Suriye toprakları ve halkı, topraklarında uzun süredir devam eden silahlı çatışmalar nedeniyle acı çekiyor.
Savaş makinesinin çılgınlığının, özellikle de İran'a sadık gruplar ile askeri üslerinde saklanan ABD kuvvetleri arasında Doğu Suriye'de yaşanan son gelişmelerin nelere yol açacağı beklentisi ortasında ateş halkaları geniş bir çöl alanına yayıldı.
Çatışmanın şiddeti, iki haftadır azalmayan karşılıklı bombardımanla doruğa ulaştı. 8 Kasım günü ise en güçlü ve yoğun saldırıların yaşandığı gün sayılabilir.
Öyle ki ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), İran Devrim Muhafızları'na bağlı, füzeler, silahlar, mühimmat ve insansız hava araçları da dahil olmak üzere askeri teçhizat içeren merkezler olduğunu iddia ettiği askeri tesislerin hedef alındığını açıkladı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Ayrıca Tahran, Suriye'nin doğusundaki ABD askeri üslerine saldıran gruplarla resmi bir bağlantısı olduğunu hala yalanlıyor.
İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, eski basın açıklamalarında ülkesinin Suriye ve Irak'taki bu gruplarla hiçbir bağlantısının olmadığını kesin bir dille belirtmişti.
Abdullahiyan ayrıca, bağımsız hareket ettiğini ve Tahran'dan emir veya talimat almadığını söyledi.
ABD kuvvetleri (Suriye'deki asker sayısı 900, Irak'taki asker sayısı 2 bin 500) Gazze savaşının başlamasıyla artan hedeflerin acısını çekiyor.
Hamas'ın 7 Ekim'de İsrail'e karşı operasyon başlatmasıyla saldırılar daha da kötüleşti.
Pentagon Sözcü Yardımcısı Sabrina Singh, 7 Ekim'den bu yana Suriye ve Irak'taki ABD kuvvetlerine yönelik toplam saldırı sayısını açıklarken, 46 saldırı gerçekleştiğini ve bu saldırılarda 56 askerin yaralandığını söyledi.
Aynı zamanda Singh, Kongre'nin hem Ukrayna hem de İsrail için askeri destek paketini hızla onaylaması gerektiğini ifade etti.
Savaşın genişlemesi
Ayrıca doğu kesimindeki insanların, bombalamaların yoğunluğunun artması, özellikle karşılıklı bombalamalar sırasında masum sivillerin ölmesi ve Arap aşiret grupları ile Kürt Hamadiye güçleri arasındaki çatışmaların yeniden başlamasıyla ilgili korkuları da artıyor.
Uzmanlara göre bu durum, meseleyi karmaşıklaştırıyor ve savaşın ateşini artırıyor.
Birleşmiş Milletler (BM), Suriye'de ABD kuvvetlerine yönelik son saldırıların yansımaları konusunda uyarıda bulunmuştu.
Öyle ki BM sözcüsü Stephane Dujarric, saldırıların çatışmaların genişleme riskine işaret ettiğini söyledi.
Aynı zamanda tüm tarafların Suriye'nin toprak bütünlüğüne saygı duyması ve bölgedeki savaşın kapsamının genişlemesi korkusuyla mümkün olan maksimum düzeyde itidalli olunması gerektiğini vurguladı.
Dış politika araştırmacısı Muhammad Huveydi, şu anda kızışmanın eşiğinde olan doğu bölgesindeki durumun patlama ihtimalinin yüksek olduğuna dikkati çekti.
Sahadaki gerginliğin daha da tırmanmaya doğru ilerlediğini söyleyen Huveydi, özellikle de Suriye ve müttefiklerinin yaklaşan ABD başkanlık seçimleriyle gerilimi artırmak için bu fırsattan yararlandığını belirterek, "Dolayısıyla bu durum, ABD'nin desteklediği Kürt savaş güçlerinden endişe duyan Türkiye'nin çıkarınadır" dedi.
Suriye'nin müttefiklerinin korumasından yararlanan aşiretler de dahil olmak üzere gelecekte rol alabilecek diğer güçler ortaya çıkarken, ABD dışında Fransa ve İngiltere'nin yanı sıra Türkiye, İran, Rusya gibi aktif aktörlerin varlığı ve çok sayıda gücün Suriye'nin kuzeyinde yayılması nedeniyle Doğu Suriye'deki tablonun uluslararası ve yerel şartlara göre karmaşık olduğu düşünülüyor.
Bu nedenle Yukarı Mezopotamya'daki (Cezire) ortamın bir sonraki aşamada hızla gelişmesi muhtemel.
Nüfuz çatışması
ABD-İran çatışması, son dönemde yoğunlaşmış olsa da son Gazze savaşı nedeniyle olağanüstü bir durum olarak görülmüyor.
Ancak durum, Rus ve Türk nüfuzunun genişlemesinin yanı sıra, dış hesapların çözülmesi ve o bölgede aralarında yaşanan uluslararası nüfuz mücadelesiyle de alakalı.
"İran'ın ulusal güvenliğine yönelik tehdit de dahil Doğu Suriye'de savaşın patlak vermesine yol açan üç nokta var" diyen Huveydi'ye göre bu tehdit, Suriye Demokratik Güçleri'ne (SDG) veya özellikle Kürtlere verilen destekle temsil ediliyor.
Muhammad Huveydi, "Öte yandan İran, özellikle Suriye'de ABD nüfuzunu zayıflatmaya çalışıyor. Bu amaçla bu konunun nasıl ele alınacağı konusunda karmaşık hesaplamalar yapılıyor. Üçüncü nokta ise ABD'nin Çin projesi gibi jeopolitik hesaplardan çıkarılması, Suriye'nin hesaplaşma ve çatışmaların da yaşandığı bir bölgeye dönüşmesi ve devam eden Rusya ve Batı çatışmasının yanı sıra İran'ın, Bir Kuşak Bir Yol girişiminin bir parçası olması" dedi.
Müttefik güçler
Gözlemciler, Doğu Suriye'de olup bitenlere ilişkin olarak, özellikle Arap aşiretlerinin geçen ağustos ayında başlattıkları ayaklanmanın geri döndüğünü duyurması başta olmak üzere daha fazla gerilim bekliyor.
ABD üslerinin karşılıklı bombalanmasına paralel olarak patlak veren bu çatışmaların durgun suları karıştırdığı belirtiliyor.
Bu çerçevede Suriye Aşiretleri Yüksek Konseyi Başkanı Şeyh Mudar Hammad el-Esad, aşiretlerin savaş gruplarının eğitim ve koordineli bir şekilde 'vur-kaç' yöntemiyle muharebe eylemlerini organize etmesiyle birlikte gelişme gösterdiğine dikkat çekti.
Independent Arabia'ya konuşan Şeyh Mudar Hammad, bir ay önce çatışmaların yeniden başlamasına gerekçe olarak uluslararası koalisyon güçleri ile El-Ukeydat kabilesi şeyhi arasındaki müzakerelerin başarısızlıkla sonuçlanmasına dikkati çekti.
Söz konusu durum, 'bölgenin idari, askeri ve eğitim yönetimi konusunda uluslararası koalisyonla anlaştıkları şartlara uymayı, tam kontrol sağlama ve kendi adlarına atama yapma isteklerini yerine getirmeyi reddeden' Kürt güçlere saldırılara yol açmıştı.
Kürt Özerk Yönetimi, ırksal, etnik, dinsel ve Arap, Kürt, Süryani, Süryani, Türkmen ve Fırat bölgesindeki diğer halkları içeren aşiretsel unsurlardan oluşan askeri bir oluşum olan SDG liderliğini elinde bulunduruyor. SDG, DEAŞ ile mücadeleye yönelik uluslararası koalisyonun desteğiyle, örgütün saldırılarını püskürtmek amacıyla kuruldu.
Bu gelişme, özellikle Kürtlerin artan askeri nüfuzu, Türkiye'yi endişelendirirken, Washington tarafından destekleniyor. Türkiye, güvenli bölge sağlama bahanesiyle Suriye'nin kuzeyindeki Kürt bölgelerine saldırılar düzenleyerek geniş alanları ele geçirirken, bunu 30 kilometre derinlikte tamamlamanın yollarını arıyor.
Başlangıç noktası
Son 12 yıldır devam eden silahlı çatışmalar sırasında Suriye topraklarındaki dış hesaplar da genişlemeye başladı.
İran, 40 yıldır ABD ve Batılı ülkeler tarafından ekonomik abluka altında tutuluyor.
Dış politika araştırmacısı Muhammad Huveydi'ye göre sorunu daha da kötüleştirmeye başlayan şey, eski ABD Başkanı Donald Trump'ın nükleer anlaşmayı iptal etme ve başlangıç noktasına döndürme yetkisini aldığı nükleer anlaşmanın sona ermesine kadar uzanan eski bir hesaptır.
Dolayısıyla ona göre New York ile Tahran arasındaki çatışmanın ve bölgedeki tüm siyasi, askeri ve ekonomik düzeylerde, tarihsel anlaşmazlığın yanı sıra pek çok saik var.
Huveydi, "Aslında bugün iki taraf arasındaki çatışma Basra Körfezi'nden başlıyor, Irak ve Suriye'den geçerek Lübnan'a kadar uzanıyor. Dolayısıyla Suriye, Hizbullah'a lojistik ve askeri destek sağlayarak İran için stratejik bir üs oluşturuyor. Herhangi bir değişiklik bu ekseni ve İran'a bağlı güçleri etkileyecektir. Bu nedenle stratejik önem, ABD'yi Suriye'den çıkmaya itmek, Tahran'dan Bağdat ve Şam'a kadar uzanan İran projesini tamamlamaktır" dedi.
Sonuç olarak, uluslararası hesaplar ve Suriye'deki uluslararası çatışmanın tarafları, karmaşık sorunlarını ve meselelerini Suriye topraklarında çözmekten vazgeçmeyecekler.
Başta IŞİD olmak üzere radikal grupların yeniden gündeme gelmesi için uygun ortamın sağlanmasının yanı sıra, Doğu'da bugüne kadar olduğundan daha hararetli çatışmaların yaşanması pek olası değil.
Aşiret grupları ile Kürt güçleri arasında çatışmalar tüm hızıyla sürüyor. Tüm çatışmalar, Washington ile Tahran arasında yaşanan çıkar ve nüfuz savaşına paralel olarak gelişiyor ve her biri, diğerinin yolunu kapatmak istiyor.
Independent Arabia