İsrail'de enteresan işler oluyor.
Geçen günlerde bir grup ordu mensubu, Netanyahu hükümetine ve İsrail genelkurmay başkanına yönelik, epey sert bir mektup kaleme aldı.
Zırhlı Birlikler, Topçu Birlikleri, İç Cephe Komutanlığı, hava kuvvetleri ve donanma birimlerinde görev yapan çeşitli rütbelerdeki 130 askerin imzalarını attığı mektuba bir göz atalım:
Gazze'deki savaşın devam etmesinin sadece rehinelerin esaretten dönüşünü geciktirmekle kalmadığı, aynı zamanda hayatlarını da tehlikeye attığı artık açıktır. İsrail Savunma Kuvvetleri saldırılarında çok sayıda rehine öldürüldü, bu sayı onları kurtarmak için düzenlenen askeri operasyonlarda kurtarılanlardan çok daha fazla.
Burada mektubu kalemi olan bu 130 asker, oldukça sert, pervasız, cesurca ve itham edici şekilde hükümeti ve askeri yetkilileri tabiri caizse topun ağzına koyuyor.
Yani gayet bariz şekilde "operasyonu yönetemiyorsanız gidin ve savaşı bir an önce bitirin" mesajı verilmek isteniyor.
Mektubun devamında ise işin dozu daha da artırılıyor:
Hayatlarını riske atarak ve özveriyle hizmet eden bizler, hükümet derhal rotasını değiştirmez ve rehineleri evlerine geri getirecek bir anlaşma için çalışmazsa, hizmet etmeye devam edemeyeceğimizi duyuruyoruz. Bazılarımız için kırmızı çizgi çoktan aşıldı. Diğerleri için ise hızla yaklaşıyor. Kırık kalplerle görev için rapor vermeyi bırakacağımız gün yaklaşıyor.
Mektubun sonuna doğru savaşın bitmesi için görevi terk etmekle tehdit etmeleri bu konuda ne kadar kararlı olduklarını ortaya koyuyor.
Dolayısıyla bu mektup kesinlikle basit ve ucuz bir blöf değil.
Bu mektubun bir dip dalga olma ihtimali de yüksek.
Yani sadece bu mektubun altına imza atan 130 asker değil sorun.
Onlar gibi düşünen yüzlerce askerin ve subayın olmadığını kimse iddia edemez.
Nihayetinde hükümetin orduya tam olarak hakim olmadığı da bu mektup sayesinde ortaya çıkmış oldu.
Belki de bundan sonraki süreç için ciddi bir kırılma noktası olarak da görülebilir.
Elbette tüm bunları zaman gösterecek.
Ama Netanyahu ve kabinesini sancılı bir sürecin beklediği çok açık.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish
