Türkiye’de kadına şiddet ve cinayetler önü alınamayan sorunların başında geliyor.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun verilerine göre sadece haziran ayının ilk 10 gününde 10 kadın öldürüldü.
Yani her gün neredeyse bir kadın cinayete kurban gitti.
Kadına yönelik şiddette ilk nedenler arasında kimi zaman yasaların ve koruma tedbirlerinin yeterli düzeyde uygulanamaması, eğitim – sosyal ve ekonomik eksiklikler, modern anlayışla uyuşmayan gelenek ve anlayışlar kadar psikolojik sorunlar da etkili.
Psikolojik sorunlar arasında ise şiddete yatkınlık kadar aşırı kıskançlık da ilişkileri tehdit eden tehditlerden biri.
Öyle ki bu aşırı kıskançlık bazen ilişki bitse bile vahim sonuçlara neden olabiliyor.
Boşandığı eşi mutlu diye öldürmüştü
Buna en yakın örnek geçtiğimiz günlerde İzmir Tire'de yaşandı.
İzmir’in Tire ilçesinde birbuçuk yıl önce boşandığı eşini öldürdüğü için mahkum olan Ercüment A. geçen günlerde hapishanede ölü bulundu.
Ercümet A. cinayetten sonra verdiği boşandıktan sonra kendisini mutsuz hissettiğini, eşinin ise mutlu olduğunu hazmedemediği için öldürdüğünü söylemişti.
Yine benzer birçok kadın cinayetinde “Çok kıskanıyordum, hareketlerinden şüpheleniyordum” benzeri ifadelere rast geliyor.
İlk başta cinayete bahane gibi görünüp geçiştirilse dahi aşırı kıskançlığın bazı cinayetlerde tetikleyici faktör olabildiği iddia ediliyor.
Bu iddiayı dile getirenlerden biri de Psikiyatrist Prof. Dr. Mansur Beyazyürek.
Sağlıklı bir insanın ayrıldığı kişiyi kıskanarak zarar vermesinin mümkün olmadığını belirten Beyazyürek, buna karşın psikiyatride “morbid kıskançlık” olarak tanımlanan aşırı kıskançlıktan muzdarip olanlar için durumun farklı olabileceğini söyleyerek şöyle konuştu:
Bu kişiler kıskandıkları insanı öldürmeye bile varabiliyorlar. Mutlaka tedavi edilmesi gereken bir hastalık bu. Muhtemelen ayrılmadan önce de kıskançlığıyla birlikte olduğu insana hayatı dar etmiştir.
Daha çok eğitim seviyesi düşüklerde ve erkeklerde görülüyor
Beyazyürek, morbid kıskançlığa sahip olanların özelliklerini şöyle sıraladı:
Olmayan şeylerden sonuç çıkarırlar. Hiç gerçekle ilgisi olmayan en ufak şeyi kendi muhakeme bozukluğuyla eşleştirirler. Birlikte olduğu insanı ‘Nerede kaldın, niye gelmedin’ diye kendilerince cezalandırabilirler, eve kitleyebilirler ya da çıkmazsına izin vermeyebilirler. Ciddi bir ruhsal rahatsızlık. Kültürüne göre eğitim seviyesi düşük olanlarda daha yüksek olduğu görülüyor. Daha çok erkeklerde görülüyor.
“Aşırı kuşkuculukları şiddete yöneltiyor”
Beyazyürek, morbid kıskançların aşırı kuşkucu olduğunu ve bu durumun onların şiddete yönelmelerini kolaylaştırdığını kaydederek, özellikle kadınlara şu uyarıda bulundu:
Lütfen bu tür kişilerden ayrılınca uzak durun. Tedavi olmadığı sürece morbid kıskançlık kendiliğinden geçebilecek bir hastalık değildir.
“Tedavi olmayı kabul etmiyorsa uzak durulmalıdır"
Beyazyürek, birçok kadın cinayetinin ardında morbid kıskançlığın olduğunu öne sürerek, şu iddialarda bulundu:
Bu kesinlikle tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır. Burada görev sadece eşlere değil yakın çevresine de düşüyor. ‘Seven kıskanır’ diyerek geçiştirilemez. Her şeyin abartısı tehlikelidir. Şayet kıskançlık hastalık derecesine vardıysa mutlaka önceden önlemi alınmalı, kişi tedavi olmaya teşvik edilmelidir. Tedavi olmayı kabul etmiyorsa da uzak durulmalıdır.
"Aşırı düzeyde aldatılma kaygısı yaşıyorlar"
Uzman Klinik Psikolog Cansu Yurtseven de kıskançlığın tek başına pek çok ilişkiyi, evliliği zedelemeye yetecek duygulardan biri olduğunu belirterek, “Kıskançlık duygusu tüm bu olumsuz etkilere rağmen bazen daha da ciddi boyutlara erişiyor. Bu ise hastalıklı kıskançlık anlamına gelen 'morbid kıskançlık', 'Othello Sendromu' ya da 'patolojik kıskançlık' dediğimiz durumlar oluyor” dedi.
“Aşırı düzeyde aldatılma kaygısı yaşıyorlar”
Yurtseven, “Morbid kıskançlık dediğimiz bu durum aşırı düzeyde aldatılma kaygısı, kontrolsüz bir kıskançlık ya da kısıtlama, ayrılık fobisi geliştirme, tehdit, hakaret, şiddet, saldırganlık, kişinin bedenine, sağlığına, yaşam haklarına zarar verme ile karakterize bir durumdur” diyerek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Tek uğraşları partnerleridir"
Hastalıklı kıskançlık dediğimiz durum, elinde herhangi bir kanıt olmamasına rağmen eşinin, partnerinin sadakatsizliğine inanma ve aksi duruma ikna olamamaya sebep olur. Bu kişilerin tek uğraşları partnerleridir.
Korkularının başlarına gelmemesi için her şeyi yapmaya hazır bir durumdadırlar. Buradaki tutumları ise sadakatsizliği değerlendirirken gerçeklikten uzaktır.
Her koşulu ve kişiyi olası risk olarak görme eğilimindedirler ve ne yaparsanız yapın, aldatıldıklarına ya da aldatılacaklarına olan inancı değişmemektedir.
Hastalığa ise sanrı dediğimiz diğer insanların inanıp inanmadığına bakılmaksızın inanılan düşünce ya da inanışlar, takıntılar ve aşırı değer verilmiş düşünceler eşlik etmektedir.
Tedavisi mümkün
Yurtseven, bu süreçte özellikle belli maddelerin kullanımının, bazı biyolojik rahatsızlıkların ve belli kişilik bozukluklarının olmasının morbid kıskançlık için risk faktörlerini oluşturduğunu kaydederek sözlerine şöyle devam etti:
Kişinin, sevdiklerinin ve partnerlerinin hayatına ciddi zararlar veren morbid kıskançlık için ise tedavi mümkün. Bunun için antipsikotik ilaçlar, antidepresanlar ve bireysel psikoterapi ile destek sağlanabilmektedir.
© The Independentturkish