Terör örgütü eylemleri ve stratejik bakış

İsmail Hakkı Pekin Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AA

Pençe-Kilit bölgesinde, terör örgütünün 3 hafta içinde yaptığı aynı tarzda 3 eylem ve 21 şehit... Hepimiz üzgünüz ve daralmış durumdayız.

Öncelikle şehitlerimize Allah'tan rahmet, kederli ailelerine baş sağlığı, yaralılara acil şifalar diliyorum.

Bu eylemlerle ilgili olarak Sayın Savunma Bakanı gereken inceleme ve soruşturmaları yapacak, gerekli tedbirleri alacaktır.

Olaylardan sonra yapılan eleştirilere verilecek en iyi cevap kahraman Mehmetçiğin canı ve kanı pahasına kendisine verilen görevi yaptığı ve uygulanması gereken konsepte göre TSK'nın Irak'ın kuzeyinde üs bölgeleri açmasının taktik ve teknik olarak doğru olduğunun belirtilmesidir.

Mevcut imkân ve kabiliyetimiz, ulaştığımız teknolojik seviye, konjonktür vb. faktörler, terörle mücadeleyi Irak topraklarında yapmaya ve teröristlerin Türkiye'ye sızmalarını önlemeye imkân verecek konsepti uygulanmaya olanak sağladı.

2019 yılında uygulanmaya başlayan söz konusu konsept, çok başarılı bir şekilde uygulanmaya devam ediyor.

Tabii gelişen durum, şartlar ve kazanılan yeni imkân ve kabiliyetler daha değişik konseptlerin gündeme gelmesine neden olabilir.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Ben bu yazıda mevcut duruma daha farklı bir açıdan bakacağım. Bu bakış açısına uygun sorular soracağım. Olabildiğince de cevaplamaya çalışacağım.

Terör örgütünün söz konusu eylemleri konjonktürel taktik eylemler mi, yoksa ABD ve Batı'nın yürüttüğü projelerin stratejik ayaklarından biri mi?

Bunu zaman içinde göreceğiz.

Terör örgütünün amacı nedir? Kendisine verilen görev ne?

ABD, bölgede hangi faaliyeti başlatacak?

Bu faaliyetin İsrail-Hamas savaşıyla ve İsrail'in güvenliği ile ilgisi nedir?

Bu ve benzer sorulara cevap verebilmek için sadece Türkiye'ye yönelik söz konusu eylemlere değil, bölgenin tamamına, Güney Kafkasya'ya, Ukrayna-Rusya savaşına, Çin'e, Asya-Pasifik bölgesine de bakmamız gerekiyor.

ABD, Ortadoğu ve Kuzey Afrika, Güney Kafkasya ve Avrupa'yı Rusya'ya karşı dengelemeden bu bölgeden ayrılamaz.

Bunun için yapması gereken ilk iş İsrail'in güvenliğini garantiye almak olacaktır.

O zaman İsrail'in Araplarla yaptığı "İbrahim Anlaşmaları" yürürlüğe girecek ve diğer Arap ülkelerini de kapsayacaktır.

İsrail'in güvenliği için Türkiye'nin güney doğusu (Hatay, Mersin ve Kıbrıs dahil), Lübnan, Suriye'nin kuzey doğusu, Irak'ın kuzeyi (tartışmalı bölgeler dahil) İran'ın Kürt Bölgesi olmak üzere, bir Kürt federasyonunun kurulması gerekiyor.

Bunu sağlamak için de bu devletlerin parçalanması, birbirleriyle savaştırılması ve/veya iç savaş çıkarılması ve terörle uğraştırılması gerekiyor.

İsrail'in güvenliği için İsrail-Azerbaycan'ın ittifak yapması düşünülüyor. Bu maksatla Gürcistan ve Ermenistan, Azerbaycan üzerinde baskı kuracaklardır.

Rusya, Doğu Avrupa ve Ukrayna ile dengelenecektir. Rusya'nın kuzey denizi hariç denizlere çıkışı kontrol altına alınacak ve/veya engellenecektir.

Şimdi diyeceksiniz ki "Nereden nereye geldin..." Amacım gelişmelerin arka planlarına bakmak; bunlar nelere yol açar ya da nereye evrilir, bunu ortaya çıkarmak ve buna göre hareket tarzları üretmektir.

Şimdi gelelim yazdıklarımın ve terör örgütünün eylemlerinin yorumlanmasına;

ABD'nin bölgemizdeki faaliyetleri Türkiye'nin bekasına yönelik stratejik bir tehdittir. Ülkemizin bütünlüğünü tehdit ediyor.

Böyle baktığımızda terör örgütün eylemlerinin devam edeceği ve Türkiye'nin enerjisini Irak'ın kuzeyine çekerek uzun yıllar ordusunu oluşturduğu terör devletini Suriye ve Irak'ta kurabileceğini söyleyebiliriz.

ABD'nin Irak'ta KYP, PKK ile işbirliği yaptığı, Haşdi Şabi'nin PKK ile birlikte çalıştığı biliniyor.

PKK'nın 4 bin 500'den fazla militanının Haşdi Şabi içinde olduğu ve merkezi hükümetten maaş aldığı da malum.

Irak'ın kuzeyinde bulunan birliklerimiz bu bakımdan çok kritik bir görev icra ediyorlar.
 


Türkiye içindeki teröristlerin sayısının marjinal hale gelmesi ve teröristlerle mücadelenin Irak'ın kuzeyinde kabul edilmesi acaba bir tuzak olabilir mi?

Türkiye'nin önceliğinin neresi olacağı veya olduğu konusunda stratejik bir planımız var mı?

Ya da Türkiye'yi güvenlik bölgesini tamamlamak üzere bir kara harekatına yönlendiriyorlar?

Böyle bir durumda Türkiye-İran ilişkileri bozulur mu?

Türkiye aynı anda hem İran (kendisi veya vekil güçleri) hem de Irak, PKK/YPG ile savaşabilir mi?

Peki ne yapmalıyız?

Analiz ve değerlendirmelerimiz stratejik seviyede yapmalıyız. Türkiye'nin jeopolitik değerini kullanmalıyız.

Biz teröristle mücadele ediyoruz. Terörün bitirilmesi için teröre destek veren ülkelerin bu desteklerini kesmeleri gerekiyor.

ABD ve Batılı ülkelerin, hatta bazı bölge ülkelerinin bu desteği bir zorlama olmadan çekmeyeceklerini bilelim.

O zaman bu terör en az bir 50 yıl daha devam eder.

O zaman ne yapacağız?

Bu beladan nasıl kurtulacağız?

Irak, İran, Suriye, Rusya ve Çin ile işbirliği ya da ittifak yapacağız.

Hedefimizi açık bir şekilde ifade edeceğiz.

ABD'nin bölgedeki müttefiklerine baskı yapacağız.

Bu ittifakın amacının ABD ve Batı'nın bölgeden elini çekmesinin sağlanması olarak belirleyeceğiz.

Bu konuda birlik olabilirsek ABD'yi bölgeden kovabiliriz.

Tabii iç cephe çok önemli. Kutuplaşırsak bunu başaramayız.

Mahalli seçimler yaklaşıyor. Dolayısıyla iç politika, dış politikayı etkileyebilir. Bu konu, sorunu daha da büyütebilir.

Türkiye ve bölge için zaman daralıyor. Türkiye'nin olayları, gelişmeleri ve bunların arka planlarını iyi kavraması gerekiyor.

Olayları münferit değil, bir bütün olarak değerlendirmeliyiz. Stratejik bakış açısına ihtiyacımız var.

Olaylara hâlâ taktik seviyeden bakıyoruz. Artık bu dönemi geçtik. Var olma, yok olma aşamasına geldik.

Hep dikiz aynasına bakarsak önümüzdeki çukurları göremeyiz. Artık uzun farları ve sis lambalarını yakıp dikkatli bir şekilde yol almalıyız.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU