Tır devrildi, ithalat ve kaçakçılık tartışması büyüdü: Çayda neler oluyor?

Üretici temsilcileri ve sektör bileşenleri, Rize’de kaza sonucu devrilen tırdan çıkan kuru çayları ve çay ithalatı ile kaçakçılığını, Independent Türkçe’ye anlattı

Rize’nin İkizdere ilçesinde yurt dışından Türkiye'ye getirilen kuru çayları taşıyan bir tırın gerçekleşen kaza sonucunda devrilmesiyle, çay ithalatı ve kaçakçılığı tartışmaları tekrar alevlendi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Çay kampanyasının devam ettiği ve yaş çay üreticilerinin kota ve kontenjan uygulamaları gibi çeşitli sorunlar yaşadığı bir dönemde yurt dışından ülkeye çay girişinin devam etmesi, başta üreticiler olmak üzere bölgede yaşayanların tepkisini çekti.
 

Mehmet Erdoğan.jpg
Mehmet Erdoğan / Fotoğraf: Independent Türkçe


Konu ile ilgili açıklama yapan Rize Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Erdoğan, “Rize’ye gelen çayların hepsinin kaçak çay olduğu bir yanılgıdır” şeklinde konuştu.
 


Eski Başbakanlardan ve Rize Eski Milletvekili A. Mesut Yılmaz, “Kaçak çay, çay sektörünün kangrenidir. Kaçak çay ülkemize en çok Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nden gelmektedir. Fakat buradaki komşularımıza bakıldığında bu ülkelerde fazla çay yetişmemektedir. Başka ülkelerden bu ülkelere gelen çay, bu ülkeler vasıtasıyla sınır ticareti kötüye kullanılarak ülkemize sokulmaktadır. Çay, sınır ticareti kapsamından çıkartılmalıdır” açıklamasında bulundu.


"Rize Gümrüğü’nü Çay İhtisas Gümrüğü yaptırdık"

Rize Ticaret Borsası Meclis Başkanı Resul Okumuş, Independent Türkçe’ye yaptığı açıklamada, konunun pek çok boyutunun olduğunu ve kamuoyunda yeterince doğru tartışılmadığını görüşü dile getirdi.

"Aslında olayda çok fazla bilgi karmaşası var" diyen Okumuş, "Eskiden Türkiye’nin her gümrüğünden ülkeye ithal çay girebiliyordu. Gümrük vergisi de yüksek olduğu için ülkeye kaçak çay girişi çok oluyordu. Daha sonra ülkeye girecek ithal çayların gümrük işlemlerinin Rize’de gerçekleştirilmesi için bastırdık ve Rize Gümrüğü’nü Çay İhtisas Gümrüğü yaptırdık" diye konuştu.

Okumuş, Çay İhtisas Gümrüğü'nün işlevi hakkında şunları söyledi:

Ülkeye çay girdiği zaman, sadece bu gümrükten girebilir. Yani Türkiye’nin neresinden girerse girsin, bu çay Rize’deki Çay İhtisas Gümrüğü’ne gönderilecek; Tarım İl Müdürlüğü bu çaydan numune alacak, numuneyi onaylarsa ithalat izni verilecek. İthalatçı da yüzde 145 gümrük vergisi ödeyerek ülkeye sokabilecek.

 
"Yasal düzenlemelerin yapılması lazım"

“Durum böyle olunca, yıllara göre değişen miktarlarda ithal edilen çay doğal olarak Rize’den girmiş gibi görünüyor” diyen Okumuş, en çok çay üretilen kent olan Rize'nin en çok çay ithal eden il gibi bir algı oluştuğunu ve bunun yanlış olduğuna dikkati çekti.

Okumuş, “Yani aslında sadece, Türkiye’nin ithal ettiği çay Rize Çay İhtisas Gümrüğü’nden ülkeye giriyor.  Bu konuda da ilgili yasal düzenlemelerin yapılması lazım. Örneğin imha çay sınırdan girdiği andan itibaren izlenmesi için bir süre belirlenmesi lazım. Sınırdan girdikten sonra Rize Çay İhtisas Gümrüğü’ne getirilmesi için belirli bir sürenin verilmesi lazım” dedi.
 

Resul Okumuş.jpg
Resul Okumuş / Fotoğraf: Independent Türkçe


"Rize’ye getirilen ithal çaydır. İran çayı da değil, Sri Lanka çayıdır"

Tartışmalara konu olan çaylar hakkında, "Rize’ye ithal edilen çayın gümrük işlemlerini yaptırmaya gelenlere bu kadar kıyamet koparmak yanlıştır, bu kaçağı teşvik edecektir" diye konuşan Okumuş, şu bilgileri verdi:

Şu anda tırın devrilmesi ile gündeme gelen çay, kaçak değildir, gümrük işlemlerinin yapılması için Rize’ye getirilen ithal çaydır. Gündeme geldiği gibi İran çayı da değil, Sri Lanka çayıdır. 

Olayın gerçekleşmesinin ardından iletişime geçtiğimiz Rize Çay İhtisas Gümrüğü’ndeki kaynaklardan edindiğimiz bilgilere göre, kaza sonucu devrilen tırdan çıkan çaylar, Sri Lanka’dan ithal edilen, satılmaya hazır paketlerde markalı şekilde getirilen çaydır. 

Okumuş, söz konusu çayların İl Tarım Müdürlüğü’nde gerekli analizleri yapılarak gümrük işlemlerinin tamamlanması sonrasında Adana’ya gönderileceğini belirtti.


"İthal çayların iki üç katı kaçak çay ülkeye giriyor, aslında bunları takip etmemiz lazım"

Okumuş, “İran’da devletin çaya verdiği desteği kesmesiyle bilikte çay üretimi düştü. Bazı arkadaşlar on sene öncesinin bilgisiyle konuşuyor, artık İran’dan çay gelmiyor. İran’daki limanları kullanarak İran üzerinden Sri Lanka gibi yerlende üretilen çay geliyor” dedi.

Görüş ve taleplerini paylaşan Okumuş, şöyle devam etti:

Esasında birim üzerine düşünmemiz gereken şey gümrüklü olarak ithal edilen çay değil de şu; gümrüksüz, kaçak olarak gelen çaylar var, farklı isimlerle bir şekilde ülkeye giriyor. Bunların takibi ile ilgili toplumda duyarlılık yaratmak gerekiyor. 

Yüzde 145 gibi yüksek bir gümrük vergisinden dolayı, Rize Gümrüğü’nden giren yasal ithal çayların iki üç katı miktarında kaçak çay ülkeye giriyor. Aslında bunları takip etmemiz lazım. 


"Dışarıdan gelen bu çaya neden ihtiyaç duyuluyor?"

Okumuş, “Ben şunu isterim devletimden; çay ithalatı tamamen yasaklansın. 'Benim ülkemde çay var arkadaş, ben ülkeme dışarıdan çay gelmesini yasakladım' denilsin. Ya da çay ithalatı özel izne bağlansın. 5-10 doların altında çay gelmesin, kaliteli çay gelsin örneğin” ifadelerini kullandı.

"Bir de şunu sormamız gerekiyor; dışarıdan gelen bu çaya neden ihtiyaç duyuluyor?" diyen Okumuş, şöyle devam etti: 

Çayla ilgili nasıl reformlar yapmamız lazım? Bunları konuşmamız lazım. Kaçak çaylar ülkemizde 80 liraya kadar fiyatlarla satılıyor. Biz çayımızı 30 liraya satamıyoruz. Demek ki burada Rizeli, Karadenizli olarak bizim eksiğimiz var. Başkasına suç atarak bunu çözemeyiz. Bir araya gelip 'Arkada biz nerede hata yapıyoruz?' dememiz, bunu ortaya çıkartmamız lazım.


"Kaçak çay girişinin önlenmesi için sınır ticareti kapsamından çıkartılması gerekiyor"

Çiftçi-Sen Çay Üreticileri Temsilcisi Recep Memişoğlu ise yaptığı değerlendirmede, çay kaçakçılığı konusunda ciddi iddialarda bulunarak kendi deneyimlerinden çarpıcı örnekler verdi.

Memişoğlu, şunları söyledi:

Çay ithalatı ile ilgili, yeni öğrendiğim bir durum var; ne kadar doğlu bilmiyorum ama, eski Başbakan, ANAP Eski Genel Başkanı ve Rize Eski Milletvekili A. Mesut Yılmaz, kuru çayın sınır ticareti kapsamında değerlendirildiğini açıkladı. Ve çayın bu statünün dışına çıkarılması gerektiğini ifade etti. Bu önemli bir konu. Demek ki kaçak çayın girişinin önlenmesi için sınır ticareti kapsamından çıkartılması gerekiyor. Dışarıdan gelen kuru çay ile ilgili, genellikle Sri Lanka’dan yasal olarak ithal edilmektedir. Diğer ülkelerden gelen çay, o kadar önemli bir yekun teşkil etmiyor.


"Yapılan açıklamanın doyurucu olmaması da bir muamma"

7 Haziran’da Rize’de tırın devrilmesi ile ortaya çıkan, kaçak çay tartışmasını gündeme getiren bu mevzuyla ilgili olarak Memişoğlu, "Mersin’den kalkan bir tır Rize’ye geliyor. Ya bu çay gemiyle Mersin Limanı’na gelmiştir oradan tıra yüklenerek Rize’ye getirilmiştir ya da doğrudan İran üzerinden ülkeye karayoluyla giriş yaparak Rize’ye ulaşmıştır. Yani şunu demek istiyorum, o kadar yolu kaçak olarak geçmesini beklememek gerekiyor. Demek ki burada yasal bir durum söz konusu" ifadelerini kullandı.

Memişoğlu, "Yani bu kaçak bir çay değil, Rize Gümrük Müdürlüğü’ne kayıtı olarak geliyor. Fakat Rize Ticaret Borsası Başkanı Mehmet Erdoğan’ın konu ile ilgili yaptığı açıklamanın doyurucu olmaması da bir muamma olarak ortada duruyor tabii ki" dedi.
 

Recep Memişoğlu.jpg
Recep Memişoğlu / Fotoğraf: Independent Türkçe


Yakalanan kaçak çaylara ne oluyor?

Çay ithalatı ve çay kaçakçılığı ile ilgili verileri paylaşan Memişoğlu, yakalanan kaçak çayların akıbetine dair şunları söyledi:

Burada aslında konuşulması gereken daha önemli konular var. Yasal olarak Türkiye’ye giren çayın miktarı yıllık olarak ortalama 15-20 bin ton civarında. Diğer yandan Türkiye’ye dışarıdan giren toplam çay miktarının 40-50 bin ton olduğu iddia ediliyor. Bu verileri telaffuz ettiğimiz zaman, ülkeye sokulan kaçak çay miktarının büyüklüğü ortaya çıkmış oluyor.

Memişoğlu, "25-30 bin ton civarında kaçak çaydan bahsediliyorsa, bu kaçak çayın yurt içine nasıl sokulduğu ve yakalanan kaçak çayların ne şekilde değerlendirildiği ile ilgili durumun bir kere açıklığa kavuşması gerekiyor" şeklinde konuştu.


"Türkiye’de kuru çay açığımız var bizim"

“Ele geçirilen kaçak çayların imha edilmesi gerekiyor. Ama bugüne kadar bu çaylar hiç imha edilmedi. Bunlar bir şekilde değerlendirildi” diyen Memişoğlu, şöyle devam etti:

Bu çaylar bir şekilde doğrudan yada yerli çayla harmanlanarak yurtiçinde satıldı demek ki. Esas sorun burada. Yasal olarak ülkeye giren çaylar değildir. Zaten Türkiye’de üretilen çayın yurtiçi tüketime yetmediğini biliyoruz. Bu durumda ithal çaya bu anlamda karşı değiliz. Çünkü üretilen çay yeterli değil. İthal edilmese, Türkiye’de kuru çay açığımız var bizim.


"Çayın korunması ve yaşatılması gerekiyor"

Çay ürününün özelde bölge genelde de Türkiye açısından önemine değinen Memişoğlu, üreticilerin taleplerini ve önerilerini paylaştı:

Burada diğer bir sorun da şudur; bana göre çay stratejik bir ürün değildir. Buğday gibi, mercimek gibi olmazsa olmaz bir ürün değildir. Ama sonuçta içilen bir gıdadır. Türkiye’de lokal bir alanda üretilen bir üründür ama sonuçta bir bölgenin halkının geçim kaynağını ifade eden bir üründür. Bu anlamda istihdamı, bölge halkının orada kalıcı bir şekilde yaşamını idame ettirmesini ifade etmektedir. Bu anlamda çayın korunması ve yaşatılması gerekiyor.

 
"Devletin kendi bacağına mermi sıkmaması gerekiyor"

Memişoğlu, “Devletin bu konuya önem vermediğini düşünüyorum. Bu anlamda kaçak çaya göz yumarken, devlet kendi bacağına sıkmaktadır. Niye? Çünkü kaçak giren maldan vergi alamazsınız. Yasal olarak ithal edilen malın değerinin neredeyse bir buçuk katı devlete gelir olarak kaydedilmektedir. Miktarları açısından yakalanan kaçak ürünler arasında çay, ilk sıradadır. Devletin kendi bacağına mermi sıkmaması gerekiyor” ifadelerini kullandı.


"Kaçak çayın ülkeye sokulmasından kazanç sağlayan devlet görevlileri var demeki ki"

Memişoğlu, bazı devlet görevlilerinin de kazanç sağlayarak içerisinde oldukları kirli bir oyunun olduğunu iddia ederek şunları söyledi:

Demek ki burada başka bir şey daha açığa çıkıyor. Devlet bürokrasisinin bazı kesimleri ve yönetimin bazı kademeleri çaydaki bu kirli oyunun içindedirler. Bunu net olarak ifade ediyorum. Çünkü siz bu kadar yüklü miktardaki malı, kaçak yollardan ülkenin içerisine sokmanız mümkün değildir. 30 bin ton çayı valizle, çantayla ülkeye sokamazsınız. Nasıl girecek, ya tırla ya da gemiyle. Bu kaçak çayın ülkeye sokulmasından kazanç sağlayan devlet görevlileri var demeki ki. Bunu iddia ederken, başka türlü olamayacağını düşünüyorum. Başka türlü olması mümkün değil.


"Bir şahıs beni arayarak, kaçak çay ticareti yapma teklifinde bulundu"

“Şöyle bir gerçekle karşılaştım ben; aslen Vanlı olmayan fakat Van’da yaşayan bir şahıs beni telefonla arayarak, birlikte kaçak çay ticareti yapma teklifinde bulundu” diyen Memişoğlu, kendisine yapılan kaçak çay teklifini şu sözlerle anlattı:

Oradan bana kaçak çay gönderebileceğini söyleyerek, benim de burada paketleyerek ülkeye kaçak olarak sokulan çayı satmamı önerdi. Ben o şahsı tersledim, ve buna karşı mücadele eden bir insan olarak o şahsı reddettim.


"Bürokratik ve kanuni zaafiyetlerden dolayı elimiz kolumuz bağlı"

Çay Üreticileri Derneği (ÇAYÜDAD) Başkanı Mustafa Mavi ise üreticilerin tepki ve taleplerini şöyle dile getirdi:

2007 yılından beri çay ithalatı yapılmakta. Bunu yapanların bir çoğu aynı zamanda kaçak çay da getirmekte. Bunları biliyoruz fakat bürokratik ve kanuni zaafiyetlerden dolayı elimiz kolumuz bağlı.


Mavi, “Bizim tezimiz bu çayları getiren firmalar bunları hangi şekilde piyasaya sürüyor, paketinin üzerine menşei yazılı mı, yoksa bu firmalar 14 yıldır tüketiciyi kandırıyor mu? Yani isteğimiz şu; ithal 'çay' getiren firmaların ülkeye ithal çayı getirdikleri tarihten sonra tüketiciye sattıkları çayın paketlerinin araştırılarak tüketiciyi kandırdıkları bu firmaların isimlerinin açıklanmasını ve bu minvalde yasal işlem yapılarak teşhir edilmesidir” ifadelerini kullandı.
 

mustafa Mavi.jpg
Mustafa Mavi / Fotoğraf: Independent Türkçe


"Acilen çay kanunu yapılmalıdır"

“Biz tüm çay çeşitleri ( siyah çay, yeşil çay, beyaz çay, soğuk çay, toz çay ve ekstrakt) ithalatına karşıyız” diyen Mavi,  son olarak şunları söyledi:

Zaten yukarıdaki bir çok çeşitte vergi sıfırdır. Yani devletin de bir kazancı yok. Gelen çaylar ya çok pahalı ya da çok ucuz ve sağlıksız. Bunların düzelmesi için acilen çay kanunu yapılmalıdır.

 

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU