Suriyeli savaş mağdurlarını temsil eden Londra merkezli Stoke White hukuk bürosu, mağdurlar adına Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne (UCM) başvurarak aralarında Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın da bulunduğu 18 Suriyeli hakkında dava açılmasını talep etti.
Suriyeli yetkililer hakkındaki davanın “savaş suçları ve insanlığa karşı işlenmiş suçlar” kapsamında açılması isteniyor. İddialar arasında zorla göç ettirilme, işkence, tecavüz, varil bombalarıyla yerleşim yerlerine yapılan saldırılar, kimyasal saldırı ve ortadan kaybedilme de bulunuyor.
UCM talebi kabul ederse, bu dava Suriye rejimi aleyhine açılan ilk dava olacak. Dilekçe bugün Uluslararası Ceza Mahkemesi Savcılığı’na dünyaca ünlü avukat Rodney Dixon QC tarafından verildi.
Dixon, daha önce bir grup avukatla birlikte Bosna Savaşı’nda hak ihlallerine imza atan eski Sırbistan Cumhurbaşkanı Slobodan Miloseviç’i UCM’de yargılatmayı başarmıştı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Esad’a Lahey yolunu Rohingya mı açacak?
Suriye, UCM’nin kuruluş belgesi olan Roma Statüsüne taraf olmadığından dolayı şimdiye kadar Suriye rejimine karşı dava açılması mümkün olmadı. Ancak, Myanmar'dan Bangladeş'e zorla sınırdışı edilen Rohingyalı mülteciler tarafından açılan UCM davaları avukatlar tarafından emsal gösteriliyor.
Davayı, 553’ü kadın 650’si erkek 1183 Suriyeli savaş mağduru adına yürüten hukuk bürosu, mağdurlar arasında yaralanan çocuklar ve tecavüze uğrayan kadınlar olduğunu da bildirdi. Dava için UCM’ye başvuran mağdurlardan 28’i şu anda Ürdün ve Suriye sınırındaki El Zaatari, El Rajihi ve El Azrak mülteci kamplarında yaşıyor.
Haklarında dava açılması istenenler arasında askeri komutanlar ve Suriye istihbarat sorumlularının yanısıra cezaevlerindeki işkencelerden sorumlu olduğu belirtilen görevliler de bulunuyor.
Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne talebi ulaştırdıktan sonra Londra’da yapılan basın toplantısında konuşan Rodney Dixon QC şu ifadeleri kullandı:
"Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin en önemli varoluş sebebi uluslararası suçların en kötüsüne maruz kalan mağdurlar için adaleti sağlamaktır. Suriye’deki yıkıcı savaş yaklaşık 9 yıldan beri devam etse de, sivillere yönelik yüzbinlerce ihlale karşı hala kimse sorumluluk almamıştır. Bu dava, Suriyeli mağdurlar için gerçek anlamda bir ilerleyişi temsil ediyor. Nihayet Uluslararası Ceza Mahkemesi savcısı için en fazla sorumlu olan failleri soruşturması için açılan bir yargı kapısı var."
"Oğluma ne olduğundan haberim yok"
Al Zaatari kampındaki mağdurlardan biri ifadesinde şunları belirtti:
"Birçok insanın rejim güçleri tarafından rastgele silahla vurulduğun şahit oldum, aralarında 18 yaşında olan yeğenim de vardı. Ailemden iki kişi daha kaçırıldı ve onlardan bir daha hiç haber alamadık. 2012 yılında komşumun evi bombalandı ve içerideki herkes öldü. Humus’ta yaşarken yaralanan insanları gönüllü olarak tedavi ediyordum ve onlara ilaç sağlıyordum. Rejim güçleri tarafından tecavüze ve tacize uğrayan bir çok kadınla ilgilendim. Yaptığım bu gönüllü çalışmalar beni rejime hedef yaptı.
Daha güvenlikli bir bölgeye kaçmak zorunda kaldık. Şam’a gittik. En büyük oğlumu zorla rejime sokmaya çalıştılar ama o reddetti. Onu alıp götürdüler ve bir kaç gün sonra evimize geri getirdiler. Her tarafı mordu ve beni tanıyamadı. Vücudu kan içindeydi ve kıyafetleri yırtılmıştı. Artık burada kalamayacağımızı biliyorduk. Diğer dört çocuğumla Ürdün için yola çıktık. Çok zorlu bir yolculuktu. Hala oğlumdan bir haber alamadım, yaşıyor mu öldü mü bilmiyorum.
Uluslararası Ceza Mahkemesi bununla ilgili bir şey yapmalı. Çok uzun süredir çile çekiyoruz."