Trump: Hikaye ve kasırga

Fotoğraf: AA

Beyaz Saray'da kendine başkanlık koltuğunu ayırtmak başka bir şey, tarihte kendine seçkin bir koltuk ayırtmak başka bir şey. Tarih, bir silgidir, ancak silinemeyecek izler bırakanlar ona karşı koyabilirler. Tarihte bir yer ayırtmak için Amerikan başkanının kendi hikayesini ülkesinin hikayesinde sabit bir öğe haline gelecek şekilde yazması gerekir. Hikâyenin hem kahramanı hem de kurbanı olmalı. Haykıran adamın özellikleri iyi bilinmektedir; sarayı ve mühürleri kaybettiğinde çekiciliği azalacak bir başkan değil, bir lider olmak.

Bu hikayelerin kahramanı olmanın koşulları vardır, onlar da size yöneltilen suçlamalar ne kadar yoğun olursa olsun, size olan inancı sarsılmayacak destekçilere sahip olmak. Uykularını böldüğünüz, size olan nefretlerinin küllerini sürekli karıştıracak düşmanlara sahip olmak. Mahkemelere çağrıldığınızda, yargıçlar evraklarınızı ve yaşantınızı araştırdığında, sizi mağdur olarak görecek destekçilere sahip olmak. Büyük medya kuruluşları çekiçleriyle üzerinize geldiğinde, ülkeyi ve insanları salgınınızdan korumak için bir aşı kampanyası talep ettiklerinde, yazarlar, basit olmayan hatalarınızı ve küçük olmayan kusurlarınızı incelemekte yarıştıklarında sizi kurban olarak görecek taraftarlara sahip olmak.

Hikâyenin koşullarının tamamlanması için insanların karşısına halkların, ülkelerin, ittifakların kaderinin şekillenmesinde bir dönüm noktası olarak çıkmanız gerekir. Fırtınaları serbest bırakabildiğinizi ve fırtınaları püskürtebildiğinizi göstermelisiniz. Emekli olmayı ya da geri çekilmeyi düşünmeyen bir boksör olduğunuzu ve eski başkan veya başarısız aday unvanı yerine ringde düşmeyi tercih ettiğinizi kanıtlamalısınız. Dikkatleri üzerinize çekme ve vücudunuzu parçalamayı hayal eden gazetelerin bile manşetlerine çıkma yeteneğine sahip olmalısınız. Güven verme ve kaygılandırma yeteneğine sahip olmalısınız. Tercihlerinizi belirsizlik çevrelemeli. Bir ülkeyi, bir kıtayı veya küresel köyün tüm nüfusunu şaşırtmalı, gafil avlamalı ve endişelendirmelisiniz. Zayıf yönlerinizi güçlü yönlere dönüştürmelisiniz. Sizin için kurulan bir tuzağı düşmanlarınızı tuzağa düşürme fırsatına dönüştürmelisiniz ve elbette hiç kimse ruhunuzun derinliklerinde ne olduğunu, sevginizin ve nefretinizin sınırlarını bilmemeli.

Avrupa denen yaşlı kıtayı endişelendirmek kolay değil. Çin imparatorunu rahatsız etmek, Kremlin tahtında oturan "yoldaşın”, hediyelerinizin sınırlarından emin olamamasını, kaygının Zelenskiy’yi ele geçirmesini sağlamak kolay değil. İran'ı denklemleri sarsan ve haritaların özelliklerini değiştiren General Kasım Süleymani'nin öldürülmesi emrini veren adam ile anlaşmaya mı yoksa çatışmaya mı girmesi gerektiğini sorgulamaya itmek kolay değil.

Trump heyecan verici bir hikâye. Taraftarının duygularına oynayan yetenekli bir oyuncu. Rakiplerini şaşırtma konusunda yetenekli bir oyuncu. Oyun üreticisi ve sürprizler deposu. Gerilemesini durduracak ve büyüklüğünü geri kazandıracak panzehiri olduğunu söylediği ABD'ye çare olarak kendisini sunmak için "anlaşmanın" sırrına güvenen bir iş adamı. O, önemli bir dönüm noktasında ordulara liderlik eden bir general değil. Uluslararası ilişkiler ve güç dengeleri konusunda tecrübeli bir uzman değil. Amerikan kamuoyunun bir kesiminin yaralarını kaşıyan kısa cümleleri var. Ama sahibinin kurban imajı, kurtarıcının görevini tamamlamasını engellemek için komploların çoğaldığı ve saldırdığı görüntüsü pekişmedikçe hikâye tamamlanmış sayılmaz.

Birkaç hafta önce Trump değerli bir hediye aldı. Seksenlerdeki yaşı, Beyaz Saray'da kalış süresini uzatmaya çalışan Joe Biden'a ihanet etti. Hiçbir şey ekranlarda, kurbanların kanına susamış izleyicilerin ve eleştirmenlerin önünde hafızanın ihanetine uğramaktan daha zalim olamaz. Demokrat Parti karıştı; Trump kasırgası, Zelenskiy ile Putin'i karıştıran bir adam tarafından püskürtülebilir mi? Biden ise inat ediyor. ABD'yi Donald Trump adlı "yakın bir tehlikenin" dönüşünden kurtaran adam olarak tarihe geçmek istiyor. Dünyayı popülist uyuşturuculardan, dengesiz politikalardan, düşünülmüş politikalardan ve filolardan ziyade tweetlere güvenen bir başkandan kurtarmak istiyor. Normları ve sözlüklerin prestijini çiğnemekten veya masayı devirmekten çekinmeyen bir başkandan kurtarmak istiyor.

Biden şanssız. Hafızası, ihanetini seçim sonrasına erteleseydi, partisinde ve dostları arasında ihanetler baş göstermezdi. Hafızasının ihaneti nedeniyle fırtınalar ve çekilme tavsiyeleri ile karşı karşıya kaldı. Ama yaşlı, inatçı bir attan yarıştan çekilmesini istemek ne kadar zalimcedir. Sanki bir talihsizlik yetmiyormuş gibi daha büyük ve daha şiddetli başka talihsizlikler yaşıyor.

Bu bir görüntüler dünyası. Görüntüler, füzelerden daha hızlı ve daha korkutucu. Görüntüler, evleri ve hafızaları hedef alıyor ve oraya yerleşiyor. Trump'ın yüzünde bir kan çizgisi ile yumruğunu kaldırdığı görüntüye nasıl karşı koyabiliriz? "Cumhuriyetçilerden ve Trump'tan nefret eden" genç adam Trump’a en büyük platformu ve mağduriyet kıyafetini giymesi için altın bir fırsat verdi. Biden, suikast girişimini hemen kınayanların çoğunun, şimdi bir kurşun ile devre dışı bırakılması girişimini kınadıkları adamın düşüşünü umduklarını biliyor.

Şiddet ABD'ye yabancı değil. Suikast, kuruluşunun başından beri mevcuttu. 45 başkandan dördü suikasta kurban gitti. Beyaz Saray'daki ikametleri sırasında dört başkan doğal bir şekilde öldü. Bazı başkanlar suikast girişimlerine maruz kalırken, bazılarına yönelik suikast planları daha sahneye konmadan engellendi. Günümüz dünyasında kanunların, engellemelerin, kısıtlamaların yokluğunda sosyal medya platformlarında akan dedikoduların, uydurma görüntülerin ve nefret nehirlerinin suikast eğilimini körüklediğini söylemek abartı olmaz. Bugünün dünyası nefretle yıkanıyor. İletişim araçları, şikâyetlerin ifade edilmesi için sınırsız fırsatlar sundu, ancak aynı zamanda nefret, intikam, fanatizm rüzgarları, görüntü ve gerçeklerin çarpıtılması için de muazzam bir platform sundu.

ABD seçimlere gidiyor ve dünya da onunla birlikte gidiyor. ABD dünyadan vazgeçemez, dünya da ondan vazgeçemez. Ekonomi, filo, teknoloji ve üniversite imparatorluğunun kaderi; korku, yoksulluk, adaletsizlik ve yaralı kurtların iştahlarıyla boğuşan küresel köyün geleceği anlamına geliyor. Eski başkan, dikkatleri maç sonuçları en önemli ve tehlikeli sayılan Amerikan “liginin” futbol yıldızlarının şutlarından kendisine çekti. Trump adlı bir kasırgayı konu alan heyecan verici hikâyede yeni bir bölüm başlıyor.

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU