İstanbul’da yaşayan Zeliha G. isimli kadın ile Ahmet G., 40 yıl önce görücü usulüyle evlendi. Çiftin bu evliliğinden 9 çocuğu dünyaya geldi. Ancak iki çocuk, doğduktan kısa bir süre sonra hayatını kaybetti.
Siirt’te evlenen çift, İstanbul’a geldikten sonra sıfırdan başlayarak bir hayat kurmaya çalıştı. İddiaya göre, Zeliha G. İstanbul’a geldiği andan itibaren eşinin psikolojik ve fiziksel şiddetine maruz kaldığını iddia etti
Kızı eşinden boşandığı için töre cinayetine kurban giden Zeliha G., kendi sonunun da aynı olacağı korkusuyla mahkemeye sığındı. 40 yıllık kocasının kendisini dövdüğü ve evde kılıçla gezip tehditler savurduğunu anlatan talihsiz kadın, "Ben de kızım gibi ölmek istemiyorum" diye yardım çığlığı attı...
Zeliha G.’nin avukatı mahkemeye sunduğu dava dilekçesinde müvekkilinin intihara kalkıştığını Ahmet G. isimli kocanın ağır kusurlu eylemleriyle artık çekilmez bir hal aldığından, tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ediyoruz. Müvekkil için aylık 20 bin lira nafaka ile 2 milyon liralık manevi tazminatın Ahmet G. tarafından tarafımıza ödenmesini istiyoruz.” Dedi
Kılıçlı fotoğrafları basına düşem Ahmet G ise yaptığı açıklamada şunları söyledi:
"Fatih Malta Çarşısında; "Darüşşafaka Cad. Ali Kuşçu Mah. Fatih Camii Boyacı Kapı Girişi, Fatih-İst."adresinde, Manav olarak esnaflık faaliyetiyle meşgulüm. Geçim sıkıntısı nedeniyle son günlerde eşim Zeliha Güneş ile her ailede yaşanabilecek türden küçük çaplı anlaşmazlıklar yaşadım. Bunun sonucu 38 yıllık eşim ve hayat arkadaşı sandığım Zeliha Güneş tarafından Cumhuriyet savcılığına baş vurularak hakkımda evden 3 aylık uzaklaştırma aldım ve gece yarısı polis nezaretinde, Fatih adresindeki kira kontratı, elektrik, su, doğalgaz sözleşmeleri üzerimde bulunan evimden uzaklaştırıldım.
Uzaklaştırma esnasında çantamı alarak herhangi bir itirazda bulunmayarak evden ayrıldım. Daha sonra aynı zamanda ikamet adresim olan yukarıdaki adrese eşimin benden boşanma talepli dilekçesiyle boşanma davası açıldığını öğrendim. Yaklaşık 2.5 aydır yakın bir arkadaşımın ofisinde kalmaktayım ve halen zorunlu olarak Manav olarak çalışmalarımı aynı şekilde sürdürmek için çaba sarf ediyorum.
Bu arada, eşimin avukatı eşimden boşanma davası için,kendisinden bazı bilgi, belge ve resimler istemiş olup;(avukata verilenlerden de haberim olmaksızın) daha önce sahte bir kılıçla ailece beraber iken torunumun ısrarı ile eğlence amaçlı çektirdiğim kılıçlı resmimi de avukata iletmiştir. Avukatta tamamen iradem ve bilgim dışında eşimin bilgi ve iradesiyle bu resimleri Hürriyet Gazetesinde boşanmayı hızlandırmak ve beni aşağılamak amaçlı yayınlattırmıştır. Haber tümüyle gerçek dışı ve kamuyu aldatmak amaçlıdır ve benim böyle bir şey yapmam asla söz konusu değildir. Bugüne kadar da böyle ve benzeri hiçbir davranış, eylem ve tutumum ne duyulmuş ne de görülmüştür.
Ben ve eşim bu olaylar oluncaya dek, 2 çocuğum (26 yaşındaki oğlum ‘Fatih Güneş’ ve 20 yaşındaki kızım ‘Fatmanur Barbaros’) ile birlikte yaşamaktayım. Ayrıca yetim 13 ve 15 yaşındaki torunlarımda (‘Ahmet Cemal Yüksel’ ve ‘Muhammed Beytullah Yüksel’) bizimle beraber olup, aynı evde yaşadık.
Bu haberi okuyan Öğretmen oğluma, çalıştığı kurumdaki mesai arkadaşları ile öğrencilerinin yanı sıra birçok eş dost ve ahbap tarafından böyle bir olayın doğruluğu ve baban böyle birisimi sorusu yöneltilmiştir. Oğlum rencide olmasını bırakın şok geçirmiş ve annesine böyle bir şeyi nasıl yapabildiğini acı acı sormuş aldığı yanıt ise çok daha kötü olup; “BEN BÖYLE BİR ŞEY İSTEMEDİM!” biçiminde olmuştur.
Gerçek şu ki; ben evden ayrıldığım günden beri yine manav olarak aynı yerde oğlum (çalışma saatleri dışında) ve eşim davacı Zeliha Aslan ile birlikte aynı yerde çalışmaktayım. Kendisi böyle bir iddiada bulunulmasını istemiş olmasına rağmen, benimle çalışmaktan, kendisine resimde beyan edildiği gibi bir zararım vereceğimi bilse acaba çalışabilir yada hiç yanıma yaklaşabilir miydi? Onun bu durumunu da anlamış değilim. Böyle şiddet düşkünü insanla 35 yılı nasıl yaşamış, kaldı ki bende şiddetin her türlüsüne karşı olan birisiyim...
Beni tanıyan komşu memur, esnaf ve çalışanların her birisi ayrı ayrı böyle bir olayın yaşanmadığı ve yaşanamayacağıkonusunda şahittir.
50 yıllık İstanbul’lu olarak; bugüne kadar ne bir tehdit, aldım ne bir hakarete uğramadım ve hiç aşağılanmadım. Bu olaydan sonra çeşitli yerlerden, Sosyal Medya ve İletişim kanallarından tehditler aldım ve almaktayım. Bu arada iki kez kalp krizi geçirdim, sağlık ve psikolojik sorunlar yaşadım, ağlayıp bunlarda geçer diye Allah CC. gece gündüz yalvardım. Hala da dua edip bu dertten kurtulmak istiyorum."
Independent Türkçe