İstanbul Şehir Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanlığı yapan eski Başbakanlık Müsteşarlığı görevinde bulunmuş bir dönem Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın en yakın çalışma ekibinde görev almış eski Çalışma ve Sosyal Güvenlik ve Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, üniversitenin manevi kimliğine daha fazla zarar gelmemesi için hukuki haklarının kullandırılmasını istedi, bu olmuyorsa üniversiteyi "alın" diyerek "el konulmasını" ima etti.
Üniversitenin Dragos'taki kampüsünde toplantı düzenleyen Dinçer, Şehir Üniversitesi'nin mal varlıklarına konulan tedbir ve devam eden tartışmalarla ilgili açıklamalarda bulundu.
Dinçer, üniversitenin hem eğitimle hem de akademik kadrosuyla “müstesna” bir yerde olduğunu savundu.
Yaşanan durumu, Yükseköğretim Kurulu’nun yazdıklarıla raporlarda dile getirdiklerini vurgulyan Dinçer, daha önce üniversitede göre, alan ve görev süresi biten rektör ve dekanlarla hala birlikte çalıştıklarını kaydetti.
Dinçer, sıkıntılara rağmen üniversite kadrosunun bir “aile” olduğunu anlattı ve bu anlayışla çalışmaya devam ettiklerini belirtti.
"Üniversiteye müdahale"
Dinçer’e göre, üniversiteye “müdahale” edildi.
Bu kelimeyi birkaç kez tekrarlayan Dinçer, “Müdahale edilen sıradan bir eğitim kurumu değil, sosyal bilimlere kendini adamış bir üniversite” diye konuştu.
Yıllarca bürokrasinin en tepesinde yer aldığı için, şimdi kriz doğuran arazi devrinin, o günlerde krizin derinleşmemesi için bulunan bir bürokratik yöntem olduğunun farkında olan ve bu yüzden üzgün olduğunu yansıtan Dinçer'in, “Spekülasyonların bizimle alakası yok. Bize bu alanı tahsis eden bürokrasideki heyet suçlanıyor” dedi.
İlk şok, Ülker'in desteği çekmesiydi
Dinçer, 2016’da mütevelli başkanı olduktan sonra ilk şoku, hem üniversitenin bağlı olduğu Bilim Sanat Vakfı hem de İstanbul Şehir Üniversitesi’nin ana sponsoru olan Murat Ülker’in artık maddi destek vermeyeceğini belirtmesiyle yaşadığını aktararak, "O dönem, bursluluk oranı yüzde 70’in üzerindeydi. Bu işten olumsuz etkilendik ama ayakta kalmayı başardık. Türkiye Mimar ve Mühendisler Odaları Birliği (TMMOB) ve Halkbank müdahalesine kadar” ifadelerini kullandı.
Davaya sadece 1 parsel konu oldu
İstanbul Şehir Üniversitesi’nin 8 parsel arazisi var. Ama dava 1 parselle ilgili. Üniversite, 5 yıllık bir iktisadi plan yapıp Halkbankası’ndan kredi kullandı. Kredi karşılığında ise 8 parseli ipotek gösterdi. Danıştay, henüz yargı aşamaları bitmeyen bir kararla 1 parsel arazinin tahsisini durdurunca Halkbankası da taahhüt ettiği kredileri ödemekten vazgeçti.
Kimi zaman borç bularak kimi zaman da okuyan öğrencilerden zam yapmama karşılığında erken tahsil yaparak şimdiye kadar ayakta kaldı. Ama daha önce aldığı kredilerin faizini ödeyemeyince Halkbankası da borcu temerrüde düşürdü ve alacaklarını talep etti.
Üniversiteyi içinden çıkılmaz bir cendereye hapseden de Halkbankası’nın bu hamlesi oldu.
Üniversitenin tüm bankalardaki paralarına tedbir konuldu. Tam da ay sonu yapılan bu işlem nedeniyle üniversite maaş ödeyemez duruma geldi.
“2 ilkeden hiç ayrılmadık” diyen Dinçer, şunları kaydetti:
Hukuk ve mevzuattan ayrı bir işlem yapmadık. Hiçbir gayri ahlaki tutum içine düşmedik. Üniversite eğitimini tasarlarken bunlar bizim değerlerimizdi. Bunlardan vazgeçmedik. Şirket kuralım da yapılacak ihaleleri bu şirkete verelim kaygısı gütmeyen tek yer burasıydı.
"Suçlu gibi değil, borçlu gibi davranın"
Kendilerine suçlu gibi değil, borçlu gibi muamele edilmesini isteyen Dinçer, “Hukuki haklarımızdan yararlandırın. Aksi taktirde yapılacak çok fazla bir şey olmayacak. Üniversiteye daha fazla zarar vemeyin, gelin alın” dedi.
Aslında Şehir Üniversitesi, 30 yıllık Bilim Sanat Vakfı geçmişi saymazsak 10 yıllık bir üniversite. 3 Mayıs 2008’de yasal kimlik kazanan okul 2 yıl boyunca ideal eğitim modeli oluşturmak için çalışmalar yaptı.
Üniversite Rektörü Peyami Çelikcan ise “Hemen eğitime başlayabilirdik ama yapmadık. İstişarelerde bulunduk ve 5 Ekim 2010’da eğitime başladık” ifadesini kullandı.
Şimdiye kadar Oltan Sungurlu, Murat Ülker ve Ömer Dinçer’in mütevelli heyet başkanlığı yaptığı üniversitenin mütevelli heyetinde Nobel ödüllü bilim adanı Aziz Sancar, dünyaca ünlü tarih profesörü Kemal Karpat ve eski YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya da bulundu.
Açılış törenine dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül katıldı.
Güçlü kadrosu hep çok konuşuldu
Akademik kadrosuyla dikkati çeken üniversitede; Şerif Mardin, Mehmet Genç ve Ergun Özbudun ders verdi.
2019 YÖK raporuna göre, 77 vakıf üniversitesi içinde öğrenci başına en fazla kitap düşen 4'üncü üniversite olan İstanbul Şehir Üniversitesi, ilk Kültür Bakanı Talat Halman’ın arşivini ve kütüphanesini de öğrencilere ve araştırmacılara kazandırdı.
7 fakültede 30 lisans, 14 de ön lisans bölümü olan üniversitenin Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde 20 yüksek lisans 5 de doktora programı bulunuyor.
Bu yılın başı itibariyle yüzde 94 doluluk oranı bulunan üniversitede 2 bin 309 yeni öğrenci olmak üzere 7 bin 116 öğrenci eğitim görüyor. Öğrenci mevcudunun yüzde 15’ini ise 87 farklı ülkeden İstanbul’a okumaya gelen yabancı öğrenciler oluşturuyor.
Şimdiye kadar Şehir Üniversitesi hocaları Cumhurbaşkanlığı tarafından da ödüllendirildi. Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Ödülleri’nin kazanan Şehir Üniversitesi hocaları arasında Mehmet Genç, Şerif Mardin, Kemal Karpat ve Engin Deniz Akarlı vardı.
Arazi tahsisi ilk defa olmuyor
Rektör Çelikcan, öğrencilerin akademik düzeylerini ölçen Akademik Lisansüstü Eğitim Sınavı’nda (ALES) tüm vakıf üniveriteleri içinde 2., bütün üniversiteler arasında ise 4. Sırada başarı yakalamasını ise “Üniversitenin arkasındaki özgün akademik programların etkisine” bağlıyor.
Şimdiye kadar birçok vakıf üniversitesine arazi tahsisi yapıldı. Başkent, Çankaya, Bilkent, Atılım, Ufuk, Antalya, Akev, Sabancı, Bilgi, Bahçeşehir ve Kapadokya gibi çok sayıda vakıf üniversitesine tahsis edilen ya da ön izin verilen arazilerin yüz ölçümü yüz binlerce metrekareye yayıldı.
© The Independentturkish