İmamoğlu'ndan Erdoğan'a: Vakti doldu, yaşı geçti, şimdi de Ekrem ağrıları başladı

"Cumhurbaşkanı’nın hâli ortada. Yıllardır sokağa çıktığını gördünüz mü? Pazara gittiğini gördünüz mü? Çarşıya gittiğini gördünüz mü? Ekranlara çıkıp milletin gözü önünde rakipleriyle tartışma cesaretini gösterdiğini gördünüz mü?"

CHP’nin ön seçimle belirlenecek cumhurbaşkanı aday adayı, TBB ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, İzmir’den başlattığı seçim çalışmaları kapsamında partililerle bir araya geldi. İmamoğlu, yaptığı konuşmada, şunları söyledi:

Elbette hepimizi bir yanı hüzün, aynı zamanda isyan hisleriyle dolu, bunun farkındayım. Uzun yıllar boyunca Ankara’ya yapılan haksızlık ve kendi sözleriyle ‘İhanetler’ hepimizi derinden yaraladı. Hatta, Ankaralılar şahit. Atatürkümüzün bu şehirdeki izlerini silmeye çalışanlar oldu. Cumhuriyet bu kentte kuruldu. Ama bu başkenti parsel parsel satmaya kalktılar. Ankaralılar onlara en güzel cevabı verdi. Hiç kuşkumuz yok. 2019’da ve 2024’te bu kötülüğü yapanlara en güzel cevabı Mansur Yavaş başkanımız verdi. O’na sevgilerimi ve selamlarımı iletiyorum.

"En güzel cevabı önümüzdeki genel seçimde vermeye hazır mıyız?"

Aynı kötü akıl, aynı bozuk zihniyet bütün milletimizin büyük Meclisimizi hiçe sayan bir rejimi bu ülkenin başına bela etti. Devlet kurumlarını tek adama bağladı. Kuvvetler ayrılığını, en büyük güvencemizi ortadan kaldırdılar. Ankara’yı ve Türkiye’yi fiilen Meclissiz bıraktılar. Onlara en güzel cevabı da önümüzdeki genel seçimde hep birlikte vermeye hazır mıyız? Bu kişiye özel tasarlanmış bu bozuk düzene son vermeye hazır mıyız? TBMM’yi yeniden hak ettiği saygın konuma kavuşturmaya hazır mıyız? İşte biz bu ülkeyi saraydan değil Meclis’ten yönetilsin istiyoruz. Millet, TBMM’yi belirlesin, Başbakanlar, Bakanlar Meclis’in içinden çıksın, Meclis’e hesap versin istiyoruz. Meclis hükümeti en etkili şekilde denetlesin istiyoruz. Çünkü Meclis milli iradenin en güçlü, en kapsayıcı temsilcisidir. Milli iradenin bütün renkleri, bütün sesleri Meclis’te buluşur. Ama bunların istediği şey, başka ses duymak istemiyorlar, başka farklı seslere, tahammülleri yok. Ne milleti duyuyorlar ne milletin temsilcilerini, İşte, Cumhurbaşkanı’nın hâli ortada. Yıllardır sokağa çıktığını gördünüz mü? Pazara gittiğini gördünüz mü? Çarşıya gittiğini gördünüz mü? Ekranlara çıkıp milletin gözü önünde rakipleriyle tartışma cesaretini gösterdiğini gördünüz mü?

"Milletin hakkını millete vermeyi dolduruşa gelmek diye tarifleyen bu akıldan bu ülkeyi kurtaracağız"

Yalnız Erdoğan değil ki, bütün hükümet yetkilileri aynı şekilde milletten uzak, milletle buluşmaya asla sıcak bakmayan, milletin gözü önünde muhalefetin temsilcileriyle tartışmaktan kaçıyorlar. Çünkü  karşı karşıya gelseler bütün foyaları ortaya çıkacak. Millet gerçeği görecek. Onun için bunlar milletin sesine kulaklarını tıkamışlar. Erdoğan ne dedi? ‘Emeklilerin bayram ikramiyeleri daha fazla arttırabilir mi’ diye soran gazetecilere ‘Siz beni dolduruşa mı getiriyorsunuz’ dedi. Bu akıl ne biliyor musunuz? Milletin parasını millete vermek değil, sanki kendi parasını millete dağıtıyormuşçasına yapılan bir hareketin tezahürü. O soruyu gazeteci değil, sana soran millet, onun farkında bile değil. Milyonlarca emekli sana her gün, her saat soruyor. Bu emekli maaşlarının, bayram ikramiyelerini azlığından, bizi bu hale düşürmekten utanmıyor musun diyor. Milletin hakkını millete vermeyi dolduruşa gelmek diye tarifleyen bu akıldan bu ülkeyi kurtaracağız. O sandık 23 Mart’ta milletin önüne gelecek, önce CHP ona boyunun ölçüsünü gösterecek. Hazır mı CHP? Sonra milletimiz kendisini yoksulluğa mahkum eden, yokluğa mahkum eden, memleketin huzurunu kaçıran tek adam rejimini önümüzdeki ilk genel seçimde yine bütün milletçe baş aşağı edip onları göndermeye hazır mıyız? İcraatçı, halkçı, adaletli, liyakatli bir yönetimi ve Cumhurbaşkanı ile birlikte hep beraber Çankaya’ya yürümeye hazır mıyız?

"Yaşı geçti, ‘Ekrem’ ağrıları başladı"

Bunların vakti doldu. Şimdi yenileşme ve gençleşme zamanı. Değişme zamanı. Değişme zamanı, değişme. Hayatın da siyasetin de kuralı budur. Vakti dolanlar, pili bitenler gider, öyle değil mi? Zaten dönemi doldu, vakti bitti. Yaşı geçti, ‘Ekrem’ ağrıları başladı. Onların yerine umut verenler, tuttuğunu koparanlar, kendini millete adayanlar, gelsin istiyor muyuz? Onlara göstereceğiz. Onlar görecekler, milletimiz Cumhuriyet’e, demokrasiye, laikliğe, sosyal adalete, öyle bir sahip çıkacak ki, milletimiz parlamenter demokrasiye kuvvetler ayrılığına, hukukun üstünlüğüne öyle bir sahip çıkacak ki, milletimiz adalete, eşitliğe, birlik ve kardeşliğimize öyle bir sahip çıkacak ki Türkiye bir daha asla bütün gücün tek bir kişide toplandığı düzeni bu toprağa, bu vatana, bu cennet vatana uğramamak üzere yerin dibine gömecek, yerin dibine. Bu rejimi yerin dibine gömecek.

Ben CHP’nin evladı olarak 2008’den beri bu partiye hizmet etmekten, partimin vasıtasıyla milletime hizmet etmekten, alın teri dökmekten, bu partinin evladı olmaktan onur duyuyorum, onur duyuyorum, onur duyuyorum.

"Bozuk düzeni hep birlikte değiştireceğiz"

Türkiye bir daha asla muhalefetin yargı yoluyla bastırılıp yok edilmeye çalışıldığı bir rejimi bu topraklarda yaşamayacak. Bu bozuk düzeni hep birlikte değiştireceğiz. Atatürk’ün önümüze koyduğu hedeflerden sapmayacağız. Türkiye’yi çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkaracağız. Hem demokraside hem hukukta, özgürlükte ve adalette hem de bilimde, teknolojide, üretimde öncü olacağız. Dünyanın tüm milletlerine örnek olacağız. Bizde bu güç var. Bu ülkede bu potansiyel var. Kurumların ve kuralların yerini tek bir kişinin iradesi aldığında bu sıkıntıyı yaşıyoruz. Bütün kurumlar bir kişinin elinden kurtulup milletin kurumları, milletin evlatlarının yönettiği bir avuç insanın değil, bir ailenin fertleri değil milletin liyakatli evlatları yönettiğinde bu millet bu güzel Cumhuriyet çağdaş uygarlık seviyesine ulaşacak.

"Yöneticiler Cumhuriyet’ten sonra vatandaşına fırça atamaz"

O bir kişi aldatılınca devletin kurumları da aldatılıyor. Türkiye Cumhuriyeti devletini işte bu hale düşürdüler. Peki o bir kişi ve etrafındaki bir avuç insan zenginleştiğinde memleket zenginleşiyor mu? Hayır. Millet de zenginleşmiyor, sadece o bir avuç insan zenginleşiyor. Çünkü bunların düzeninde güç ve zenginlik bir avuç insanın elinde toplanıyor. Millete de şükretmek ve sabretmek düşüyor. Biz en zor şartlarda Kurtuluş Savaşı vermiş, dünyayı dize getirmiş bir milletiz. Sabretmeyi de şükretmeyi de biliriz. Ama onun zamanı ayrı. Bu ülkede yöneticiler Cumhuriyet’ten sonra vatandaşına fırça atamaz. Vatandaşına talimat veremez, vatandaşına emir veremez. Çünkü 102 yıl önce bu millet tebaa olmaktan kurtarıldı. Birey oldu, vatandaş oldu, özgür oldu. 102 yıl önce ülkemizde Cumhuriyeti şunu bize öğretti. Yönetici, kamuda vatandaşına hizmet eden yönetici haddini bilecek, haddini bilecek. Cumhuriyet, her şeyden önce milletine saygı duymaktır. Yöneticilerin vatandaş karşısında haddini bilmesi demektir. Biz bu anlayışla siyaset yapıyoruz. Bu anlayışın adı nedir biliyor musunuz? Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.'

"Kimileri ülkede istikrarı bozacak kadar kafayı bozmuş"

CHP kayıtsız, şartsız millete inanmanın, millete güvenmenin partisidir. Yapacağımız ön seçim işte bu ruhun bu anlayışın ifadesidir. Nasıl ki ülkenin ve devletin tek sahibi milletse; partilerin tek sahibi de üyeleridir. Kamudan ihale alan tüm iş insanlarına sesleniyorum. Çok büyük bir yol açılıyor. Emsal olacak işler açılıyor. Bu hukuksuzluk son bulmazsa, bundan sonra Türkiye’de ne bir kamu yetkilisi ne de kim olursa olsun, hiçbir iş insanı başına ne geleceğini bilmeyeceği günlere gebeyiz. Bu gün olmaz, yarın olur. Bu gayrimeşru uygulamalara maruz kalmak istemeyen, bu kötü akla müdahale eder. Ekrem İmamoğlu’nun itibarını zedelemek isteyenler, bana kumpas kurmak isteyenler bilsin ki dönüşü olmayan bir yola giriyorlar. Bu tarihi uyarıyı da Türkiye’nin kalbi Ankara’dan onlara yapıyorum. Beni duysunlar. Bu hazırlıkların, bu davaların, bu soruşturmaların hepsi temelsiz, kanıtsız, zorlama iddialar. Görüyoruz ki tüm uyduruk iddiaların bir araya getirecekleri tek şey aslında Ekrem İmamoğlu’nun etrafında toplanmış çıkar amaçlı bir ‘örgüt’ icat etme çabası. Bunu hepsi tek tek denetlenmiş, göz önündeki kimi ihaleleri bahane ederek yapacaklar. Yol arkadaşlarıma, tanıdıklarıma, tanımadıklarıma kurdukları bu kirli hesap düzeniyle onları suçlu ilan etmeye çalışacaklar. Bunları görüyorum. Bunları ben söylemiyorum. Kendilerine maşa olarak tuttukları gazetelerden okuyabilirsiniz. Gazeteciler, bunları yazıyorlar, çiziyorlar. Bu ülkeyi karıştırmaya hazırlanıyorlar. Tek dertleri, önce 23 Mart’ta ön seçim olmadan İmamoğlu’nun işini bitirelim. Rüyaları, içi tümden bomboş iddialarla kumpas yapmak. ‘Turbun büyüğü’ diyerek heybeden eskiden yaptıkları gibi sözüm ona örgüt çıkarmak. Kimileri ülkede istikrarı bozacak kadar kafayı bozmuş.

"Bu topraklarda ne sökmez biliyor musunuz? Namertlik sökmez"

İmamoğlu’nu hatta ve hatta hapse atmaktan bile bahsediyorlar. Köşe yazılarında bunlar var. Sözüm ona Ekrem İmamoğlu, oyun dışı kalacakmış. Burası muz cumhuriyeti değil. Bu topraklarda ne sökmez biliyor musunuz? Namertlik sökmez. Namerde yer yok bu topraklarda. Siyaseten yenemiyorlar. Başımı öne eğdiremiyorlar. Korkutamıyorlar. Beni bir şekilde alt etmeye çalışıyorlar. Benim çok değerli polis arkadaşlarım, kardeşlerim. Bu ülkenin emniyetinden sorumlu polis kardeşlerimin marifetiyle sözüm ona bizim başımızı, önümüze eğdirmeye çalışacaklar. Bir de bunu ön seçimden önce yapma gayreti içinde olduklarını dile getiriyorlar. Dertleri vatan değil. Millet hiç değil. Dertleri kendi koltukları. Kendi siyasi bekaları. Ortaya bir diploma meselesi attılar gidiyorlar. Ben olan diplomamla ilgili bütün savunmamı verdim. Vatandaşın olmayan diploma ile ilgili tek bir sözü yok. Benim burada esasen verdiğim mücadele ne biliyor musunuz? Aslında bugün 35 yıl önce yapılan bir geçiş ve 31 yıl önce alınmış diplomayı iptal etme aklı ne biliyor musunuz? Bunların aklı yarın sizin tarlanıza çöker. Yarın sizin tapunuzu elinizden alır. Yarın sizin de diplomanızı elinizden alır. Malınıza çöker. Bu akıl öyle bir akıl.

"Erdoğan’a karşı kimse seçim kazanamaz zannediyorlar"

Tek hedefleri, tek dertleri var. Muhalefetin elini kolunu bağlayarak koltuklarını korumanın peşindeler. Ekrem İmamoğlu, onların başını ağrıtıyor. Açık ve net söyleyeyim. Erdoğan’a karşı kimse seçim kazanamaz zannediyorlar. Millet buna inansın zannediyorlar. Dünya üzerinde yalnızca göstermelik olan seçimlerin yapıldığı yerlerde böyle rejimler var. Zalimlikleri tavan yapmış bir ortamda,, ömür boyu o koltuktan kalkmak istemeyen rejimler var. Ama o rejimlerde sonradan ne oluyor biliyor musunuz? Eninde sonunda devirleri bitiyor. Geride büyük bir enkaz ve devasa sorunlar bırakıyorlar. Ülkelerini yıkılmanın eşiğine getiriyorlar. Vatandaşlarına çok büyük acılar bırakıyorlar. Geride tarifi imkansız, telafisi imkansız acılar kalıyor. Türkiye Cumhuriyeti, böyle bir tehlike ile karşı karşıyadır. Ama bunu ben biliyorum. CHP’liler hangi şartta olursa olsun, boyun eğmez. Bildiği, doğruyu söyler. İşte ben de sizin yol arkadaşınız olarak, yaşadığım müddetçe, nerede olursam olayım, hangi makamda olursam olayım, nerede sizin mücadelenize dönük bir mücadelenin içerisinde olayım, sözümü esirgemeyeceğim. Geri durmayacağım. Milletimin çıkarının yanında olmaya devam edeceğim. Hepinize söz veriyorum.

"Güler yüzümüze, temiz kalplerimize yenilecekler"

Bunları sizinle paylaşıyorum çünkü bunları bilmelisiniz. 23 Mart’ın önemini daha iyi kavramalısınız. Artık bu benim şahsi meselem olmaktan çıkmıştır. Muhalefete aday göstermeyecek kadar ve muhalefetin adayını dizayn etme çabasını gösterecek kadar bunların gözünü kin ve koltuk sevdası bürümüştür. Siyasi hesapları, arşa çıkmış bu iktidar uğruna milletimizi ne hallere düşürüyorlar. Herkes aklını başına alsın. İktidara sesleniyorum. Yargıdan elini çek. Milletimiz kararlı. Milletimiz birleşecek, bütünleşecek. Seçimi kazanmak için her yolu mübah kabul edep, her türlü kötülüğü yapmak isteyenlere, bu millet haddini bildirecek. Neyi ne kadar göze alıyorsanız alın. İktidara sesleniyorum: Ben buradayım. Biz korkmuyoruz. Ama korkakların kim olduğunu biliyoruz. Buradan söylüyorum. Üzerimde beyaz gömleğim var, kirletemezsiniz. Bileklerim burada, sağlamdır, bükemezsiniz. Bu bilekler, sizin bileklerinizi, millet ile beraber dört defa büktü, bişinciyi bükecek. Sizi evinize yollayacak. Yol ne kadar zorlu da engebeli de olsa, gelecek güzel günlere yürekten inanıyorum. Güler yüzümüze, temiz kalplerimize yenilecekler. Tek bir fire bile vermeyin. 23 Mart'ta hep birlikte sandık başına.

Notlar...

CHP’nin ön seçimle belirlenecek cumhurbaşkanı aday adayı, TBB ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, İzmir’den başlattığı seçim çalışmaları kapsamında Ankara'da partililerle bir araya geldi. Hidayet Türkoğlu Spor Salonu’nda yapılan programda salon tamamen doldu. İmamoğlu’nun konuşması salonun dışında kurulan ekrandan da takip edildi.

Partililer, "Tam yol ileri demokrasi kazanacak", "Ankara ve İstanbul’da el ele Türkiye hep başaracak", "Hoşgeldin Türkiye’nin umudu", "Halkın iradesi halkın iktidarı", "Özgür, adil ve güçlü Türkiye için geliyoruz" yazılı dövizleri taşırken; salonda "Mustafa Kemal’in askerleriyiz", "Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz", "Asla yalnız yürümeyeceksin Ekrem Başkanım", "Cumhurbaşkanı İmamoğlu", "Gençlik seninle durma ilerle" ve "Hükümet istifa" sloganları atıldı.

Programda konuşan İmamoğlu’nun sesinin kısık olması dikkati çekti. İmamoğlu, "Ceketi çıkart" sloganlarının ardından ceketini çıkarıp gömleğinin kollarını sıvadı.

İmamoğlu’nun yanında CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke ve Mamak Belediye Başkanı Veli Gündüz Şahin yer aldı. Programa, Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan, Kırıkkale Belediye Başkanı Ahmet Önal, Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar ve Çankaya Belediye Başkanı Hüseyin Can Güner de katıldı.

İmamoğlu Trabzon'da...

CHP'nin Cumhurbaşkanı aday adayı, Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, 23 Mart Pazar günü yapılacak ön seçim çalışmaları kapsamında memleketi Trabzon’a geldi. Havalimanında "Cumhurbaşkanı İmamoğlu" sloganıyla karşılanan İmamoğlu, “Memleketime geldim. Heyecanlıyım. Güzel insanları Karadeniz’in, Trabzon’un... İnşallah güzel bir gün geçireceğiz. Yolumuza devam ediyoruz Allah’ın izniyle. Güç aldık, güç aldık... Milletimize layık olmak için borcumuzu artırıyoruz” dedi.

Ankara'daki programını tamamlayan CHP'nin Cumhurbaşkanı aday adayı, TBB ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, 23 Mart Pazar günü yapılacak ön seçim çalışmaları kapsamında memleketi Trabzon’a geldi. Trabzon Havalimanı’nda coşkulu bir kalabalık tarafından karşılanan İmamoğlu’na partililer tarafından yoğun ilgi gösterildi. "Cumhurbaşkanı İmamoğlu", "Halkın umudu İmamoğlu" sloganları atıldı. Karşılamaya, Trabzon, Rize ve Giresun’dan gelen belediye başkanları ile milletvekilleri de katıldı. İmamoğlu'nu kucaklayan yöresel giysili yaşlı kadınlar ıslık çalarak desteklerini dile getirdi.

İmamoğlu, havalimanında yaptığı kısa konuşmada, Trabzon’da olmaktan büyük mutluluk duyduğunu belirterek, “Memleketime geldim. Heyecanlıyım. Güzel insanları Karadeniz’in, Trabzon’un...İnşallah güzel bir gün geçireceğiz. Yolumuza devam ediyoruz Allah’ın izniyle. Güç aldık, güç aldık... Milletimize layık olmak için borcumuzu artırıyoruz” ifadelerini kullandı.

İmamoğlu, "Burada olmak nasıl Başkanım" diyen bir vatandaşa, “Çok duygusal benim için her zaman” yanıtını verdi.

İmamoğlu, memleketi Trabzon'da konuştu: Diploma için Saray'dan onu, bunu arıyorlar

Ekrem İmamoğlu'nun yeni durağı memleketi Trabzon oldu. İmamoğlu'nun konuşmasında öne çıkanlar şöyle:

Şükürler olsun burada doğdum büyüdüm. Şimdi dünyanın en güzel şehrinde belediye başkanlığı yapıyorum. Bu gurur kimin biliyor musunuz? Trabzon'un Akçaabat köyünden Pazarkapı mahallesi'ne, Trabzon'dan Kıbrıs'a, Kıbrıs'tan İstanbul'a götüren duygunun ve ruhun adı Türkiye Cumhuriyeti'dir. Beni o koltuğa oturtan Mustafa Kemal Atatürk'ün Cumhuriyete yüklediği misyondur."

Niçin bu cennet vatanın işsizliği bu kadar yüksek? Karadeniz'in gençleri, çiftçisi, esnafı ne için ayakta duramıyor? Bakın, bunların hepsine derinlemesine bakacağız. Bir avuç insan ne için zenginleşiyor? Karadeniz'in gençleri, çocukları, yaşlıları, engellileri, kadınları, erkekleri ne için zor durumda? Yatırım yok. Bunların umrunda değil. Refah yok. Milletin refahı bunların derdi değil. Karadeniz'in kaynaklarını bile peşkeş çekiyorlar. Trabzon'un, Rize'nin, Giresun'un derelerini HES projeleriyle kuruttular. Uzunkölü, Ayder'i ne yazık ki stratejik planlayamadılar. Artvin'in ormanlarını, Bayburt'un vadilerini maden şirketlerine teslim ettiler. Ne toprağı işlediler ne suyu yönettiler. Bu kadim ülkenin en güzel tabiatını perişan ettiler.

İktidar olacağız. İnancımız çok yüksek, ülkenin her sorununa çözüm üreteceğiz. Engellere rağmen iktidar olacağız. Seçilmişlerin değil, seçenlerin dediği olacak... Cürmüm kadar yer yakarsınız. Şimdi de diplomama göz koydular, saraydan zorluyorlar. Diploma için saraydan onu bunu arayarak zorluyorlar. Beni oyundan çıkarmaya çalışıyorlar. Siyaseten yenemiyorlar güya polis ile yenecekler. Hakkımda açılmış davalar, soruşturmalar... Yarım yamalak iddiaları dolduracaklar bir torbaya Ekrem İmamoğlu'nu suçlayacaklar. Hem de suç örgütü suçlamasını bana hazırlıyorlarmış. Suç örgütü kurmak... Hepsi denetlenmiş, belediye iş ve ihaleleri... Etrafımdaki insanları suçlu gösterecekler. Planları, hesapları bu. Kendi gazetelerine, kendi trollerine söyletiyorlar. Beni oyundan çıkaracaklar. Ellerinden geleni ardına koymayacaklarmış. Kirli işler yapıyorlar. Güya polisin eliyle başımı öne eğdireceklermiş.  Hatta bunu mümkünse 23 Mart'tan önce yapmak istiyorlar. Dertleri koltuk.

 

ANKA

DAHA FAZLA HABER OKU