Lübnan Başbakanı Necip Mikati, Lübnan'ın, Avrupa Birliği (AB) Parlamentosu'nun yerinden edilmiş Suriyelileri Lübnan'da tutma çağrısında bulunduğu son karardan duyduğu hayal kırıklığını dile getirdi. Bu kararın Lübnan egemenliğinin açık bir ihlali olduğunu, Lübnanlıların endişelerini dikkate almadığını vurguladı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Akdeniz’deki göçü tartışmak için Roma'da düzenlenen Uluslararası Kalkınma ve Göç Konferansı'nda konşan Mikati, AB, Akdeniz ülkeleri ve Lübnan arasında güçlü bir stratejik ortaklık ve gelişmiş koordinasyon çağrısında bulundu:
Ortak amacımız, mülteci krizini bölge halkının beklentileriyle uyumlu bir şekilde etkin bir şekilde ele almak, Lübnan'da barış ve güvenliği korumak ve Avrupa'nın göç ve kalkınma ile ilgili bazı sorunları çözmesine yardımcı olmaktır. Böylece ülkelerimizdeki insanların korunması, iç istikrar ve güvenliğin ön planda tutulmasını hedefliyoruz.
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin 1951 sözleşmesini imzalamamış olsa da Lübnan'ın Suriye savaşı sırasında Suriyelilere barınma ve yardım sağlama konusunda gösterdiği esneklik ve merhamet görülmelidir. Oldukça sınırlı kaynaklara ve ülkede iş fırsatları eksikliğine rağmen mültecileri kollarını açarak karşılayan Lübnanlılar, bu zor zamanlarda onları desteklemek için sahip oldukları her şeyi paylaştılar. Suriye'deki çatışma sona erdiğine göre tüm mültecilerin anavatanlarına güvenli bir şekilde geri dönmesi için bir plan uygulamamız gerekiyor. Uluslararası kuruluşlar ve bağışçılar, Suriyelilerin Lübnan'da kalmalarını finanse etmek yerine, bu fonları kendi ülkelerine dönmeye karar veren kişi ve ailelere şartlara bağlı bir şekilde yönlendirmelidir. 5 milyon nüfuslu bu küçük ülke, şimdi yaklaşık 2 milyon Suriyeli mülteciyi ağırlama sorumluluğunu taşıyor. İtalya’nın 20 milyon mülteciyi ağırladığını düşünün. Bu orantısız yük, benzeri görülmemiş bir ekonomik ve mali krizin vurduğu ülkenin altyapısı, ekonomisi ve sosyal dokusu üzerinde muazzam bir baskı oluşturuyor.
Avrupa Parlamentosu'nun son tutumunu eleştiren Mikati, sözlerine şöyle devam etti:
Avrupa Parlamentosu'nun son kararı, Lübnan'ın karşı karşıya olduğu çok yönlü karmaşıklıkları ve zorlukları ne yazık ki gözden kaçırıyor gibi görünüyor. Mülteci krizi karşısında ülkemin dayanıklılığını kabul etmek ve motive etmek yerine, misafirperverliğimiz ve çabalarımız nedeniyle kendimizi suçlanırken, daha doğrusu cezalandırılırken buluyoruz. Bu karar Lübnan egemenliğinin açık bir ihlalidir; Lübnanlıların endişelerini dikkate almamaktadır. Bu krizin bize dayattığı baskı ve yerinden edilmiş Suriyelilerin Lübnan'da uzun vadeli varlığının ciddi yansımaları, ülkenin sosyal dokusunu istikrarsızlaştırıyor, bir çeşitlilik modeli olarak varlığına doğrudan tehdit oluşturuyor. Lübnan, bu krizi ele almak için ortak bir yol haritası geliştirmek üzere tüm uluslararası ortaklarla diyaloga girmeye ve iş birliği kurmaya hazırdır. Bu çabada AB ile iş birliğimizi güçlendirmeye istekliyiz. Şunu göz önünde bulundurmalısınız ki, mülteci krizini ele almanın maliyetinin gerçekten çok yüksek olduğunu düşünüyorsanız; savaş ve çatışmaların, yetersiz kalkınma stratejilerinin, eğitim eksikliğinin ve yaygın işsizliğin yıkıcı etkilerine katlanacak sayısız gençten oluşan kayıp bir neslin doğuşuna hazırlanın.
Şarku’l Avsat