Mezopotamya susuzluktan can çekişiyor

Mezopotamya, iklim değişikliğinin, Dicle ve Fırat'ın geri çekilen sularının baskısı altında can çekişiyor

Irak’ta suların çekilmesiyle bazı köprüler atıl hale geldi (The New York Times)

Medeniyetlerin Beşiği ve Bereketli Hilal olarak bilinen Mezopotamya, kökleri, su bakımından zenginliği ve ekimi kolaylaştıran verimli toprağı ile öne çıkan bir bölge olarak bilinirken bugün ise şartlar değişmiş durumda. Şarku’l Avsat’ın The New York Times'tan aktardığı habere göre söz konusu verimli toprağın büyük bir kısmı çorak topraklara dönüşmüş halde.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Bazı akademisyenler, buradaki nehirlerin Antik Dünya'nın Yedi Harikasından biri olan efsanevi Babil'in Asma Bahçeleri’ni beslediğini söylüyor. Şu an ise Fırat Nehri kıyısında bulunan bazı köylerdeki su kıtlığı dolayısıyla birçok aile buradan kaçmak zorunda kalıyor.

Irak'ın güneyindeki Nasıriye yakınlarında fen bilgisi öğretmeni olan Şeyh Adnan es-Sehlani, “Buranın suyla dolup taştığını söylesem bana inanmazsınız. Ancak bugünlerde artık su yok. Burada kalmaya karar veren herkes yavaş bir ölümle karşı karşıya kalıyor” vurgusunda bulunuyor.

Günümüzdeki Irak, Filistin, Lübnan, Suriye, Türkiye’nin güneydoğusu ve İran’ın batısını kapsayan Bereketli Hilal, sanatçı ve yazarlara hep ilham kaynağı olmuştur. İlkbahar sellerinin yaygın olduğu bu bölgede en az 2000 yıldır dünyanın en çok su tüketen mahsullerinden biri olan pirinç yetiştirilmiştir.

Ancak şuan ise Irak bölgesinin yüzde 40'ını vuran toz fırtınaları, her yıl on binlerce dönüm ekilebilir araziyi yok ediyor.

Su krizinin Irak’ta yansımaları görülüyor. Radikalizm yanlıları bazı bölgelerde kontrollerini arttırırken bazı köyler arasındaki çatışmalar çıkıyor. Tarım arazilerinin çölleşmesi neticesinde her yıl binlerce sakin şehirlere göç ediyor. Nehirlerin ve su kanallarının seviyesinin düşük olması dolayısıyla DEAŞ savaşçıları köylere ve güvenlik noktalarına kolayca saldırabiliyor. Kirli nehirler ve yeraltı suları, kolera, tifo ve hepatit A gibi hastalıklara, salgınlara neden oluyor.

Bir araştırma kuruluşu olan Dünya Kaynakları Enstitüsü'nün su güvenliği direktörü Charles Iceland, “Gezegendeki en savunmasız bölgelerden biri olan bu bölge, güvenlik açıkları nedeniyle kelimenin tam anlamıyla iklim değişikliğine en çok boyun eğecek ilk yerlerden biri” ifadelerine başvuruyor.

Irak'ın Albu Cuma köyünde hükümet, aile başına ayda yaklaşık 160 galon su gönderiyor. Köyün sakinlerinden Sehlani, çok dikkatli bir şekilde de kullanılsa bu miktarın bilhassa sıcak zamanlarda bir haftayı bile zar zor karşıladığını söylüyor.

2023'ün başında Irak Su Kaynakları Bakanlığı, bilhassa güney vilayetlerinde Dicle ve Fırat nehirlerinin seviyesindeki düşüşü, komşu ülke Türkiye'den Dicle üzerindeki Musul Barajı ve Fırat üzerindeki Hadisa Barajı'na su gelirlerinin gelmemesine bağladı. 1970'lerde ve 1980'lerde Su Kaynakları Bakanlığı, Toros Dağları'ndan gelen yıllık kış yağmuru ve kar erimesine dayanacak yapay göller ve barajlar inşa etti.

Bugün bilhassa bahar mevsiminde, Irak'ın yeşil geçmişinin izleri görülebiliyor. Anbar çölünde kısa süreli kış yağmurları vadileri yeşile çevirebiliyor.

1974 yılından bu yana Türkiye, Dicle ve Fırat nehirleri üzerinde 22 baraj, hidroelektrik santral ve sulama projesi inşa etti. 2000'li yılların başında İran, Dicle Nehri'nin kolları üzerinde küçük barajlar ve su kanalları inşa etmeye başladı. Ardından, 2000'lerin başında İran, Dicle'ye giden kollar üzerinde bir düzineden fazla küçük baraj ve tünel inşa etmeye başladı. Böylece 10 yıl önce şeftalisi, kayısısı, portakalı ve hurması ile meşhur olan Diyala gibi Irak vilayetleri harap hale geldi.

Irak Su Kaynakları Bakanlığının istatistiklerine göre, İran'ın 1970'lerde büyük bir baraj inşa etmesinin yansımaları felaketti. Fırat Nehri'nden gelen su yüzde 50, Dicle Nehri'nden gelen su ise yaklaşık üçte bir oranında azaldı.

Birleşmiş Milletler'in bildirdiğine (BM) göre, dünya çapında ülkeler yaklaşık 900 nehir, göl ve akiferi paylaşıyor. Kullanımlarını düzenleyen bir anlaşma olmasına rağmen, tüm ülkelerin yarısından azı bunu onaylıyor. Listede bilhassa Türkiye, İran ve Çin gibi yukarı havza ülkeleri yer almıyor.

2021'de Irak Su Kaynakları Bakanlığı, İran'ı su sorunu nedeniyle Uluslararası Adalet Divanı'nda dava etmekle tehdit etti. Ancak Irak hükümeti daha sonra geri adım attı.

Ülkenin 1975'te yaklaşık 11,6 milyon iken bugün 44 milyon yükselen nüfusu, özellikle azalan su kotaları ile Irak üzerindeki baskıyı artırıyor.

Bağdat'ın Türkiye ile suyu paylaşma çağrıları büyük ölçüde dikkate alınmıyor.

2022 Temmuz ayında Türkiye'nin Bağdat Büyükelçisi Ali Rıza Güney, Bağdat'ın daha fazla su paylaşımı talebine, Iraklıları suyu israf etmeye son vermeye çağırarak yanıt verdi.  Güney, Twitter'da yaptığı paylaşımda, Iraklıları su kaynaklarını “Boşa harcamakla” suçlamıştı. Güney, "İsrafın azatılması için sulama sistemlerinin modernizasyonu dâhil, acil önlemler alınması" için Iraklılara çağrıda bulunmuştu.

Bu yıl Bağdat Ankara’ya benzer bir talepte bulunduğunda, bir ay boyunca daha fazla su paylaşan Türkiye, ardından paylaşımı tekrar azalttı.

Son iki yılda ülkenin güneyindeki geniş bataklık alanların kuraklık ve çölleşmeye maruz kalması, burada tarım ve hayvancılıkla geçinen yüzlerce ailenin şehirlere ve diğer bölgelere göç etmesine neden oldu.

Irak, uluslararası iklim sınıflandırmalarına göre, iklim değişikliğinden bunun çevre ve nüfus üzerindeki etkilerinden en çok etkilenen 5 ülke arasında yer alıyor. Geçen Aralık ayında Dünya Bankası, Irak'ı iklim sorunuyla başa çıkmak için daha yeşil ve daha çevre dostu bir kalkınma modeli benimsemeye çağırdı.

Su Kaynakları Bakanlığı tarafından yürütülen bir araştırma, Irak'ın sulama için kullanılan, suyun yüzde 70'ini boşa harcayan modası geçmiş tarım tekniklerini düzeltmenin çok önemli olduğunu gösterdi.

Nasıriye’nin kuzeyinde 30 yıl önce yaklaşık 5 bin kişiye ev sahipliği yapan en-Necim köyü şimdi ise sadece 80 kişiye ev sahipliği yapıyor. Köyde doğan Necm aşireti şeyhi Muhammed Acil el-Felgus, 2000'li yılların başına kadar toprağın iyi ve verimli olduğunu, köylülerin buğday, arpa, mısır ve yonca yetiştirdiğini anlatıyor. Aynı zamanda, “Bugün ölümün eşiğindeyiz.  Artık ekim ve çiftçilik yapma imkanı yok. Bu bizim sonumuz, hayatın sonu” vurgusunda bulunuyor.

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU