2024 Nobel Ödülleri, yarından (7 Ekim) itibaren sahiplerini bulmaya başlayacak.
İsveçli kimyager, mühendis ve iş insanı Alfred Nobel'in vasiyetiyle 1901'de verilmeye başlanan ödüller çığır açıcı çalışmaları takdir etmeyi amaçlıyor.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Alfred Nobel'in tabiriyle "insanlığa en büyük faydayı sağlayan" kişilere verilen bu ödüller; fizik, kimya, tıp, ekonomi bilimleri, barış ve edebiyat olmak üzere 6 kategoride dağıtılıyor.
Bilim dünyasının bu kıdemli ödüllerini kimin evine götüreceğini tahmin etmek ise epey zor.
Bu yıl 7-14 Ekim tarihlerinde düzenlenecek törenler yaklaşırken, CNN henüz Nobel kazanmayan ancak prestijli ödülü hak ettiği düşünülen 5 çalışmayı derledi.
1) İnsan genomunun haritasının çıkarılması
Dünya çapında binlerce bilim insanını içeren İnsan Genom Projesi, 1990'da başlamış ve 2003'te tamamlanmıştı.
Projenin sonunda ilk kez insan genomunun haritasının çıkarılması, biyoloji ve tıp gibi çeşitli alanlarda büyük yankılar uyandırmıştı.
Araştırma, insan DNA'sını oluşturan üç milyar kimyasal baz çiftinin dizileri hakkında temel bilgiler sunması açısından önem arz ediyor.
İnsan Genom Projesi, sonraki yıllarda bazı hastalıklarla ilişkili çeşitli genlerin tanımlanmasına önayak oldu.
Bu çığır açıcı çalışmanın Nobel'le ödüllendirilmemesinin nedeniyse muhtemelen çok fazla bilim insanını içermesi.
Nobel'in 1895 tarihli vasiyetinde belirttiği kurallara göre, her bir ödül en fazla üç kişiye verilebiliyor.
2) Obeziteye karşı semaglutid geliştirilmesi
Dünya Sağlık Örgütü'ne göre dünyada her 8 kişiden biri obeziteden muzdarip.
Bu rahatsızlıkla mücadele çalışmalarında GLP-1 adlı hormonu taklit eden zayıflama ilaçları son yıllarda öne çıkıyor.
Obezite tedavisinde devrim yarattığı iddia edilen semaglutid adlı bu ilacı geliştiren ekipte yer alan Svetlana Mojsov, Dr. Joel Habener ve Lotte Bjerre Knudsen, 2024 Lasker-DeBakey Klinik Tıbbi Araştırma Ödülü'ne layık görülmüştü. Bu ödül, genellikle bir buluşun veya bilim insanının Nobel Ödülü kazanıp kazanmayacağının göstergesi kabul ediliyor.
Rockefeller Üniversitesi'nden biyokimyager Mojsov ve Harvard Tıp Fakültesi'nde endokrinolog ve tıp profesörü olan Habener, GLP-1'in tanımlanmasına ve sentezlenmesine katkı sunmuştu. Semaglutidi Ozempic markasıyla piyasaya süren Novo Nordisk'ten araştrmacı Knudsen ise GLP-1'in kilo vermeyi teşvik eden etkili bir ilaca dönüştürülmesinde önemli bir rol oynamıştı.
3) Dünyayı dönüştürebilecek yapay zeka
Yapay zeka bilimsel çalışmalarda gittikçe daha fazla yer alırken, dünyayı dönüştürme potansiyeli de öne çıkıyor.
Clarivate adlı ABD merkezli analiz şirketinin Bilimsel Bilgi Enstitüsü Araştırma Analizi Başkanı David Pendlebury'ye göre, bu kalabalık sektörde Nobel'e layık görülebilecek iki isim var.
Pendlebury bu isimleri, diğer bilim insanları tarafından yıllar içinde ne kadar alıntılandıklarına dayanarak belirliyor.
Araştırma uzmanına göre Google DeepMind'dan Demis Hassabis ve John Jumper prestijli ödülü kazanabilir.
İkilinin geliştirdiği AlphaFold Protein Yapısı Veritabanı, amino asit dizilerinden proteinlerin üç boyutlu yapılarını çözen bir yapay zeka programı.
Dünya çapında en az 2 milyon araştırmacının kullandığı uygulama, proteinler için adeta Google görevi görüyor.
AlphaFold üzerine yazılan makaleyse 2021'de önde gelen hakemli dergi Nature'da yayımlanmıştı. O tarihten beri en az 13 bin kez atıf yapılan çalışma, Hassabis ve Jumper'a 2023'te Lasker'ı kazandırsa da en azından henüz Nobel'e layık görülmediler.
4) Bağırsak florası alanındaki çalışmalar
İnsan vücudunda trilyonlarca bakteri, virüs ve mantar var. Mikrobiyom diye bilinen bu yapılar sağlık üzerinde muazzam etkilere sahip.
Bağırsakta yaşayan ve bağırsak florası denen mikrobiyomlar, sindirime yardımcı olmanın yanı sıra bağışıklık, kalp ve beyin sağlığı üzerinde de destekleyici bir rol üstleniyor.
Son 20 yılda yapılan çalışmalar bağırsak florası hakkında daha detaylı bilgiler sunsa da Pendlebury bu alanın Nobel radarına giremediğini söylüyor.
ABD'nin Missouri eyaletindeki St. Louis Washington Üniversitesi'nden biyolog Dr. Jeffrey Gordon ise çalışmalarıyla öne çıkan isimlerden biri. Bağırsak florasının, yetersiz beslenmenin sağlık üzerindeki etkilerinde rol oynadığını ortaya koyan araştırmalara öncülük eden Dr. Gordon, bağırsak sağlığını iyileştirmeyi hedefleyen çalışmalar yürütüyor.
5) Kansere yol açan genlerin tespit edilmesi
Dünya çapında yılda 650 binden fazla ölüme yol açtığı düşünülen meme kanserinin, genetik bir altyapısı olabileceği uzun bir süre boyunca bilinmiyordu.
Halihazırda ABD'nin Seattle eyaletindeki Washington Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde tıp ve genom bilimleri alanında öğretim üyesi olan Dr. Mary-Claire King, 17 yıl süren çalışmaları sonucunda BRCA1 genindeki bir mutasyonun meme ve yumurtalık kanserinin görülmesinde rol oynadığını ortaya koymuştu.
2003'te insan genomunun haritasının çıkarılmasından önce yapılan bu keşif, meme kanseri riski yüksek kadınları tespit eden genetik testlerin önünü açtı.
Önleyici tedavilerin gelişmesine de zemin hazırlayan çığır açıcı bir çalışmaya imza atmasına karşın King, Nobel'e layık görülmedi.
Independent Türkçe, CNN, Washington Post, Britannica, Dünya Sağlık Örgütü, Nature, Healthline
Derleyen: Büşra Ağaç