Sudan, 1956 yılında bağımsızlığını kazanmasından bu yana halk ayaklanmalarına tanık olan üç askeri dönemden geçti. Ancak 1958 ile 1964 yılları arasında ülkeyi yöneten İbrahim Abud ve 1969 ile 1985 arasında hüküm süren Cafer en-Numeyri’nin herhangi bir hapis cezasına çarptırılmadan ve soruşturmaya maruz kalmadan yönetimden ayrılması bir ironi olarak görülebilir.
Öte yandan ise 1980 ile 2019 arasında iktidarda olan devrik Cumhurbaşkanı, Ömer el-Beşir halk devriminin taleplerine yanıt olarak 11 Nisan 2019 tarihinde ordu liderliği tarafından azledildikten sonra başkent Hartum’daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı’ndan ayrıldı.
Devrimcilerin 6 Nisan’da 5 gün boyunca genel komutanlık karargahını kuşatması ise Beşir’i, Kuzey Hartum şehrinde bulunan Kober Cezaevine soktu. Beşir, 1989 yılında demokratik rejime karşı darbe gerçekleştirme suçlamasının, ayrıca 2003 yılında Darfur’da savaş suçları, soykırım ve insanlığa karşı işlenen suçların yanı sıra çok sayıda yolsuzluk, yasadışı şekilde para bulundurma ve kara para aklama suçlamalarıyla karşı karşıya. Darfur savaşında, 300 bin kişi ölmüş, 2 milyondan fazla insan da evsiz kalmıştı. Ayrıca Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), savaş dolayısıyla 2009 yılında Beşir hakkında tutuklama kararı almıştı.
Gençlerin öncülük yaptığı Aralık 2018’de gerçekleştirilen Sudan devriminin ülke çapına yayılmasına rağmen birçok politikacı ve gözlemci, Ömer el-Beşir rejiminin devrilmeyeceği kanaatindeydi.
Bu politikacılardan biri olan eski Başbakan Sadık el-Mehdi, Independent Arabia’ya yaptığı açıklamada, "Yaşananlar, başkent ve vilayetlerdeki caddeleri vuran ekonomik koşullara rağmen, bizim açımızdan sürpriz oldu. Beşir rejimine muhalif olduğumuz ve onu devirmek için çalıştığımız doğru. Ancak eski rejimin devrildiği dönem, sürpriz oldu ve beklenmedikti. Silahlı kuvvetlerin liderleri, polis, güvenlik, istihbarat ve hızlı destek birimlerinden oluşan güvenlik komitesinin, Beşir’in ‘eylemcilerin genel komutanlık binası önündeki oturma eylemlerini güç kullanarak dağıtması’ talimatını uygulamasını bekliyorduk. Ama yaşananlar, komitenin onu görevden alma kararı vermesi oldu" değerlendirmesinde bulundu.
Beşir Umman’a sığınacaktı
Güvenlik birimlerinin gücüne ve tam kontrolüne rağmen Beşir’in azlinin nasıl gerçekleştiğine değinen Ümmet Partisi Genel Başkanı Mubarek el-Fadıl, "Yaşananlar, eski rejim içerisinde, ordu, güvenlik, polis ve hızlı destek birimlerinde temsil edilen çeşitli kurumların, sokağın işbirliğiyle yönettiği bir darbeydi. Yani Andak sokağındaki gösteriler, genel komutanlığın önünde oturma eylemi düzenlenmesine izin vererek darbeyi kolaylaştırmak için kullanıldı. Güvenlik ve İstihbarat Servisi Başkanı Salah Goş bu konuda kilit bir rol oynadı. Aynı şekilde ABD, Avrupa Birliği (AB) ve bölgedeki bazı ülkelerin temsil ettiği uluslararası güçler, orduyu iç savaştan ve diğer olasılıklardan uzak kalmaya zorladı" ifadelerini kullandı.
Beşir, o dönemde herhangi bir çatışmayı önlemek için güvenli bir şekilde ayrılma önerisinde bulundu mu? Söz konusu soruya yanıt veren Fadıl, "Ona, ordunun müdahalesinden günler önce birkaç defa güvenli bir şekilde ayrılmayı önerdim. Bir Avrupa ülkesinin büyükelçisi tarafından da Hartum’a öneriler sunuldu. Sudan’dan ayrılması teklif edildi. Mısır da benzer bir öneride bulundu. 8 Nisan’da Sudan’dan ayrılıp Umman Sultanlığı’na gitmesi için uzlaşı sağlandı. Ama son dakikada fikrini değiştirdi. Oturma eylemini güç kullanarak dağıtıp, durumu kendi lehine çevireceğine inanıyordu" değerlendirmesinde bulundu.
Tavsiyeler kulak ardı edildi
Öte yandan Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah Burhan, Beşir’in devrilmesi senaryosu ve askeri kuvvetlerin Beşir’i görevden azletmesi meselesine değindi. Burhan, "Beşir, devrimin patlak verdiği dönem Savunma Bakanlığı karargahında iki defa askeri liderlerle bir araya geldi. Askeri liderler, halk protestolarının tırmanması sonrasında Ömer el-Beşir’e durumu ele alması tavsiyesinde bulundu. Ama Beşir, bu tavsiyeleri göz ardı etti. Durum, ordu liderlerini ve diğer güvenlik kurumlarını, eski Savunma Bakanı Avad bin Avf’un ‘ondan Ulusal Kongre’den istifa etmesini, partiyi feshetmesini, adaylığına izin veren anayasa değişikliklerinin engellenmesini’ talep etmesine yol açan bir muhtıra hazırlamasına yöneltti. Bu adımlar, 22 Şubat 2019 tarihinde Cumhurbaşkanlığı Sarayı’ndaki konuşmasında açıklanacaktı" ifadelerini kullandı.
Abdulfettah Burhan, "Ancak bazı taraflar onu etkileyerek tavrını değiştirdi. Bu da askeri ve güvenlik liderlerini, onu azletme kararı almaya itti" dedi.
Ordunun yandaşlığı
Sudanlı siyasi analist Salih Abdullah, "Beşir rejimi, protestolara sert bir şekilde yanıt verdi ve güvenlik güçleri ile maskeli sivil tugaylara da eylemcilere karşı gerçek mermi ve göz yaşartıcı gaz bombası kullanma izni verdi. Bu durum, rejiminin devrilmesinin nedenlerinden biriydi. Yüzlerce kişi öldü ve yaralandı. Bunlar, öfkeli sokakların ona karşı birleşmesine neden oldu" dedi.
Abdullah, "Bu nedenle protestolar, günden güne genişlemeye başladı. Durumu gösterilere liderlik eden Sudan Meslek Odaları Birliği’nin (SPA), belirli zamanları içeren bir program uyarınca tırmanışları eşlik etti" ifadelerini kullandı.
Abdullah, "6 Nisan, Sudan protestoları için belirleyici bir gün oldu. Binlerce eylemci, Silahlı Kuvvetler Genel Komutanlığı’na yürüdü. Beşir istifa edip, Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri’nin (ÖDBG) talepleri yerine getirilinceye kadar aleni bir oturma eylemi düzenlendi. Sudanlılar, oturma eyleminin başlamasından 5 gün sonra, yani 11 Nisan 2019’da Sudan radyo ve televizyonu tarafından yayınlanan ve ordunun eylemcilerin taleplerine yönelik yandaşlığını yansıtan askeri bir musikiyle uyandı. Beşir’in yönetimden alınması ve Kober Cezaevine sevk edilmeden önce güvenli bir mekanda tutulması kararı verildi" açıklamasında bulundu.
Maskeler düştü
Siyasi analist Ali ed-Dali, Beşir’in azlini, "30 yıllık mutlak iktidarı sonrasında aşağılayıcı bir eylem’ olarak nitelendirdi. Dali, "Ömer el-Beşir, halkı sürekli güdebileceği vehmine kapılmıştı. Ama bu durum, çevresindeki insanlar tarafından gerçekleşti" dedi.
Ali ed-Dali, "Ancak Sudan halkı, kendilerine sunulan şeylerin, 2019 yılına doğru, Beşir’in arkasına saklandığı maskenin düşmesi sonrasında yalan olduğunu anlamaya başladı. Beşir’in devrilmesi, bazı mesajlar taşıyor. Bunların en önemlisi ise silahlı kuvvetlere oldu. Ona, askeri darbeler döneminin sona erdiği ve siyasi örgütlerin, ordunun nüfuzundan uzak durduğu mesajı verdi" değerlendirmesinde bulundu.
İlk kıvılcım
Devrimin ilk kıvılcımı, 19 Aralık 2019 tarihinde Sudan’ın kuzeyindeki Nil Nehri Eyaleti’nin Atbarah şehrinde görüldü. Şehirde, kötüleşen ekonomik koşullar kınanmış, ekmek ve yakıt sağlanması çağrısı yapılmıştı. Protestolar, ikinci gün kuzeydeki Dongola, Kerime, ed-Damir, Berber, doğudaki Port Sudan ve el-Gadarif şehirlerine genişledi. Buralarda iktidar partinin yönetim merkezi ve yerel yönetim binaları ateşe verildi. Durum, yerel yetkilileri olağanüstü hal ilan etmeye zorladı ve yetkililer, el-Gadarif ile Nil Nehri Eyaleti’nde 8 kişinin öldüğünü açıklamak zorunda kaldı. Devrimin başkent Hartum’a ulaşmasıyla 25 Aralık’ta halk hareketinde bir farklılık ortaya çıktı.
Geçiş süreci
Beşir’in devrilmesi sonrasında Sudanlılar, Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri (ÖDBG) ile Askeri Geçiş Konseyi (AGK) arasında 17 Ağustos 2019 tarihinde imzalanan anayasal belgeye uygun olarak sivil- askeri ortaklık üzerinde uzlaşı sağladı. Bu çerçevede 21 Ağustos’ta başlayan ve seçimlerin gerçekleşmesiyle sonlanacak olan 39 aylık geçiş aşamasına liderlik etmek üzere egemen bir askeri ve sivil konsey kuruldu.
Sudanlılar, mevcut geçiş sürecinin ülkelerine barış getirmesini, ‘30 yıllık eski rejim dönemi boyunca ekonomik baskılara ve özgürlüklerin sindirilmesine tanık olan dönemden uzaklaşarak’ ekonomik ve yaşamsal koşullarının iyileştirilmesine katkı sağlamasını umuyor.
*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Independent Türkçe için çeviren: Kübra Şahin