Bay Ateş ve Öfke geri döndü ve bu sefer yüklü ve hedefe kitlenmiş.
Donald Trump, geçen Pazar, Suudiler’in petrol rafinerilerine bir gün önce gerçekleştirilen ve petrol üretiminin yarıdan fazla düşmesine sebep olan İnsansız Hava Aracı (İHA) ve füze saldırılarına, en sevdiği iletişim aracı olan Twitter’dan cevap verdi. Trump, mesajında, bundan her kim sorumluysa yakında bedelini ödeyeceğini ima etti ki kendi dışişleri bakanının İran’ı diğerlerinden ayırması, Trump’ın kimden bahsettiğini de açıkça ortaya koyuyor.
The Apprentice’in (Çaylak) önceki yıldızı, başrolde yer aldığı programın ‘füze versiyonuna’ hazır olduğunu söylese de saldırmaktan kaçınma eğiliminde.
Haziran sonlarına doğru, Trump, İran’a bağlı Devrim Muhafızları’nın Hürmüz Boğazı yakınlarında bir Amerikan İHA’sı vurması üzerine karşılık olarak, hava saldırısı düzenleme noktasına geldiğini söylemişti. Ancak bir saat içinde operasyonu iptal etti, birkaç gün içinde de öncelikli hedefine geri döndü: İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’yle kameralar karşısında el sıkışarak, Kuzey Kore lideri Kim Jong-un’la başlayan beklenmedik görüşmelere yenisini eklemek.
Ancak bu el sıkışma henüz gerçekleşmedi. Donald’ın karşılaştığı sorunsa İslam Cumhuriyeti’nin dini liderinin izni olmadan hiçbir İranlı yetkilinin diplomatik bir toplantıya katılamaması. Ayetullah Hameney ise ABD, Trump’ın 2015’te İran ve 5+1 ülkeleriyle imzalanan nükleer anlaşmayı yırtıp atmasından 6 ay sonra uygulamaya konan kapsamlı yaptırımları çekmediği sürece geri adım atmayacak.
Böyle bir kördüğüm içinde, Basra Körfezi’nde rüzgarlar hangi yöne doğru esiyor?
Cevap bu birbirine düşman iki devletin yönetimlerinde değil, İran’ın özel askeri gücü olan ve hali hazırda zaten kendi mücadelelerini yürüten Devrim Muhafızları’nda yatıyor. Geçen yıldan beri İran hükümeti, Trump yönetiminin İslam Cumhuriyeti’nin ekonomisini felç etmeyi amaçlayan ‘maksimum baskı’ stratejisiyle nasıl mücadele edeceği sorunuyla karşı karşıya.
Cumhurbaşkanı Ruhani ve Dışişleri Bakanı Cevad Zarif, başta Avrupa ülkeleri olmak üzere diğer ülkelerle ekonomik bağlarını güçlendirip korumaya çalışıyor ancak çabaları şu ana kadar meyvesini vermedi. Bu sırada dini lider Amerikalılarla doğrudan diplomatik teması reddederken, Avrupa’nın, İran’ın nükleer programı veya Suriye’de Beşar Esad’ın desteklemesi gibi Ortadoğu’daki faaliyetlerini müzakere etme çağrılarını da geri çeviriyor.
Bu durum hem Amerikalıları, hem de “zayıf” Ruhani hükümetini hedefe alabilecek muhafızların karşı saldırı ihtimalini açık bırakıyor. Muhafızlar, İran içindeki Amerikalı, Britanyalı ve Avusturyalılar dahil çifte vatandaş ve yabancı uyruklu kişileri yakalama eylemlerine hız verirken, bir yandan da Ruhani ve Zarif’e darbe vurmak için yerel medya örgütlerini kullanıyor. Muhafızlar bir Amerikan İHA’sını indirmekle kalmadı, BAE limanında ve Basra Körfezi’ndeki tankerlere de saldırdı.
Muhafızlar 19 Temmuz’da, dini liderin, İran’ın süper tankeri Adrian Dorya’nın Cebelitarık’ta el konmasına cevap verilmesi emri üzerine Birleşik Krallık bayrağı taşıyan Stena Impero tankerine el koydu. (Adrian Dorya, İran’ın Esad rejimine petrol göndermeyeceğini taahhüt etmesinin ardından geçen ay bırakıldı. Stena Impero hala İran’ın güneyinde Bandar Abbas limanında tutulurken, verilen taahhüt de kısa sürede bozuldu.)
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Resmi olarak, cumartesi günkü saldırılar, Yemen’in büyük bölümünü kontrol eden ve saldırıyı üstelenen Husi grubu tarafından yapıldı. Gayri resmi olaraksa Devrim Muhafızları Husileri eğitti ve Suudi hedeflere karşı gerçekleştirilen biri dizi saldırıda onlara destek verdi. Ve şimdi ABD hem son saldırıların, hem de daha önceki saldırıların Yemen’den değil Irak’ta bulunan İran-destekli güçlerden geldiğini iddia ediyor.
Elbette ki hem İran rejimi, hem de her ABD hükümetine bir refleks olarak şüpheyle yaklaşanlar, Tahran’ın son olaya katılımının halen kesin bir kanıtının olmadığını belirtecek. Ayrıca, Hürmüz Boğazı’nda tankerlere yapılan ve dünyanın petrol rezervinin beşte birinin geçtiği rotaya baskı niteliği taşıyan bu saldırılar için İran’ı suçlayan herkesten şüphe edecek.
Devrim Muhafızları ABD baskısı ve İran’ın karşı baskısına zekice bir tepki vererek katastrofik bir ekonomik krizi engellemek için uğraşan İran’ın, Trump’ın stratejisine karşılık vermesinde başı çekiyor. Muhafızların hava kuvvetleri komutanı General Ali Hacızade, Pazar günü bu durumu şu açıklamasıyla netleştirdi: “Bölgedeki ABD üslerinin yanı sıra, uçak gemileri ve savaş gemileri dahil, 2 bin km.lik bir çaptaki bütün araçları füze mesafemizin içinde ve sürekli takip altında.”
Muhafızlar, en azından Trump’ın, bu ayın ilerleyen günlerinde BM genel kurulunda gerçekleştirmeyi umduğu, kameralar karşısında İranlı üst düzey bir yetkiliyle el sıkışma hevesini kurağında bıraktı. Şu anda aslı önemli olan bunun Ortadoğu’da ölüm ve yıkımdan, dünya petrol arzının boğulmasına kadar daha ne gibi bedellere yol açabileceği.
Trump’ın tweetlerinden devam edersek, daha fazla öfke ve ateş yolda gibi görünüyor. Ancak Devrim Muhafızları harekete geçti bile ve geçmişte de Trump’ın söylediği gibi davrandığına dair de çok az örnek var. Joseph Stalin’in Papa hakkındaki alıntısını biraz değiştirirsek: “Bir Twitter hesabının kaç tümen askeri var?”
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
https://www.independent.co.uk/voices
Independent Türkçe için çeviren: Kerim Çelik
© The Independent