Bakırhan; Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınması ve Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’taki "silah bırakma" çağrısına ilişkin konuştu.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Bakırhan, İmamoğlu’nun gözaltına alınmasına ilişkin şunları kaydetti:
Bu operasyonu kınıyoruz, eleştiriyoruz ve reddediyoruz. Bu operasyon ne yargı ne hukuk meselesidir açık açık siyasi bir operasyondur. İmamoğlu'nun kent uzlaşısı üzerinden gözaltına alınmasını kabul etmiyoruz. Kent uzlaşısı Türk'ün Kürt’ün Arap'ın, emekçinin, kadının, kentteki bütün dinamiklerin kendi yöneticilerini seçtiği ve kazandığı bir yöntemdir. Sayın Savcı bu operasyonla diyor ki, ‘Tatvanlıların İstanbul'daki iradesini tanımıyorum, Tatvanlı Kürtler İstanbul'daki Türklerle ittifak yapamaz.’ Sayın Savcı'ya sesleniyoruz, Kürtler siyaset yapmayacaksa ittifak yapmayacaksa ne yapacak Savcı Bey? Dolayısıyla bu siyasi operasyon aynı zamanda bizleredir, kent uzlaşısındadır. Bu operasyonu kabul etmediğimizi bir kez daha belirtmek istiyorum. Sayın Savcı'nın dediğinin tersine demokratik bir Türkiye, demokrasi, şeffaf ve demokratik yerel yönetimler için daha fazla Türklerle, emekçilerle, Alevilerle, kadınlarla birlikte bir araya geleceğiz, Sayın Savcının dediğini tam tersini yapmaya devam edeceğiz. Bu ayrımcı ve bu düşmanlaştırıcı anlayışı reddediyoruz. Ne demek Türk ve Kürt ittifak yapamaz. Türk ve Kürt tarihsel ittifakından bahsediyorduk o zaman bizim AK Parti ile yapmış olduğumuz görüşmelere de mi sayın savcı dava açacak? Biz bu topraklarda yıllardır devam eden Türk ve Kürt ittifakını demokratik bir zeminde yeniden güncellenmesinin mücadelesini veriyoruz. Kent uzlaşısı suç değil, kent uzlaşısı demokratik bir modeldir. Aylardır Türkiye iç barışını konuşuyor, biz de konuşuyoruz, toplantılar yapıyoruz. Sanırım bizle Savcı Bey'in iç barıştan anladığı şey aynı şey değil. Bizim iç barıştan kastımız sadece Kürtlerle değil 85 milyonla barışmaktır. Sabahın 4'ünde operasyon olmasın halkın seçtiği irade tutsak altına alınmasın üzerine de ama iç barış derken bunlar sabah operasyonlarını anlıyorlar.
"16 milyon aynı zamanda Türkiye'nin küçük bir prototipidir"
"İstanbul, Türkiye'nin kendisidir. İstanbul Bitlis'tir, Tatvan'dır, Sirt'tir, Kars'tır" diyen Bakırhan, 16 milyonun aynı zamanda Türkiye'nin küçük bir prototipi olduğunu söyledi. Bakırhan, İstanbul iradesine ve İstanbul iradesinin seçmiş olduğu belediye başkanına suç örgütü lideri demelerini kabul etmediklerini belirterek “İstanbul iradesiyle dayanışacağız. Bir an önce Sayın İmamoğlu ile birlikte gözaltına alınanların serbest bırakılmasını ve barış sürecini zedeleyecek sabotajlar ve provokasyonlardan kaçınılması gerektiğini belirtmek istiyorum” dedi.
Öcalan’a selam gönderdi
2025 yılı Nevruz’un çok büyük anlam ve önemi olduğuna dikkat çeken Bakırhan, “Aynı zamanda Demirci Kava’nın yaktığı özgürlük meşalesi, Sayın Öcalan'ın demokratik toplum çağrısıyla beraber bizleri aydınlatmaya devam ediyor. Bu vesileyle Tatvan'da sayın Öcalan'a selamlarımızı gönderiyor ve Nevroz Bayramı’nı kutluyoruz” dedi.
Bakırhan, Öcalan'ın çağrısının samimiyet ve ciddiyetle ele alınması gerektiğini ifade ederek “Bu çağrının gerekliliklerini iktidar ve devlet yerine getirmelidir. Sayın Öcalan'ın çağrısı öyle sıradan bir çağrı değildir, Sayın Öcalan yeni bir start verdi. Sayın Öcalan bize bir rota çizdi, Sayın Öcalan'ın çağrısı bize bir pusuladır. Bu gemiyi bu pusula olduğu müddetçe başarıya ulaştıracağımızın sözünü bir kez daha Tatvan halkının huzurunda yaşamını yitirenlere acı çekenlere ve bedel ödeyenlere sözünü veriyoruz. Bir gün mutlaka ama mutlaka Sayın Öcalan'ın pusulasıyla birlikte bu gemiyi barış, özgürlük ve demokrasi limanına taşıyacağımızın sözünü bir kez daha veriyoruz” diye konuştu.
"Çağrının gereğini yerine getirilmesi lazım"
Devlete ve iktidara da çağrıda bulunan Bakırhan, şunları söyledi:
Bugüne kadar diyordunuz ki ‘Sayın Öcalan bir çağrı yapsın.’ Biz de adadaydık Sayın Öcalan ve tutsak arkadaşlarıyla birlikte dört saat kaldık. Sayın Öcalan batmış, bitmiş, demokrasisi olmayan, ekonomisi neredeyse yok olmuş bir ülkeye yeni bir kapı açtı. İşte hükümet ve iktidar beklediği bu çağrı geldiyse şimdi Kürt halkının istemiş olduğu demokratik talepleri karşılayacak adımlar atmalı bunun gereğini yerine getirmeli. Bu çağrı aynı zamanda Sayın Öcalan'ın örgütüne yapıldığı gibi biz demokratik zemine yapıldığı gibi devlete ve iktidara da yapılmış bir çağrıdır. Biz Sayın Öcalan'ın çağrısının arkasında durduk, Sayın Öcalan'ın örgütü de bu çağrının arkasında durdu. O zaman devlet de bu çağrının gerekliliklerini yerine getirmelidir. Bu çağrı uzatıldıkça gerekleri yapılmadıkça provokasyonlara ve sabotajları açık olur. Provokasyonlar ve sabotajlar olmasın istiyorsak çağrının gereğini yerine getirilmesi lazım.
ANKA