Artan gıda enflasyonu ve hayat pahalılığına geçici bir çözüm olarak getirilen, Tarım Kredi Genel Müdürü Fahrettin Poyraz’ın 2,5 aylık planlama yapıldığını duyurduğu tanzim satışların başlamasının ardından gözler kalıcı çözümde.
Çözüm, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın da birçok kez duyurduğu gibi, 2018 sonundan bu yana konuşulan yeni hal yasası tasarısı olarak görülüyor.
Tam adıyla “Sebze ve Meyveler İle Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi Taslağı” gündemde iki önemli başlıkla geniş yer tutuyor: Komisyoncuları tamamen kaldıracak olması, hal yönetiminin belediyelerden alınıp özel şirketlere verilmesi.
Bu iki maddenin yanı sıra 21 maddelik taslakta öne çıkan tüm değişiklikler şöyle:
1) Tanımlar değişti
Eski yasada yer alan 23 “anahtar kelime”, 18’e indi. Yasada kime ne denildiğini açıklayan bu kelimelere eklenenler de oldu, tanımlaması değiştirilenler de. Buna göre:
Tanımı yasadan kaldırılanlar | Yasaya yeni eklenen tanımlar | Yasadaki tanımında değişiklik olanlar | Tanımı aynı kalanlar |
Belediye toptancı hali | Hal yeri tespit komisyonu | Bakanlık | Hal hakem heyeti |
Özel toptancı hali | Kapalı pazar yeri | Üretici örgütü | Belediye |
Hal rüsumu | Sistem | Künye | Pazar yerleri |
İlgili bakanlıklar | Mal | Pazarcı | |
Komisyoncu | Toptancı hali | Perakendeci | |
Meslek kuruluşları | Semt pazarı | ||
Toptancı hal konseyi | Tüccar | ||
Toptan satış miktarı | Üretici | ||
Üretici pazarı |
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçişin ardından, bazı bakanlıkların yapılandırılması kapsamında, yeni hal yasasında “Bakanlık” tanımının karşısında Gümrük ve Ticaret Bakanlığı yerine “Ticaret Bakanlığı” yer alırken, tasarının kapsam dışı bıraktığı iki önemli kelime “komisyoncu” ve “hal rüsumu” oldu.
- Hal rüsümu artık yok
Buna göre üreticinin gönderdiği ürünleri hal içerisine alıp, üretici adına satışını gerçekleştiren ve satış üzerinden komisyon alan kişiler artık olmayacak. Aynı şekilde halden toptan mal alanların halcilere ödediği ve halcilerin de belediyelerin hesabına yatırdığı meblağ olan hal rüsumu da yeni yasada olmayacak. Hal rüsumu, toptancı halinin temizlik, güvenlik, aydınlatma, bakım ve onarımında kullanılıyordu.
Mevcut yasada “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı” ile “Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı”nı kapsayan “İlgili bakanlıklar” tanımı da yeni yasada kaldırılacak. Ancak bazı noktalarda söz konusu bakanlıklarla koordineli çalışmalar olacak. Benzer şekilde Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu ile Türkiye Ziraat Odaları Birliği’ni kapsayan “Meslek kuruluşları” tanımı yeni yasada yok ancak hal yerlerinin tespiti başta olmak üzere bazı konularda odalara başvurulacak.
Çiftçi-Sen Genel Başkanı Abdullah Aysu, Independent Türkçe’ye yaptığı açıklamada hal rüsumu ve komisyoncunun kaldırılmasının maliyetlere çok etki etmeyeceğini söyledi:
“Domatesin kilogramı son olarak yedi liraya kadar dayanmıştı. Bunun rüsumu yüzde 1 ya da 2’dir en fazla. Komisyoncuya gelirsek de 2017 yılında 10 kilogram soğanın fiyatı 5 liraydı. Biz 2018 ve 2019’da kilogramını beş liradan almaya başladık. O zaman komisyoncu yok muydu? Demek ki mesele tek başına komisyoncu değil."
“Tamam aracısız olsun ama tohumdan sofraya kadar tüm sürecin yenilenmesi, üretim girdileri fiyatlarına düzenleme getirecek kamu kurumlarının olması gerekiyor” diyen Aysu, piyasada gıda fiyatlarını artıran nedenleri şöyle açıkladı:
“Üretim sürecinde su hariç, gübre, mazot ve ilacı dışarıdan satın alıyoruz. Bunlar yüksek vergili ve döviz kuruna bağlı. 2018’de gübre fiyatındaki artış yüzde 100’ü geçti. Esas gübre ise nisanda kullanılacak. Geçen yıl ekim ayında tohum toprağa verildi, şimdi hasada yaklaşıyoruz. Toprağın azot ihtiyacı için gübreleme olacak. Maliyetler daha da artacak. Aynı şekilde mazot, benzin fiyatını geçmiş durumda. İthal tarım ilaçları çok pahalı.”
Tek tip toptancı hali
Tasarının yasalaşması durumunda “Belediye toptancı hali” ve “Özel toptancı hali” tanımı kullanılmayıp, bu ikisi yerine yalnızca “Toptancı hali” ibaresi yer alacak.
“Kanunda yer alan asgari koşulları taşıyan projeler çerçevesinde belediyelerle gerçek veya tüzel kişiler tarafından kurulan, malların ayrı ayrı yahut birlikte toptan alım ve satımı ile kaydının yapıldığı yer” olarak tanımlanan toptancı halinin yeni açıklaması şu şekilde daraltıldı: Malların ayrı ayrı yahut birlikte toptan alım ve satımının yapıldığı yerler.
Hallerin meclisi gidiyor, “Hal yeri tespit komisyonu” geliyor
Yeni yasayla birlikte hallerin “meclisi” konumundaki, malların ticaretinin yasaya uygun yapılıp yapılmadığı konularında görüş alışverişinin gerçekleştiği, alınacak önlemlerin tespit edildiği “Toptancı hal konseyi” olmayacak. Gerekçe ise Hal Yasası’nın yürürlüğe girdiği 2012 yılından bugüne yalnızca konseyin yalnızca bir kez toplanması.
Yasayla yeni gelen “konsey” ise “Hal yeri tespit komisyonu”. Toptancı hali kurulacak yerler, Ticaret Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, ilgili belediye, ticaret veya ticaret ve sanayi odası, ticaret borsası, esnaf ve sanatkarlar odaları birliği ile ziraat odası temsilcilerinden oluşan hal yeri tespit komisyonunca oy çokluğuyla belirlenecek. Mevcut yasada hal yerleri, belediyeler tarafından odaların görüşü alınarak kuruluyor.
Yasada tanımı kaldırılacak terimlerden biri de “toptan satış miktarı”. Hallerin özel şirketlerce işletilecek olmasının ardından Bakanlıkça belirlenen toptan satış miktarları da tanıma da yeni yasada yer almadı.
Halin yanı sıra üreticilerin pazar yerlerinde satabilecekleri mallara ilişkin sınırlamalar “üreticilerin teşvik edilmesi” amacıyla kaldırıldı.
Artık her şey “Sistem”de kayıtlı
Yeni eklenen terimlerden “Sistem”, halde satışı olacak ürünlerin elektronik ortama aktarılmasını açıklıyor. Mevcut yasada "hal kayıt sistemi" kullanılırken, yeni yasada "Sistem" şu şekilde açıklanıyor: Ticaret Bakanlığı bünyesinde elektronik ortamda kurulan ve internet tabanlı çalışan, kanun kapsamındaki mallara ilişkin bildirimlerin yapıldığı merkezi kayıt sistemi.
“Kapalı pazar yerleri”nin mevcut yasada bahsi geçiyor ancak resmi tanımı yoktu. Yasa taslağındaki resmi açıklama şöyle: Sabit bir tavanı veya çatısı olan, kapıları, pencereleri ve giriş yolları dışında bütün yan yüzeyleri kalıcı olarak tamamen kapatılmış üretici ve semt pazarları.
Halde satılacak ürünler değişiyor
Mal: Ticarete konu; sebze ve meyveler, et ve et ürünleri, süt ve süt ürünleri, su ürünleri, arı ürünleri, kesme çiçek ile arz ve talep derinliğine göre Bakanlıkça belirlenecek diğer gıda ve tarımsal ürünler.
“Süs bitkileri ve yumurtayı” da içeren mevcut yasada et ve et ürünleri, süt ve süt ürünleri, su ürünlerini arz talep derinliğine göre belirliyor.
Künye: Sebze ve meyveler ile Bakanlıkça belirlenecek diğer malların üretim yerini, cinsini, miktarını, hangi üretici ve işletmeye ait olduğunu, varsa sertifika bilgilerini ve Bakanlıkça uygun görülecek diğer hususları ihtiva eden barkodlu etiketi veya bu bilgileri içeren belge. Söz konusu belge için mevcut yasada Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın da görüşü alınıyor.
Yeni yasa taslağında belirsizliğin en fazla olduğu terim ise “üretici örgütleri”. Mevcut yasaya göre üretici örgütleri, üreticilerce kurulan, Bakanlık’tan üretici örgütü belgesi almış tüzel kişilikler. Yeni yasada üreticilerin kurdukları kooperatifler, kooperatif üstü kuruluşlar, birlikler ve birliklerin kurduğu sermaye şirketleri üretici örgütü olabiliyor. Sebze ve meyvelerin satışında eskiden “komisyoncuyu” da söz sahibi yapan yasa, üreticiler, üretici örgütleri, toptancı halinde faaliyet gösteren tüccarların yanı sıra “yeni” olarak “ithalatçıları” da kapsıyor.
2) Halleri belediye değil anonim şirketler kuracak
Mevcut yasaya göre yer tespitinden de kurulmasından da denetimden de sorumlu belediyelerin nüfuzu, yeni yasa taslağında daraltıldı.
Yasanın üçüncü maddesinde yapılan değişiklik kapsamında toptancı halleri anonim şirketler tarafından kurulacak. Bu şirketlerin belirlenmesinde ise ihale yöntemi kullanılmayacak. Bunun yerine Ticaret Bakanlığı, ilan ile başvuruları toplayacak. Başvuruları ise Bakanlık’ın oluşturduğu bir komisyon değerlendirecek.
Bakanlık ayrıca, hal kuruluşu yetkisini kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına verebilecek. Bu kuruluşların toplam payı da en az yüzde 51 olacak.
3) Neresi, nasıl hal olacak?
Gıda güvenilirliğine risk oluşturabilecek tesislere belli bir uzaklıkta olan hal yerlerini, yukarıda bahsettiğimiz “Hal tespit komisyonu” belirleyecek.
İmar planlarının Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ya da belediyelerce onaylanacağı hal mekanlarında gerekirse “acele kamulaştırma” yapılabilecek. Kamulaştırılan alanlar, Hazine adına tapuya tescil edilecek. Kamulaştırma bedeli Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca karşılanacak.
Toptancı hali yeri olarak belirlenmiş alanlardaki Hazineye ait taşınmazlar Ticaret Bakanlığı’na tahsis edilecek. Bakanlık tarafından belirlenen yatırımcıya ya da yukarıda bahsi geçen anonim şirketine 49 yıllığına bedelsiz olarak sürekli irtifak hakkı, yani kullanma ve arazinin faydalarından yararlanma hakkı tanınacak.
Mevcut yasada hal yeri olarak belirlenmiş alanlarda özel mülkiyet varsa, rızaen satın alma ya da kamulaştırma yoluna gidiliyordu. Belediyeler, işletmeyi yap-işlet-devret modeliyle gerçek veya tüzel kişilere devredebiliyordu.
Toptancı hallerindeki işyerleri, üretici, üretici örgütü ve meslek mensuplarına da kiralanabilecek. Ancak bu kişi ya da kuruluşlara, toplam işyeri sayısının yüzde 30’u ayrılacak. Mevcut yasada bu oran yüzde 20. Kiralama bedeli ise işyerlerinin piyasa fiyatının yüzde 25’i üzerinden olacak. Faaliyeti sona erecek hallerde meslek mensuplarına iki yıl boyunca rayiç kira bedelinin dörtte biri oranında indirim sağlanacak.
Çiftçi-Sen Genel Başkanı Abdullah Aysu’ye göre üretici örgütlerine ayrılan yüzde 30’luk yerin doldurulması mümkün değil. Yasanın “üretici örgütü” çatısı altında topladığı kooperatifleri, birlikleri ve meslek odalarını ayrı ayrı değerlendirmek gerektiğini savunan Aysu, şöyle konuştu:
“Kooperatifler çiftçilerin ekonomik örgütleridir. Ziraat odaları meslek örgütleri. Sendikalar da hak arama örgütleridir. Birlikler, kooperatiflerin bir araya gelmesiyle oluşur. Bu da Türkiye’de 16 tanedir. Örneğin TARİŞ, Marmara Birlik ya da Trakya Birlik. Yeni yasada bu örgütlere yer verileceği söyleniyor ancak bunun bir kıymeti harbiyesi yok. 4572 sayılı kanundan sonra vurulan darbe nedeniyle kooperatiflerin gıda sektöründeki payı yüzde 2’ye düşmüş durumda. Yer verilse dahi kiralamaya güçleri yok. Verilen yerlerin doldurulacağını düşünmüyorum.”
Yeni yasa taslağı üretici örgütlerine ayrılan alanın doldurulamaması durumunda şu yolun izleneceğini söylüyor: Üretici örgütlerine ayrılan işyerlerine yeteri kadar talep olmaması veya boşalan işyerlerinin doldurulamaması hâlinde, Bakanlığın izniyle bu işyerleri diğer talep sahiplerine rayiç kira bedeli üzerinden kiraya verilebilir.
4) Hallerle birlikte hangi tesislerin kurulması zorunlu?
- Laboratuvar
- Soğuk hava deposu
- Elektronik ticaret platformu
- Müstakil depolar
- İdare binası
- Bilgi işlem merkezi
- Giriş-çıkış kapısı/turnike sistemi -kantar
- Otopark
- Atık işleme ve depolama alanları
- Sosyal donatılar
- Halin kurulduğu yerin üretim yapısı ve tüketim kapasitesi ihtiyacına göre yönetmelikle belirlenen diğer altyapı ve hizmet tesisleri
5) Bakanlık ihaleyle hizmet satın alabilecek
Mevcut yasanın 15’nci maddesine yapılan ekleme şöyle:
Ticaret Bakanlığı, “malların sınıflandırılması, tasniflenmesi, ambalajlanması, taşınması ve depolanması gibi lojistik hizmetlerin verilmesini ve soğuk zincirin korunmasını teminen düzenlemeler yapmaya, gerekli durumlarda bu hizmetlerin üçüncü şahıslarca verilmesine yönelik ihale düzenlemeye, düzenlenecek ihaleye ilişkin usul ve esasları belirlemeye ve diğer her türlü tedbiri almaya” yetkilidir.
6) Hal hakem heyetinin yapısı ve heyete ödenecek para
Üreticiler ile meslek mensupları arasında veya meslek mensuplarının kendi aralarında, kanunun uygulanmasıyla ilgili olarak ortaya çıkan uyuşmazlıklara çözüm bulmak için il veya ilçe merkezlerinde kurulacak hal hakem heyeti mevcut yasada şu isimlerden oluşuyor:
“Tarım il müdürlüğü, belediye, baro, ziraat odası, ilgili mühendis odası, ticaret ve sanayi odası ile esnaf ve sanatkârlar odaları birliği tarafından görevlendirilecek birer üye ve en fazla üyeye sahip tüketici örgütü ile komisyoncu ve/veya tüccarların oluşturduğu dernekçe seçilecek birer temsilcinin katılımı ve o yerin mülki idare amirinin onayı.”
Yeni uygulamada üye sayısı altıdan beşe düşürülecek hakem heyetinin yasa taslağındaki yapısı ise şöyle:
“Tarım ve orman il müdürlüğü, belediye, baro, ziraat odası, ticaret odası/ticaret ve sanayi odası ile esnaf ve sanatkârlar odaları birliği tarafından görevlendirilecek birer üye ve o yerin mülki idare amirinin onayı.”
Hakem heyetinin üye sayısının düşürülmesine gerekçe olarak “Üye yapısının sadeleştirilmesi ve yalnızca bağlayıcı kararların alınması” gösteriliyor.
Ticaret Bakanlığı’nın heyet üyelerine ödediği “Huzur hakkı” miktarı da artırıldı. Buna göre hal hakem heyeti üyeleri ile raportörlere katıldıkları her toplantı için ödenen, memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucunda bulunacak gösterge rakamı miktarı bin 500 liradan 2 bin liraya yükseldi. Huzur hakkı, resmi işlerde, belli bir konuyu görüşmek üzere toplanan bir kurulun üyelerine bu görevlerinden dolayı verilen parayı ifade ediyor.
7) Haldeki uyuşmazlıklar
Mevcut yasa, değeri 50 bin Türk Lirası’nın altındaki uyuşmazlıklarda hal hakem heyetlerine başvuruyu zorunlu kılıyor. 50 bin liranın üzerindeki anlaşmazlıklar Asliye Ticaret Mahkemesi’ne taşınıyor ve heyetin kararı delil olarak sunuluyor.
Yeni yasa taslağında bu sınır 100 bin Türk Lirası’na çıkartıldı. Gerekçe olarak “100 bin TL ve üzerindeki uyuşmazlıklarda Hal Hakem Heyetlerine başvuru yapılmaması sağlanarak Hal Hakem Heyetlerinin iş yükünün azaltılması ve etkin çalışması amaçlanmıştır” denildi.
Uzmanlar ne diyor?
Çiftçi-Sen Genel Başkanı Aysu, hallerin kurulma hakkının belediyelerden alınıp anonim şirketlere verilmesi kararını eleştirirken, özel sektörün hal piyasasına girmesinin rekabeti güçlendirmesi nedeniyle iyi bir konsept olduğunu savunan da var.
“Anonim şirketler kişiye aittir, özeldir ve kâr amaçlıdır” diyen Aysu’ya göre hallerin şirketlere verilmesiyle halkın hak arama ihtimali olmayacak:
“Belediye yönetimlerinin de eksiği gediği var. Ancak kamunun yönettiği bir durumda yurttaşlar hak arama imkanına sahip.”
Türkiye’deki toplam 175 halin 30’a düşürüleceğini aktaran Aysu, artık arı, süt ve et ürünlerinin de satılabileceği, satılamayan ürünler için de Bakanlık’a başvurulabileceği hal modelinde ürün yelpazesinin çok arttığını söylüyor.
Aysu “Bu bize şöyle bir resim çiziyor: 30 tane büyük market, onun altında her şeyi satacak diğer marketler olacak” diye konuştu.
Şirketler, hal yönetimine geçerek hale ürün temininden de sorumlu olacak. Aysu bu ürünlerin temin edileceği yöntemi “kölelik” diyerek tanımlıyor.
“Hal sahipleri, köylüyü sözleşmeli üreticilik yaptıracak. Tek taraflı belirlenen sözleşmede ‘Bizim için şu kadara, şu fiyattan soğan üreteceksin’ denecek. Fiyatı kabul etmeyen köylüye ‘Finansal durumun kötü sana şu kadar avans’ teklifi götürülecek. Dolayısıyla gıdada ciddi bir tekelleşme hali yaşanacak. Dünya Ticaret Örgütü normlarına göre bir şirkete devletin müdahale etme yetkisi yok. Dolayısıyla fiyata müdahale etme yetkisi de yok. Ürünün yetmediği noktada ithalat işini de bunlar üstlenecek.”
Abdullah Aysu, “Yeni hal yasası çıkmasından itibaren altı ay sonra biz bu günleri arayacağız” ifadelerini kullandı.
Mevcut durumda tüccarlar, ürünü köylünün tarlasından alıyor. Aldıktan sonra hangi ildeyse, o ilin haline teslim ediyor. Ürünü teslim alan komisyoncu, başka bir şehre nakliyatını da gerçekleştiren kişi ya da kurum oluyor. Bu da bir sevkiyat masrafı anlamına geliyor. Ürünün son geldiği şehirde teslim alan komisyoncu ise bunu marketlere ya da manavlara satan oluyor.
“Her durağın bekleyeni kazancını alıyor” diyen Aysu, her durağın vergisinin olduğunu ve fiyatın yükseldiğini hatırlattı.
Independent Türkçe’nin ulaştığı ancak ismini vermek istemeyen bir Tarım ve Orman Bakanlığı yetkilisi ise yeni hal yasasının rekabet ortamı yaratabileceğini, bu durumda tekelleşmenin önüne geçileceğini vurguladı.
Özel sektöre hal açma imkanının verilmesinin olumlu olduğunu vurgulayan yetkili, “Bu durum belediyenin etkisini ortadan kaldırmaz. Neticede özel sektör, belediyenin yapamadıklarını yapıp, hali hem üretici hem tüketici için daha cazip kılabilir” dedi ve ekledi: Bir rakibin olması kötü değildir. Rakibin olmaması belki de onları tembelliğe itiyor.
Türkiye’de parsellerin ve işletmelerin çok küçük olduğunu, insanların tüketim alışkanlıklarının süpermarketlere kaydığını, dolayısıyla küçük işletmelerin ürünlerini süpermarket raflarında yer bulmasının giderek zorlaştığını aktaran yetkili şöyle konuştu:
“Diyelim ki X marketinin meyve sebze satın alma müdürüsünüz. Günlük 30 ton domatesi rafa koymak zorundasınız. Bu miktarı sağlamak için köye gidiyorsunuz. Köyde iki alanın birisi yedi, diğer 10 dönüm. Biri domatesin A çeşidini, diğeri B çeşidini ekmiş. Karşınızda büyük bir üretici de standart bir üretim miktarı da yok. 40 dönümlük 5 farklı tarlada bulduğunuz domates bile 13 gün sonra bitecektir. Devamlılığı sağlamak için müdür olarak küçük çiftçiye değil, büyük çiftçiye kayıyorsunuz. Ya da firmanız üçer beşer bin dönüm arazi kiralıyor. Artık büyük oranda ekebildiği, garanti müşterisinin olması ve küçüklerin rakip olabilme ihtimali olmadığı için fiyatı kendisi belirleyebiliyor. Burada problemin kaynağı hal değil. Çiftçilerin küçük parsellerde örgütsüz şekilde üretim yapıyor olmaları. Hal yasasındaki değişiklikler elbette ki tek başına yeterli değil. Üretici birliklerinin devlet tarafından desteklenerek küçük çiftçileri büyük üreticiler haline getirecek yapını kurulması gerekiyor. “