Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un, "26 Haziran 2009'da askeri şahısların, askeri mahalde işlediği suçlarda dâhil özel yetkili mahkemelerde yargılanmasının önünü açan yasa teklifi getiriliyor. Bunu kim hazırladı? Tamamen FETÖ ile ilgili, bu araştırılsın" sözleri üzerine ‘FETÖ’nün siyasi ayağı’ tartışması yeniden alevlendi.
2009’daki düzenleme ile ilgili verilen önergede imzası bunan AK Parti Disiplin Kurulu Başkanı ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “FETÖ’nün ayak takımı” nitelemesine yanıt verdi.
Aydın, “FETÖ’nün 15 Temmuz’da yol verdiği kişi mi siyasi ayak olur yoksa FETÖ’nün öldürmeye gittiği kişi mi?” dedi.
Aydın, Kılıçdaroğlu’nun grup konuşmasındaki açıklamasına benzer şekilde “15 Temmuz sonrasında bunlar kimlerle işbirliği halindeydi ve darbe gerçekleşmiş olsaydı kimler yönetime gelecekti?” sorusunu sordu.
CHP Lideri Kılıçdaroğlu hakkında suç duyurusunda bulunup bulunmayacaklarına ilişkin olarak Aydın, “Bilemiyoruz, konuşacağız” yanıtı verdi.
“FETÖ’nün ayağı yukarıda”
CHP Lideri Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında, “25 Haziran’ı 26 Haziran’a bağlayan gecede Meclis’te bir kanun görüşülüyor. Ordu, bazı FETÖ unsurlarını saptamış, özellikle Kayseri’de kişiler belli. Gelen yasaya bir önergeyle askeri şahışlar, askeri alanlarda suç işleseler de özel yetkili mahkemelerde yargılanmasına ilişkin düzenleme getirdiler. Başbuğ, ‘Bu konu araştırılırsa FETÖ’nün siyasi ayağı çıkar’ diyor. Hayır efendim, bu konu zaten belli. FETÖ’nün ayak takımı var burada. FETÖ’nün ayağı yukarıda... Grup başkenvekilleri, dönemin bakanları ayak takımıdır. Talimatı bir yerden alıyorlar” ifadelerini kullandı.
“Darbe gerçekleşmiş olsaydı kimler yönetime gelecekti”
Kılıçdaroğlu’nun iddialarının ardından Independent Türkçe’ye konuşan Aydın, şu ifadeleri kullandı:
FETÖ’nun 15 Temmuz’da yol verdiği kişi mi ‘siyasi ayak’ olur yoksa FETÖ’nün öldürmeye gittiği kişi mi ‘siyasi ayak’ olur? Aynı şekilde FETÖ’ye, 15 Temmuz’a ‘kontrollü darbe’ diyen birilerinin ve onların kontrolünde tanklar arasından nasıl sıvışıp gittiğini hepimiz çok iyi biliyoruz. ‘FETÖ’nün devirmek istediği kişi mi ‘siyasi ayak’ olur, yoksa FETÖ’nün getirmek istediği kişi ya da kişiler mi ‘siyasi ayak’ olur? Aslında bunun çok iyi irdelenmesi lazım. 15 Temmuz sonrasında bunlar kimlerle işbirliği halindeydi ve darbe gerçekleşmiş olsaydı kimler yönetime gelecekti, kimlerle beraber olacaklardı. Asıl sorgulanması gerekenler bunlar.
“Kim FETÖ’nün değirmenine su taşıyor”
7 Şubat ve 17-25 Aralık’tan sonra kimin nerede durduğunu sorgulamak gerektiğini söyleyen Aydın, “Kim FETÖ’ye karşı kefenini giyerek mücadele etti? Asıl bunlara baktığımızda ortaya çıkacak. Çok net. Bir terör örgütü olarak ilan edildikten sonra, hain emelleri anlaşıldıktan sonra kim FETÖ ile söylem birliği içine girdi. Kim FETÖ’nün değirmenine su taşıyor. Bunlara baktığımızda sonuç net ortaya çıkacak” dedi.
“Herkes bir defa aynaya bakmalı sonra itham etmeli”
FETÖ’nün terör örgütü niteliği belli olduktan sonra aynı dili kullananlar olduğunu savunan Aydın, “Başta eleştirenler, FETÖ’nün terör örgütü niteliği belli olduktan sonra bakıyorsunuz FETÖ ile aynı dili, söylemi kullanmaya başladılar. Adeta onun değirmenine su taşır pozisyon aldılar. Herkes bir defa öncelikle aynaya bakmalı. Kendi pozisyonuna bakmalı, duruşunu görmeli ona göre bir başka kişiyi itham etmeli” dedi.
“12-13 dakika uzun”
Askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmasının önün açan düzenlemede imza atmasına ilişkin Aydın, şunları söyledi:
Ben onunla ilgili detaylı açıklamalarda bulundum. Yasama süreci çok bellidir. O birleşim tutanaklarına baktığınızda, 25 ve 26 Haziran gece vakti, o kanunun geçmesi için ortak bir danışma kurulu önerisi verilmiş.
Nitekim Meclis olarak da zaman zaman sabaha kadar çalışıyoruz. Ortaklaşa kanunlar çıkarıyoruz. Tutanaklara baktığınızda, tek bir itiraz yok. Orada üç tane önerge bizim var.
Bir tane de CHP adına Akif Hamzaçebi’nin önergesi var. Toplamda dört önerge. Deniliyor ki, ‘bunların hepsi 12-13 dakikada nasıl geçer?’ Meclis’te hepimiz çok iyi biliyoruz, eğer bir mutabakat varsa 12-13 dakika bile uzun süredir. Üç beş dakikada bütün bunlar geçer.
Dolayısıyla neden tek bir söz söylemediler, aleyhinde konuşmadılar? Bunu daha önceki süreçlerde de gece yarısı verilmedi. Daha erken akşam saatlerine varılmadan, diğer grup başkanvekilleri ile görüşmeler yapıldı. Sadullah Ergin, o gün bakan, grupları gezdi.
“Demokratik bir paketti’
Eleştirilen paketin içeriği hakkında da “Son derece demokratik bir düzenleme. Avrupa Birliği Katılım Ortaklığı’nda çok net” diyen Aydın, sözlerini şöyle sürdürdü:
2009 İlerleme Raporu’nda da bu düzenlemenin AB muktesabatına uygun olduğu çok net bir şekilde ifade ediliyor. Bütün demokratik paketlerde olan birşey. Bütün siyasi partilerin isteyip de yapamadığı demokratikleşme paketlerinde olan birşey.
Şimdi askeri yargıdan sivil yargıya geçiş öngörüyor. Bunu yaparken de şunu diyor: Barış zamanında CMK 250. madde kapsamında bir suç işlerse. Bunların askerlik görevleri ile hiçbir alakası yok ki. Askerlik hizmeti ile alakası yok. Devletin güvenliği aleyhinde suç işliyorsa…
Devletin güvenliğini, birliğini, varlığını, bölünmez bütünlüğünü birebir ilgilendiren mevzular. Bunların askerlik hizmeti ile alakası yok. ‘Birisi asker ya da sivil farketmez, eğer bu suçlardan birini işliyorsa bu kapsamda sivil yargı yargılasın’ diyoruz. Bundan daha demokratik ne olabilir.
Askeri yargıyı 2017’de referandumda kaldırırken bu millet suç mu işledi? Askeri yargı olsaydı, sivil yargıdan daha mı adil bir şekilde 15 Temmuz’u yargılayacaktı?
Bunun da irdelenmesi lazım. Böylesine demokratik bir pakettten dolayı orayla burayla irtibatlandırarak açıklamak bir taraftan milletvekillerine daha ötesi yasama iradesine ve TBMM’ye ciddi bir saygısızlık ve haksızlıktır. Kabul etmiyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
© The Independentturkish