Yaklaşık 60 yıldır süt ve süt ürünleri üretiminde birçok ilke öncülük etmiş Yörsan’ın iflasına karar verildi.
Son altı yılı Dubaili bir şirkete satılması, konkordato talep etmesi, kayyum atanması ile geçen Yörsan’ın Susurluk Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen davasının karar duruşmasına alacaklı şirket avukatlarıyla Balıkesir'de bulunan bazı süt kooperatiflerinin yöneticileri de katıldı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Hâkim, Yörsan Gıda Mamülleri Sanayi ve Ticaret A.Ş.'nin iflasına karar verdi.
İflasın 9 Temmuz itibarıyla açılmasına hükmedilirken, iflas açıldığının İflas Müdürlüğü’ne ve Susurluk Ticaret Müdürlüğü’ne bildirilmesi kararlaştırıldı.
Kuruluşundan 50 yıl sonra Dubaili şirkete satıldı
Bir dönem İstanbul Sanayi Odası’nın “En büyük 500 sanayi kuruluşu” listesine de giren Yörsan’ın temeli 1964’te Yörükler Gıda Limited Şirketi olarak atıldı.
1970’te peynir üretimine başlayan şirket, bundan dokuz yıl sonra da bir mandıra kurdu.
Tarihler 1984’ü gösterdiğinde Susurluk’ta 170 bin metrekarelik bir alana yayılmış Türkiye’nin ilk peynir fabrikası faaliyete başladı.
Bundan 15 yıl sonra da yine Susurluk’ta ikinci fabrikasını kuran Yörsan, 2014’te Dubaili özel yatırım fonu The Abraaj Group’a satıldı.
Anlaşmaya göre Yörsan’ın yüzde 80 hissesi, o dönem dünyanın en büyük 50 fonu arasında yer alan Abraaj Group’un kontrolündeki Dairy Fresh şirketi tarafından devralındı.
Abraaj da Yörsan da borç içindeydi
2018 yılı Abraaj Capital için de Yörsan için de iyi geçmedi.
2018 başında iflas korumaya başvuran Abraaj Capital, borçlarını geri ödemesini sağlayacak 6 milyar doları bulmak için varlıklarını satışa çıkarmış, sonrasında da tasfiye süreci başlamıştı.
Aynı yılın temmuz ayında Bloomberg’de yer alan habere göre Abraaj, Yörsan’ın satışı için bir yatırım bankasını yetkilendirmişti.
O dönem Bloomberg’e konuşan kaynaklar, Yörsan’ın bankalara 200 milyon lira borcu bulunduğunu ve yıllardır devam eden zararlar nedeniyle öz sermayesinin negatif olduğunu söylemişti.
İddialara göre, Yörsan Gıda Mamülleri A.Ş.’nin kurucularından Şerafettin Yörük, adil olmayan sermaye artırımlarıyla şirketteki hisselerinin yüzde 20’den yüzde 3’e inmesine neden olduğu gerekçesiyle Abraaj aleyhine üç dava açmıştı.
Konkordato ve kayyum süreci…
Ekim 2018’de konkordato talep eden Yörsan’a 2019’un ilk ayında bir yıllık kesin mühlet verilmişti. Şirketin o dönemki borcu 290 milyon lira seviyesindeydi.
20 Aralık 2019’da ise Balıkesir Karesi ve Altıeylül ilçeleri Süt Üreticileri Birliği Başkanı Cihat Şimşek, Yörsan’a kayyum olarak atandı.
Birlikten yapılan yazılı açıklamada, Yörsan’ın iflas kararının beklendiği bir dönemde dilekçe sunulması üzerine mahkeme heyetince iflas erteleme kararının verildiği ve Şimşek’in bu şirkete kayyum atandığı belirtildi.
Aynı ay, Yörsan fabrikasının işçileri de yönetim tarafından kendilerine hiçbir açıklama yapılmadığını söylerek iflasın kabul edilmesi halinde tazminatlarını alamamak ve işsiz kalmaktan duydukları endişeyi dile getirmişti.
Kapitalist krizin sorumlusu işçiler değildir. Yörsan işçilerinin feryadını herkes duymalı. Sendika olarak her türlü dayanışma içinde olacağız. #YörsanİşçisiYanlızDeğildir pic.twitter.com/MnDBLfpN3U
— Seyit Aslan (@SeyitAslann) December 10, 2019
Yörsan kurucusu: Eski günlere dönmemiz bankalara sunulan tekliflerin kabul edilmesiyle mümkün olur
Kayyum atanmasından bir ay sonra 2020’nin ocak ayında bir açıklama yapan Yörsan kurucusu ve Yörük Ailesi mensubu Teoman Yörük şunları söylemişti:
Geldiğimiz noktada iki özel bankanın yetkililerine süreci hukuki olarak çözüme kavuşturacak bir teklif tarafımızdan sunuldu. Bir kamu bankasının yetkilileri ile de görüşüp finansal anlamda alternatifli tekliflerin ön görüşmeleri yapıldı. Yörsan'ın tekrar eski günlerine dönmesi, bankalara sunmuş olduğumuz bu tekliflerin kabul görmesiyle mümkün olacaktır.
Konkordato ve iflas erteleme arasındaki farklar
Borçlu ile alacakları arasında yapılan yeni bir anlaşma olarak kabul edilen konkordato sisteminde borçlu olan firma, borçlarını belirlenen sürede ödemekle yükümlü.
Konkordato projesini inceleyen mahkeme, borçlunun gerekli şartları taşıdığı kanısına varırsa borçluya iki aylık bir süre tanınıyor ve bu süre içerisinde borçların yüzde 50’sinin ödenmesi şart koşuluyor.
Sermaye şirketleri, şahıs şirketleri ve gerçek kişiler konkordatoya başvurabiliyor. İflas erteleme talebi ise yalnızca sermaye şirketleri tarafından yapılabiliyor.
İflas ertelemede borca batıklık aranırken, konkordato ilanında mâli durumun bozulmasını kanıtlamak yeterli oluyor.
İflas erteleme isteyen firma mahkemeye bir “iyileştirme projesi” sunmakla yükümlü. Ancak konkordatoda borçlu, alacaklıların çoğu ile bir anlaşma yapıyor.
İki uygulama arasındaki diğer bir fark ise iflas ertelemede alacaklılar firmadan para talep edemezken konkordatoda borcu olan firma belirlenen süre zarfında borcunu ödemeli.
Independent Türkçe