Bölünmeye giden ‘yeni bir Güney Sudan’ mı yoksa sadece ‘sorunlu bir mesele’ mi?

Hükümet güçleri ile Sudan Halk Kurtuluş Hareketi güçler arasında Güney Kordofan Eyaleti'nin yönetim merkezi Kadugli ve diğer bir dizi bölgede zaman zaman çatışmaların yaşandığı gözleniyor

Malik Akar, siyasi bağlılıklardan uzak birleşik bir ulusal ordu istiyor (Fotoğraf: Hasan Hamid)

Kuzey ve Güney Sudan savaşı 2005 yılında Kenya'nın Naivasha şehrinde Kapsamlı Barış Anlaşması'nın imzalanmasıyla sona erdi. Bu, 2011 yılında Güney Sudan'ın ayrılmasıyla taçlandı. Diğer taraftan Güney Sudan, Güney Kordofan ve Mavi Nil eyaletlerinden kaynaklanan siyasi, etnik ve askeri bölünmelerin yankılarını beraberinde götürmedi. Sıcak temas bölgelerini içeren bu geniş alan, “yeni Güney Sudan'a” dönüştü. Sudan Halk Kurtuluş Hareketi-Kuzey (SPLM-N) bu bölgelerde konuşlandı. Daha önce hareket, Nuba Dağları’nda güçlerini konuşlandıran Abdulaziz el-Helu’nun ve Mavi Nil Eyaleti'nde konuşlanan Malik Akar’ın liderliğini yaptığı iki ayrı kanattan oluşuyordu.

Hükümet güçleri ile Sudan Halk Kurtuluş Hareketi güçler arasında Güney Kordofan Eyaleti'nin yönetim merkezi Kadugli ve diğer bir dizi bölgede zaman zaman çatışmaların yaşandığı gözleniyor. Sudan’daki geçiş hükümeti iki kanat arasında müzakerelerini sürdürüyor. Malik Akar kanadı, anlaşmanın daha sonra Darfur hareketlerini içermesini şart koşuyor. Daha radikal olan Abdulaziz el-Helu kanadı, Abdulvahid Muhammed Nur liderliğindeki Sudan Kurtuluş Hareketi (SLM-AW) tarafından destekleniyor.

Geçiş hükümeti kapsamlı bir barış anlaşması imzalayacağına inanıyor ve böylece yıllarca süren iç savaşı sona erdirmeyi, yasama meclisini oluşturmayı, eyaletlere sivil valiler atamayı ve geçici iktidar yapılarını tamamlamayı umuyor.

Müzakere süreci

Sudan geçiş hükümetinin Sudan Halk Kurtuluş Hareketi-Kuzey (SPLM-N) ile yürüttüğü müzakereler, muhalif güçlerden ve silahlı hareketlerden oluşan Devrimci Cephe İttifakı ile olan sürecin yalnızca bir parçasıdır.

Mavi Nil ve Güney Kordofan sürecinde hükümet ile Malik Akar liderliğindeki Halk Kurtuluş Hareketi arasında bir anlaşma imzalandı. Anlaşmada yönetim meseleleri, güvenlik düzenlemeleri, düşmanlıkların sona erdirilmesi ve insani yardımların gerekli yerlere ulaştırılması gibi bir dizi mesele çözüme kavuştu.

Diğer yandan Abdulaziz el-Helu liderliğindeki Sudan Halk Kurtuluş Hareketi-Kuzey (SPLM-N) ile olan müzakereler ise ‘laik devlet ve bölge haklarının kaderlerini kendilerinin belirlemesi’ yönündeki talepler doğrultusunda çıkmaza girdi. Hükümet, yönetimim yapısında gidilecek bir bölünmenin ancak anayasal bir konferansla yapılması gerektiğini düşünüyor.

14 Mart 2020'de Nuba Dağları ve Mavi Nil bölgelerindeki yönetim ve yetkiler konusunda 14 Mart 2020 tarihinde ön anlaşma imzalanmasına rağmen Sudan geçiş hükümeti heyeti ile Malik Akar’ın liderliğini yaptığı kanadın Cuba’da sürdürdükleri barış görüşmeleri tamamlanmadı. Bununla birlikte Nuba Dağları bölgesinde gerginlikler devam ediyor. Geçiş hükümeti ile Abdülaziz el-Helu kanadı arasındaki çıkmazla birlikte yeni bir askeri savaşa dair uyarı zili çalıyor. Abdülaziz el-Helu, imzalanan anlaşmayla herhangi bir ilgisi olmadığını açıkladı. Taraflar ortak bir ilkeler bildirgesine ulaşmakta başarısız oldular ve bunun yanı sıra laik devlet ve kendi kaderini tayin etme hakkı ile ilgili anlaşmazlıklar da devam etmektedir.

Tıkanıklığın zirvesi

Nuba Dağları'ndaki çatışma, Kurtuluş hükümetinin 1989 yılında iktidara gelmesine kadar geçen süreçte dini bir niteliğe sahip olmadı. 1984 yılından bu yana sorunlu olan bölgede 2002 yılında yeniden savaşın patlak vermesinin ardından Nuba Dağları bölgesi sakinleri, Sudan Halk Kurtuluş Hareketi’nin yönetimi altında 6 yıl boyunca özerklik talep ettiler. Bölgenin kaderi ise bu sürenin ardından belirlenecekti. Bölge vatandaşları, SPLM’ye hükümetle kendi kaderini tayin hakkı konusunda müzakere etme yetkisi verdi.

2002 yılında imzalanan ve Nuba Dağları Anlaşması olarak da bilinen anlaşma, şu hususları içeriyordu: Düşmanlık durumunun sona erdirilmesi, sivillerin hareket özgürlüğünün sağlanması, insani yardımların ilgili yerlere ulaştırılması, askeri harekatlar ile tüm şiddet eylemlerinin durdurulacağı bir ateşkes ve dini, etnik veya politik nedenlerle vatandaşların hiçbir şekilde terörize edilmemesi.

Güney Sudan’nın 2011 yılında ayrılmasının ardından Nuba bölgesi insanlarının çoğu ve özellikle Sudan Halk Kurtuluş Hareketi’ne mensup olan kişiler, hükümet ile SPLM arasında imzalanan Kapsamlı Barış Anlaşması’nın tamamlanması için kurban edildiklerini ve bahane olarak alındıklarını hissettiler. Güney Sudan için kendi kaderini tayin etme hakkını içeren anlaşma, Nuba bölgesi için sadece ‘halk istişaresi’ içeriyordu. Bu kanun ile Kapsamlı Barış Anlaşması, Güney Kordofan ve Mavi Nil eyaletlerine has oldu. Bu kapsamda kurulan mekanizma ise Kapsamlı Barış Anlaşması'nın ne ölçüde uygulandığının bilinmesi için yasama konseyi tarafından her iki eyaletten seçilecek olan kişilerden oluşan komitenin vatandaşların görüşünü almak için çalışıyordu.

Kapsamlı Barış Anlaşması'nda yer alan ‘halk istişaresi’ teriminin belirsizliğine rağmen anlaşma, bölge halkı tarafından kabul edildi. O zamanlar Ulusal Kongre Partisi mensupları, bunu bağlayıcılığı olmayan bir anket olarak gördüler. Sudan Halk Kurtuluş Hareketi mensupları ise bunu kendi kaderini tayin hakkı olarak anladılar.

Kaderini tayin

Nuba Dağları bölgesi halkının talepleri, petrol boru hatlarının geçtiği bölgenin hakkı ihmal edilmeksizin kalkınmayı sağlayacak öz-yönetim çağrısı olarak ya da ötekileştirilmiş hisseden Nuba Dağları halkı için kendi kaderini tayin hakkının tanınması olarak özetlenebilir.

Bu şuur tarih kadar eskidir. Nitekim bölge sakinleri eski sultanlar tarafından köle elde etmek amacıyla birçok kez istilalara maruz kaldılar. Böylece bölge, ekonomik ve insan kaynakları bakımından zayıfladı. Türk yönetimi sırasında marjinalleşme daha da arttı. Aynı şekilde bölge köle elde etmek adına yapılan istilalara maruz kaldı. Bu da bölge sakinlerinin dağlara sığınmasına ve tecrit olmalarına yol açtı.

Bölge halihazırda, kuzey ve güney arasında merkezi bir konumda bulunmak yerine başka bir çatışmanın odağı haline geldi. Böylece halk ordusu, meseleyi ele aldı ve buradaki hareketin vizyonunu benimsedi. Bu durum gerilimleri daha da tırmandırdı.

Çeşitli yönelimler Nuba Dağları'ndaki savaşları körükledi. Eski hükümet herhangi bir siyasi anlaşmayı reddederken, SPLM ise siyasi bir anlaşma için kendi kaderini tayin hakkını bir şart olarak öne sürmekten geri adım atmadı. Bu durum, Haziran 2017'de hareketin parçalanmasıyla sonuçlanan üçüncü bir eğilimin ortaya çıkmasına neden oldu. Nuba Dağlarını Kurtarma Konseyi, Malik Akar’ın hareketin liderliğinden alınmasını, bütün devrimci ayrıcalıklarının kaldırılmasını, Genel Sekreter Yasir Aramn’ın görevine son verilmesini, bu iki ismin ‘kurtarılmış bölgeler’ olarak isimlendirilen alanlara girmemeleri yönünde karar aldı. Karar kapsamında hareketin başına ve dolayısıyla ordunun komutanlığına Abdülaziz Helu getirildi.

Konsey ayrıca Akar ve Arman’ın hareketin Güney Kordofan'da kontrolü altında bulunan topraklara da girmelerini yasakladı. Toplantının ardından yapılan açıklamada alınan bu kararların gerekçeleri olarak, Akar ve Arman’ın ‘hükümet ile yapılan müzakerelerde kendi kaderini tayin hakkının şart koşulmasını reddetmeleri ve onlarca kişinin hayatını kaybetmesine sebep olan şiddet olaylarına sebep olmaları’ yer aldı. O tarihten itibaren Sudan'ın kurtuluşunu talep eden hareket ikiye bölündü.

Akar liderliğindeki hareket 17 Aralık 2019'da hareketin kontrolü altında olan bölgelere insani yardımın ulaştırılması için Sudan hükümeti ile bir anlaşma imzaladı. Anlaşma insani yardımların ulaştırılmasının yanı sıra düşmanlıkların durdurulması, izleme ve uygulama komitelerinin kurulması gibi bir dizi madde de içeriyordu.

Abdulaziz el-Helu liderliğindeki Sudan Halk Kurtuluş Hareketi-Kuzey (SPLM-N) ‘laik devlet ve bölge haklarının kaderlerini kendilerinin belirlemesi’ yönündeki taleplerinden vazgeçmiyor. Akar ise Güney Sudan gibi hala barışı temin edememiş bir ülkeyi göz önünde bulundurarak böyle bir talebi ciddiyetsiz görüyor. Akar devletin laikliğiyle ilgili olan talebin bir sonraki anayasal konferansında dikkate alınması gerektiğini düşünüyor. Bir diğer anlaşmazlık noktası, Akar’ın siyasi mensubiyetlerden uzak bir şekilde birleşik ve ulusal bir ordu talebine karşılık, Abdulaziz el-Helu’nun Sudan'da iki ordunun bulunmasını istemesidir.

Önceki hükümet, dağ halkının taleplerine cevap vermedi ve yaklaşık 48 bin kilometrekarelik bir alana sahip olan Nuba Dağları'ndan da vazgeçmedi. Bu bölge petrol zengini olan Güney Kordofan Eyaleti’nin bir parçasıdır. Petrol boruları dağların eteklerinden geçerken, savaş anıları eski düşmanlıklarla birlikte dağların tepelerinde yankılanıyor.

2011 yılının haziran ayının başlarında Sudan Halk Kurtuluş Hareketi'ne bağlı olan halk ordusu ile Sudan silahlı kuvvetlerinden oluşan ortak güçlerin bazı garnizonlarında çatışmalar patlak verdi. Bir savaş bitti ve bir başkası tutuşturuldu. Devrik lider Ömer el-Beşir hükümeti dönemindeki silahlı kuvvetler ve halk ordusu tarih boyunca buranın idaresinden vazgeçmediler. Oysa eski zamanlardaki savaşçılar labirentler ile dolu olan bu geniş ve tehlikeli bölgede savaşmaktan kaçınmışlardı.

Bu çatışmalar, bölge halkından olan kimseleri eyalette bazı pozisyonlara getiren eski rejimin çöküşüyle ​​ortadan kalkacak gibi görünmüyor. Bilakis bu bir kader mücadelesidir. Bu mücadele, dağların ne kadar  kararlı olduğunu gösterecek.

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Adem İpekyüz

https://www.independentarabia.com/node/117436/

DAHA FAZLA HABER OKU