Yaz aylarında, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) ve beslenme ilişkisine dair çeşitli araştırma sonuçları yayımlandı.
European Journal of Clinical Nutrition ve Nutrition Reviews dergilerinde yer bulan araştırmalarda, beslenmede uygulanacak bazı adımların hem koronavirüsten korunmada hem de virüsün etkisinin daha düşük olmasına katkı sağladığı belirtildi.
Bu bilgiler ışığında Kovid-19 ve beslenme ilişkisini, Uzman Diyetisyen Selahattin Dönmez'le konuştuk.
"Pandemide yeni dönem: Antiviral beslenme"
Beslenmenin öneminin yeni yeni anlaşıldığını belirten Selahattin Dönmez, antiviral beslenmenin "pandemide yeni dönem" olarak görüldüğünü söyledi.
Çeşitli klinik çalışmalar sonucunda antiviral beslenme önerileri oluşturulduğunu belirten Dönmez, "Tek bir gıda, kişileri Kovid-19'a yakalanmaktan korumaz ya da bireyleri tedavi etmez. Ancak doğru beslenme önerileri, vakalara uygulanan medikal tedavilerin yanında, bağışıklık sistemi açısından kritiktir. Bireylerin entübasyon ihtiyacını en aza indirirken, hastaların iyileşmesi ya da hastaneden daha erken taburcu olmaları açısından da hayatî önem taşır" ifadelerini kullandı.
"Besin desteği kullanmak önemli"
Vitamin ve mineral desteklerinin etkisini de sorduğumuz Selahattin Dönmez, bu ürünlerin Kovid-19 enfeksiyonunu tedavi etmese de viral enfeksiyonlardan korunma ve bağışıklık sisteminin düzenlenmede etkili olduğunu söyledi:
Solunum yolları enfeksiyonları için yüksek doz olan günde 1 gram kadar C vitamini desteği kullanımı hayati önem taşır. Güneş ışığından etkin yararlanamayan herkes için günde 2000 – 4000 IU kadar D vitamini kullanımı, bağışıklık sisteminin güçlü kalması için esansiyel olduğu tekrar tekrar vurgulanmaktadır.
Günde 40 miligramı geçmeyecek dozda çinko ve 200 mikro gram yüksek doz selenyum desteğinin koronavirüs gibi birçok viral enfeksiyonun tedavisinde destek olduğu açıklanmaktadır.
Size önerim, immün sistemi güçlendirecek klinik araştırmalarla etkisi ispatlanmış doğru formülasyona sahip hem A, C, D, B12 vitaminleri hem çinko, selenyum, demir, mineral hem L-sistein hem de turunçgiller biyoflavonoidleri içeren takviye olmasına özen göstermeniz olacak. Çünkü bu formülasyonun bağışıklığı dört koldan güçlendirmede etkin olduğu, klinik çalışmalarca desteklenmektedir.
"Tuz, şeker ve doymuş yağdan uzak durun"
Hangi gıdalara dikkat edilmesi gerektiğini de sorduğumuz Uzm. Dyt. Selahattin Dönmez, "Tuz, şeker ve doymuş yağdan uzak durun" yanıtını verdi.
Tuzun, koronavirüs de dahil olmak üzere tüm viral enfeksiyon hastalıklarında doğal bağışıklık hücrelerinin üretimini azaltıp enfeksiyona geçişi kolaylaştırdığını belirten Dönmez, "en fazla bir silme çay kaşığı" kadar günlük salata ve yemeklerde kullanılması gerektiğini ifade etti.
Şeker içeren tüm yiyecek ve içeceklerin ise yaşla gelişen bağışıklık sisteminin olgunlaşmasını engellediğini belirten Selahattin Dönmez, şeker içeren besinlerin insülin direnci ve obezite oluşmasını kolaylaştırarak Kovid-19 tedavisini de olumsuz etkilediğini söyledi.
Doymuş yağların ise düşük derecede inflamasyona neden olarak doğal bağışıklık sistemini çökerttiğine vurgu yapan Dönmez, "Kırmızı eti yağsız, kümes hayvanları ve balığı da derisiz yemelisiniz. Kuyruk yağı, ghee (sade yağ), margarin, krema ve kaymaktan uzak durmalısınız" yorumunu yaptı.
"Zeytinyağı ve omega 3, bağışıklığın ilacı"
Hangi gıdaların mutlaka tüketilmesi gerektiğine ilişkin ise Selahattin Dönmez, "bağışıklığın ilacı" olarak nitelediği zeytinyağı ve omega 3 örneğini verdi:
Tüm sıcak yemeklere, zeytinyağlılara ve salatalara natürel sızma zeytinyağı kullanmak, haftada 2 kere balık tercih etmek, keten tohumundan her gün 1 yemek kaşığı salatalara koymak, antivral etki göstererek Kovid-19'a karşı koruyucu etkiyi doğal bağışıklık sisteminin çok düzenli çalışmasını sağlayarak etkili olmaktadır.
Balık yiyemeyenlerin, 250 mg EPA ve DHA içeren balık yağı kullanmaları önerilmektedir. Natürel sızma yağını günde 5-6 yemek kaşığı kullanmanın ideal viral enfeksiyonlardan koryucu miktar olduğunun altını çizmekte yarar görüyorum.
"İki litre su içmeden günü geçirmeyin"
Sağlık açısından günde iki litre su tüketiminin şart olduğunu belirten Dönmez, yeterli sıvı almanın, Kovid-19'da medikal tedavi sırasında toksinlerin vücuttan uzaklaştırılması açısından da önemine vurgu yaptı.
"Obezite, Kovid-19'un en önemli risk faktörü"
Güncel araştırmalara göre, obezitenin Kovid-19'un en önemli risk faktörü olarak gösterildiğini belirten Selahattin Dönmez, aşırı kilonun bağışıklığı olumsuz etkilediğini, tedaviye direnç gösterildiğini, ağır zatürre gelişimini kolaylaştırdığını söyledi.
"Alkol tüketiminden uzak durun"
Amerikan Besin ve İlaç Birimi'nin, pandemi döneminde alkol tüketimi nedeniyle vücudun viral enfeksiyonlara daha yatkın olmasına neden olduğu, tüberküloz için zemin hazırldığı ve en önemlisi de hem viral hem bakteriyel pnömoniye neden olduğunu belirten Uzm. Dyt. Dönmez, "Alkol tüketiminden uzak durun" dedi.
"Tabağınızda bağışıklık dostu besinlere yer verin"
Sofralarda "bağışıklık dostu" besinlere yer verilmesi gerektiğini söyleyen Dönmez, bu ürünlerin hangileri olduğunu ise şu sözlerle açıkladı:
Optimal multivitamin desteğinin yanı sıra mutlaka D vitamininden zengin yumurta sarısı, süt, balık ve mantar, çinkodan zengin bulgur, badem, tam buğday ekmeği, nohut, yağsız kırmızı et ve peynir, yeşil mercimek, ıspanak, bezelye, ton balığı, B 6 vitamininden zengin yulaf, buğday ruşeymi, muz ve yer fıstığı içeren besinlerden de daha sık beslenmeyi ihmal etmemelisiniz.
"Antiviral etkisi en güçlü arı ürünü propolis"
Propolis için ise "antiviral etkisi en güçlü arı ürünü" yorumunu yapan Selahattin Dönmez, bu ürünün Kovid-19’dan korunmadaki etkisinin bilimsel olarak da kanıtlandığını söyledi.
Dönmez, "Propolis, bağışıklığı zenginleştirerek virüsün replikasyonunu azaltıp, koronavirüse karşı hem koruma hem de tedavide çok önemli bir arı ürünü. Koronavirüste akciğerlerde oluşan solunum sıkıntısına karşı etkili olduğuna dair çalışmalar var. Başlı başına çok güçlü bir antiviral ilaç niteliğinde. Çocuk yetişkin herkesin mutlaka kullanmasını öneririm" dedi.
Gıda ambalajları riskli mi?
Gıda ambalajlarının virüsü yayma riski taşıyıp taşımadığı da tartışma konusu.
Kovid-19 ile ilgili Çin’de Güney Amerika’dan gelen donmuş karides ve tavuk kanatlarında koronavirüs izlerinin bulunduğunu açıklaması, "Gıda paketlerinden yayılım olabilir mi" sorusunu yeniden gündeme taşıdı.
Ambalajların yüksek risk taşımadığı görüşünü savunan Selahattin Dönmez, şu ifadeleri kullandı:
ABD Hastalık Kontrol Merkezi'nin (CDC) internet sitesindeki güncel bilgilere baktığımda, bir kişinin virüslü bir yüzeye ya da nesneye dokunarak Kovid-19 olmasının mümkün olabileceğine değinilse de, bu durum virüsün başlıca yayılma yolu olarak görülmüyor.
Dünya Sağlık Örgütü de ambalajdan Kovid-19 bulaştığına dair vaka teyidi olmadığını söylüyor.
Lancet dergisinde geçen ay yayınlanan bir çalışmaya da değinen Dönmez, laboratuvar koşulları dışında, normal çevresel koşullarda, yaşam formu olmayan yüzeylerden yeni tip koronavirüsün bulaşma ihtimalinin çok düşük olduğunun görüldüğünü, söz konusu riskin sadece enfekte bir kişinin yüzeye öksürmesi ya da hapşırması ve bir başkasının, o yüzeye kısa süre sonra (bir ya da iki saat sonra) dokunmasıyla oluşabileceğini söyledi.
© The Independentturkish