Beş soru beş cevap: Petrolü “sudan ucuz” hâle getiren geceye kadar neler yaşandı?

Petrol talebi ne kadar düşmüş, üretilen petrole yer bulmak ne kadar zorlaşmış ya da petrol üreticileri nerede anlaşamamış olabilir ki Amerikan petrolü, “üzerine para verilecek” seviyeye inmiş olsun?

Fotoğraf: Reuters

Bugüne kadar tüketim krizlerine, üretim krizlerine, bankacılık krizlerine, uluslararası şirketlerin çöküşüne, emlak balonlarına ve daha nicesine çözüm sunmuş ekonomi politikaları, 20 Nisan gecesi ters köşeye yattı. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Zira, dört ayda 2,5 milyon insana bulaşan, 170 binden fazla insanın yaşamına mâl olan, hem tüketimi hem üretimi aynı anda durduran koronavirüs salgını, Amerikan tipi ham petrolü yüzde 300 kayıpla 0’ın (yazıyla sıfır) altında 40 dolara kadar çekti.  Yani, yaklaşık 159 litre olan varil litre fiyatı, su fiyatından ucuz hale geldi. 

Avrupa’da çıkarılıp dünyaya dağıtılan Brent petrol ise yıl başından bu yana yüzde 65’in üzerinde değer kaybederek 18 dolar seviyesine kadar çekildi. Bu, Brent petrolün 2002’den bu yana en büyük kaybı. 

“Bunu da gördük” dedirten bu durumun farklı gerekçeleri var: Petrol talebindeki tarihi düşüş, üretimin petrolü depolayacak yer bulamayana kadar devam etmesi, petrol üreticilerinin aldığı kesinti kararının yetmemesi, petrolü bir yerden diğerine taşıyacak insanların dâhi zor bulunması… Tüm bunları birkaç başlıkla açıklayalım. 

1. Petrolün varil fiyatının sıfırın altına inmesi ne anlama geliyor? 

“Hiçbir dükkân sahibi, müşterileri elindeki malı alsın diye üzerine para vermez. Ancak bazı iş kollarında olağanüstü durumlarda bu mümkün” diye açıklıyor Bloomberg bunu. 

Uçakların parka çekildiği, evden çalışma sistemine geçildiği, tatillerin iptal edildiği ve tedarik zincirlerinin kırıldığı bir ortamda petrol talebi 25 yılın en düşük seviyesini görürken, petrol sondajının devam etmesi arz-talep dengesinde önü alınama bir yıkıma yol açtı.

Mevcut deposunu boşaltmak, elindeki petrolü satmak ve depolama maliyetini düşürmek isteyen petrol üreticisinin, “elimdeki ürünü alırsan üzerine para vereceğim” seviyesine gelmesi aslında üzerindeki bu yükü paylaştırma çabasından. 

Ancak elbette ki alıcının, çıkarılan petrolün bir limana ya da depolama merkezine ulaşımının maliyetine katlanması gerekiyor. Altı aya kadar sürebilecek bu işlemin yanı sıra alıcı, petrol fiyatlarının yükseleceğini de ümit ediyor olması lazım. 

ABD Enerji Bilgi İdaresi’nin verilerine göre günde yaklaşık 10 milyon varil üreten ABD’nin petrol ağının kalbinin attığı Cushing kentinde doluluk kapasitesi yüzde 72’ye dayanmış durumda. Oklahoma eyaletinde bulunan Cushing’te üretim, yalnızca Şubat ayında yüzde 48 yükselerek 55 milyon varile ulaşmıştı. 
 

petrol deposu
Oklahoma eyaletinin Cushing kentinde yer alan petrol tankları/ Fotoğraf: Reuters


Dünyanın en büyük bağımsız petrol depoculuk şirketi Hollanda merkezli Royal Vopak, “Petrolün stoklandığı terminallerimizdeki boş yerlerin neredeyse tamamı satıldı” açıklamasını yaptı. 

Şirketin Finans Direktörü Gerard Paulides, Bloomberg’e verdiği röportajda “Bakım çalışması olanlar hariç, diğer tüm kapasitemiz tükendi ve duyumlarıma göre bu durumda olan bir tek biz değiliz” dedi. 400 yıllık geçmişi bulunan Royal Vopak’ın Umman Körfezi’ndeki Fucayra Emirliği, Rotterdam ve Singapur’da merkezleri bulunuyor. 

Ham petrol tankeri sahibi şirket Euronav’ın CEO’su Hugo de Stoop ise Bloomberg Televizyonu’na verdiği röportajda çok fazla geminin depolama amacıyla kullanıldığını söylemişti. 

Enerji danışmanlığı şirketi TRI-ZEN International’ın verilerine göre küresel petrol stoğu, yüzde 70 doluluğa ulaşmış durumda. 

ABD Başkanı Donald Trump dün yaptığı açıklamada petrol fiyatlarının sıfır doların altını görmesinin "kısa vadeli" olduğunu belirterek, 75 milyon varil ham petrol alacaklarını söyledi. 

2. Petrol talebi ne kadar düştü? 

Uluslararası Enerji Ajansı, hâlihazırda 20 ila 30 milyon varil düşen petrol talebinin 2020 için günlük 99,9 milyon varile kadar gerileyebileceğini öngörüyor. 

Bu rakam, Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) ve OPEC dışı petrol üreticilerinin üzerinde anlaştığı “Fiyatlar yükselsin diye üretimden günde 10 milyon varil keseceğiz” kararının ise çok altında. 

3. OPEC'in anlaştığı şey neydi? 

Aslında bu “anlaşma” çok kolay olmadı. Olunca da piyasaya faydası dokunmadı. 

Koronavirüsün neden olduğu talep düşüklüğünü görüşmek üzere Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) ülkeleri ve Rusya başta olmak üzere diğer OPEC dışı üreticiler ilk kez 5 Mart’ta bir araya geldi. 

O dönem Rusya, Suudi Arabistan'ın petrol üretimini günde 1,5 milyon varil azaltma talebine olumsuz cevap vermiş, Suudi Arabistan da aldığı sürpriz bir kararla petrol fiyatlarında son 20 yılın en büyük indirimine gitmişti. 

Bu durum piyasada bir “petrol seli” olabileceği endişesi yaratırken, Rusya, petrol üreticisi şirketlerine “İstediğiniz kadar üretin” talimatını verdi. Bu restleşmeyle petrol dört yılın en düşük seviyesini gördü. 

Ancak Suudi Arabistan’ın hamleleri bitmedi. Ülkenin Enerji Bakanı Abdulaziz bin Selman, birkaç ay içinde petrol ihracatını günlük 10 milyon varilin üzerine çıkaracaklarını duyurmuş, Amerikan petrolü bu hamle ile 17 yılın en düşük seviyesini görmüştü. 

OPEC+ adıyla bilinen tüm petrol üreticisi ülkeler, 12 Nisan’daki 10'uncu Olağanüstü Bakanlar Toplantısı’nda ham petrol üretimlerinin 1 Mayıs'tan 30 Haziran'a kadar günlük 9,7 milyon varil azaltma kararı aldı. 

Karara göre 1 Temmuz-31 Aralık arasındaki 6 ay boyunca kesinti günde 7,7 milyon varil olacak. 1 Ocak 2020-30 Nisan 2022 arasındaki 16 ay boyunca ise 5,8 milyon varil kısıntıya gidilecek. 

Üreticiler arasındaki inatlaşmanın bir süre devam etmesi, sonrasında verilen “üretim kısıntısı” kararının da piyasaya yetmemesi, petrol fiyatlarındaki mevcut durumu açıklayan nedenler arasında gösteriliyor. 

Price Futures Group’un enerji piyasaları analisti Phil Flynn, Reuters’a verdiği röportajda OPEC’in ve ABD’li üreticilerin üretim kesmek yeterince hızlı davranmadığını söyleyerek “Dünya ekonomisinin durmaya yaklaştığı bir dönemde bu yaşanan bir felaket” yorumunu yaptı. 

4. Petrol üreticisi kuyusunu kapatıp gidemez mi?

Hiçbir petrol şirketi malını zararına satmayı tercih etmez. “Onun yerine ‘musluğu kapatırım daha iyi’ desin” diye düşünülebilir. 

Ancak bu da o kadar kolay değil ve kuyular, bir musluk gibi de kapatılamıyor. Hatta kuyunun kapatılması, açılmasından daha maliyetli olabiliyor. Bu maliyete katlanmaktansa “zararına satışlar” tercih ediliyor. 

Petrol sanıldığının aksine yerin altında bir havuz şeklinde değil, yoğun boşluklu kayaların arasına sıkışmış halde yer alıyor ve kara elmas, basınç uygulanarak yerinden oynatılıyor. 
 


Bir kuyu ilk kez açıldığında basınç da daha yüksek olduğundan filmlerde görülen “fışkırma” sahnesiyle karşılaşılabiliyor. Ancak kuyu “yaş aldıkça” zorlaşıyor ve petrol çıkarmak pahalılaşıyor. İşte bu nedenle bu süreci yeniden başlatmak, yeni kuyu açmak hem zaman hem para alıyor. 

Ve elbette ki petrol bir kez çıkarıldığında borular, tanklar, rafineriler ya da depolar aracılığı ile muhafaza edilmeli. 

Denizden ya da deniz kıyılarından petrol çıkaranlar biraz daha “şanslı”. Zira doldurdukları gemileri, istenilen ülkeye gidip ürünü boşaltabilir. Ancak ABD’de olduğu gibi “kara kuyusu” fazlaysa bu, boru altyapısı ve depolama merkezleri anlamına geliyor. 

Aslında bu da Amerikan ve Avrupa tipi petrolleri arasındaki fiyat farkını açıklıyor. Çünkü örneğin Birleşik Krallık gibi ülkelerde taşımacılık maliyeti daha düşük, limanlara ulaşım daha kolay. 

5. Vadeli kontrat ne demek?

Petrolün fiziki olarak “variliyle” teslim alınmasının yanı sıra bu emtiaya en sık yapılan yatırım “değerli menkul” şeklinde. 

Yani iki taraftan biri, belirli bir zamanda teslimatı yapılacak belirli sayıda varil için fiyat belirliyor. Diğer taraf da bu fiyatı ödemeyi kabul ediyor ya da elindekini belli bir vadede satmayı planlıyor. Yine bir seçenek olarak, ellerindeki kıymetli kağıdı, daha ileriki bir vade ile de değiştirebiliyor. 

Örneğin, dün fiyatı sıfır doların altına düşen petrol varilleri, mayıs vadeliydi. Yatırımcı, ya petrolü gidip fiziki olarak teslim alacaktı ya da ellerindeki kağıtları hızlıca satmak için piyasaya satış emirleri girecekti. İkincisi oldu… 

Nuclear Innovation Alliance Proje Yöneticisi Alex Gilbert, dün Twitter’dan yaptığı açıklamada petrol yatırımcısının elinde ne kadar kontrat varsa satmaya çalıştığını, çünkü hepsinin fiziksel teslimat imkânı olmadığını söyledi. Petrolün henüz tamamen değersizleşmediğini söyleyen Gilbert, haziran ve temmuz kontratlarını işaret etti. 
 


Dolayısıyla haziran vadeli Amerikan petrolünün (WTI) değeri eksi seviyeleri görmüş değil. Ancak piyasadaki endişe nedeniyle onlarda da gerileme var. Pazartesi gününü 20 dolar seviyesinde kapatan haziran vadeli WTI, bir günde yüzde 25’in üzerinde değer kaybetti. 

Petrol raporlamasında uzman şirket Petromatrix’in İdari Direktörü Olivier Jacob, Bloomberg’e yaptığı açıklamada güvenin kırıldığını ve bunun psikolojike etkisinin haziran kontralarında da kendini göstereceğini söyledi. 

Dünyanın en büyük bağımsız yatırım araştırmaları firmaları arasında yer alan CFRA Research’ün enerji analistlerinden Stewart Glickman, Çin merkezli Xinhua Haber Ajansı’na yaptığı açıklamada karantinaların devam etmesi durumunda haziran fiyatlarının düşmeye devam edeceğini söyledi ve “Petrol şirketleri ve fiyatları konusunda gerçekten optimist değilim” dedi. 

ABD Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi Enerji ve Ulusal Güvenlik Programı Başkan Yardımcısı Frank Verrastro ise “Değerli kağıtların vadesi doluyor, fiziki piyasa için ise depo kalmadı. Kapatma ve karantinayla birlikte kayıplar derinleşebilir” diye konuştu. 

“Olmayanın olduğu” petrol piyasasında geri dönüşün görülüp görülmeyeceği ise tamamen salgın sonrası petrol talebinin ne hızda toparlanacağına bağlı. 

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU