Her dönem yeni bir tartışma konusu bulmakta zorlanmıyor Türk futbolu. Öyle ki doğru kabul ettiği standartlarını bir anda değiştirerek, yanlış yaptığını fark ediyor.
Daha sonra tekrar yanlışı ile doğrusunun yerini değiştiriyor. Sürekli kendini tekrarlayarak aynı sorunları yaşayarak ilerlemeye çalışıyor, fakat olmuyor.
Türk futbol sistemi, son 20 yılda 12 defa yabancı kuralını değiştirerek, kendini diğer ülkelerden kendini ayırmayı başarıyor.
Milli takım başarı kaygısı, altyapıdan oyuncu yetişmesi ve yerli oyuncuların pahalı olması gibi sebepler ile yabancı oyuncu kuralında her dönem, deneme yapılıyor.
3+1,5+1, 6+2, 6+2+2 gibi her varyasyonun denenmesine rağmen bir türlü başarı yakalanamıyor.
Altyapılara yapılmayan yatırımlar, yetiştirici problemleri ve futbolculara sağlanan vergi avantajları Türkiye’de futbolun üretim yapmasına ve rekabetin oluşmasına en büyük engellerden bazıları.
Bunun yanında hiçbir denetime tabi olmayan yöneticilerin, sadece transfer yaparak, üretimi unutmaları da Türk futbolunun gelişimine engel oluyor.
Kulüpler altyapıyı değil transferi seviyor
2012 yılında şimdi batmış olan Mersin İdman Yurdu, 2 yıl içinde 58 futbolcu transfer ederken, transferlerin 20 tanesi yabancı futbolcu olmuş.
Yine Adanaspor 2016-2017 sezonunda 16 transfer yapmış ve küme düştüğünde ise 17 oyuncusunu göndermiş. Mesela Ankaragücü bu yıl ara transfer döneminin son gününde, 15 transfer birden yapmış.
Şimdi amatör kümede yer alan Orduspor, Süper Lig’de oynadığı 2012 yılında 32 oyuncu transfer etmiş. Bülent Uygun, Bucaspor’un başına geçtiğinde 23 transfer birden gerçekleştirmiş.
Bu yapılan transferlerin menajerlik ücretlerinin de transfer başına en düşük 100-200 bin euro arasında olduğu düşünülürse, Türkiye’deki futbol sistemi ve ekonomisi, bu şekilde çöktü.
Türkiye’de yerli oyuncunun fiyatının yüksek olması ise aslında yabancı oyuncu azlığından ya da kaliteli yerli sorunundan dolayı oluşmuyor.
Mehmet Topuz’un 9 milyon euroya Fenerbahçe’ye, Tarık Çamdal’ın 5 milyon euroya Galatasaray’a, İsmail Köybaşı’nın 5,5 milyon euroya Beşiktaş’a, Gökhan Ünal’ın 6,2 milyon euroya Trabzonspor’a transferi, satıcı değil, alıcı kulüplerin belirlediği fiyatlardı.
Örneğin, Anelka’yı 7 milyon euroya transfer eden Fenerbahçe’nin, Mehmet Topuz’u 9 milyon euroya transfer ettiğinde, oyuncu üzerindeki beklentisi ve planı bulanıktı.
Yani 9 milyon euroluk bir yatırım, neye göre hesaplanmıştı?
Avrupa’da yabancı kuralı sürekli değişmiyor
Almanya’da en son kural değişikliği 2005 yılında yapılmış ve yabancı oyuncu sınırı değil, yerli oyuncu limiti getirilmiş. En az 12 Alman futbolcunun kadroda olması belirleyici olmuş.
İngiltere’de ise yabancı futbolcu kuralı, devletin koyduğu kriterlere göre, çalışma iznine tabi tutulmuş.
Ayrıca hangi ülkeden olursa olsun, 21 yaş altı 6 genç oyuncunun, İngiltere’de yetişme şartıyla kadroda bulunmasına izin veriliyor.
İspanya’da AB dışında 3 oyuncu, İtalya’da AB dışında 5 oyuncu sınırlaması var. Ayrıca İspanya’da 5 yıl futbol oynayan yabancı futbolcu, yerli statüsünde oynamaya hak kazanıyor.
Hem İspanya hem İtalya’da, Latin Amerika ülke vatandaşlarının çifte vatandaşlık şansları bulunması da, aslında bu ülkelerde yabancı sınırlamaları esnetiyor.
Bu ülkelerin, hem ülke bazında hem kulüp bazında başarıları, yabancı sınırlaması ya da yabancı özgürlüğünden geçmiyor.
Koyulan yabancı oyuncu kuralları, bu ülkelerde futbol sisteminin daha sağlıklı işlemesi için bir nevi piyasa düzenlemesi oluyor.
Örneğin Bayern Münich 2017 yılında 70 milyon euro altyapısına yatırdığında, yabancı oyuncu sınırı ve alım gücü problemi yoktu.
Bu yüzden Türk futbolundaki altyapı ve üretim sorunu, yabancı futbolcunun fazla olmasından geçmiyor. Ya da sınırlama tekrar geldiği zaman, altyapıda üretim artmayacak.
Üretim için önce yatırıma ve planlamaya ihtiyaç var
Altyapılara yapılmayan yatırımlar, yetiştirici hoca problemleri ve futbolculara sağlanan vergi avantajları Türkiye’de futbolun üretim yapmasına ve rekabetin oluşmasına en büyük engellerden bazıları.
Genç oyuncuları rekabete sokamayan, Türk oyuncuların Avrupa’da kazanacağından daha fazla kazanmasını sağlayan vergi avantajları, kulüplerin menajer ilişkileri ve aynı teknik adamların sistemde kendilerine yer bulması üretime engel oluyor.
Sonuçta üretim tercihi, bir politika ve planlamadan geçiyor. Üretim ve altyapıya yönelmek için yabancı kuralları koymanıza gerek kalmayabilir ve piyasa şartlarına göre belirlenir.
Bugüne kadar yapılan düzenlemeler gösterdi ki, yabancı sayısı azaldıkça yerli üretim artmıyor, yabancı sayısı arttıkça da yerli oyuncunun çıkışı problem olmuyor.
Örneğin, Yusuf Yazıcı, Ozan Kabak, Cengiz Ünder, Çağlar Söyüncü ve daha birçok futbolcu yabancı bolluğu olduğu zaman kendilerini gösterdiler.
Altyapı aynı zamanda bir kültür ve bir gelenek Avrupa’da, kulüplerde yönetimler değişse de o kültür değişmiyor.
Üretmeyen, mali yapısına göre transfer yapmayan dönüşü olmayan bonservis bedelleri ödeyen, yüksek maaşlı oyuncular alan kulüplere sınırlama da fayda getirmez.
Artık her şey değişti ve para bitti. Koronavirüs zaten ekonomik açıdan kulüplere ağır bir yük getirdi.
Bu yüzden yabancı sınırlaması olsa da olmasa da, her kulüp kendi yabancı kuralını koymak zorunda zaten.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish