İBB Başkanı İmamoğlu: Kondüsyonumuz tam, bizden daha hızlı koşacak birini tanımıyoruz

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, "Olimpik Kent İstanbul Tematik Sunumu'nda konuştu

Konuşmasına, Fenerbahçe ve Trabzonspor arasındaki olaylı müsabakaya değinerek başlayan İmamoğlu, siyasetin sporun her alanına müdahale ettiğini söyledi. İmamoğlu, "Spor partiler ve siyaset üstüdür. Sporu siyasetten tamamen temizleyelim" diye konuştu.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

İstanbul'da görevde oldukları beş yıl içerisinde spor alanında hayata geçirdikleri projeler ve yeni dönemdeki hedefleri hakkında bilgi veren İmamoğlu, "Çocuklara ve gençlere en önemli kentli haklarından biri olan spor hakkını vermek ve İstanbul’u olimpik ve paralimpik sporların kenti yapmak için çok çalıştık, çalışmaya devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.

İmamoğlu şunları söyledi:

Önce İBB’de iş başına geldiğimizde spor alanında nasıl bir İstanbul teslim adlığımızı paylaşmak isterim. Spor alanında da ihmal edilmiş imar planlarında spor alanı olarak tanımlanmış, çok sayıda kamu arazisi imara açılarak ortadan kaldırılmıştı. Bu arazilerde de kupon arazi anlayışıyla bakan bir anlayışla mücadele ettik. Köklü semt kulüplerimiz spor sahaları ellerinden alınmış ve kulüplerimize yeni yer gösterilmemiş bunların büyük bölümü de kapanmak zorunda kaldı. 20 yıldır ilkokullarda beden eğitimi öğretmeni bulunmuyor. Spor aileden sokaktan okuldan mahalleden ve bütün toplumsal yaşamın içinden başlar. İstanbul gibi her tarafı denizle çevrili kentin su sporlarına yönelik bir tek merkezi dahi yoktu. İstanbul’da en fazla havuza sahip olan İBB’ye ait 26 havuz kapalıydı. İstanbul’da erişebilirlik belgesi olan tek bir spor tesisi yoktu. Spor alt yapısı bu derece yetersiz bırakılmış bir kentin olimpik ve paralimpik oyunlar gibi büyük uluslararası organizasyonları bu sürede alamamış olması tesadüf değil.

Ne yazık ki sporda şiddet konusuna değinmek zorundayız. Kardeşlik ve dostluk demektir spor. On yıllardır spor denildiğinde ülkeler aralarındaki savaşlara bile ara vermişler. İnsanoğlunun yetenekleriyle birbirleriyle olan mücadelenin yaratmış olduğunu muhteşem duyguyu zevkle izlemişlerdi. Maalesef ülkemizde siyasi iradenin sporun her noktasına müdahale etme arzusu vardı. Bu nedenle tüm topluma parti, din, dil ve mezhep ayrımı olmaksızın tarifsiz mutluluk anları yaratan bu olgu yerini ülkemizde gerilime bırakmaktadır. Toplumun maddi ve manevi tüm sorunlarını geride bırakarak mutlu olmalarını o muhteşem olgu kutuplaşma aracı olmaktadır. Buradan da bir çağrı yapmak istiyorum: Spor partiler ve siyaset üstüdür kutuplaşmaya gerilime ve şiddete asla izin vermez. Yapılan sporların tamamı bir oyundan ibarettir. Konulan kurallar zaten hiçbir olumsuzluğa izin vermez konu sadece kuralların doğru uygulanabilmesidir. Özünde spor demek fairplay demek barış ve kardeşlik demektir. Siyaset kurumları olarak sporda bilgiye birikime ve bilime olan inancı topyekûn artırmak zorundayız. Olimpizm felsefesini sporla ilgili her kurumun olmazsa olmaz anayasası haline getirmeliyiz.

İlk kısa dönemli hedefimiz Avrupa Oyunları’nı İstanbul’a getirmek, bu bizim en önemli hedefimiz olacak. İstanbul Avrupa oyunlarına 25 branşla 48 ülke ve 6 bin sporcuyu misafir edeceğimiz Avrupa Oyunları için gerekli girişimleri sürdürüyoruz. Her ne kadar bazı baskılar, birtakım girişimlerle karşı karşıya olsak da inanın bu sürece dair sporda da bunu yaşamının keyifsizliğini hissettim ama bu anlamda çabamızı samimi bir şekilde gerçek spor insanlarıyla mücadelemize ortak vererek durduramadılar. Ve biz inşallah göreceksiniz Avrupa Olimpiyat Komiteleri Başkanı ile Türkiye Olimpiyat Komiteleri Başkanlarıyla beraber 2027 Avrupa Oyunları’nın ilk imzasını kısa sürede atacağız ve oyunları İstanbul’umuza kazandırmanın müjdesini vereceğiz.

Kent yönetiminin deyim yerindeyse bireysel bir spor olarak değil, bir takım oyunu olarak görüyoruz. Ve o takımı 16 milyon İstanbullu olarak tanımlayan bir anlayıştır bu. Biz icraatçı, halkçı, yatırımcı ve demokrat bir yönetim anlayışla her geçen gün İstanbul'a daha fazla değer katıyoruz. İstanbul'u sadece yatırımlarla dönüştürmüyoruz aynı zamanda bu şehirde derin bir zihniyet dönüşümüne vesile oluyoruz, geleceğe hazırlanıyoruz. Çünkü İstanbul küresel ölçekte büyük bir iddia taşıyor ve bunu başaracak kaynaklara sahiptir. İstanbul dönüşmelidir, mutlaka dönüşmelidir. Bu aziz kentin döşümü, ülkenin de dönüşümü demektir, bu dönüşüm yakın coğrafyanın da barışı, dönüşümü demektir. O yüzden enerjimiz tam, azmimiz çok yüksek, kondüsyon ve dayanıklılık olarak, moral ve motivasyon olarak en üst seviyedeyiz, bizden daha hızlı koşacak birini biz tanımıyoruz. Koşumuz gerekirse bir sprinter gibi kısa mesafe, gerekirse 42 bin 195 metre gibi maraton koşucusu gibi yapar sonuca erişmekte asla geri durmayız.

İmamoğlu: Kurum'a bir rol vermişler o da oynuyor, herhalde seçimden sonra bu ‘U’ yazan metrolara güvenlik şefi olarak atanır

Etkinlik sonrası gazetecilerin sorularını yanıtlayan, Kanal İstanbul'a ilişkin şunları söyledi:

Kanal İstanbul, İstanbul'un sonu olacak bir projedir. Toplumun buna karşı olduğunu biliyorlar. Sayın Kurum'a bir rol vermişler. O da oynuyor işte, zaman geçiriyor. Öbür taraftan ihaleler yürüyor. 1 Nisan'dan sonra ülkenin, Kanal İstanbul ve buna benzer tehditlerden kurtulması için; emeklinin, işçinin derdini dert etmesi için, faizi, enflasyonu dert etmesi için bu seçimden çok büyük bir farkla mağlup olması lazım iktidarın ki kendine gelsin. Yoksa, Allah korusun bu şehri, ülkenin insanlarını...

Kurum’un "İstanbul’u benimle konuşamaz. İstanbul’un sorunlarından haberi yok" açıklamalarına da İmamoğlu, “İstanbul’un ilçelerini bilmeyenle ben ne konuşabilirim? Gelsin, konuşalım. Mesela Kanal’ı konuşalım. Neyine karşı, nasıl karşı; gelsin, konuşalım, buyursun” dedi. Murat Kurum’un “İstanbul’un 7 milyar dolar kaynağı nerede” sorusunu da İmamoğlu,"Sayın Kurum’un çok ne yazık ki küçük seviyede ekonomik bilgisi olduğunu düşünüyorum. Önüne ne koyulursa onu okuyor. Ne İstanbul’un kaynaklarına dair bilgisi var ve bugün TOKİ mağdurlarını nasıl mağdur ettiyse, 1-2 milyon lira diye daireleri satıp şimdi artık o dairelere 70-80 milyon liraya varan ileriye dönük ödemelerin yapılması zorunda bıraktıysa o 7 milyar dolar vesaire ettiği laflar da o kadar dikkate alınmayacak laflar”" sözleriyle yanıtladı.

Erdoğan’ın dünkü açılışta Kurum’a yönelik "Malınıza sahip çıkın. Çıkmazsanız bu adamlar sahip çıkar" uyarısına da İmamoğlu, "Cümlenin kötülüğüne bakar mısınız? ‘Sahip çıkın malınıza’. Kimin malı? İşte kafa bu. Ne demek istiyoruz? Benim malım, partinin malı. Ona sahip çıkın. Biz de ne diyoruz? La milletin malı bu. Metro da milletin malı, bizim metro da onun metro da. Lafa bakar mısınız? E bir bu kalmıştı. Herhalde bu seçimden sonra bu ‘U’ yazan metrolara güvenlik şefi olarak atar, Sayın Kurum’u, ne diyeyim" yorumunu yaptı.

Independent Türkçe
 

DAHA FAZLA HABER OKU