkını icra ettikleri için gözaltına alınmalarını, soruşturmaya tabi tutulmalarını HDP olarak doğru bulmuyor ve kabul etmiyoruz. 

"FETÖ soruşturmaları iktidardakilerin birbirlerine karşı kullandıkları bir araç haline geldi"

FETÖ soruşturmaları iktidardakilerin birbirlerine karşı kullandıkları bir araç haline gelmiştir. Ülkedeki kritik soruşturmaları yürüten savcıların, saraylardaki fotoğrafları, lüks tatilleri yargının içerisinde bulunduğu içler acısı durumu ifşa ediyor. 

"Soylu hem AYM başkanını tehdit etti hem ülkede güvenliğin olmadığını itiraf etti"

Bu rant çatışmasının göbeğinde yer alan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, herkese karşı öylesine ölçüsüzleşmiş ki, en son tarafsız ve bağımsız olması gereken AYM’yi, AYM başkanını tehdit etti. AYM'nin 'Şehirlerarası karayollarında gösteri ve yürüyüş düzenlenemez' hükmünü iptal etme kararına karşı AYM Başkanı Arslan'a neredeyse had bildirdi. 'Madem özgür bir ülkeyiz, ana caddelerde, sokaklarda özgürce yürüyüş hakkının ortadan kaldırılmasını onayladınız. Polis koruması almana gerek yok. Bisikletinle işe git gel bakalım' gibi tehditkar ifadeler kullandı. Ülkedeki insanların güvenliğinden sorumlu kişi, ülkede güvenliğin olmadığını itiraf ediyor. 

"TTB’yi tehdit eden zihniyet haddini bilmelidir"

Dün iktidar ortağı Bahçeli’nin Türk Tabipleri Birliği'ni (TTB) hedef alan söylemi de aynı mantığın ürünüdür. Bahçeli, pandemi sürecinde canını dişine takmış, salgınla mücadele eden, büyük bedeller ödeyen hekimler örgütünü hedef alarak 'hemen kapatılmasını' emrediyor. Kapattıkları her kurum, çöreklendikleri her siyasal alan onlar için rant alanıdır. TBB (Barolar) yasasında değişiklik yaptılar, yandaş barolara kapı araladılar şimdi gözlerini TTB'ye dikmiş durumdalar. Öncelikle TTB'yi tehdit eden bu zihniyet haddini bilmelidir. Siz kim oluyorsunuz da pandemi ile mücadelede birçok üyesini kaybetmiş bir meslek örgütünü böyle sokak kabadayısı ağzıyla tehdit ediyorsunuz. O insanlar canı pahasına salgınla mücadele ederken siz salgınla işbirliği halindesiniz.  

"TTB ve bu ülkenin hekimlerinin yanındayız"

Sizin öfkeniz TTB’nin toplumun bildiği bir gerçeği dile getirmesinedir. Evet, açıkladığınız veriler yalandır, toplum sağlığı gibi bir derdiniz yoktur ve bunu sadece hekimler değil bütün ülke biliyor. Gerçeği söyleyenleri giyotine de gönderseniz gerçeği değiştiremezsiniz. Buradan söylüyoruz, TTB ve bu ülkenin hekimlerinin yanındayız, bu sokak kabadayılığına da eyvallah etmeyiz.

 

Independent Türkçe
 

DAHA FAZLA HABER OKU