Koronavirüs yayılmaya ve dünyaya korku salmaya devam ediyor. Avrupa’da ve Kuzey Amerika’da yayılmaya başladı.
Latin Amerika, Afrika ve Hindistan’da da daha fazla yayılması bekleniyor. Çin’e gelince; salgını kuşatmayı ve sınırlamayı başardı.
Enfeksiyonun yayılma alanının genişlemesine ilişkin bu göstergeler düşük petrol talebi oranlarının gözden geçirilmesine, ardından da petrol ve finans kurumlarının fiyat düşüş oranlarını incelemesine yol açtı.
İki hafta önce Brent petrolün varil fiyatının yaklaşık 25 dolara gerileyeceği tahmin ediliyordu.
Gerçekten de fiyatlar şu an bu düşük seviyeye ulaştı. Hatta daha da gerileyerek 22 doları bile gördü.
Şimdi ise tahminler fiyatların yaklaşık 17 dolara kadar, hatta belki de yakın gelecekte, 2020’nin ikinci çeyreğinde 10 doların altına bile düşme olasılığı bulunduğuna işaret ediyor.
Bu olumsuz beklentilerin nedeni, hava ve kara araçlarının yakıt talebindeki azalma ve küresel ekonominin büyümesinin yavaşlamasıdır.
Talepteki bu düşüşler, küresel talebin günlük 20 milyon varil, diğer bir deyişle korona krizi öncesinde günlük 100 milyon varil olan toplam talebin yaklaşık yüzde 20 oranında azalmasına neden oluyor.
Bu, petrol üretim tarihinde benzeri görülmemiş bir durumdur.
Korona salgınından önce piyasaların aşırı arz ve aşırı petrol stoku konusunda endişeli olduğunu belirtmeliyiz.
Söz konusu dönemde piyasalara hakim olan soru şuydu:
Piyasalarda istikrarı sağlamak için üretimini kısan ilk ülke büyük üreticilerden Suudi Arabistan mı, Rusya mı yoksa ABD mi olacak?
Bilindiği gibi bu dönemde Suudi Arabistan zaten günlük 12 milyon varil olan üretim kapasitesine karşılık günde 7 ila 10 milyon varil üretiyordu.
Diğer yandan gerek Rusya gerekse ABD piyasalardaki arz fazlalığına rağmen neredeyse tam kapasiteleri (her biri günde yaklaşık 13 milyon varil) üretim yapıyorlardı.
Bu yüksek üretim seviyesi, küresel petrol rezervine haftada yaklaşık 100 milyon varil eklenmesine, diğer bir deyişle 3 ay içerisinde petrol rezervinin günlük yaklaşık 1 milyon varil artmasına neden oldu.
Bu, son OPEC+ toplantısında üç yıldır yürürlükte olan üretim kısıntısı anlaşmasında herhangi bir değişikliği veya uzatmayı kabul etmeyen Rusya ile güvenilir bir üretim kısıntısı anlaşmasına varılmaması durumunda fiyatların korona krizi olmasa da kaçınılmaz olarak büyük bir düşüş yaşayacağı anlamına geliyor.
Korona salgınından önce sorun aşırı arz ve aşırı küresel petrol stoku ile nasıl başa çıkılacağıydı.
Şimdi, koronadan sonra ise talebin benzeri görülmemiş seviyelere düşmesi sorununa dönüştü.
Talep ve korona, iki acil ve geçici sorundur. Şimdi asıl zorluk azalan talep doğrultusunda petrol satın almak için pazarlar bulmaktır.
Diğer yandan negatif petrol göstergeleri ışığında rafineriler mümkün olan en az miktarda petrol satın almak zorunda kalacak.
Yine de fiyat düşüşünü depolama tesislerini doldurmak için bunu bir fırsat olarak görebilecek olan sanayileşmiş ülkelerin stratejik depolama tesislerinden gelecek taleplerle bu oranı artırmak mümkün olabilir.
Bu göstergeler elbette İran, Venezuela, Libya, Irak ve Nijerya gibi zayıf ya da ambargoya maruz kalan ekonomilere sahip bazı üretici ülkeler üzerindeki finansal baskının artacağına da işaret ediyor.
Bu ülkeler iç ekonomik durumlarını düzenlemede zorluklar yaşayacaklar çünkü çoğu, yıllık bütçelerini varil başına 50-60 dolar arasında değişen bir fiyat esasına göre düzenlemiş durumda.
Keza uluslararası petrol şirketleri de yeni petrol alanlarının araştırılması ve geliştirilmesi, yüksek maliyete sahip denizin derinliklerinde sondaja ayırmış oldukları bütçelerinde kısıntıya gitmek gibi keskin ekonomik sorunlarla karşı karşıya kalacaklar.
Daha önce yaşanan fiyat düşüşleri krizleri gibi şirketler işçi ve teknisyenlerinin sayısını azaltmaya yönelecek. Bu da operasyonlarını olumsuz etkileyecek.
Yukarıda bahsettiğimiz göstergelerin ışığında OPEC ülkeleri ile OPEC dışı ülkelerden (OPEC+) müttefiklerin bu yılın sonunda bir toplantı daha düzenlemeleri bekleniyor.
Belirli bir tarihten bahsetmek için henüz erken ancak petrol endüstrisinin acil ve kötüleşen durumu ışığında toplantının tarihi yaz sonu veya sonbaharın başı olabilir.
Toplantının gündeminin ilk sıralarında iki temel soruna çözüm bulmak yer alacaktır.
Bunlar üretim kısıntısı ile piyasalara yeniden istikrar ve güvenirlik kazandırmak için ikinci kez anlaşmaktır.
Arzu edilen fiyat oranı varil başına 40-60 dolar aralığıdır. Bu fiyat oranı, üretim oranında günlük yaklaşık 1 milyon varil kısıntıya gidilmesi ile birlikte ABD kaya petrolü üretim maliyeti için de uygundur.
Söz konusu oran, üretici ülkelerin 2020 bütçelerinde benimsemiş oldukları fiyattan daha düşük olsa da en azından yakındır.
Ayrıca koronanın neden olduğu düşüşten sonra fiyatları bir kez daha ortalama düzeylere yükseltmek de kolay olmayacaktır.
Önümüzdeki dönemde sorun, korona öncesinde olduğu gibi talepte günlük 1,2 milyon artış beklemek yerine yaklaşık 2-3 milyon varil oranında bir düşüşle başa çıkmaktır.
Bazı OPEC dışı üretici ülkeler (22 ülke) petrol fiyatlarının düşüşü ile kaya petrolü fiyatlarının da düşeceğini sandılar.
Ancak bu taraflar, ABD kaya petrolü üretimi göstergelerinin güçlü olduğunu ve kendisi ile mücadelenin zor olduğunu gözden kaçırdılar.
Hidrolik kaya kırma teknolojisi, Kuzey Amerika’da başarısını kanıtladı. ABD’de dev boyutlara ulaşan rezervler bulunuyor.
Buna ek olarak bahsi geçen endüstri halihazırda kaya petrolü endüstrisini kuran küçük yatırım şirketlerini satın alan dev petrol şirketlerine büyük kazanç sağlıyor.
Teknolojinin başarılı olması, dev rezervlerin varlığı, büyük petrol şirketlerinin dev sermayesi, bütün bu faktörler, bilhassa ekipmanların maliyetinin gün geçtikçe düşmesiyle sınırlanması ve küçültülmesi zor yeni bir endüstrinin kuruluşuna yol açmıştır.
Mevcut bilgiler, bazı dev petrol sahaları ile birlikte ABD’de kaya petrolü üretim maliyetinin varil başına 40-50 dolar arasında olduğunu gösteriyor.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Independent Türkçe için çeviren: Beyan İshakoğlu
© The Independentturkish