Nükleer savaş riski artıyor: "Artık gerçekdışı değil"

"Nükleer silahsızlanmaya verilen önem azaldı"

Amerikan ordusu, Marshall Adaları'ndaki Bikini Atolü'nde 1946'da Crossroads Operasyonu adlı atom bombası denemesini gerçekleştirmişti (Reuters)

Amerikan gazetesi Wall Street Journal (WSJ), dünyanın farklı noktasındaki çatışmalar nedeniyle nükleer savaş riskinin arttığını yazıyor.

Analizde, Soğuk Savaş sonrası nükleer silahların yayılmasını önlemeye yönelik çalışmalarda önemli mesafe katedildiği fakat son dönemde yaşanan küresel çatışmalarla nükleer savaş riskinin tekrar gündeme geldiği belirtiliyor: 

10 yıl önce hayal gibi görünen nükleer savaş tehdidi artık o kadar da gerçekdışı değil.

Birleşmiş Milletler'e (BM) bağlı Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (UAEK) Genel Direktörü Rafael Grossi, nükleer silahların yayılmasını önlemeye yönelik çalışmaların, Soğuk Savaş'tan bu yana görülmeyen bir tehlike altında olduğunu belirtiyor. 

ABD, Rusya, Fransa, Çin, Birleşik Krallık, Pakistan, Hindistan, İsrail ve Kuzey Kore olmak üzere 9 ülke nükleer silaha sahip. Fakat uzmanlar, gelecekte bu sayının artabileceğine dikkat çekiyor. 

Washington merkezli düşünce kuruluşu Nükleer Tehdit Girişimi'nden Eric Brewer, şu değerlendirmeleri paylaşıyor: 

1960'lardan bu yana nükleer silahların yayılmasını önlemeye yönelik düzenin oluşturulması ve sürdürülmesinde kritik rol oynayan büyük güçler arasında, bunların yayılmasını engellemenin önemine dair ortak mutabakat zayıfladı.

Amerikan Bilim İnsanları Federasyonu'nun verilerine göre bu yıl itibarıyla Çin'in elinde yaklaşık 500, ABD'de 3 bin 708, Rusya'da ise 4 bin 380 nükleer savaş başlığı var. 

Nükleer silahlar, BM'nin Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması (NPT) aracılığıyla denetleniyor. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

NPT, ABD'nin atom bombalarını ilk kez II. Dünya Savaşı'nda 1945'te Japonya'nın Hiroşima ve Nagazaki kentlerinde kullanılmasının ardından, ülkelerin nükleer silahlanma yarışının önlenmesi amacıyla 1 Temmuz 1968'de imzaya açılmış ve 1970'te yürürlüğe girmişti. 

Soğuk Savaş döneminde gündemden düşmeyen NPT, nükleer silahların yayılmasının önlenmesi, nükleer enerjinin sivil amaçlarla kullanımı ve nükleer silahsızlanma olmak üzere üç temel prensibe dayanıyor.

Türkiye, Rusya ve ABD'nin de aralarında bulunduğu 191 ülkenin imzaladığı anlaşmaya, nükleer silaha sahip BM üyeleri Hindistan, İsrail, Pakistan katılmamıştı. Anlaşmayı, nükleer silah bulundurmayan BM üyesi Güney Sudan da imzalamamıştı. Kuzey Kore ise 1993'te katıldığı NPT'den 2003'te çekildiğini duyurmuştu.

Analizde; ABD, Çin ve Rusya arasında son dönemde gerginliğin artmasıyla NPT'ye duyulan güvenin de zayıfladığı belirtiliyor. Washington, İran'ın yıl sonuna kadar nükleer silah üretebileceğini öne sürmüş, Tahran ise iddiaları yalanlamıştı. 
 


WSJ, son dönemde Güney Kore ve Türkiye'nin de nükleer silah seçeneğini araştırdığını yazıyor. Amerikan gazetesi New York Times da ağustostaki haberinde Güney Kore'nin nükleer silah geliştirmek istediğini belirtmişti

Diğer yandan WSJ'nin haberinde Türkiye'yle ilgili net bir bilgi paylaşılmıyor. Nükleer silah tartışması en son 2019'da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın şu sözleriyle gündeme gelmişti: 

Birilerinin elinde nükleer başlıklı füze var, bir tane iki tane de değil. Ama benim elimde nükleer başlıklı füze olmasın! Ben bunu kabul etmiyorum.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, eylülde nükleer silah kullanımı doktrininde değişikliğe gitmişti. 

Ukrayna savaşının yanı sıra Gazze savaşıyla birlikte de nükleer saldırı tehdidi yeniden endişe yaratıyor. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, marttaki açıklamasında, İsrail'in nükleer silah kullanma tehditlerini eleştirerek, Türkiye'nin "nükleer silahsızlandırma çalışmalarını desteklediğini" söylemişti.


Independent Türkçe, Wall Street Journal, AA, New York Times

DAHA FAZLA HABER OKU