CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, Temmuz sonunda yapılacak CHP'nin 37. Olağan Kurultayına ilişkin olarak değerlendirmede bulundu.
Öztrak, "Kurultayımızı ne sağlıktan ne de demokrasiden ödün vermeden yapacağız. Bu kurultay, CHP'nin iktidar kurultayıdır. Bu kurultaydan sonra CHP iktidarda olacaktır. O nedenle bu kurultayda demokrasiye ve sağlığa her türlü önceliği vereceğiz. Hiçbiri diğerinin alternatifi değildir" dedi.
CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplantısı, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında video konferans yöntemiyle yapıldı.
Toplantının ardından açıklamada bulunan Öztrak, konuşmasına, dün Irak'ın kuzeyinde bölücü terör örgütüne karşı yürütülen operasyonlarda şehit olan Piyade Uzman Onbaşı Recep Yüksel'e Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı dileyerek başladı.
Hafta sonu 2 milyon 433 bin öğrencinin Yükseköğretim Kurumları Sınavı'na (YKS) girdiğini anımsatan Öztrak, "Bu yıl gençlerimizin sınav stresine bir de salgın stresi eklendi. Sarayın kibirlisi, gençlerimizin sınav tarihleriyle bir ileri, iki geri oynadı. Gençlerimizin moral ve motivasyonunu dikkate almadı, süreç son derece özensiz yönetildi. Gelin görün ki, süreci yönetemeyenler algıyı yönetmek isteyince, gençlerimizin cevabı da çok ağır oldu" ifadelerini kullandı.
İktidarın, gençlerin kaygılarını, düşüncelerini, protesto gerekçelerini anlamak istemediğini, gençleri itibarsızlaştırmak ve karalamak için uğraştığını savunan Öztrak, şöyle konuştu:
Bu ülke muasır medeniyetler yarışında öne geçecekse, bu, yürekleri tertemiz, eleştiren, soran, hakkını arayan gençlerimiz sayesinde olacak. Büyük Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bunun için 'Bütün ümidim gençliktedir' demiştir. Aklı başında hiçbir iktidar, ülkesinin geleceğiyle kavga etmez. Kendi ideolojik saplantılarıyla, gençlerine format atmaya kalkmaz. Gençlerin özgürlük alanlarını sınırlamaz.
Öztrak, 18 yılda 15 kez eğitim sistemi değiştirildiğini, kasaba üniversiteleriyle gençlerin ve ailelerinin hayalinin çalındığını, en son atanan 6 rektörden 4'ünün bilimle alakasının olmadığını, üniversitelerde liyakatin yerini sadakatın aldığını, bilim yuvalarının içinin boşaltıldığını ileri sürerek, "Önceden üniversite tahsili bir itibar sembolüydü, şimdi, işsizliğin sembolü oldu" dedi.
Üniversite mezunu işsizlerin sayısı 2014'te 606 bin iken 2019'da 1 milyon 123 bine çıktığına dikkati çeken Öztrak, üniversiteli işsizlerin sayısının 5 yılda ikiye katlandığını söyledi.
Öztrak, bugün 20-29 yaş arasındaki her 100 gençten 38'inin evde oturup anne ve babasının eline baktığını ifade ederek, "Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı içinde bu konuda en kötü durumdaki ülkeyiz. Salgın da buna eklenince koskoca bir nesli kaybetmek üzereyiz. Bu sene üniversiteyi bitiren gençlerimizin, bıraktık işe girmelerini, iş gücü piyasasına girememe riski var" diye konuştu.
"Ekim'den sonra ne olacak"
İspanya, İtalya ve Almanya'nın normalleşme sürecini günlük vaka sayılarını 200'lere indirdikten sonra başlattığını vurgulayan Öztrak, Türkiye'de günlük hasta sayıları 800'ün üzerindeyken, apar topar, plansız programsız, "haydin normalleşmeye" dendiğini, bu nedenle günlük vaka sayısının yeniden 1500'lere yaklaştığını kaydetti.
"İddia ettikleri gibi ekonomi değil ama salgın 'V' yapıyor." diyen Öztrak, şunları ifade etti:
Turizmdeki rakibimiz Yunanistan'da günlük hasta sayısı sadece 10. Tedbirleri erken gevşetip, 'Avrupa'dan turist gelecek' diye ellerimizi ovuştururken, salgında riskli ülkeler kategorisine düştük. Saray hükümeti, acelecilik, plansızlık ve öngörüsüzlükle, 'algı operasyonlarıyla her şeyi yönetirim' zannederek süreci eline yüzüne bulaştırdı. Geçtiğimiz yılın nisan ve mayıs aylarında, ülkemize gelen ziyaretçi sayısı 7 milyonun üzerindeydi. Bu yılın aynı döneminde, ülkemize gelenlerin sayısı sadece 54 binde kaldı. Yani, turizm sezonu başlamadan bitmek üzere. Sadece Antalya'da turizmden ekmek yiyen yurttaşlarımızın sayısı 700 bin civarında. Bu yurttaşlarımızın büyük bölümü, geçtiğimiz kasım ayından bu yana işsiz. Bu insanlarımız ne yiyecek, ne içecek? Ama bunu düşünen tek bir yetkili ortada yok.
İş Kanunu'nda olmamasına rağmen çok sayıda yurttaşın 1170 lira gibi bir rakamla ücretsiz izne çıkarıldığını hatırlatan Öztrak, "Ekim ayı ortasına kadar pek çok emekçi, bu komik maaşlarla çalışıyor gibi gösterilecek. Peki, Ekim'den sonra ne olacak? İşçi ve işveren temsilcileri ücretsiz izne çıkarılanların, en az yüzde 30'unun işine geri dönemeyeceğini tahmin ediyor ama bu saray kabinesinin umurunda değil. Kabinlerine kapanmışlar, milletin sesini duymuyor, halini görmüyorlar" dedi.
"Ortak kararı destekleyeceğiz"
Öztrak, iktidarın, salgının tüm yükünü emekçilerin sırtına yıkma hesabı yaptığını, salgını bahane edip, emekçilerin elinde kalan son ekonomik, sosyal ve demokratik hakları gasbetmek ve çalışanın güvencesinin olmadığı bir çalışma rejimi kurmak istediğini ileri sürerek, "Hükümet bir yandan kıdem tazminatını tartışmaya açıyor, diğer yandan esnek çalışma istiyor. İşçilerimize ölümü gösterip, sıtmaya razı etme taktiği uyguluyor" ifadelerini kullandı.
Kıdem tazminatıyla ilgili işçi sendikalarının, işverenin bir talebinin olmadığını belirten Öztrak, şunları kaydetti:
Kıdem tazminatını ilk kim ağzına aldı? Sarayın sosyete damadı... Şimdi Erdoğan'a sormazlar mı? 'Sen ne söylüyorsun, tamburayı emanet ettiğin damat ne çalıyor?' diye. Sayın Erdoğan, dedikodu çıkaran bir art niyetli arıyorsanız, önce etrafınıza ve altın varaklı sarayınızın aynalarına bakacaksınız. Biz, CHP olarak, işçilerimizin ve konfederasyonlarının alacağı ortak kararları bundan sonra da desteklemeye devam edeceğiz. Eğer işçinin sözünü dinlemez, 'esnek çalışmaymış, kıdem tazminatıymış' diyerek, emekçilerin tüm direnmelerine karşın, haklarını gasbetmeye kalkarsanız, eli kulağında yaklaşan CHP iktidarında, ilk iş olarak çalışanlarımızın elinden alınan hakları geri vermeyi açıkça taahhüt ediyoruz.
İktidarın, "Dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girmeye hiç bu kadar yakın olmadık" dediğini aktaran Öztrak, "Bir baktık, en büyük 10 ekonomi arasına gireceğiz derken, 'Gelişen Ekonomiler Ligi'nden düşme noktasına gelmişiz" dedi.
"Bir başınıza bırakılırsınız"
Uluslararası kabul gören "Gelişen Piyasalar Endeksi"nde Türkiye'nin "gelişen piyasalar" liginden, "sınırdaki piyasalar" ligine düşebileceğinin açıklandığını aktaran Öztrak, şu değerlendirmede bulundu:
Gerekçe ne? Borsa İstanbul'da yapılan yatırım ve işlemlerle ilgili sürekli değiştirilen kurallar, sermaye hareketlerine getirilen kısıtlamalar. Türkiye gelişen ülke liginden düşerse ne olur? Küresel kurumsal yatırımcılar Türkiye'den kaçar, şirketlerimizin yeni fon ve kaynaklara erişmesi daha da zorlaşır. Bu da yatırımı, işi, aşı sınırlandırır. Biz, her fırsatta bunun için 'hukuk ve öngörülebilirlik, aştır, iştir' deyip duruyoruz. Siz, oyun esnasında 90 metrelik sahayı 10 metreye indirir, bir de 'burada bir tek benim takımım oynar' deyip, tek kale maç yaparsanız dünya da size 'mızıkçı' der, kendi liginden atar, bir başınıza bırakılırsınız.
Şu anda küresel dayanışmaya ve istişareye her zamankinden fazla ihtiyacın olduğunun altını çizen Öztrak, "Uluslararası Para Fonu küresel ekonomiye ilişkin tahminlerini güncelledi. Ve görüldü ki salgın, beklentilerin çok ötesinde bir küresel depresyona, çöküşe neden olacak. İki ay önce dünya ekonomisinin yüzde 3 daralacağını söyleyen IMF, şimdi bu rakamı eksi yüzde 4,9'a revize etti. En büyük ticaret ortaklarımızda, ekonomik daralmalar yaşanacağı anlaşılıyor" diye konuştu.
Öztrak, güçlü, güven verecek, dayanışmayı öne çıkaran yeni bir program ve yeni bir bütçe olmadan ekonominin toparlanamayacağına işaret etti.
"Ülkeyi uçuracak denen ucube tek adam vesayet rejimi, tam 2 yıl önce, fiilen iş başı yaptı. Son 2 yılda, ülkemiz ve milletimiz uçamadı ama her şeyin fiyatı uçtu." diyen Öztrak, bütçeden ödenen faizin 118 milyar liraya çıktığını, Merkez Bankası'nın ihtiyat akçelerinin harcandığını, rezervlerinin azaldığını, işsizliğin çığ gibi büyüdüğünü, milli gelirin düştüğünü söyledi.
"1970 model politikalarla olmaz"
Türkiye'nin 2017'nin sonunda dünyanın en büyük 17. ekonomisi olduğunu anımsatan Öztrak, "Bu yılın sonunda milli gelirimiz 700 milyar doların altına düşecek, öyle gözüküyor. 2019'da 19. sıraya düştük. 2020 sonunda büyüklüğü aşağı yukarı Konya kadar olan İsviçre ile yer değiştirip 20. sıraya gerileyeceğiz. Çürük tahta çivi tutmaz. Bu çürük rejimle de milletimiz hak ettiği işe, aşa ve huzura kavuşamaz. 2 yıllık acı tecrübe bunu anlamak için yetti de arttı bile. Boş çuval ayakta durmazmış. Bu rejim de boş çuval gibi ayakta duramıyor" dedi.
Öztrak, iktidarın, milletin zor günlerinde yanında duramadığını, esnafın, çiftçinin, işsizin, işçinin, sanayicinin salgında bir başına bırakıldığını savunarak, "Elin oğlu salgınla mücadelede hibeyi ve borcu dengeli kullanmış. Hem yoksulunu hem çalışanını hem de çalıştıranını desteklemiş. Bizdeki ucube rejim ise ezberini hiç bozmadı. Kamu bankaları üzerinden kredi muslukları sonuna kadar açıldı. Borç, borçla çevrildi. Hala da çevriliyor. Bu yapılırken yandaş kayırma unutulmadı. KOBİ ve esnaf kredilerinin çoğu tuzu kurulara gitti" ifadelerini kullandı.
Her hafta sonu yüzlerce ürünün ithalatına ek vergiler geldiğini belirten Öztrak, şöyle devam etti:
Dün de 400 civarına ürünün vergisine yine zam geldi. Tüketicinin satın alma gücü zaten darbe yemiş, üreticinin tedarik zinciri kopmuş. Bir de buradan darbe vuruyorlar. Bu işler saray hükümetinin bugün yaptığı gibi 1970 model politikalarla içe kapanarak, dünyaya sırtımızı dönerek olmaz. İçe kapanmanın, dünyadan kopmanın adı 'yerlilik ve millilik' olamaz. Gerçekten aziz milletimiz, bu ucube tek adam vesayet rejiminden çok daha iyisini hak ediyor. Saray, millet ekonomiyi konuşmasın diye, milletin emanet verdiği gücü, milleti vesayet altına almak için, yasak üstüne yasak getirmekte kullanıyor. Tarafsız basını hapse atarak, kamu meslek kurumlarını, sivil toplum kuruluşlarını bölüp, parçalayıp, yöneterek, kaderinden kaçacağını sanıyor. Attığınız her adımda, söylediğiniz her sözde, yaptığınız her işte milletimiz sizi görüyor, notunuzu veriyor, sandık geldiğinde de yerinizi gösterecek.
"Dava açmaları anlamakta güçlük çekiyoruz"
Öztrak, açıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. "Ergene Havzası'ndaki kirliliğin" sorulduğu Öztrak, "Ergene'yi kirleten Trakya'da oturan vatandaşlarımız değil, İstanbul'un geçmişten itibaren Trakya'ya plansız, programsız deşarj ettiği kirli sanayi atıkları" yanıtını verdi.
Tekirdağ'da 21 atık su arıtma tesisinin bulunduğunu, buralarda yılda 57 milyon metreküp evsel atığın temizlendiğini aktaran Öztrak, bu 21 tesisin 11'inin Ergene Havzası'nda olduğunu söyledi.
Öztrak, sanayi kuruluşlarının atıklarının denetiminin Çevre ve Şehircilik Bakanlığında olduğunu hatırlatarak, Tekirdağ'daki yerel yönetimlerin, atıkların bertarafı konusunda gereken hassasiyeti gösterdiğini vurguladı.
"CHP'nin ertelenen 37. Olağan Kurultayı 25-26 Temmuz'da yapılacak. Koronavirüs salgını kapsamında alınacak önlemler neler?" sorusuna Öztrak, "Kurultayımızı ne sağlıktan ne de demokrasiden ödün vermeden yapacağız. Sağlık ve parti içi demokrasinin işlemesi bakımından her türlü tedbiri alacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın. Bu kurultay, CHP'nin iktidar kurultayıdır. Bu kurultaydan sonra CHP iktidarda olacaktır. O nedenle bu kurultayda demokrasiye ve sağlığa her türlü önceliği vereceğiz. Hiçbiri diğerinin alternatifi değildir" yanıtını verdi.
"Kurultayın ertelenmesine yönelik istek ve eleştiriler var. CHP'li Önder Sav, 'kurultay mahkemelik olabilir' dedi. Şahin Mengü de 'salonun yetersiz olacağı' gerekçesiyle kurultayın ileri bir tarihte yapılması için dava açtı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusunu Öztrak, "CHP, kurultayını CHP'ye yakışan bir biçimde yapacaktır. Dava açmaları falan anlamakta güçlük çekiyoruz. Bunlar dereyi görmeden paçayı sıvamaktır. Altını çizerek söylüyoruz, bu, CHP'nin iktidara yürüyüşünün kurultayıdır. CHP'li olan herkes bu kurultaya destek olmak durumundadır?" diye cevapladı.
"Yüzde 50 kadın kotası getirelim"
Öztrak, "AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin'in 'Bu ülkede AK Parti gelene kadar 'kadın' kelimesinin adı yoktu' sözlerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Kadının siyasetteki yerinin güçlendirilmesi için CHP'nin uyguladığı cinsiyet kotası kanun teklifi olarak TBMM'ye sunulacak mı?" sorusu üzerine, "Bu ülkenin kurucu babaları Kurtuluş Savaşı'nda mermi taşıyan Anadolu'nun ve Rumeli'nin cefakar kadınlarını, bu ülkenin modernleşme projesinin en müstesna yerinde görmüştür. Bu ülkenin kadınları seçme ve seçilme hakkını çağdaş ülkelerin birçoğundan çok daha önce almıştır" dedi.
İktidara, siyasette, yönetimlerin her kademesinde, bürokraside yüzde 50 kadın kotası getirilmesi çağrısında bulunan Öztrak, iş yaşamında, ekonomik ve sosyal hayatta kadın-erkek eşitsizliğini azaltacak, kadına yönelik şiddeti, bununla ilgili her türlü söylemi önleyecek tedbirlerin getirilmesi gerektiğinin altını çizdi.
"Barolarla ilgili düzenleme"nin sorulduğu Öztrak, iktidarın baroları vesayeti altına almak istediğini, buna karşı CHP olarak yasalardan, Anayasadan ve Meclis İç Tüzüğü'nden gelen her türlü engelleme hakkını kullanacaklarını söyledi.
Independent Türkçe, AA