Emmenuel Macron, üç yıl önce Fransa Cumhurbaşkanlığı görevine geldiğinde Libya dosyası, diplomatik öncelikleri arasında yer alıyordu. Macron, 2011 yılında Muammer Kaddafi rejimini deviren Fransız-İngiliz askeri müdahalesinden sonra Libya’daki krizi çözmek ve ülkeyi parçalanmaktan kurtarmak istiyordu.
Fransa Cumhurbaşkanı’nın Libya dosyasındaki ısrarı Paris'i bu konuda aktif rol oynamaya ve sık sık Ulusal Mutabakat Hükümeti'nin (UMH) Başkanı Fayiz es-Serrac ile Libya Ulusal Ordusu (LUO) lideri Halife Hafter’in müzakere masasına oturmayı amaçlayan toplantılar düzenlemeye zorladı.
Ancak, Serrac ve Hafter'in niyetleri ve mevcut durumda siyasi olarak birlikte çalışmalarına yönelik ciddi bir irade eksikliği karşısında Fransa’nın tekrar eden çabaları sahada herhangi bir olumlu sonuç veremedi.
Paris başından beri, Libya krizine tek olası çözümün, ülkenin servetinin uzlaşıyla ve eşit bir şekilde dağılmasını sağlayacak müzakerelerle üretilen siyasi bir çözüm olduğu konusunda kararlı bir tutum sergiledi. Bugün başta Rusya ve Türkiye olmak üzere Libya’da bulunan uluslararası tarafların bu krize dahil olmalarından bu yana, çatışan Libyalı tarafları ikna etmenin zor olduğunu bilmesine rağmen aynı kararlılığı sürdürüyor.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Fransa’nın endişesi
Fransa’nın Hafter'in başkent Trablus’u alma teşebbüsüne dair endişesi bugün UMH güçlerinin Sirte’ye yönelik teşebbüsüne eşlik ediyor.
Independent Arabia’dan Arlit Huri’ye konuşan Fransız kaynaklar, Fransa’nın Hafter’in Çad ve Nijeryalı unsurlara karşı operasyonlarına destek verdiğini kabul etmelerine rağmen Paris'in her iki tarafa da aynı mesafede durduğunu ve herhangi bir tarafın diğerine karşı zafer kazanmasını arzulamadığını vurguladı.
Aynı kaynaklar, Paris'in Hafter’i Trablus'a yaptığı saldırı sırasında desteklemediğini, iki taraftan birinin diğerine karşı zafer kazanmasının onları müzakere masasında bir araya gelme olasılığını ortadan kaldıracağını düşündüğünü söylediler.
Bununla birlikte Libya'daki durum, çatışan Libyalı tarafların kontrolünden çıkarak basına göre şu anda Libya'da direksiyonu elinde tutan Rusya ve Türkiye'ye bağlı.
Sonuç olarak bugün sorulan soru, Türkiye'nin yaklaşık yedi bin askerini Libya'dan çekmeye hazır olup olmadığı ve Rusya'nın Hafter'e verdiği desteği bırakıp bırakmayacağıdır. Yani çözüm anahtarı, sahada askeri varlığı olan bu iki tarafın elinde bulunuyor.
Endişe
Öte yandan Fransız çevreleri, Türkiye ve Rusya’nın her iki tarafın da kayıplarını durdurmanın ve fiili bir bölünmeye yol açacak ‘cesurca savaşan mağluplar için şerefli bir barış’ olarak tarif edilebilecek bir çalışma yapmanın daha iyi olacağına dair ortak bir fikir birliğine varabilecekleri yönünde endişelerini dile getirdiler.
Ancak mevcut koşullar altında, sahadaki güçsüz tarafların seslerini pek çıkaramadıkları fark edildi. Bu durum, Avrupa Birliği (AB) tarafından yayınlanan ve siyasi süreç ve müzakerelere dönme çağrısında bulunulan ortak açıklamanın yararlılığının sorgulanmasına neden oluyor.
Libya’daki mevcut çeşitlilik göz önüne alındığında siyasi süreç ve müzakere edilmiş bir çözüme ulaşma ihtiyacı konusunda Avrupa'daki tutumun homojen olduğunu düşünen Fransız kaynaklar, bu tutumun ülkenin kuzeyini kontrol etme ve savaşı kendi lehine çevirme eşiğinde olduğu düşünülen UMH Başkanı Fayiz es-Serrac tarafından dikkate alınmayacağını düşünüyorlar.
Avrupa Bildirgesi
Bu yüzden Avrupa Bildirgesi, Fransa'nın Libya'da yayılabilecek köktendinci tehdidi ablukaya alabilmek için büyük özen gösterdiğini akılda tutarak, Libyalı taraflardan daha çok Rusya ve Türkiye’ye yöneliktir. Almanya ve İngiltere de dahil olmak üzere diğer Avrupa ülkeleri Libya dosyasında Türkiye’yle karşı karşıya kalma niyetinde olmasalar da, Türkiye'nin Libya'daki nüfuzunun artmasından da memnun değiller.
Türkiye ve Rusya'nın Libya ile ilgili hesaplarının bir sonucu olarak Libya'da nüfuz sahibi olabildiklerine işaret eden Fransız çevreler, bunun belki de uluslararası toplumun Kaddafi'nin devrilmesinden sonra Libya'nın durumuna ilişkin gerekli takibi gerçekleştirememesinden kaynaklanmış olabileceğini düşünüyor.
Aynı kaynaklar, Libyalıların sorunlarını kendileri çözebileceklerini düşünerek kapılarını Fransa’ya kapatmalarının ardından Fransa’nın Libya’dan ayrılmak zorunda kaldığını üzüntüyle belirttiler.
*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.