3 gençten İstanbul’a armağan: KarDes

Hayatlarının baharında 3 genç, İstanbul’un kültürel mirasına ve çok kültürlü yapısına herkesi çok daha kolay ulaştıracak bir uygulamaya imza attı

Fotoğraf: Independent Türkçe

İmparatorlukların başkenti, güzelliğiyle, tarihiyle dillere destan şehir İstanbul.

8 bin yılı aşkın tarihiyle her dönem önemli olan, her devletin gözünü diktiği kadim şehir.

Üzerine ne hikayeler ne şiirler ne şarkılar yazıldı.

Türlü aşklara şahitlik etti, milyonlarca insana yuva oldu.

Her sokağı, her kapısı, tüten her baca ayrı bir hikaye oldu bu şehirde.

Kimi siyasetçinin "ihanet ettik" dediği bu şehir için 3 genç yeni bir proje geliştirdi.

İstanbul’un hikayelerini toplayarak herkesin ulaşabileceği ücretsiz bir uygulamayı hizmete soktu. 
 


Narod Avcı, Atom Şaşkal, Rudi Sayat Pulatyan.

Narod henüz 27 yaşında. Rudi 26, Atom 24.

Üniversite eğitimlerini kısa süre önce tamamlayan bu 3 gencin yolu Hrant Dink Vakfı’nda kesişti.

Doğma büyüme İstanbul’lu olan Narod, Atom ve Rudi, bu şehrin çok kültürlü mirasını ve çok katmanlı yapısını keşfetmek isteyenler için KarDes uygulamasını hayata geçirdi ve İstanbul’a armağan etti. 

KarDes, İstanbul’daki 900’e yakın yapının yerini ve tarihini keşfetme fırsatı sunarken, hafıza turları ile İstanbul’un birçok semtinde yürürken hikayelerini dinleme, eski ve yeni fotoğraflarını görme fırsatı veriyor.

Toplumsal belleğe ışık tutarak İstanbul’un çoğulcu hikayesini anlatan KarDes uygulamasını Atom, Rudi ve Narod’dan dinledik.

Narod Avcı, projeye nasıl başladıklarını anlatarak, “Vakıf aslında kültürel miras projeleri uzun zamandır devam ediyor. Pek çok projesi var. Bunlardan bir tanesi de Türkiye Kültür Varlıkları Haritaları. O harita için pek çok dilde literatür taraması yapıldı ve literatürde yer alan kiliseler, mezarlıklar, okullar, sinagoglar oraya eklendi. Saha çalışması, fotoğraflarının çekilmesi, koordinatların belirlenmesi sadece Sivas, Kayseri ve Adana’da yapıldı. O harita üzerinden biz bölge bölge çalışmaya devam ediyorduk. O haritanın son çalışmasında sözlü tarih görüşmeleri de eklendi. Sivas, Adana ve Develi’de turlar yapıldı. Bu turlar da yüklendi. Vakıf da bu projeyi nasıl geliştiririz diye düşünürken bir telefon uygulaması yapalım denildi. İlk etapta İstanbul’la başlayalım sonra bunu artıralım diye düşünüldü. Aslında bu hazırlanan bilgiyi biraz daha güncelleyip herkesin kullanabileceği bir uygulama yapalım denildi” dedi. 

Rudi Sayat Pulatyan projeye nasıl dahil olduklarından bahsetti: 

Başka bir ekip tarafından yürütülen kültürel miras projeleri vardı. O ekipten, o hafıza sadece Narod’da var. Sonra ben geldim. Ardından da Atom katıldı.


“Hafızayı muhafaza etmek gerekiyor”

Projeye son isim olarak katılan Atom Şaşkal, neden bu projede yer aldığına ilişkin olarak “Aslında sosyal medyada gördüğümüz şeylerden biriydi. Ben de aynı hislerdeydim. Bu uygulamayı çıkardığımızda duyduğumuz şey şu oldu: Hep aklımızda olan bir uygulamayı sız çıkardınız. Böyle bir şey çıkması gerekiyordu İstanbul için. Biz de aynı heyecanla yaptığımızı düşünüyorum. Özellikle İstanbul’un semtlerinde bilinen ya da bilinmeyen birçok yapı var. Onun hikayelerini deştikçe paylaşma arzumuz da oldu. Onların bir uygulama kapsamında olması çok daha güzel ve ulaşabilir oldu. Böyle bir projede yer almak bizi daha da heyecanlandırdı” diye konuştu. 

Rudi ise bunun bir savunuculuk boyutu da olduğunu söyledi ve ekledi: 

Her gün bir sürü yapının önünden geçiyorsun ve diyor ki bu belli ki eski bir bina, bunun bir hikayesi vardır. Var, o binanın bir hikayesi ama senin ulaşabileceğin çok kısıtlı alanlar var. Çoğu anlatı resmi tarihin gölgesinde gidiyor biraz. Senin konuşabileceğin veya görünür olan hikayeler başta bir süzgeçten geçiyor.

Biz o daha görünmeyen, duyulmayan hikayeleri ortaya çıkartıyoruz. Bu da heyecanlı bir şey. Çünkü her incelediğin semt, her incelediğin yapının hikayesini aradığında bulabiliyorsun. Bulamadığında sözlü tarih görüşmeleri yapıyorsun. Onlar anlattıkça da bir hazineyi açıyor gibi oluyorsun.

O hazineden de ne çıkacağını bilmiyorsun. Çıkan şeyler muazzam anlatılar oluyor. Bu anlatılarla içeriği şekillendiriyoruz. İstiyoruz ki bu değişim dönüşüm kayda geçsin. İnsanların sözlü anlatıları dışında ulaşabileceğin çok bir şey kalmıyor. İnsanlar da yaşlanıyor. Bir şekilde onları toplamak, muhafaza etmek gerekiyor.


Proje sürecini anlatan Narod, “Çalışmaya literatürü taramakla başladık. Sonra saha çalışmasını başlatıyorduk. Her şeyden önce bizim öngördüğümüz rota mümkün mü ona bakıyorduk. Sonrasında mahalleliyle tanışmaya başlıyorduk. Bir kiliseye gidiyorduk, oradaki yaşlılarla (Narod onlara dede diyor) sohbet ediyorduk. Bir durağımızda kahvehane oluyordu. Rotayı bu şekilde oluşturuyorduk. Rotayı oluştururken bir yandan da sözlü tarih çalışmaları yaptık. Mesela Samatya’daki dedeler kilisenin bahçesinde toplanıyorlar. Kilise bahçesini bir sosyalleşme mekanı olarak kullanıyorlar. Dedelerden biri bize bunu anlattı, kaydını aldık ve uygulamaya koyduk” dedi. 

Çalışma sürecinde akademisyenler ve mahallelileri bir araya getirerek bir pilot tur yaptıklarından bahseden Narod, “Hem kendi anlatımızı sunduk onlara hem de onlar nasıl anlatıyor bunu dinledik. Orada bize verdikleri geri bildirimler sonrasında içeriği güncelledik” diye anlattı. 

Rudi aralarındaki iş bölümünün çok değişken olduğunu söyledi. Proje sürecinde herkesin her işi yaptığını ifaden eden Rudi, “Genel olarak ağırlık verdiğimiz bir iş oluyor mutlaka. Ben daha çok araştırma tarafında oluyorum. Atom daha çok içeriğin üretilmesi, yaygınlaştırılması ve görsel hazırlaması tarafında. Narod, projenin mali işleri ve koordinasyonuyla ilgileniyor oluyor. Ancak Atom da içerik hazırladı, ben de görsel tasarladım, Narod da bunları yaptı” şeklinde konuştu. 


“Aklımız hep bir diğer semtte kalıyor”

1,5 yıl süren projenin geçen ocak ayında lansmanı yapıldı.

Narod, Rudi ve Atom İstanbul’a armağan ettikleri bu uygulamayı tanıttılar.

Rudi, bu süreçte kendileri tarafından yapılmayan işlerin olduğuna da dikkat çekiyor:

İçeriğin seslendirilmesi, keşfet kısmındaki yapıların fotoğraflarının çekilmesi gibi. Bizim dahil olmadığımız birilerinden rica ettiğimiz işler de var.


Projenin ağırlıklı teknik kısmında çalışan Atom, röportaj boyunca sessiz kalmayı tercih ediyordu ki, ben bu sessizliğe dayanamayıp onu da sohbete kattım.

Uygulamadaki turları anlatan Atom, “9 semt 12 turla başladık. 14 Şubat’ta da İstanbul’un aşkları turunu ekledik. Şu an toplamda 13 tane tur var. Önümüzdeki haftada bir Kurtuluş turu ekleyeceğiz” dedi. 

Uygulamada, Balat’tan Kadıköy’e, Büyükada’dan Pera’ya, Sarıyer’den Galata’ya 9 semt yer alıyor.

Bu semtlerdeki, Yorgo’nun Gül Bahçesi, Büyükdere Dondurmacısı’nı, Apoyevmatini gazetesini keşfedebilir, Narmanlı Han’ın, Galata Mevlevihanesi’nin, Çelebi Camisi’nin hikayesini dinleyebilirsiniz.

Peki, bu semtleri ve yapıları neye göre seçiyorlar?

Ekibin içindeki en hazır cevap olan Rudi yanıtlıyor: 

Hep aklımız diğerinde kalıyor. Çünkü hepsini yapmak istiyoruz. Bu tarihi yarımada da turumuz yok. Biz mümkün olduğunca daha az görünür olan yerleri yapıyoruz. Tarihi yarımadayı az buçuk herkes biliyor. Orası daha görünür. Ancak Kurtuluş ile ilgili hikayeler daha kısıtlı. Bu uygulamada Kadıköy ve Balat da var. Çok kültürlü olan yerler ve tarihsel arka planı olan yerler. Mesela şu an Kurtuluş’u çalışıyoruz. 16'ncı yüzyıldan Kanuni Sultan Süleyman döneminde yerleşim yeri olan bir yer. Bir arka planı da olsun istiyoruz ki orada o hikayeleri anlatıları birikmiş olsun.


Narod ise Rudi’yi destekliyor: 

Amacımız hepsini bitirmek. Kadıköy çok bildiğimiz bir yer ama kültürel çeşitlilik bağlamında nasıl anlatabiliriz diye bakıyoruz. Rudi doğru söylüyor hep bir diğerinde aklımız kalıyor.

 

DSC_0134.JPG
(Soldan sağa) Narod Avcı, Rudi Sayat Pulatyan ve Atom Şaşkal / Fotoğraf: Independent Türkçe


“Hep bir şeyler eksik kalıyor”

Uygulama için yeni projelerinin tematik turlar çıkarmak olduğunu anlatan Rudi, “Pera turuna çıktık. Bölgeye hâkim olan akademisyeni, yerlisi soruyor: bu niye yok, şu niye yok. Ayrı ayrı tiyatrolar, sinemalar turu çıkar oradan. Hanlar turu, apartmanlar, pasajlar turu çıkar. Çok zordu ve ikiye böldük. O da yetmiyor hep bir şey eksik kalıyor. Bundan sonrada yapmak istediğimiz tematik turlar çıkarmak” dedi. 

Narod, semtlerdeki hangi yapıları nasıl tercih ettiklerini ise, “Çalışmaya başlamadan önce tur şirketleri, rehberler ve farklı kişilerle toplantılar yaptık. Dediler ki 12-13 durak olsun. Daha fazlasını 1 kişi gezemez. O yüzden biz kısıtlama ihtiyacı duyduk. Seçerken de insan hikâyesi varsa muhakkak orayı koymaya çalıştık” şeklinde anlattı ve hemen ardından Rudi lafa girdi: 

Bir insanın ansiklopediyi açıp bulabileceği bilgiyi az koymaya çalıştık. Biz kaydedilmemiş hikayeleri görünür kılmaya çalıştık ve öyle bir hikaye bulduğumuzda da uygulamaya dahil ettik. Ayrıca ‘Şu semtte sadece Ermeniler, şu semtte sadece Rumlar oturuyor’un ötesinde o insanların birbirleriyle nasıl etkileşim içine girdiği, birbirine nasıl temas ettiği, bu temasın günlük hayatın ne kadar parçası olduğuna dikkat ettik.


Pek konuşmayan Atom ise arada bir bize kendini hatırlatıyor.

Semt turlarında sivil mimariye de yer verdiklerinden bahseden Atom, “Semt turlarında çeşitli milletten, dinden oluşan yapıların ötesine geçtik. Turlarımızın içinde sivil mimari de var. Hamamlar, dükkanlar var. Onun için de çok bilinen ötesinde hikayesi olan, insana dokunan her türlü yapı turlarımızda bulunuyor” diye anlattı.

Uygulamanın 2 temel fonksiyonunu anlatan Rudi, “Biri keşfet kısmı diğeri turlar kısmı. Turlar kısmı bahsettiğimiz hafıza turlarının olduğu, rotaların olduğu, insanların yürürken dinleyerek tecrübe edeceği anlatılar var. Her bir noktada 10-12 tane anlatı var. Bu noktalar yürüme mesafesinde. Mahallenin hikayesi var. Bunları da hem tarihi hem güncel görsellerle destekliyoruz. Keşfet bölümünde Türkiye Kültür Varlıkları haritasından beslenerek hazırladığımız ve İstanbul’daki kilise, sinagog, mezarlık, cami ve hamamları kaydettiğimiz bir harita var” dedi.

Rudi, kendisine en çok keşfet bölümün heyecan verici geldiğini söyleyerek, “Bir yere gidiyorsun, uygulamayı açıyorsun o bölgede neler olduğunu görebiliyorsun. Hiç haberinin olmadığı bir kilise çıkıyor karşına. O binanın çok detaylı bir anlatısı olmasa da onun orada olduğunu fark ediyorsun. Hepimiz yaşamışızdır bunu. Acaba nedir bu bina demişizdir. Bu uygulama sana o binanın ne olduğunu söylüyor. O yüzden çok kıymetli” diye konuştu. 
 

2 GÖBEK FOTO.JPG
Fotoğraf: Independent Türkçe


“Hafıza çok çabuk unutuluyor”

Rudi, Narod ve Atom ilerleyen zamanlarda diğer şehirlerde de hikayeler toplamaya başlayacak.

Şimdilerde İstanbul hikayelerini biraz da artırmayı hedefliyorlar.

Hikayeleri toplarken de bolca görsel malzemeyi de toplamayı ihmal etmiyorlar.

Çünkü Atom, görselliğin çok ön planda olduğu bir uygulama olduğunu söylüyor ve ekliyor:

İstanbul’dan bahsediyoruz. Geçmişten bir fotoğraf varsa mutlaka günümüzle karşılaştırılmalı. Tüm bu imkanı sunuyoruz.


Rudi ise uygulamayı kullananlardan yorum bekliyor: 

Bir kent hafızasını yaşatmaya çalışıyorsun ve bunun bir türlü yolu var. Bu yollara neler ekleyebiliriz, nasıl çoğaltabiliriz bunların üzerine düşünüyoruz. Her türlü fikre de açığız. Daha bütüncül bir anlatı kurmaya çalışacağız önce İstanbul üzerinde sonra Türkiye üzerinde.


Şu ana kadar 15 bin kişinin indirdiği uygulamaya kullanıcılardan çeşitli öneriler de geliyor. 

Rudi, bu gelen önerileri şöyle anlattı:

Uygulama çıktıktan sonra kendi kişisel arşivlerini paylaşanlar oldu. Ankara’dan bir öğrenci, ‘Ankara’yı çalışmak isterseniz gönüllü olurum’ dedi. Hollanda’da yaşayan birisi arşivlerini paylaştı. Çok güzel bir şey yapıyoruz ama en kötü özelliği budur ya sivil toplumun. Bir sürü güzel şey üretiliyor ama ne kadar yaygınlaşıyor? Bu beklentimizin üstünde oldu.


İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile de görüşen Rudi, Atom ve Narod, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Kültür Varlıkları Koruma Kurulu Daire Başkanı Mahir Polat’a sunum yaptıklarını da söyledi. 

40 yakın sözlü tarih çalışması, 900’e yakın yapının yer aldığı uygulamada ünlüler de gönüllü olarak yer aldı.

Yetkin Dikinciler, Tilbe Saran, Hayko Cepkin, Banu Güven, Nejat İşler, Songül Öden, Serra Yılmaz, Ceylan Ertem gibi birçok isim de hikayeleri seslendirdi. 

Atom, uygulamanın turistlere de hitap ettiğine dikkat çekti: 

Uygulama Türkçe ve İngilizce dilinde. Ayrıca hep şöyle bir his vardır, çok turistik gelir. Biraz daha orada yaşamış insanların anıları duymak ister ya insan. KarDes buna da hizmet ediyor. Şuna da değinmek istiyorum: Hafıza çok çabuk unutuluyor. 100 sene belki çok eski gibi geliyor ama 2-3 kuşak öncesi. O kadar da eski değil. Hafıza unutulduğu için böyle bir uygulamada önemli hale geliyor.


Rudi bu sırada Twitter’dan gelen bir yorumu hatırlıyor:

Twitter’da bir yorum gördük. Biri birine yazmış Hollandaca dilinde ‘Böyle bir şey çıkmış, geldiğimde bununla da gezelim’ diye.


Yavaş yavaş röportajı sonlandırırken konuşmadığımız ne kaldı diye şöyle bir düşündük.

Narod, parmaklarıyla tüm konuları sesli sesli sayarken, Rudi tüm proje boyunca Narod’un böyle çalıştığından bahsetti. (Gülüyorlar)

İstanbul’un kültürel mirasını ve çok kültürlü geçmişini bir cep uygulamasında toplayan Narod, Atom ve Rudi’ye sorduğum son soru bu oldu: 

İstanbul’u bu kadar seviyor musunuz? 

Narod: Bütün samimiyetimle söyleyeyim başka bir yerde yaşayabileceğimi düşünmüyorum. Benim için önemli bir yer.

Rudi: İstanbul’dan başka bir yerde yaşayamam deyince benimle dalga geçiyorlardı. Daha kaç yer gördün diyorlardı. Sonra bir yerleri gördüm fikrim değişmedi. Öğrencilik hayatım boyunca Üsküdar’dan motora binip Karaköy’e geçmek benim için keyifli bir yolculuktu. 

Atom: Doğup büyüdüğün yeri sevmemek çok kolay bir şey değil. Özellikle de doğduğun şehir İstanbul ise. Zaten yaşadığım yerleri merak eden birisiyim. Şimdi Yeşilköy’e dair eski belgeler topluyorum. İstanbul’un tabi ki yeri ayrı. 

 

Independent Türkçe

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU