İran’da koronavirüs (Kovid-19) nedeniyle ölenlerin sayısı son 24 saatte 139 kişi artarak 2 bin 517’ye yükseldi. İran, Çin ve İtalya’dan sonra en yüksek vaka ve ölüm sayısına sahip ülke oldu. Söz konusu durum ülkeyi, salgının Ortadoğu’daki merkezi haline dönüştürdü.
Belki de salgının nedeni, krizin başlangıcından bu yana parlamento seçimlerinin seyrinden endişe eden İran hükümetinin gizliliği benimsemesi, ardından da salgının İran halkı arasında yayılmasına neden olan dini alanları kapatmaması oldu. Benzer şekilde yüksek vaka riski taşıyan şehirlerin karantina altına alınmasında da gecikme yaşandı. Ancak bu durum, Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani tarafından reddedildi. Yapılan değerlendirmeler gecikmenin nedeninin din adamlarının kutsal mekanların kapatılmasına karşı gelmesi ve İran şehirlerinin karantinanın ekonomik sonuçlarına dayanamayacak olmasından da kaynaklanıyor olabileceği yönünde.
İran, tüm uluslararası arenada krize yol açan salgını ‘İranlıların genlerini ve direniş gruplarını hedef alan bir biyolojik savaş’ olarak nitelendirmişti. Nitekim Çin ve İran’dan ABD’ye yönelik komplolarla ilgili çeşitli suçlamalar gündeme gelmişti.
Komplo teorilerine yönelen İran, virüsle mücadelede ABD’nin yardım önerilerini kabul etmedi. İran Rejim Lideri, Nevruz kutlamaları sırasında yaptığı açıklamada ABD’nin koronavirüs salgınının kötüleşmesini sağlamak veya bilgi toplamak için tıbbi personel ve ilaç gönderebileceğini belirtti. Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani de ABD’nin zor şartlar altında yardım etmeye hazır olduğunu söylemesinin tarihin en büyük yalanlarından biri olduğunu vurguladı.
İran yalnızca ABD’nin yardımlarını reddetmekle kalmadı, aynı zamanda Sınır Tanımayan Doktorlar örgütünün yardımlarını da geri çevirdi. İran Sağlık Bakanı, örgüte hitaben yaptığı açıklamada minnettarlığı dile getirirken mevcut ulusal seferberlik planı ve İran silahlı kuvvetlerinin virüsle mücadele için kullandığı tıbbi yetenekler göz önüne alındığında şu anda yabancılar tarafından hastanelere yatak sağlanmasına gerek olmadığını belirtti.
İran’ın Sınır Tanımayan Doktorlar hakkındaki şaşırtıcı kararı, İran Rejim Lideri Ali Hamaney’in ‘ABD’nin hastalıkla mücadele önlemlerine’ dair şüphelerini ifade etmesinden yalnızca iki gün sonra geldi. İran rejimi, dış yardımın reddedilmesiyle birlikte salgınla mücadeleyi engellediği gerekçesiyle ABD yaptırımlarının kaldırılması için krizden yararlanmaya çalıştı. Bu çerçevede ilk vakanın görülmesinden bu yana virüsle mücadelede yaşanan başarısızlığın ana nedeninin ABD’nin yaptırımları olduğu savunuldu.
Ancak yapılan değerlendirmeler İran ekonomisinin dünyanın geri kalanı gibi krizi büyük ölçüde hissetmeyebileceği yönünde. Zira İran rejimi, kuruluşundan bu yana kaynaklarını savaş ekonomisi çerçevesinde yönetiyor ve uzun yıllar boyunca uygulanan yaptırımların üstesinden gelmek amacıyla da petrol dışında ihracatı artırmaya çalışıyor.
Ancak yine de salgın tıpkı diğer ülkelerin ekonomilerinde olduğu gibi İran ekonomisi üzerinde de bazı olumsuz etkilere yol açacak. Mevcut virüs krizinin İran ekonomisine zarar vermesi ve gayri safi yurtiçi hasılanın daralmasına yol açması bekleniyor.
Veriler, yüzde 3’lük bir daralmanın yaşanacağına işaret ederken bu durum İran hükümeti yoksul kesimleri ve krizden etkilenecek şirketleri desteklemek için bir dizi önlem ilan etti. Bu durumun bütçe açığı, dış yaptırımlar ve kötü yönetimin yanı sıra küresel petrol fiyatlarının çöküşü nedeniyle hükümete ağır bir yük getireceği konusunda şüphe yok.
İran ekonomisini kontrol eden şirketlerin çoğunluğunun Devrim Muhafızları’na ve hükümete bağlı olmasına rağmen hükümet, finansal yardımların sağlanacağı bir dizi sektör belirledi. Nitekim destek planına yönelik belirsizlik de sürüyor.
İran Merkez Bankası’nın açıklamasına göre tüm bankalar, kuruyemiş ve tatlı satan dükkanlar, mağazalar, seyahat ve turizm acenteleri, oteller, nakliye şirketleri, havayolları, tekstil, deri ürünleri üreticileri, spor ve eğlence merkezleri gibi virüs salgınından etkilenen 10 iş grubuna düşük faizli kredi sağlama talimatı verildi.
Diğer bir plana göre ise İran, yeni yılda çalışanların maaşlarını yüzde 50 artırma yoluna gidecek. Hedef kitle, en zor durumdaki sektörler arasından seçilecek. Nitekim bu adımla maaşlar enflasyon oranının üzerine çıkarılarak satın alma gücü ve virüs salgınını durdurmak için önlemler alma yetenekleri artırılacak.
Tahran hükümetinin karşı karşıya olduğu zorluk, İran ekonomisinin bir kısır döngü içerisine sokarak koşulları daha da kötüleştirecek. Ticari faaliyetlerdeki azalma, hükümetin vergi gelirlerinde azalmaya, bütçe açığının artmasına ve nakit transferlerinde ek harcamalarla devlet borçlarının şişmesine yol açacak. Bu durum da hükümetin mali durumu ve bir bütün olarak ekonomi üzerinde daha fazla baskı oluşturacak. Tüm bu durum Tahran’ı 1979 yılında gerçekleşen İslam devriminden bu yana ilk kez Uluslararası Para Fonu’na (IMF) 5 milyar dolar kredi başvurusu yapmaya itti.
*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Independent Türkçe için çeviren: Kübra Şahin
independentarabia.com/node/106116