Özbekistan vatandaşı 23 yaşındaki Nadira Kadirova’nın AK Parti Milletvekili Şirin Ünal’ın evindeki şüpheli ölümü gözleri Türkiye’ye çalışmak için gelen yabancı göçmen kadınlara çevirdi.
TUİK’in 31 Aralık 2017 tarihli verisine göre Türkiye’de oturma veya çalışma izni alan 450 bin 443’ü erkek, 468 bin 618’i ise kadın olmak üzere toplam 919 bin 61 yabancı uyruklu bulunuyor. Ancak gerçek sayının resmi rakamların üstünde olduğu tahmin ediliyor.
Türkiye’ye çalışmak üzere gelen kadınların büyük bir kısmı Özbekistan, Türkmenistan, Gürcistan, Moldova, Ermenistan gibi ülkelerden geliyor. Tüm ülkelerden göçmen kadınlara toplumsal cinsiyet temelli şiddetten korunmasına ilişkin çalışmalar yürüten Kadınlarla Dayanışma Vakfı’ndan (KADAV) Özgül Kaptan’a göre kadınların önemli ölçüde kayıtsız ve güvencesiz çalışması onları toplumsal cinsiyet temelli şiddetin daha kolay hedefi haline getiriyor. Özgül bu durumu şöyle açıklıyor:
Kayıtdışı yaşam, şiddetten korunmayı zorlaştırıyor
Çünkü kayıtsız kişinin hak araması ve kendini şiddetten kurtarması İstanbul Sözleşmesinin bu konudaki net hükümlerine karşın olanaksız. İstanbul sözleşmesi bir ülke sınırları içinde yaşayan erkekler de dahil tüm cinsiyetlerden kişilerin yasal statülerine bakılmaksızın toplumsal cinsiyet temelli şiddete karşı korunmasına ve şiddetin önlenmesine hükmediyor ancak Türk vatandaşları için dahi uygulanmadığından kayıtsız göçmen ev işçileri için uygulanması konu dahi olamıyor.
“Geri gönderilirim korkusundan uğradıkları şiddeti duyurmuyorlar”
Özgül, çoğu kayıtdışı çalışan göçmen kadınların geri gönderilirim korkusu ile uğradıkları şiddeti duyurmaktan çekindiklerini de belirterek şöyle konuşuyor.
Güvencesiz çalışan yabancı ev işçileri yaşadıkları hak gaspı veya toplumsal cinsiyet temelli şiddetle ilgili destek almak üzere sivil toplum örgütlerine de başvurmuyor ya da başvuramıyorlar. Zaten başvurabilecekleri sivil toplum destek mekanizması seçeneği çok fazla değil. Yaşadıkları sorunları ne kadar adli mercilere ya da kendi konsolosluklarına iletiyorlar? Yaşam tehdidi düzeyine gelmedikçe hiçbir yere başvurmuyorlar. Keza kendi konsolosluklarına da
Barınma en önemli sorun
Özgül, yabancı kadınların en önemli sorununun barınma imkanı olduğunu belirtiyor. Gerek bu soruna çözüm bulmayı gerekse de Türkiye’de kalıcı yaşamaya devam etmeyi isteyen göçmen kadınlar Türk erkekleriyle evliliğe eğilimli oluyor. Özgül bu evliliklerle ilgili net veri veremediklerini belirterek şöyle konuştu:
Kayıtdışı yaşama gayri resmi evlilikle çözüm!
Bu evliliklerin büyük oranda resmi nikahlı yapılmadığını ve daha çok imam nikahı şeklinde olduğunu biliyoruz. Ayrılık halinde mirastan pay vermek istemeyen erkekler bu tür birlikteliklere yöneliyorlar. Asıl önemlisi resmi yada değil evlilik kadınların şiddetten uzak bir hayat sürdürdükleri anlamına gelmiyor. Tam tersine göçmenlik konumları ve güvencesiz evlilik onları bu kez de ev içi şiddet açısından riskli konuma getiriyor. Üstelik bu kez birde o evlilikten doğan çocuklar şiddet sarmalından kurtulmalarını zorlaştırıcı faktör olarak devreye girmiş oluyor. Toplumsal cinsiyet temelli şiddet bakımından kadınlar için en güvenli yer maalesef evleri değil. Bu durum göçmen kadınlar için iki kat geçerli
© The Independentturkish