Hamileliğin genç kadınların biyolojik yaşı üzerindeki etkisi ortaya kondu

Araştırmaya katılan kadınlar 6 yıl boyunca izlendi

Hamilelik, bazı kanserlere yakalanma riskinin düşmesiyle de ilişkilendiriliyor (Unsplash)

Hamileliğin genç ve sağlıklı kadınların biyolojik yaşını ilerletebileceği bulundu. 

Yüksek doğurganlığın, sağlık ve uzun ömür üzerinde olumsuz yan etkileri olabileceği biliniyordu. Fakat hamileliğin erken yaşlarda, hastalık ve yaşa bağlı gerilemeler kendini göstermeye başlamadan önce bu etkileri yaratıp yaratmadığı belirsizliğini koruyordu.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Columbia Üniversitesi Mailman Halk Sağlığı Okulu'ndan araştırmacılar epigenetik saat denen araçlarla yaşamın erken dönemlerindeki yaşlanmayı incelemeyi başardı. DNA metilasyonu adlı sürece dayanan bu araçlar hücresel yaşlanma, sağlık ve ölüm riskinin farklı yönlerini araştırmaya olanak tanıyor. 

Columbia Yaşlanma Merkezi'nden Calen Ryan, başyazarı olduğu çalışma hakkında şöyle diyor:

Epigenetik saatler yaşam seyri boyunca biyolojik yaşlanmayı inceleme şeklimizde devrim yaratarak üreme ve diğer yaşamsal olayların sağlık üzerindeki uzun vadeli maliyetlerinin nasıl ve ne zaman ortaya çıktığını incelemek için yeni fırsatlar sunuyor.

Proceedings of the National Academy of Sciences'ta yayımlanan araştırmada Filipinler'deki toplam 1735 kişinin üreme geçmişi ve DNA örnekleri incelendi. 825 genç kadının katıldığı çalışmada hamile olduğunu bildiren kadınların, hiç hamile kalmadığını bildiren kadınlardan biyolojik açıdan daha yaşlı olduğu saptandı. 

6 yıllık takip süresi boyunca daha sık hamile kaldığını bildiren kadınların biyolojik yaşlanma derecesindeyse, daha az hamile kalanlardan daha büyük bir artış gözlemlendi. Araştırmacılar her bir hamileliğin biyolojik yaşa iki ila üç ay eklediğini tespit etti. 

Dahası, biyolojik yaşlanmayla gebelik sayısı arasındaki bağlantı; sosyoekonomik durum, sigara kullanımı ve genetik varyasyon gibi faktörler hesaba katıldığında da varlığını sürdürdü.

Fakat araştırmaya katılan aynı yaştaki 910 erkeğin baba adayı olduğu hamilelik sayısıyla biyolojik yaşlanma arasında ilişki bulunamadı. 

Ryan çalışmanın öneminin altını çizerek "Bulgularımız hamileliğin biyolojik yaşlanmayı hızlandırdığına ve bu etkilerin genç, yüksek doğurganlığa sahip kadınlarda görüldüğüne işaret ediyor" diyor.

Sonuçlarımız bir süre boyunca aynı kadınları takip eden ve her kadının gebelik sayısındaki değişiklikleri biyolojik yaşındaki değişikliklerle ilişkilendiren ilk çalışma.

Öte yandan araştırmanın bağlamının dikkate alınması gerektiğini vurgulayan Ryan "Başlangıç ölçümlerimizde bildirilen gebeliklerin çoğu, kadınların halen büyüdüğü geç ergenlik döneminde meydana geldi" diyor.

Özellikle sağlık hizmetlerine, kaynaklara veya diğer destek biçimlerine erişim kısıtlıysa bu tür bir hamileliğin, büyüme sürecindeki bir anne için bilhassa zorlu olacağını düşünüyoruz.

Daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyulduğunu da ekleyen Ryan, "Hamileliğin ve üremenin diğer yönlerinin yaşlanma sürecindeki rolü hakkında hâlâ öğrenmemiz gereken çok şey var" diye belirtiyor.

Hamileliğin yaşlanma üzerindeki etkisini araştıran, Columbia Üniversitesi'nden Yousin Suh ise bazı durumlarda bir veya iki kez hamile kalmanın, hiç kalmamaktan daha iyi olabileceğini ifade ediyor. Örneğin bir araştırmada gebeliğin, yumurtalık kanserine yakalanma riskinin düşmesiyle bağlantısı ortaya konmuştu.

Yeni araştırmada yer almayan Suh, çocuk yetiştirmenin biyolojik yaş üzerindeki etkisine ışık tutmanın yanı sıra daha yaşlı ebevenylerin nasıl bir risk altında olduğunu anlamak için de daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyulduğunu söylüyor.



Independent Türkçe, Science Daily, Guardian, National Geographic, Proceedings of the National Academy of Sciences, National Library of Medicine

Derleyen: Büşra Ağaç

DAHA FAZLA HABER OKU