Sağlıkta şiddet hız kesmiyor; veteriner hekimler de çeşitli saldırılara maruz kalıyor. 

Bir yıl önce görevi başında öldürülen Veteriner Hekim Volkan Lale'nin katilinin cezası henüz kesinleşmedi.

Geçen ay İzmir'de, bir hafta önce de Ankara'da meslektaşlarına saldırılmasına sessiz kalmayan veterinerler, eylem hazırlığında.

Veteriner hekimler, kendilerine yönelik artan saldırılara rağmen, başta 657 sayılı "Sağlıkta Şiddet Yasası" kapsamına alınmamaları olmak üzere çeşitli hakların verilmediği gerekçesiyle seslerini duyurabilmek için 21 Ağustos'ta iş bırakma kararı aldı.

Türk Veteriner Hekimleri Birliği Başkanı Prof. Dr. Murat Arslan'a göre bıçak kemiğe dayanmış durumda. 

Sağlıkta Şiddet Yasası kapsamına alınmamalarının hem kendilerini hem de diğer iş kollarını direkt etkilendiğini vurgulayan Arslan, bu durumun halk sağlığını riske attığını da öne sürdü.

Yasa kapsamında tutulmalarını "yasa dışı" olarak niteleyen Arslan, mevcut durumda kanunlara uyulmadığı iddiasında bulundu.

Veteriner hekimlerin Sağlıkta Şiddet Yasası'nın yanı sıra diğer haklardan da mahrum edildiğini, mühendis olmakları için teknik sınıftaki düzenlemelere dahil olamadıklarını ve ücret düzenlemelerinde de kapsam dışında bırakıldıklarını belirten Murat Arslan, mesleklerinde sağlıkçılardan ve beşeri hekimlerden her anlamda daha aşağıya düştüklerini söyledi. 

Prof. Dr. Murat Arslan / Fotoğraf: Türk Veteriner Hekimleri Birliği

Veteriner hekimlere 'sağlıksız hayvansal ürünleri onayla' baskısı

Veteriner hekimlerin iş ahlakı, sadece kendileri açısından değil, toplum sağlığı bakımından da kritik önemde. 

Öyle ki bazı üreticiler, veteriner hekimleri, halk sağlığını riske atan hayvansal ürünleri onaylamaya zorluyor.

Geçen yıl Yozgat'ta bir işletme sahibinin, görevini yapmaya çalışan Veteriner Hekim Gökhan Lale'yi mezbahadaki tartışma sonucu öldürmesine değinen Arslan, pek çok meslektaşının tehlikeli durumlarla karşı karşıya kaldığını ifade etti.

Hayvan sağlıklı değilse, veterinerin o etin imhasını isteyeceğini ancak bazı işletme sahiplerinin ekonomik kayıp yaşamamak için sorun çıkardığına işaret eden Prof. Dr. Murat Arslan, "Gıda şirketindeki meslektaşımız, bir hayvansal ürün geçtiğinizde, hepsini dikkatli şekilde geçip sağlıklı ise ona göre rapor vermek durumunda. İşletme sahibine rağmen, özgürce, ekonomik kaybı hissetmeden kararını verebilmeli. Şiddet görürse, buradan çıkan ürün, yüzlerce eve gidiyor. Güvenilir olmayan hayvansal gıda yüzlerce eve giriyor" dedi. 

"Bir meslektaşımız sağlıksız ete onay vermediği için satırla kovalandı"

Sabahın 5'inde bir kadın meslektaşının kendisini arayıp, sağlıksız ete onay vermediği için işletme sahibi tarafından satırla kovalandığını da aktaran Arslan, "Veteriner hekimler şiddet görüyor ama yasa kapsamına alınmıyor. Köylere, ücra köşelere aşılamaya gidildiğinde de tedaviyi beğenmeyen ya da yanlış yapıldığını düşünen -ki hangi bilgi birikimiyle bunu düşündüklerini anlayamıyoruz- hayvan sahipleri de olay çıkarabiliyor" diye konuştu.

Sosyal medya üzerinden de çeşitli baskılara maruz kalabildiklerini aktaran Arslan, bu olayların 20 yıllık ticari muayenehaneleri bile birkaç saat içinde haksız şekilde büyük zarara uğratabildiğini vurguladı.

"Aşı yapılmadığında kuduz, şap gibi hastalıklar görülebiliyor"

Veteriner hekimlerin karşılaştıkları en büyük sorunlardan biri de üreticilerin, hayvanları aşılatmaya yanaşmaması.

Uygulamadan kaçıldığında kuduz, şap gibi hastalıkların görülebildiği uyarısı yapan Arslan, "Aşı karşıtlarının bilgi kirliliği nedeniyle hayvanlarını aşılatmak istemeyen üreticiler, veteriner hekimlerin aşılama yapmasını engelliyor. Üretici, aşı karşıtlarının söylemlerinden etkileniyor, hayvanlar aşılanırsa hayvanlarına zarar verileceğini sanıyor. Oysa aşı, koruyucu hekimlik olarak önlem alınması anlamındadır, hastalandıktan sonra yapılmasının hiçbir etkisi yoktur" ifadelerini kullandı.

"Hayvanı aşılatmamak, toplum sağlığı ve ekonomik açıdan da sıkıntılı"

Bu durumun toplumsal maliyetinin yüksekliğine dikkati çeken Arslan, sosyal medyada bir vatandaşın silahını göstererek, "Şap aşılaması için veteriner köyüme gelecekmiş, gelebiliyorsa gelsin" şeklindeki gözdağı verdiğini hatırlatan Arslan, yaşananların sağlık açısından sıkıntılı, ekonomik açıdan ise kayıplarla dolu bir süreç olduğunu söyledi.

Yerel yönetim bünyesinde çalışan veterinerlerin karşılaştığı sorunlar neler?

Yerel yönetimlerde çalışan veteriner hekimlerin karşılaştığı sıkıntılara da değinen Murat Arslan, özellikle yeterli kısırlaştırma yapılmadığı ya da yanlış yapıldığı şeklindeki eleştirilere tepkili. 

"Aldığımız eğitimin ruhuna aykırı bir şekilde, tutup 'Veterinerler hayvanları öldürüyor' deniliyor. Veterinerler, hayvanları kurtarmak için yemin ediyor" diyen Arslan, belediye kurumlarında donanım ve personel konusunda eksiklikler yaşandığını şu şekilde aktardı:

 Siyasi erk bir kanun çıkarıyor ve yerel yönetimler bu işten sorumlu. İşin arkasında durmamak, halihazırda imkânı olmayan pek çok belediyeye, 'Alın bunu yapın' demektir. Ama ekonomik olarak belediyeye destek olunmazsa, sahipsiz hayvanlara bakmak lüks olarak görülüyor. Ekonomik olarak kısırlaştırma yapılacak alan, personel, yakalama personeli, veteriner, yardımcı gibi kişiler eksik. Bu işlerin yapılması için belediyelerde veteriner işleri müdürlüğü şart ama pek çoğunda bu yok! Hayvanlar neden beslenemiyor, suları eksik, kısırlaştırma eksik diye hedefe veteriner hekim konuluyor ama tüm şartlar hazır olabilirse, o zaman mesleğini yapabilir hekimler. Onlarca meslektaşımız linç ediliyor: 'Katiller, görevinizi yapamıyorsunuz, kısırlaştırmayı yanlış, eksik yapıyorsunuz" diyorlar."

Ne olmuştu?

Türk Veteriner Hekimler Birliği ve 56 Veteriner Hekim Odası'nın 7 Ağustos Pazartesi günü yaptığı ortak açıklamada şu ifadeler yer almıştı: