Netflix'in yeni yarışması Squid Game: The Challenge adından söz ettirmeye devam ediyor. 

Yarışmacılardan biri, aylar süren bekleyişin ardından Netflix'te gösterime giren realite şovunda yer almanın nasıl bir şey olduğunu Daily Mail'e açıkladı.

Güney Kore'nin rekor kıran dizisinden uyarlanan spinoff'ta 456 gerçek yarışmacı, 4,56 milyon dolarlık nakit ödül için mücadele ediyor. 

Kırmızı Işık, Yeşil Işık ve Misket gibi oyunlarla dolu yarışmada, dizideki ölümcül sonuçlar olmasa da aynı mücadeleler yer alıyor.

Yarışmada 254 numaralı oyuncu olarak yer alan 36 yaşındaki Mikie Bowe, Squid Game: The Challenge'ın "hayatı boyunca yaptığı en zor şey" olduğunu söyledi:

Özel ihtiyaçları olan 6 yaşındaki kızıma bakıyorum ve aileme yardımcı olmak için 4,56 milyon dolarlık ikramiyeyi kazanmaya çalışmak üzere Netflix programına kaydoldum ancak bunun ne kadar zor olacağı hakkında hiçbir fikrim yoktu.

İrlandalı yarışmacı, saati bilmediklerini ve dışarıyı göremediklerini söyleyerek ekledi:

Bu yüzden gece gündüz fark etmiyordu. Gardiyanların isteği üzerine yedik, uyuduk ve oyun oynadık. Sanırım günler arasında yaklaşık 8 saat dinleniyorduk.

Twitter'da bir ilan gördükten sonra yarışmaya başvurmaya karar verdiğini anlatan Bowe, bir dakikalık video çekerek gönderdiğini ve bir buçuk gün sonra yapımcıların kendisini aradığını söyledi.

"Ciddi ve yoğundu"

"Bunun sadece bir çocuk oyunu olacağını düşünmüştüm ama hiçbiri oyun değildi. Çok ciddi ve yoğundu" diyen Bowe, oyun stratejisini şöyle açıkladı:

Başlangıçtaki oyun planım herkesi güldürerek ve şakalarımla onları yanıma çekerek beni sevmeleri için kandırmak, sonra da onları teker teker alaşağı etmekti. Ancak diğer oyuncularla gerçekten bağ kurmaya başladığımda bu planım suya düştü.

Kırmızı Işık, Yeşil Işık oyunun bazı yarışmacıların söylediği gibi 9 saat sürmediğini anlatan yarışmacı, ilk oyunun en zoru olduğunu sözlerine ekledi.

Daha önce Variety'ye konuşan bir yarışmacı koşulların "kesinlikle insanlık dışı" olduğunu savunarak 4 kişinin bayıldığını iddia etmişti.

"Parti gibiydi"

"Yatakhanelere ilk kez girdiğimizde ortam parti gibiydi" diyen yarışmacı çok eğlendiklerini söyledi:

Hepimiz çılgına döndük. Herkes çok iyi vakit geçirdi. Keşke programın patronları son kurguya bunların bir kısmını da dahil etseydi.

Çekimler sırasında biraz boğaz ağrısı çektiğini aktaran Bowe, "Sağlık görevlileri bana gerçekten çok iyi baktı" dedi.

"Amerikalılar başa çıkamıyordu"

Oyunlardaki başarılarının yarışmacıları birbirine yaklaştırdığını anlatan Bowe ekledi:

Her ne kadar bazı yarışmacıların ittifaktan ittifaka atlayıp dedikodu yaydıklarını fark etsem de...

Yemeğin yarışmacılar için yakıt olduğunu söyleyen İrlandalı şöyle dedi:

Bazılarımız için dayanılmazdı ama ben hepsini yedim. Kahvaltıda yulaf yiyorduk, ben aldırmıyordum ama Amerikalılar bununla başa çıkamıyordu. Diğer öğünler yavan pirinç ve garip bir yumurtadan oluşuyordu.

"Bizi ödüllendirmedikleri çok açıktı"

Yeterince yemek verilmelerine rağmen 5. bölümdeki piknik dışında "ödüllendirilmediklerini" söyleyen Bowe, en yakın arkadaşı Kyle'la bu durumdan şüphelendiklerini, bu nedenle de eşleşmek istemediklerini söyledi.

Birlikte takım olmak istemedik çünkü neden isteyelim ki? Bizi gerçekten ödüllendirmedikleri çok açıktı.

Misketleri bulduğunda paniklediğini anlatan yarışmacı, arkadaşının elendiğini görmenin kendisi için zor olduğunu da ekledi. 

Squid Game: The Challenge piknik değildi. Hayatımda yaptığım en zor şeydi ama bize adil davranıldı ve oyunlar da adildi. İnsanlar hileli olduğunu iddia ettiler, ama bence kazanamadıkları için sadece öfkeliler. Gözümü kırpmadan yine yaparım.

Independent Türkçe, Daily Mail, Variety