Birleşmiş Milletler (BM), kurulduğu sırada dünya ülkelerindeki sivillerin haklarını koruma sözü verdi.
Irak halkı bu sözün dışında olmasa gerek. Gençlerin bugün Irak sokaklarında dökülen kanları ülkenin geleceğidir.
BM’nin acilen müdahalede bulunma, elinden gelen her şeyi yapma ve temsil ettiği insanları korumak için sahip olduğu tüm baskı araçlarını kullanma sorumluluğu bulunuyor.
UNESCO Barış Sanatçısı Nesir Şemme
Iraklı sanatçı Nesir Şemme’nin BM’nin İyi Niyet Elçisi sıfatıyla Facebook’ta yayımladığı bir önceki paylaşımındaki mesaj açıktı.
Şemme, paylaşımında BM’nin Iraklı mazlumlar karşısındaki bitkin tutumunu eleştiriyor. Paylaşımında Irak halkının aşağılanması ve birtakım ülkelerin kendi çıkarlarını koruma adına onlara yaşattıkları acılar karşısında Iraklıların hislerini dile getiriyor Şemme.
Irak halkının, Birleşmiş Milletler ve tüm batı dünyasına karşı hissettiği duygular gerçek mi, yoksa şişirilmiş bir aldatıcı mı?
Bu soruya cevap bulmak zorunda değiliz. Asıl önemli olan gerçekte olan değil, insanların neye ikna edildiğidir. Açıkçası, Iraklıların hissettikleri duygular sebepsiz değildir.
Irak'ta BM Irak Özel Temsilcisi Jeanine Hennis-Plasschaert, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “Petrol tesislerine giden yolların kapatılması milyarlarca dolar kayba neden oluyor. Bu gibi eylemler Irak ekonomisine zarar veriyor ve göstericilerin meşru taleplerini baltalıyor” ifadelerini kullandı.
Iraklı bir Twitter kullanıcısı ise BM Irak Özel Temsilcisi’ne Irak lehçesiyle şu cevabı verdi:
Vatan yoksa petrol de yok.
Bu durum, Irak halkı ile uluslararası kurumlar arasında bir güven krizi olduğunu ortaya koymaktadır.
Söz konusu kurumlar zaman zaman gizli bir şekilde Batı çıkarlarına hizmet etmekle suçlanıyor.
Bu kurumların gizli hedeflerinden çok fazla petrol ve yeşil banknot kokusu geldiğine ve ayrıca başka gizli hedefleri de bulunduğuna yönelik suçlamalar mevcut.
Belki de bir dereceye kadar, Trump’ın liderliğindeki mevcut ABD yönetiminin tutumunu diğerlerinden istisna edebiliriz.
Irak halkının, yolsuzluğa karışmış ve İran’a tabi politika izleyen Iraklı yöneticilere karşı başlattığı mevcut gösteriler karşısındaki ABD yönetiminin tutumu, Avrupa’nın tutumundan diplomatik açıdan öndedir.
ABD Dışişleri Bakanlığı, sözcüsü Morgan Ortagus aracılığıyla Irak'taki protestocuların hedef alınmasına son verilmesi çağrısında bulundu ve eylemcileri hedef alan ve devam etmekte olan sistematik cinayetlerle ilgili uluslararası kamuoyunun harekete geçirilmesi için hazır olduğunu beyan etti.
Iraklılar ve Lübnanlılar, Trump yönetimi tarafından İran rejimine karşı uygulanan aşırı baskı politikasından habersiz değiller.
Bu politika, bir bakıma, Iraklıları ve Lübnanlıları İran’a tabi olan yöneticilerine karşı ayaklandırdı.
Öte yandan İran da halkın öfkesi ile karşı karşıya kalmış durumda.
Sonuç olarak, özellikle Avrupalılar olmak üzere Batılılar, Irak'ta ve Lübnan'daki mevcut siyasi koşulların ve otoriter anlayışın devam etmesi arzusunu sahipler.
Humeyni’nin, İran’daki ve Arap ülkelerindeki politikalarını ortadan kaldıracak parlak bir irade şimdiye kadar ortaya çıkmadı.
Niçin? Bu başka bir araştırmanın konusu.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Independent Türkçe için çeviren: Fatih Yılmaz
© The Independentturkish