Saadet Partisi Genel Başkan Vekili Mahmut Arıkan ve Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu Saadet-Gelecek TBMM ortak grubunda konuştu
''Siyasetin kirli ve karanlık, köhnemiş bir tarafı var maalesef. Bugün bu köhnemiş tarafın adı İsrail ile yapılan ticaret'' diyen Saadet Partisi Genel Başkan Vekili Mahmut Arıkan şöyle konuştu:
'7 Ekim 2023’ten 6 Kasım 2024 tarihine kadar toplumun hemen hemen her kesimi İsrail ile kesintisiz bir şekilde devam eden ticarete bir çok platformda tepki veriyor. İktidar ellerindeki bütün yetkiye, troll ve medya ağına rağmen milletimiz nezdinde bütün inandırıcılığını kaybetmiş vaziyette. Biz ilk günden itibaren Saadet-Gelecek Grubu olarak ‘ticareti kesin, soykırıma ortak olmayın’ dedik. Bizim devletimizin alnında tarihimizin hiçbir noktasında kara leke olmadığını defaatle ifade ettik. AK Parti’ye oy veren seçmenlerin hemen hemen hepsinin karşı çıkmasına rağmen, AK Parti iktidarı İsrail ile ticaretten vazgeçmiyor. Gazze’ye insani yardım taşıyacak vicdan gemisini göndermiyor. İsrail’e silah taşıyan gemiye İstanbul’da ev sahipliği yapıyor. Kısacası iktidar yalan söylüyor. Bizim gemilerimiz limanlara yardım için giderlerdi, asla vahşete, zalime destek olmak için gitmezdi. Bu vebale bizi ortak etmeyin. Biz bu ifadeyi kullandıkça sizler gemileri göndermeye devam ettiniz. Ölen bebekler, çeliği, seramiği, jet yakıtını, ne yapsın? Mazlumların bu ticarete ihtiyacı yok. Ama şunu net bir şekilde gördük ki sizin bu kirli, kanlı paraya ihtiyacınız var. Siz ölü evinin yascısı, düğün evinin tefçisi, her kanlı planın ortağısınız.'
“Kayyum yerleşik bir uygulama haline geldi”
''Olan bitenler karşısında şu ifadeyi kullanabiliriz; Türkiye sürprizler ülkesidir'' diyen ve kayyum atamalarını eleştiren Arıkan, söyle konuştu:
'Sayın Erdoğan ve külliye ekibi, ‘her gece acaba yarın millete nasıl bir sürpriz yaşatsak’ diye büyük gayret gösteriyor. Bu gayretlerin de karşılığını alıyorlar. Bir sabah uyanıyoruz, Meclis kürsüsü davet mekanı haline gelmiş. Bir sabah uyanıyoruz kayyumlar atanmış. Resmi Gazete’yi bir gün okumayanın asab-ı seyf gibi kaldığı bir Türkiye’de yaşıyoruz. Aslında mesele basit. Yönetilmiyoruz, savruluyoruz. Kayyum meselesi maalesef yıllardır devam eden yerleşik bir uygulama haline geldi. Olağanüstü hallerde bile en son seçenek olarak uygulanması gereken bir yöntem, iktidar eliyle adeta bir sopa haline döndürüldü. Üç defa seçilen Ahmet Türk, üç defa görevden alındı. YSK, ‘seçime girebilir’ diyor. İktidar ortağı, cezaevindekileri Meclis’e davet ediyor. Bunlara karşılık iktidar, seçileni cezaevine göndeririz restiyle cevap veriyor. Güldür Güldür Show’e skeç malzemesi olacak kadar absürt durumlarla karşı karşıyayız. İktidar, bu uygulamaları adalet sosuna bulayarak, hakkımıza bunları politika diye yutturmaya çalışıyor.
Kayyum görüntüsü bizi iyi yansıtmıyor. Kayyum formülü uluslararası arenada Türkiye imajına çok ciddi zararlar veriyor. Ülke içerisinde ise aidiyet duygusunu baltalıyor. Adaylık süreci, hukuki garabetten kurtarılmalı. Hukuk adil ve şeffaf bir şekilde işlerse hiç kimse öküz altında buzağı aramaya kalkmayacaktır. Önce hukuka güvenin sağlanması gerekir. Seçimlerden sonra maslahat gözetmek, yeni sorunlara yol açıyor. Hiç kimsenin ülkeye bu görüntüyü dayatmaya hakkı yok. Bu yanlıştan bir an önce vazgeçin. Seçilen eğer bir suç işlemişse, eğer bir suçu varsa, yeni belediye başkanını, belediye meclisi seçsin. Hiçbir şehrimiz, ithal belediye başkanı tarafından yönetilmek zorunda kalmasın. Bu işler, birlikte atan kalpleri, bin yıldır birlikte yaşayan kalpleri birbirine kırdırmaktadır. Finalde Esenyurt, Mardin, Batman, Halfeti kaybeder. Kim kazanır, Vaşington kazanır, Tel Aviv kazanır.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
‘Erdoğan’ın tekrar seçilmesi lazım’ derseniz ağzınızdaki baklayı çıkartmış olursunuz”
Aynı oyun anayasa meselesinde de oynanmakta. Bir Allah’ın kulu anayasa değişikliğiyle ilgili aksi bir görüş belirtmiyor. Biz de söyledik. Yeni söylüyoruz. Sivil, geleceği inşa eden, güçlendiren, 85 milyonun tamamının ‘işte benim anayasam’ diyerek sahipleneceği bir metne elbette ihtiyaç var. Ama siz kalkıp kürsüden ‘Anayasal düzenlemeyi yapmak gereklidir’ dedikten sonra ‘Erdoğan’ın tekrar seçilmesi lazım’ derseniz bir, ağzınızdaki baklayı, ikincisi cini şişeden çıkarmış olursunuz. Hiç şüpheniz olmasın. Bu aziz millet sizi şişeye tıktığınız cinden dolayı çok iyi tanıyor. Bir kişinin iktidarı için 85 milyonun geleceğiyle oynamaktalar. Türkiye’nin konuşulması gereken en önemli gündem maddesi yaşadığımız ekonomik kriz.’
''Trump ile tekrar bir ilişki kurabiliriz diye zinhar düşünmeyin''
Gelecek Partisi Ahmet Davutoğlu ise konuşmasının başında ABD seçimlerine değindi.
''Ankara’daki arkadaşlara sesleniyorum. Gazze, Filistin ve Orta Doğu’da olabilecek felaket senaryolarını çalışmaya şimdiden başlayın. Bugünden itibaren başlayın. Trump ile Erdoğan’ın ilişkisi çok iyiydi diye düşünmeyin. Nasıl iyiyse. ‘Aptal olma’ diye mektup yazdı ama... Son dört yıl içinde Biden, Erdoğan’ı Washington’da hiç ağırlamadı. Trump ile tekrar bir ilişki kurabiliriz diye zinhar düşünmeyin”' diyen Davutoğlu özete şunları söyledi:
İsrail’de, İsrail hükümetini protesto edenlere İsrail polisi müdahale etmiyor. Kime yaranmak istiyorsunuz? Bu ticaret durana kadar nerede olursa olsun, ses yükselten gençlerimizin yanında olacağız. Gerekirse onlarla omuz omuza İsrail’e giden her gemiyi durdurmak için alanlarda mücadele edeceğiz.
''Kürt’ü, Türk’ün karşısına koymak akıl karı değil''
'Bu dönemde Türkiye’nin politikasını dışarıdan izleyen birisi savrulma tabirini kullanır. Sayın Bahçeli’nin dünkü açıklamalarını dikkatle dinledim. Son dönemde Türkiye’de bir demokrasi krizi yaşanıyor. Bir hukuk ve yönetim krizi yaşanıyor.
'Peki tarihin tekerrürüne hizmet etmek varken, milli beraberlik ve kardeşlik mirasını yağmalamak için kuyruğa girenlere göz yummak akıl karı mıdır?’ demiş Sayın Bahçeli, hay Allah senden razı olsun. Yıllardır biz bunu söylemeye çalışıyorduk. Akıl karı değil bu politikalar. Kürtçeyi Türkçenin karşısına koymak akıl karı değil. Kürt’ü, Türk’ün karşısına koymak akıl karı değil. Diyarbakır’ı İzmir’in, Konya’nın karşısına koymak akıl karı değil. Ümit ederiz ki herkes akla gelir.
Bahçeli, 'Tabular kalktıkça, ezberler bozuldukça, statüko delindikçe, insanlar birbirine dürüst davrandıkça, içlerinden geçeni özgürce söyledikçe, bir anlaşma ve mutabakat noktasından diğerine küçük adımlarla ilerlemek daha kolaydır' demiş. Hay gözüne, dilene sağlık Bahçeli. Arkadaşlar bu cümleyi alkışlayın. Biz bunu söylüyoruz zaten. Tabular kalsın, sembollerle konuşmayın diyoruz. Ne yaşadık 2023 seçimlerinden önce biz. Sokakta yaşadıklarımızı, cami önlerinde yaşadıklarımızı anlatmak istemiyorum. Cami cemaatinin de alacağı dersler vardır bu sözlerden. Kimseye öfkeli değilim. Yeter ki Sayın Bahçeli gibi herkes bunlardan ders alsın. Ezberler bozulsun, statüko delinsin.
''Kayyum atamanın manası nedir?
Bu sözlerle kayyum atamalarının bir tutarlılığı var mı? Bu sözleri alkışlarken ne şekilde olursa olsun kayyum atamasının tümüne de karşı çıktığımızı ilan ediyorum. Çünkü bu ayrı bir tuzak. Cümlelerinin devamında Bahçeli, ‘Anlaşmazlıkların çözümü milli nitelikli kapsayıcı bir düşünce biçimi oluşturmaktan, sorunlara başka türlü bakmaktan, yapıcı, sahici, olgun ve ikna edici tavır almaktan geçmektedir’ diyor. İşte olgun devlet adamı Bahçeli’den veya Erdoğan’dan beklediğimiz tavır bu. Dünyanın Trump ile birlikte belirsizliğe girdiği bir dönemde Türkiye’nin milli çözümler etrafında omuz omuza vermesi lazım. Kimsenin bizim içimizi kurcalayacak, fitneyi uyandıracak, Türk’ü Kürt’e, Kürt’ü Türk’e, Alevi’yi Sünni’ye, Sünni’yi Alevi’ye kışkırtacak ortama izin vermemek lazım. Şanluurfa’da barış elçisi olan Ahmet Türk’ü üçüncü kez görevden alarak kayyum atamanın manası nedir? Neye dayanarak yapıyorsunuz? Doğurabileceği sonuçları görmüyor musunuz? Sayın Cumhurbaşkanı’na bir kez daha sesleniyorum. Çıkınız ve kafa karışıklığını kaldıracak net bir açıklama yapın. Sayın Bahçeli ile anlaşarak bir devlet aklı ortaya koyduysanız, bu kayyumlar niye atandı ve bu devlet aklını sabote eden kim ona bakın.''
Independent Türkçe, AA