İYİ Parti Milli Güvenlik Politikaları Başkanı Aytun Çıray, Kanal İstanbul projesini eleştirdi.
Aytun Çıray, Kanal İstanbul projesi ile boğazdan geçişler için imzalanan Montrö Antlaşması’nın ikinci bir kanal açıldığı zaman bozulmasının veya değiştirilmesinin gündeme getirileceğini savundu.
Söz konusu antlaşmayla savaş zamanlarında geçişler için Türkiye’ye uygulama ve denetleme yetkisi verilmekte olduğunu hatırlatan Çıray, bu tür yetkilerin benzer statüdeki kanal ve boğazlara verilmediğini söyledi.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
"Çanakkale şehitleri Erdoğan'ı affetmeyecektir"
İYİ Parti Milli Güvenlik Politikaları Başkanı Aytun Çıray, açıklamasını şu sözlerle sürdürdü:
Kanal İstanbul’un hayata geçmesiyle birlikte ilgili diğer devletlerin ‘yeni bir durum hasıl oldu’ gerekçesiyle yüksek ihtimalle Montrö’yü tartışmaya açmaları ve büyük bir mücadele ile elde ettiğimiz avantajları yok etmek için ellerinden geleni yapacakları açıktır. Süveyş, Panama, Kiel kanallarındaki gibi tüm ticari ve savaş gemilerine barış ve savaş durumunda tam serbesti gündeme getirecektir. Bu durumda Türkiye; taraf olsun olmasın, boğazlar ve Marmara denizi dolayısıyla olası krizlerde ganbot diplomasisine, yani Boğaz’da hasım tarafı caydırma amaçlı savaş gemileriyle karşılaşabiliriz. Peki Çanakkale’de şehit olanlar niye şehit oldular? Kanal İstanbul’da diretmesi halinde Çanakkale Şehitleri Sayın Erdoğan’ı affetmeyecektir.
"ABD’nin serbestçe giremediği tek yer Karadeniz"
Montrö Antlaşması'ndan en büyük rahatsızlığı ABD'nin duyduğunu savunan Çıray, "ABD’nin serbestçe giremediği tek yer Karadeniz. Yeni projeyle birlikte Montrö anlatmasının bozulması ABD’nin rahatça Karadeniz’e girebileceği anlamına geliyor. Böyle bir ortamda artık Batı’yı dize getirecek bir Atatürk olmadığı için, Türkiye olarak daha iyi şartlarda bir antlaşma yapma konumunda olmadığımız için Montrö antlaşması şartlarını korumak zorundayız” dedi.
Bazı çevrelerce Montrö’nün feshinin söz konusu olmayacağının ifade edildiğini ancak bu savın gerçekçi olmadığını iddia eden Çıray, sözlerini şöyle sürdürdü:
Kanal İstanbul’u serbestçe kullanan bir gemiye, Montrö’ye göre her iki boğaz ve Marmara denizi bir bütün olarak ele alınırken bu bütünlüğü bozarsanız ‘Marmara Denizi ve Çanakkale Boğazında ise Montrö rejimine tabisin’ de diyemeyeceksiniz. Bu durumda da Montrö fiili olarak uygulanamaz bir hale gelecektir. Sonuç olarak tüm bu gelişmelerin, Romanya Acıca bölgesinde üs tesisi girişimlerinde bulunan ve teknolojiyle birlikte neredeyse Montrö sınırlarına uyum sağlayan gemi adedi azalmış ve gözünü Karadeniz’in huzurlu statükosuna dikmiş olan ABD’nin işine yarayacağı aşikârdır. ABD Senatosu 2006 yılında verilen bir yasa taslağında Montrö Antlaşmasının ömrünün dolduğunu, bu antlaşmanın yeniden düzenlenmesi gerektiğini savunmuşken, Montrö tartışılmaz diyenler kime hizmet ediyorlar?
"Bahçeli bilmeyebilir ama Genelkurmay Başkanı bilir"
“Böylelikle Karadeniz’e kıyıdaş olmayan ülkelerin savaş gemilerini sokmadan bu denizin güvenliğini sağlama amaçlı diğer kıyıdaş ülke gemileriyle ve sistemleriyle yürütülen Karadeniz Uyumu Harekatı, Karadeniz Donanma İşbirliği Görev Grubu ve benzeri girişimlerde Türkiye inisiyatifini yitirecektir. Açılacak olan İstanbul kanalının ülkemiz için bir diğer güvenlik riski ise, olası bir savaşta Türk Silahlı Kuvvetleri’nin 1. Ordusu ağır zırhlı birlikleri ile Trakya’daki askeri birlikler arasındaki irtibatın köprüler üzerinden kesilebilecek olmasıdır. Bunlar ada haline gelen İstanbul’u zor duruma sokacaktır" diyen Aytun Çıray, bu konuyu Devlet Bahçeli bilmese de GenelkurmayBaşkanı'nın bildiğini belirtti.
Aytun Çıray, gemilerin son yıllarda boğazdan geçişlerinin azalması nedeniyle de projenin avantajlı olmadığını savundu:
Recep Tayyip Erdoğan’ın hayali olan ve Erdoğan’ın çılgın projesi diye adlandırılan Kanal İstanbul projesi bize göre tam anlamıyla dış mihrakların ekmeğine yağ sürme projesidir. Boğazlardaki trafiğin önüne geçmek amacıyla yapılması planlandığı söylenmektedir. Ancak, boğaz trafiğinin üç yıllık bilançosuna bakıldığında 2017 yılında 42.978, 2018 yılında 41.103, 2019 yılında 30.352 gemi boğazdan geçmiş, yani her geçen yıl boğaz trafiği azalmıştır. Hazırlanan ÇED raporuna göre de son 10 yılda boğaz trafiği gitgide azalmaktadır. İstanbul Boğazı 30 km, Kanal İstanbul 45 km olduğundan bir avantaj söz konusu değil, geçişler ücretli olacaksa hiç avantajlı değil. Peki zaten geçiş için bir alternatif varken, bahane edilen trafik veya mesafe kısaltma gibi, bir işe yaramazken ve dünyada yolu kısaltan değil uzatan tek kanal olacak olan bu kanal neden yapılacak? Bu kimin işine yarayacaktır?
Çıray, projenin su sıkıntısı ve ekolojik sorunlar dahil pek çok problemi beraberinde getireceğini de sözlerine ekledi.
Independent Türkçe