Sosyal medya modern dünyanın bir araya geldiği bir nevi sanal agoralar.
We Are Social'ın 2019 Küresel Sosyal Medya Araştırması raporuna göre dünya çapındaki sosyal medya kullanıcılarının sayısı yüzde 9 artarak 3 milyar 484 milyona yükseldi.
Cep telefonlarının lüks olmaktan çıktığı, okulların kapısından içeri giremediği ya da gizliden gizliye sokulduğu günler epeyi geride kalmış görünüyor.
Öyle ki; aynı araştırma 8-11 yaş arası çocukların yüzde 35'inin kendine ait akıllı telefonu olduğunu ortaya koyarken, bu oran 12-15 yaş aralığında yüzde 83'e çıkıyor.
Bir bakıma sanal agoralar sadece iletişimin sağlandığı ve kolaylaştığı yerler değil aynı zamanda türlü çılgınlıkları da içinde barındıran bir ortama dönüşmüş durumda.
İçinde kendini ifade edebilme kaygısını da barındıran.
Gençlerin son dönemde en çok ilgi gösterdiği sosyal medya mecraları arasında TikTok ve SnapChat gibi platformlar var.
Ve sosyal medya bir anlamda gençlerin birbirine medyan okuduğu, kendini tanımlayıp kanıtlamaya çalıştığı alanlar haline dönüşebiliyor.
Bunun en büyük kanıtı "meydan okuma" oyunları.
Son dönemde en çok göz önünde olanı ise "çelme takma" oyunu.
Oyun olarak nitelendirilse de Brezilya'da genç bir kızın ölümüne neden oldu.
Çelme takma oyununda üç kişi bir araya geliyor; ikisi havaya zıplıyor.
Ortadaki üçüncü kişi havaya zıpladıktan sonra kendisine iki arkadaşı tarafından çelme takılıyor.
Ayağı yerden kesilen kişi kendini birden zeminde buluyor.
Birleşik Krallık'tan yansıyan bazı videolarda ise iki kişi arkadaşlarını ellerine aldıkları bir kazak ile boynundan ya da göğsünden aşağıya çekip, üstüne çelme takıyor; 'şaka' yapılan kişinin ayakları yine yerden kesiliyor.
ABD'de başlayan oyunun dünyaya yayılması üzerine sadece aileleri değil eğitimciler ve siyasetçileri de bir telaş sardı.
İsrail Eğitim Bakanı Rabbi Rafi Peretz'in oyuna yönelik "Sıfır tolerans göstereceğiz" uyarısının ardından dün de Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk söz konusu sosyal medya akımının ölümcül olabileceği ve beraberinde getirebileceği tehlikeler ile ilgili yazılı bir açıklama yaptı.
Üç gencin yan yana zıpladığı ve iki yandakinin ortadaki arkadaşına çelme takıp zıplarken yere düşürdüğü bir oyun yayılıyor gençler arasında. Okullarımıza duyuru yaptık, ancak bunun bir oyun ve şaka olamayacağını, beyin kanamasına yol açabileceğini gençlere anlatalım lütfen.
— Ziya Selçuk (@ziyaselcuk) 19 Şubat 2020
Venezuela'nın başkenti Karakas'taki Santo Tomas de Aquino okulunda çekilen son görüntüler bu yeni sosyal medya akımının gençler arasında ne denli yaygınlaştığının açık bir kanıtı.
Brezilya'da genç bir kızın ölümünün yanında bilincini geçici olarak kaybeden çok sayıda genç var.
Malezyalı doktor Şazif Otman, bu gibi "eşek şakalarının" beraberinde baş ağrısı, sakatlanma, felç ve omurilikte ciddi hasarlara yol açabileceği kanaatinde.
Sakıncalı olarak tarif ettiği oyun sonrası kalıcı sakatlıklar yaşanmasa bile uzun vadede bazı hastalıklara gebe olabileceğini söylüyor doktor Otman.
"Beyin hücrelerini öldürme riski var"
Nöroloji uzmanı Dr. Oğuzhan Onultan da Malezyalı meslektaşı ile aynı fikirde.
Beyin ve sinir hastalıkları uzmanı Onultan, bu tip kontrolsüz düşmelerde kafa içinde kanama ve kafatası kırıklarının meydana gelebileceğini belirtiyor.
Onultan, "Hem boyun hem sırt omurlarında kırıklar, batın organlarında hasar oluşabilir. Yırtık ve kanamalar olabilir" diyor.
Kaburga kırıklarına bağlı karşı karşıya kalınabilecek durumlar ile ilgili uyarıyor.
Ancak tek uyarısı bu yönde değil:
Kaburga kırıklarına bağlı akciğere batma sonucu, akciğerde sönme veya havalanma sonucu acil müdahale gerektirecek acil durumlar söz konusu olabilir. Bunun yanında hiçbir şey ortaya çıkmamış gibi görünse de bazen beyindeki sinir hücrelerinin 'akson' diye tarif ettiğimiz kılıfta hasar meydana gelebilir. Bu kanama değil ama beyin hücresini öldüren bir hasar. Yani beyinde hücre kaybı meydana gelebilir. Sanki bir nevi felç geçirmiş gibi... Buna bağlı hafıza kaybı söz konusu. Kafa karışıklığı ve sersemlik hissi, zaman&mekan kaybı gibi durumlar ortaya çıkabiliyor. Kişi "Burası neresi, saat kaç?" gibi sorular bile sormaya başlayabiliyor. Yani kanama olmadan da sonucu ciddi olabilecek hasarlarla karşılaşmak mümkün görünüyor. Vücutta felce kadar götüren dehşetengiz bir süreçten söz etmemiz mümkün.
Meydan okuma hastalığı
Meydan okumalar sadece video paylaşım uygulaması TikTok ile sınırlı değil.
Instagram, Facebook, Youtube'da dünya çapında onlarca medyan okuma yarışına sahne oluyor.
Çöpleri temizlemeye teşvik eden "trashtag" meydan okuması gibi toplumsal bilinç kaygısıyla yapılan "challenge"lar bir yana, son dönemde hareketsiz durmadan çelme takmaya, mısır gevreği meydan okumasından tetris gibi yere dizilen itfaiye, polis ve acil müdahale ekiplerinin başlattığı iddialaşmaya değin çok sayıda akım kendini gösterdi, göstermeye devam ediyor.
Teknoloji editörü Cem Sünbül, sosyal medyadaki ilk meydan okumalardan biri olan "Ice Bucket Challenge" diye anılan buz kovası mücadelesini hatırlatıyor.
ALS hastalarına yönelik bilinçlendirme ve algı yaratma amacı taşıyan bu popüler meydan okumaya milyonlarca kişinin katıldığını ancak bunu uygulayan insanların birçoğunun sözkonusu farkındalık projesinden haberdar bile olmadığını olsa dahi sadece eğlenme amaçlı bir nevi gösteriye giriştiğini söylüyor.
Son dönemde gençlerin seçtiği meydan okuma yöntemlerinin birçoğunun ise sağlık açısından risk barındırdığı görülüyor.
Örneğin mısır gevreği meydan okumasında (cerealchallenge) yere uzanan kişinin ağzına süt dolduranlar bunun üstüne mısır gevreği döküp karşısındaki kişinin püskürtmeden yemesini bekliyor.
Söz konusu meydan okuma ile ilgili Birleşik Krallık Ulusal Sağlık Hizmetleri (NHS) bu denemenin boğulmaya bağlı olarak ani ölümlere yol açabileceğini söylüyor.
"Çocuklar var olduklarını kanıtlamak istiyor"
Şu anda görünen en son popüler ve bir o kadar tehlikeli meydan okuma ise çelme takma.
Psikolog Serap Duygulu'ya göre gençlerin bu gibi şakalarla kendilerini tanımlama çabası söz konusu.
Duygulu, sosyal medya üzerinden örgütlenen öğrencilerin anne babaları arasındaki uçurumun dağlar kadar olduğu benzetmesi yapıp konuşulan dilin farklı olduğuna işaret ediyor.
Sosyal medyanın insanları getirdiği noktanın her şeyi sunmak, her şeyi bir şova dönüştürmek olduğunu söylüyor:
Simülasyonlar içinde yaşıyoruz artık. Konuşmalarımızın bile ikonlara dönüştüğü bir yerdeyiz. Dolayısıyla her şeyin sunulması gibi bir ihtiyacın içinde her yönden böyle uyaranlar alan çocuklar soyut kavramların henüz oturmadığı yani yaptıklarının sonuçlarının nereye varacağının henüz idrak edilmediği bir noktadalar, ergenlikteler. Özgürleşme ve özerkleşme dönemi bir nevi. Çocuklar "Ben varım, ben ayrı bir kimliğim" diyor. Bazen yaptığımız davranışların olumsuz sonuçlarını bile bile de bunu yapabiliriz. İnsanlar selfie çekeceğim diye hayatlarından oldular. Ortada özellikle gençler açısından dürtüsel davranım şekli var. Yani düşündüğünü hemen yapıp uygulamak. Tekdüze okul hayatını, tüm gün okula kapanan öğrencileri düşündüğümüzde adrenalin ve heyecan ihtiyaçlarını gideremeyen gençlerin bu ve benzeri meydan okumalara yönelebileceğini görüyoruz. Bireysel, bedensel, zihinsel ve bilişsel hareketliliğin olmadığı rutin hayatlar karşısında çocuklar böyle davranıyor olabilir. O yüzden bu rutini kırıp gençlere kendilerini ifade edebilecekleri fırsatlar yaratmak lazım diye düşünüyorum. Çünkü çocuklar bir renk, bir heyecan, bir kabul ihtiyacı içindeler. O yüzden sıradan insanlardan farklılaşarak farklı şeyler ortaya koyma ihtiyacı içinde olduklarını söyleyebiliriz.
Psikolog Duygulu, öğrencilerin kendini tanımlayabileceği başka etkinlikler ile buluşabilmesi halinde meydan okumaların alanının kayabileceği düşüncesinde.
"Tüm bunlar TikTok yüzünden oluyor demek yanlış"
Teknoloji editörü Cem Sünbül de sosyal medyada günden güne yayılan bu meydan okumaların farkında olanlardan.
Sünbül, TikTok'u kullanan kesimin çok kalabalık olduğunu, o ortamda dönen videoların bir anlamda gerçek yaşamın kesiti olabileceğini belirtiyor.
TikTok kullanıcılarının nasıl bir hayat yaşadıkları ile ilgili söz gelimi Instagram'daki gibi farklı bir görüntü çizmeye çalışmadığını söylüyor.
Bu gibi mecralarda eğlencenin daha samimisinin ortaya çıkabileceği gibi meydan okuma gibi daha uçlarda olanının da yansıtılabileceğini öne sürüyor.
Cem Sünbül, medyanın farklı yaş grupları ve farklı kültürler içinde bir nevi kendini kanıtlama mecrası olabileceğini kabul ediyor ama önemli bir ekleme yapmayı ihmal etmeden:
İnsanların kendi aralarında olup bitenin sosyal medyada aynalanması diye düşünmek mümkün. Yani "Bunlar TikTok ya da Youtube yüzünden oluyor" demek yanlış. Çocuklar, ergenler görmek istediklerini, kendileri gibi yaptığı için daha fazla izliyor ve uyguluyorlar, bir anlamda pazarlıyorlar. Birer katılımcı olmak istiyorlar. Gençler "Beni burada kimse eleştirmez eleştirse de umurumda olmaz" diyebilecekleri bir ortamda kendilerini gösterdikleri için etkileşim artabiliyor.
© The Independentturkish