Türkçe büyük bir medeniyet dilidir.
Lisanımızı yalnızca Asya Bozkırlarının ölü diline mahkûm edilme teşebbüslerini büyük Türk milliyetçisi ve bugün kullandığımız İstanbul Türkçesinin edebi hayattaki mimarı olan Ömer Seyfettin bir cinnet hali ve cinayet olduğunu söylemektedir.
Bir kelime hatta bir terkip Türkçeleşmişse o artık Türkçedir.
Aksi halde "Türkiye Cumhuriyeti Devleti" derken dahi "cumhur" ve "devlet" kelimeleri Türkçe değildir.
Halk ve kanunlar ülkemizin adını "Türk Bodunu" olarak adlandırmıyorsa Türk halkı kendi feraseti içinde bu mekanizmayı zaten işletiyor demektir.
Israrla Türkçeyi kısırlaştırma teşebbüsleri farz-ı muhal özellikle Arapça ve Farsça kelimeleri düşmanlaştırmak en büyük zararı bizzat Türklüğün kendisine veriyor.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Daha evvel dilimizden çıkartmanın anlamsal ve estetik açıdan mümkün olmayan Farsça, Arapça ve Yunani kelimelerin bazılarını göstermiştik. Bu dosyamızda ise şimdi Fransızca kelimeleri göstereceğiz.
Fransızca, Osmanlı kültür hayatında Tanzimat ile beraber güçlü bir konuma gelir.
19'uncu asrın sonralarına doğru iyi bir aydın olmanın en önemli şartlarından birisi Fransızcaya hâkim olmaktır.
Devlet kademesindeki memurlar ve basın mensupları mutlaka Fransızcalarını ilerletmek için büyük çaba gösterirdi.
Ömer Seyfettin ve Ahmet Mithat Efendi gibi aydınlarımızın en çok övündükleri hasletlerin başında Fransızcayı kendi kendilerine öğrenmeleridir.
Zenginler çocuklarına Fransız dadılar tutuyor ve ülkenin en itibarlı okulları eğitimlerinin merkezine Fransızcayı koyuyorlardı.
Elbette bu durum zamanla Ahmet Mithat Efnedi'nin tabiri ile "züppeleşme" sorununu doğurdu.
Fransızca furyası Batılılaşma etkisinde bazı kötü durumları ortaya çıkardı. Dilin gereksiz kullanımı bunun başında geliyordu.
Yani sahte aydınlar Fransızcayı entelektüel birikimlerine katkı sağlaması için değil, başka bir deyişle caka satmak için öğrenmeye çalışıyor ve bunu çoğunlukla da beceremiyordu.
Bu konu romanlarımıza da yansımış, "Felatun Bey" karakteri bu durumun en mücessem örneği olmuştur.
Yine de birçok Fransızca kelime halkımız tarafından benimsenmiş ve hayatın içine dahil edilmiştir.
Buyurun biz en beğendiklerimizi aldık, etimolojik hatalar muhakkak çıkacaktık bu konuda dikkatli okurlarımızın dönüşleriyle revizyon yapacağız.
A harfi
Afiş, alfabe, analiz, aplikasyon, ambulans, asansör, abajur, anket…
B harfi
Bagaj, bant, banyo, basen, baraj, bariyer, benzin, biberon, büro, bonfile..
C harfi (K Harfi)
Fransızcada birçok "C" ile başlayan kelime Türkçeye "K" olarak geçtiği için bu iki harfi beraber alacağız:
Ceket, kültür, kanal, komedi, koleksiyon, kasket, kart, kanepe, konservatuar…
D harfi
Deterjan, dekolte, detay, daktilo, direksiyon, dantel…
E harfi
Egoizm, etiket, embesil, eşofman, ekran…
F harfi
Fermuar, file, füze, fatura, fayton, fakülte, far, filtre...
G harfi
General, galoş, gardiyan, gardırop, garson, galeri…
H harfi
Helikopter, hoparlör, hipodrom…
*Bazı harfler Türkçede yaygın kelime bulunmaması nedeniyle atlanılmıştır.
J harfi
Jandarma, jöle, jartiyer
L harfi
Lavabo, levye, lise,
M harfi
Mikrop, müze…
P harfi
Parti, pastil, plan, palto, pantolon, pankart, pardon, papyon, parfüm, pense, plaj…
R harfi
Restoran, ray, rezervasyon…
S- Ş harfleri
Sekreter, sosyal, sempati, sentez, sistem, şarküteri, şifonyer, şoför…
T harfi
Tablo, tuvalet, triko, telgraf, terörist, tolerans
V harfi
Volkan, virgül, vizyon, valiz, vizyon…
Yukarıda seçtiğimiz kelimeler ortalama bir insanın günlük hayatında kullandığı ve neredeyse herkesin bildiği sözcüklerden bir çırpıda seçtiklerimiz.
Bunlar Türkçenin bir zenginliğidir. Dilde yozlaşma meydana geldiğinde bu durum, güçlü edebi eserler ve halkın güçlü sözlü kültürü ile dengelenirdi.
Lakin son dönemde kültür hayatımızdaki çoraklaşma arttıkça dildeki yabancı sözcüklere savaş açma teşebbüsleri de son derece cahilane bir biçim almaya başladı.
Bir kelimenin kökeni ne olursa olsun onu dilimize yedirme şeklimiz bizim medeniyetimizin gücünü gösterir.
Serimiz devam edecek, ayrıca Türkçeden başka dillere geçen kelimelere nasıl muamelede bulunulmuş onları da bilahare ele alacağız.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish