Kamunun parasını neden ve nasıl mubah gördüler?

El-Kaide, IŞİD ve benzeri örgütlerin yandaşları, kamu parasının yağmalanması caiz bir ganimet olduğunu söylemekten çekinmiyorlar

İllüstrasyon: Fanatic Studio 

Kamu parası, devletin çeşitli kaynaklarından elde ettiği ve devlet projelerini finanse etmek için tahsis edilen nakit paradır veya araba, mobilya, ev aletleri, arazi vb. gibi devletin gayrimenkullerinin bir parçasıdır.

Devletin, herhangi bir devletin muhalifleri için bu parayı almak mubahtır.

Zenginlerin -ki devletten daha zengini yoktur- parasını alıp fakirlere vermenin bir adalet meselesi olduğu bahanesiyle bu paranın devletten alınması gerekir ya da en azından almak meşrudur.

İngiliz Robin Hood ve geçmişte Urve ibn el-Verd ya da Abbasiler dönemindeki (şuttarlar ve ayârlar) gibi bazı Arap eşkıyalar bunlara örnektir.

Bu grupların kültüründen yola çıkarak katı komünistler, devrimci adaleti ve meşru sınıf intikamını almak amacıyla kamu parasının yağmalanmasını meşrulaştırdılar.

Peki ya dini köktendinci hareketlerimizin takipçileri?

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Kısaca el-Kaide, IŞİD ve benzeri örgütlerin yandaşları, kamu parasının yağmalanması caiz bir ganimet olduğunu söylemekten çekinmiyorlar.

Aynı şekilde "Ehl-i Kitap"ın parasını da "ehl-i zimmet" olarak ödemeleri gereken parayı ödemedikleri gerekçesiyle yağmalamayı caiz görmekten de kaçınmıyorlar.

Bu temelden hareketle Mısır'daki teröristler Kıptilerin, özellikle de aralarındaki kuyumcuların paralarına el koymayı caiz gördüler.

Şii köktendinci hareketlere gelince, onların elinde "sahipsiz" para tabiri var ve onlara göre söz konusu paraya el koymak mubahtır.

Muhammed Sadık Sadr'ın, paranın ancak (Hüccet) İmam Mehdi’nin varlığında meşru ve bilinir olduğu, onun dışındaki mevcut devlet yöneticilerinin meşru hakkın gaspçıları ve saldırgan oldukları gerekçesiyle devlet malını yağmalamayı caiz gören fetvası da bunlardan biridir.

Oğlu Mukteda da 20 yıl önce kendisine sorulan bir soruya bu fetvaya göre cevap vermişti.

Iraklı araştırmacı Dr. Raşid el-Hayyun, "sahibi bilinmeyen" para ile ilgili makalesinde bu içtihatın özelliklerinden bahseder ve Şeyh Muhammed Hasan el-Necefi'den (ö. 1850) şu alıntıyı yapar:

Dünya ve onun içindekiler Allah'ın, O'nun Resulü'nün ve bizlerindir (İmamlar).

(Cevahir-i Kelam)
 


Bu tarihi ve fıkhi alıntıları, Sahva hareketine mensup bazı kişilerin devlet malını nasıl yağmaladıklarını anlamanıza yardımcı olabilecek bir arka plan sunmak için yaptık.

Suudi Arabistan Yolsuzlukla Mücadele Komisyonu'ndan elde edilen veriler de bazen yetkililerin devlet malının yağmalanmasına karıştığını ortaya koyuyor.

Tanınmış Sahva akımlarının mensubu gibi görünen ve bugün radikal ve terör faaliyetlerinden dolayı yargılanan Sahva şeyhlerini destekleyen yorumlar yapan bir kişi, mevkiini nasıl istismar edebilir ve kamu parasını nasıl yağmalayabilir?

Takva ve Allah korkusu nerede kaldı?

Bildiğimiz gibi sebebini bildiğimizde bir şeye şaşırmayız, dolayısıyla belki de bilinçaltının kıvrımlarında bu tür insanlara devletin parasını yağmalamayı hoş gösteren derin nedenler vardır.

Bugün cezaevinde bulunan köktendinci, tekfirci ve Kutubçu bir şeyhi öven bir kimse, özetle dini meşruiyet ve raşid bir hilafetin gölgesinden uzakta yeni bir cahiliye döneminde yaşadığımız düşüncesine dayanan bu köktendinci ve Kutubçu ruh ile nasıl uyum içinde olmasın?​

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

Independent Türkçe için çeviren: Beyan İshakoğlu

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU