Husilerin Kızıldeniz krizi Hindistan'a zor anlar yaşatıyor

Dr. Duygu Çağla Bayram Independent Türkçe için yazdı

MV Chem Pluto'nun Hindistan Sahil Güvenlik'e ait Dornier deniz gözetleme uçağı tarafından çekilmiş bir fotoğrafı (ANI) 

23 Aralık Cumartesi sabahı Suudi Arabistan'dan Hindistan'a doğru giden Japonya'ya ait ve Hollanda tarafından işletilen Liberya bandıralı MV Chem Pluto isimli ticari geminin Hindistan açıklarında bir füze tarafından vurulduğu bildirildi.

Bunun üzerine Hindistan Deniz Kuvvetleri olaya hızla müdahale etti ve bir savaş gemisini bölgeye gönderdi.

Mevcut planın daha fazla araştırma ve değerlendirme için gemiyi Hindistan limanına getirmek olduğu söyleniyor.

Birleşik Krallık Deniz Ticareti Operasyonları tarafından Hindistan'ın Gujarat devletindeki Veraval şehrinin 200 deniz mili (370 kilometre) güneybatısında meydana geldiği söylenen saldırı büyük bir patlamaya yol açtı ve gemide ciddi hasar oluştu.

Mürettebatta 20 Hint'in ve 1 Vietnamlı'nın bulunduğu bilgisi paylaşılırken neyse ki can kaybının olmadığı bildirildi.

Hindistan donanması konuya dair henüz herhangi bir açıklama yapmadı ama Birleşik Krallık Deniz Ticareti Operasyonları'nın, saldırının Kızıldeniz veya Bab El-Mendeb Boğazı yakınında olmadığını, Hindistan anakarasına çok daha yakın olduğunu bildirmesi, olayı Hindistan açısından ciddi derecede dikkate değer kılıyor.
 

 

Ancak olayı daha da karmaşık yapan, Pentagon'un, İran'ın Hindistan'a bağlı tanker MV Chem Pluto'ya düzenlenen saldırıyla bağlantılı olduğunu açıkça iddia etmesi; yaptığı açıklamada MV Chem Pluto'ya ateşlenen drone'un "İran'dan atılan tek yönlü bir saldırı dronu" olduğunu söylüyor.

İran henüz yanıt vermedi. Ama bu iddialar doğruysa son derece kritik ki Yeni Delhi ile Tahran arasında bir diyalog başlatabilir.

Burada Yeni Delhi'nin kendi çıkarları için Amerika-İran gerilimini yönetmek zorunda kaldığını da not edelim.

Ama bu, Hindistan ile bağlantılı tek olay değildi; aynı günün akşamı Güney Kızıldeniz'de Hindistan'a doğru giden, Hint şirketi tarafından yönetilen, bütün mürettebatı Hint olan MV Sai Baba isimli Gabon bayraklı gemiye bir drone saldırısı yapıldığı duyuruldu.

Ancak neyse ki saldırının başarısız olduğu, geminin vurulmadığı ve bütün mürettebatın güvende olduğu bildirildi.

Şimdi bu deniz olaylarının, Yemen merkezli Husi isyancıların İsrail'e gittiğinden veya İsrail'den çıktığından kuşku duyulan gemileri hedef aldığı Kızıldeniz krizinin bir sonucu olduğu üzerinde duruluyor.

Husiler, Kuzey Yemen'de yerleşik Şii militan bir grup ve son 10 yıldır Suudi Arabistan'ın desteklediği Yemen hükümetine karşı büyük bir insani krize de neden olan bir iç savaş yürütüyorlar. 

Daha önce Amerika tarafından terör örgütü olarak tanımlanan bu grup, başkent Sana'nın da aralarında bulunduğu önemli miktarda bölgeyi elinde tutuyor, İsrail ve Amerika'ya karşı sert duruşları ile biliniyor ve ayrıca İran'a da yakın görülüyor.

Yakın zaman önce Husiler, Gazze'ye yönelik askeri harekatı nedeniyle İsrail'i cezalandıracaklarını ve bu nedenle İsrail'e giden tüm gemilere saldıracaklarını ve saldırıların da İsrail'in Gazze'deki operasyonunu sonlandırana ve Filistinlilere insani yardımın ulaştırılmasına izin verene kadar devam edeceğini duyurmuştu.

Husiler, kasım ortasından bu yana dünyanın en önemli nakliye rotaları arasında yer alan Kızıldeniz ve Bab El-Mendeb Boğazı'ndaki nakliye gemilerine bir dizi saldırı düzenledi ve şu ana kadar 12'ye yakın gemiyi ele geçirdi veya saldırdı.

Husiler tüm bunları kuzey Yemen üzerindeki kontrollerine meşruiyet kazanmanın bir yolu olarak kullanma umuduyla yapıyor olabilir ama Husilerin Kızıldeniz nakliye rotalarına yönelik saldırıları küresel enflasyon riski yaratarak küresel ekonomiye de tehdit oluşturuyor.

Kızıldeniz rotası ticaretin Süveyş Kanalı'ndan geçmesine olanak sağlıyor ve 1869'da açılan bu kanal Doğu ve Batı ekonomilerini birbirine bağlıyor.

Süveyş Kanalı, ticaret için veya ticari gemiler için Afrika'nın etrafını dolaşmak yerine çok daha hızlı bir rota sunuyor ve Asya ile Avrupa arasındaki ticaretin yaklaşık yüzde 40'ı bu hayati rotadan geçiyor.

Şimdi de Husilerin bu güzergahtan geçen gemilere yönelik saldırıları küresel denizcilik şirketlerini korkutuyor.

Dünyanın birçok büyük denizcilik şirketi, Husi saldırıları nedeniyle Kızıldeniz'deki operasyonlarını askıya alacaklarını açıkladı ve birçoğu istikrarsız bölgeden kaçınmak için rotalarını değiştirerek gemilerini Afrika etrafındaki uzun rotayı dolaşmak için yeniden yönlendiriyor ki bu, yük akışında ciddi gecikmelere yol açacaktır.

Nakliyede haftalarca süren gecikmeler tedarik zincirlerini karmaşıklaştıracak ve fiyatları artıracak ki Kızıldeniz güzergahının petrol ve doğal gaz ticareti için de önemli olması nedeniyle enerji fiyatları son günlerde artıyor.

Bu, halihazırda artan petrol ithalat faturasıyla mücadele etmeye çalışan Hindistan için de kötü bir haber.

Rus ham petrol ithalatını da Süveyş üzerinden yapan Hindistan'ın büyük miktarlarda enerji ithal ettiği göz önüne alındığında, fiyat artışları Hindistan'ı da ciddi bir biçimde kaygılandırıyor ki yakın zamanda korona virüsü dönemindeki tedarik zinciri sorunlarından neredeyse henüz kurtulmuşken bu olaylar son derece hayal kırıklığı yaratıyor.

Yemen, -Aden Körfezi'ni Kızıldeniz'e bağlayan küresel nakliye ve ham petrol tedariki açısından stratejik öneme sahip Bab El-Mendeb Boğazı'na yakınlığı göz önüne alındığında- Hindistan için jeopolitik açıdan son derece önemli ama Yeni Delhi'nin Yemen politikası başından beri tarafsızlıkla gölgeleniyor.

Sürgündeki Yemen hükümeti daha önce Hindistan'a barışı korumak için müdahale etmesi ve diyaloğu sağlaması yönünde çağrıda bulunmuştu.
 

 

Ayrıca Husi isyancıların da İran tarafından desteklendiği söyleniyor ki dolayısıyla Yeni Delhi'nin müdahale etme olasılığı ve olanağı var, ancak Hindistan her zaman olduğu gibi tarafsızlığını koruyor ve şiddeti ara sıra kınamakla yetiniyordu.

Yeni Delhi, gerektiğinde vatandaşlarını tahliye etmek ve zaman zaman şiddeti kınamak dışında, Yemen krizinde daha büyük bir rol üstleneceğine dair şu ana kadar herhangi bir işaret göstermedi ki şu andan sonra da tarafsız gidişatta herhangi bir değişikliğin yaşanması pek ihtimal dahilinde değil.

Ama Yemen krizinin bir uzantısı olarak görülen, Husilerin İsrail-Filistin krizine karşı bir tepki olarak yarattığı Kızıldeniz krizi şu anda Hindistan'a da zor anlar yaşatıyor.

Hindistan'ın Süveyş-Kızıldeniz rotası üzerinden akan yaklaşık 200 milyar dolarlık deniz ticareti var.

Hindistan Başbakanı Narendra Modi, İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ile Husi saldırıları konusunda görüşmeler gerçekleştiriyor; Amerika, Kızıldeniz rotasını güvence altına almak için 10 uluslu bir deniz koalisyonu kurulduğunu duyurdu ve bunun üzerine ülkelerin güzergahta devriye gezmesi ve durumun normale dönmesi bekleniyor ama Husiler de saldırılara devam edeceklerini söylüyorlar.

Görünüşe göre oynanan kartlarda şimdilik önemli bir değişiklik görünmüyor ve gerçekten de tuhaf gelişen olaylara, öngörülemeyen eylemlere tanıklık ediyor ve tuhaf zamanlar yaşıyoruz.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU