Güvenlik düzenlemelerinin ikilemi

Fotoğraf: AA

Sudan ordusu ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasındaki müzakere sürecinin başlangıç tarihi yaklaşırken, müzakereler hangi platform üzerinden yürütülecek olursa olsun güvenlik düzenlemeleri, çeşitli ordular, milislerin ve silahlı hareketlerin geleceği en zor ve karmaşık konu olmaya devam edecek.

Önceki rejimi deviren halk devriminin başlangıcında, devrime katılan tüm güçlerin üzerinde uzlaştığı basit ve net bir slogan vardı: “Ordu kışlaya dönsün ve Cancavid dağıtılsın.” Bu, halk arasında Cancavid olarak adlandırılan HDK dağıtılarak Silahlı Kuvvetlerin birliği korunurken, ordunun siyasi eylemden uzaklaşarak anayasa ve kanunlarda belirtilen görevlerine dönmesi yönünde açık bir çağrıydı. İroniktir ki bu slogan hem ordu komutanlığı hem de HDK komutanlığı tarafından reddedildi.

Sadece slogan basit ve sade değildi, aynı zamanda onu o dönemde hayata geçirme imkânı da daha basitti. Bunun barışçıl bir şekilde ve üzerinde anlaşmaya varılan düzenlemelerle uygulanması gündemdeydi ve aynı zamanda mümkündü. Bu düzenlemeler kapsamında Sudan'da birden fazla kez farklı yol ve yöntemlerle uygulanan, uluslararası alanda bilinen entegrasyon ve terhis süreci yoluyla HDK feshedilecekti. Bunun ilk pratik deneyimi, 1972'deki Addis Ababa Barış Anlaşması'ndan sonra Güney Sudan'da merkezi hükümete karşı silah taşıyan Anyanya hareketi güçlerinin entegrasyon ve terhis edilme süreciydi. Süreç, Darfur'da ve diğer bölgelerde silah taşıyan hareketlerle ayrı ayrı anlaşmalar yapılarak daha sonra birçok kez hayata geçirildi.

Şimdi Sudan’da durum devrimin başlangıcındaki gibi değil, işler karıştı, köprünün altından sular hem de çok sular geçti. Dahası artık çok sayıda ordu var ve içinde küçük savaşların yaşandığı büyük bir savaş dönüyor. Sudan toplumunda büyük bir bölünme yaşandı, bölgesel ve iç müdahaleler genişledi.

Çok sayıda gücün ve milis grubun savaşa dahil olmasıyla birlikte, bazı tarafları diğer taraflarca kabul edilemez hale getiren, diğerlerine eşit davranılmasını reddetmeye iten gergin ve düşmanca durumlar ortaya çıktı. Bir blok içinde bile farklı algılar pozisyonlarda çelişkiye yol açabiliyor. Nitekim Sudan Kurtuluş Hareketi'nin lideri Mini Arko Minawi, bir keresinde müzakere platformunda yer almak istediklerini belirtmiş ve "onlar orduysa biz de orduyuz” demişti. Keza orduyla ittifak halindeki İslami Hareket Tugayları, müzakere ilkesini reddetme anlamına gelebilecek başka görüşler ortaya atabilirler. HDK içerisinde de resmi güçlerden oluşan bir blok ve bir de savaş sırasında onlara katılan kabile grupları var. Şu anda bazı HDK liderleri ile ayrılmasına yol açabilecek bir söz düellosuna giren General Jalha gibi, HDK içinde de farklı pozisyonların ortaya çıkması mümkün.

Bu tabloya göre ordu kuvvetlerinin ve HDK’nin düzeni ve durumu, ateşkes anlaşmaları ve güçlerin ayrılmasıyla ilgili beklenen anlaşma çerçevesinde bunun nasıl ele alınacağı konusunda, zorluğa rağmen benzer bölgesel ve uluslararası deneyimlerin rehberliğinde ilerlemek mümkün hale gelecek. Güvenlik ve askeri reformların tartışıldığı, kopyalanıp ardından düzeltilebilecek bir temel hazırlayan çerçeve anlaşması ile ilgili çalıştaylar buna örnek verilebilir.

Asıl zorluk, özellikle de ittifak içinde oldukları taraflar ile bağlarını koparırlarsa, çeşitli silahlı hareketlerin ve milislerin durumlarının tartışılması olacaktır. Durum bu konunun ayrı oturumlarda tartışılmasını gerektiriyor. Ekim 2021’de Cuba Barış Anlaşmasını imzalayan silahlı hareketlere gelince, güçlerin entegrasyonu ve terhis edilmesi sürecini, bunun takvimini, hatta bu güçlerin ve silahlarının boyutunu belirleyen mekanizmaları ayrıntılı olarak tartışan güvenlik düzenlemeleri için imzalanmış bir anlaşma var. Ancak o dönemde bu anlaşma uygulanmamıştı çünkü bu askeri bileşen (ordu ve HDK) için bir öncelik değildi. Onların önceliği, sivil güçlere karşı darbe yapmak ve bu misyon tamamlanana kadar bu hareketleri geçici müttefik saymaktı. Artık bu eski anlaşmanın uygulamaya uygun olmadığı ve yeni gelişmelere uyum sağlayacak şekilde değiştirilmesi gerektiği bekleniyor. Bu aynı zamanda bu hareketin liderlerinin, siyasi ve askeri savaşlarda ordu liderliğinin yanında yer almaları nedeniyle ödüllendirilme beklentilerini de içeriyor. Ayrıca Doğu Sudan'da ve belki de diğer bölgelerde savaş sırasında oluşan, adlarını ve taleplerini duyurma anını bekleyen milis gruplar de var.

Sudan'ın güç ve milisleri terhis etme ve entegre etme konusundaki önceki deneyimleri, Sudan devletinin şu anda yaşamakta olduğu karmaşık ve benzeri görülmemiş duruma çözüm bulmakta tek başına yeterli olmayacak. Bu nedenle şimdiden diyalog ufkunun genişletilmesi, bölgesel ve uluslararası deneyimlerin dikkate alınması gerekiyor. Daha da önemlisi, Sudan'daki çoğulculuk ve çeşitlilik gerçeğiyle baş etmekte yetersiz kaldığı kanıtlanmış eski kurumsal modellerin ve klişelerin ötesine geçen yeni vizyonları benimsemeye hazırlanmalı.

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

 

Şarku'l Avsat

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU