Türkiye ile Yunanistan arasında Ege’deki kıta sahanlığı, Kıbrıs ve Doğu Akdeniz’deki hak ve yetki alanlarının paylaşılması noktasında görüş ayrılıkları mevcut.
Her iki ülke Libya’da devam eden savaşta da farklı taraflardan yana desteklerini açıklamış durumda.
Milli Savunma Bakanı (MSB) Hulusi Akar, geçtiğimiz gün yaptığı açıklamada Yunanistan’ın Ege'de uluslararası anlaşmalarla belirlenen gayri askeri statüdeki 23 adadan 16’sını anlaşmalara aykırı olarak silahlandırdığını iddia etti.
12 milyon civarı nüfusu olan Yunanistan'ın 90 bini profesyonel asker olmak üzere 136 bin askeri personeli bulunuyor.
Yunanistan, 9,3 milyar dolarlık savunma bütçesi ile nüfusuna oranla silahlı güçlerine ciddi kaynak aktarıyor.
Akar'ın açıklamasının ardından savunma sanayisi ve politikaları alanında uzman olan Arda Mevlütoğlu ve Hakan Kılıç ile Yunanistan’ın silahlanma politikası üzerine konuştuk.
F-16’larını modernize etti
Mevlütoğlu, Yunanistan’ın son yıllarda ekonomik olarak rahatlamasının ve bölgesel jeopolitik gelişmelerin savunma politikalarındaki tercihlerini de etkilediğini söyledi.
Mevlütoğlu,durumu şu sözlerle anlattı:
Birinci etken, envanterdeki araç - gerecin modernizasyonu ile düşük maliyetle tedarik edilebilecek sistemlerin tercihinde kendini gösterdi. Örnek olarak, hava kuvvetlerindeki 84 adet F-16 savaş uçağının modern sistemlerle donatılarak F-16V seviyesine yükseltilmesi ve uzun süredir depoda bekleyen P-3 deniz karakol ve gözetleme uçaklarının modernize edilerek tekrar hizmete alınması gösterilebilir. Öte yandan Yunanistan ABD'den ihtiyaç fazlası askeri malzeme kapsamında son derece düşük maliyetle CH-47 ağır nakliye helikopteri ve çok sayıda OH-58D silahlı keşif helikopteri de aldı.
“Adalara uzun menzilli topçu unsurları yerleştirildi”
Mevlütoğlu, Akar'ın vurguladığı gibi Yunanistan’ın Ege Denizi'ndeki adalarda çok yoğun şekilde silah yığınağı yaptığını iddia ederek, "Burada esas yaklaşımları, her bir adayı münferit bir askeri ileri üs olarak ele almak. Bu kapsamda 1990'ların sonlarında Rusya'dan alınan Osa (SA-8) ve Tor (SA-15) başta olmak üzere seyyar hava savunma sistemleri, radar ve istihbarat sistemleri pek çok adaya konuşlandırılmış durumda. Ayrıca bu adalarda çok sayıda topçu unsuru da bulunuyor. Bu adalar olası bir kriz ya da çatışma durumunda Türkiye'nin Ege'deki manevralarını kısıtlamak için ileri topçu üsleri işlevi görebilir" diye konuştu.
İsrail ve Mısır ile tatbikatları arttırdı
Tüm bunlara ilaveten son yıllarda Yunanistan'ın Mısır ve İsrail ile hızla gelişen askeri işbirliği olduğunu da kaydeden Mevlütoğlu, şu detaylara dikkat çekti:
Bu ülkeler son yıllarda çok sayıda tatbikat gerçekleştirmekte. Bu tatbikatlarda müşterek harekât plan ve icra konularında işbirliği yeteneğinin geliştirildiği görülüyor. Örnek olarak 2018 Haziran ayında gerçekleştirilen Medusa 6 tatbikatında Yunan CH-47 nakliye ve AH-64 taarruz helikopterlerinin Mısır Deniz Kuvvetlerine ait Mistral sınıfı LHD gemilerine iniş kalkış eğitimleri yapmasını gösterebiliriz.
"Adalar’da savaş anında kullanabileceği çok sayıda pisti var"
Hakan Kılıç ise Yunanistan’ın anakarası dışında adalara dağılmış halde 20’yi aşkın hava pistinin olduğuna dikkat çekerek, bunların bir savaş anında savaş uçaklarının inip kalkmasına müsait olduğuna dikkat çekti.
Pist fazlalığı sayesinde bir savaş anında Yunan Hava Kuvvetleri’nin yerde imha edilmesinin kolay olmadığına dikkat çeken Kılıç, her iki ülke arasında F-16 gücü olarak fazla bir farkın olmadığını kaydetti.
Yunanistan’ın F-16’ları modernleştirme çalışmaları kapsamında AESA radar sistemini ABD’den almaya hazırlandığını belirten Kılıç, Türkiye’nin buna karşın kendi milli AESA radar projesini (Aselsan aracılığıyla) geliştirdiğini söyledi.
Uçak çeşitliliği fazla, pilot sıkıntısı yok
Yunanistan’ın hava gücü açısından F-16 ve F-4 kullanan Türkiye’ye oranla daha fazla çeşitliliğe sahip olduğuna dikkat çeken Kılıç, örnek olarak Yunanistan’ın elinde Fransız yapımı Mirage-2000 uçaklarının olmasını gösterdi.
Yunanistan’ın Türkiye’nin S-400 alımından dolayı alımında sorun yaşadığı F-35’lerden edinmesi halinde iki ülke arasındaki hava gücü dengesinin bozulabileceğine işaret eden Kılıç, ayrıca şu an Yunanistan’ın savaş pilotu sıkıntısının bulunmadığına da dikkat çekti.
15 Temmuz’dan sonra TSK bünyesindeki birçok pilotun görevine FETÖ bağlantılı oldukları iddiasıyla son verilmişti.
Türkiye’nin füze avantajı
Hava gücündeki dengeli görünüme karşın Türkiye’nin deniz ve kara gücünde Yunanistan’a oranla daha üstün olduğunu belirten Kılıç’a göre Türkiye’nin en büyük avantajı son yıllarda geliştirilen Atmaca tipi gemisavar füzeleri ile karadan karaya atılabilen Bora füzesi.
Bora füzesinin Yunanistan’ın önemli bir kısmını menzil içine aldığını kaydeden Kılıç’ın dikkat çektiği noktalardan biri de Yunanistan’ın hava savunması.
Yunanistan’ın Türkiye’ye yakın adalarda Rus füzeleri dışında Hawk Rapier hava savunma sistemlerini de bulundurduğunu söyleyen Kılıç, Yunanistan'ın ayrıca Türkiye’nin sahip olmadığı ABD yapımı Patriot hava savunma füzelerine de sahip olduğuna da dikkat çekti.
Yunanistan’ın elinde Güney Kıbrıs’ın aldığı ancak Türkiye’nin tepkisi üzerine Girit’e getirilen S-300 füzelerinin de bulunduğunu kaydeden Kılıç, ancak geçen zamandan dolayı bu füzelerin pek iyi durumda olmadığının bilindiğini iddia etti.
"TSK'nın çatışma tecrübesi Yunan Ordusu'ndan fazla"
Kılıç’a göre Türkiye ile Yunanistan silahlı kuvvetleri arasındaki en ciddi fark ise çatışma tecrübesi.
Kılıç, 30 yıldır terörle mücadele eden, son yıllarda üç büyük sınır ötesi operasyon yapan TSK’ya karşı Yunan Ordusu’nun uzun yıllardır hiçbir çatışma tecrübesinin olmadığına dikkat çekti
© The Independentturkish
